Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, "2023-2024 Değerlendirme ve Vizyon Toplantısı"nda, kurumun geçen yıl yürüttüğü faaliyetler hakkında bilgi verdi, gelecek dönem hedeflerini açıkladı.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının, stratejik iletişim ve kriz yönetimi politikalarının belirlenmesi, hayata geçirilmesi ve koordinasyonu gibi kritik görevler üstlendiğini vurgulayan Altun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın öncelikleri doğrultusunda ulusal iletişim politikasını uygulama, devlet iletişiminin koordinasyonunu sağlama ve söylem birliğini tesis etmenin de görevleri arasında yer aldığını aktardı.
Kamu kurumları için kamusal iletişimin standardını belirleme ve Türkiye ile ilgili her alanda kamu diplomasisi faaliyetlerini yürütmenin de sorumluluk alanlarına girdiğini belirten Altun, iletişimin tüm imkanlarını kullanarak devlet-millet birlikteliğinin tesisi için çalıştıklarını vurguladı.
Altun, kurumun çalışmalarında şeffaflık, hakikat, vicdan ve yenilikçilik ilkelerini benimsediklerinin altını çizerek, "Doğru, etkili ve nitelikli bir medya ekosisteminin inşasına katkı sağlayarak, dezenformasyonla mücadele ve Türkiye markasının güçlendirilmesi, başkanlığımızın temel hedefleri arasında yer alıyor." değerlendirmesinde bulundu.
"Hakikat savaşı veriyoruz"
Dijital medyanın risklerine karşı kamunun ve toplumun savunulmasına özel önem verdiklerini bildiren Altun, "Kimse bizim düşmanımız değil ama bir hakikat savaşı veriyoruz. Her birimiz Türkiye Yüzyılı'nın 'İletişimin Yüzyılı' olması için mücadele ediyoruz." diye konuştu.
Başkanlığın merkez teşkilatı ve bölge müdürlüklerindeki uzman personeliyle iletişim stratejilerinin uygulanmasında kritik bir rol oynadığını dile getiren Altun, dünya çapına yayılmış iletişim müşavirlikleriyle de uluslararası arenada Türkiye'nin sesini duyurduğunu ve küresel diyaloglar kurduğunu kaydetti.
Fahrettin Altun, "Değerlerimizi, zengin tarihimizi, başarılarımızı, politik duruşumuzu, global sorunlara yaklaşımlarımızı ve 'Türkiye Yüzyılı' vizyonumuzu, bütünleşik bir iletişim stratejisiyle dünyaya aktarıyoruz." dedi.
Bu kapsamda kamu diplomasisi araçlarını etkin şekilde kullandıklarını aktaran Altun, "Uluslararası ve bölgesel meselelerde Türkiye'nin bakış açısını tüm dünyaya net ve şeffaf bir biçimde iletmek, kamu diplomasisi faaliyetlerimizin en öncelikli hedeflerinden biridir." ifadesini kullandı.
Altun, bu kapsamda, yıl içinde İslam İşbirliği Teşkilatının (İİT) Enformasyondan Sorumlu Bakanlar Toplantısı'nın 12. Oturumu, Türk Devletleri Teşkilatının (TDT) Medya ve Enformasyondan Sorumlu Bakanlar ve Üst Düzey Yetkililerinin 5. Toplantısı, İstanbul Güvenlik Forumu, "Dünya Beşten Büyüktür: Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Reformu", "Hibrit Tehditlerle Küresel Mücadele: İstikrar. Güvenlik. Dayanışma" temasıyla düzenlenen STRATCOM zirvesi gibi önemli programlar düzenlediklerini anımsattı.
"İkili ve çok taraflı ilişkilerin güçlendirilmesine yönelik çalışmalar yürütüyoruz"
Türkiye markasını güçlendirmek, Türkiye'nin itibarını uluslararası alanda daha da artırarak hak ettiği noktaya gelmesine yönelik çalışmalar gerçekleştirdiklerine dikkati çeken Altun, başkanlığın Türkiye'nin stratejik iletişime ihtiyaç duyduğu her dönemde etkin rol aldığını bildirdi.
Çalışmalarının ana çatısında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yürüttüğü lider diplomasisi çerçevesindeki faaliyetlerinin bulunduğunu vurgulayan Altun, "Sayın Cumhurbaşkanı'mızın mesajlarını, politikalarını, vizyonunu, uluslararası krizlerdeki çözüm çabalarını doğrudan muhataplarına ve kitlelere ulaştırmak amacıyla ikili ve çok taraflı ilişkilerin güçlendirilmesine yönelik çalışmalar yürütüyoruz. Ülkemiz, tüm dünyanın adeta tarafgir bir tutumla çözümsüz kaldığı Rusya-Ukrayna savaşında Cumhurbaşkanı'mızın ortaya koyduğu liderlikle, oluşturulan 'Barış ve Tahıl Koridoru' mekanizmasıyla garantör ülke olarak dünya barışına katkı sunmuştur." şeklinde konuştu.
Dezenformasyonla etkin mücadele
Dezenformasyonla mücadelenin sadece bilgi güvenliği değil, demokratik süreçlerin ve toplumsal dayanışmanın korunması açısından da hayati önem taşıdığının altını çizen Altun, özellikle 6 Şubat depremleri, seçim süreçleri ve İsrail'in Gazze'de sürdürdüğü insanlık dışı eylemlerde, dezenformasyonun etkili bir kara propaganda aracı olarak kullanılabileceğine tanıklık ettiklerini söyledi.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun, dezenformasyonla mücadelede önemli adımlar attıklarını, Dezenformasyonla Mücadele Merkezini kurduklarını hatırlatarak, bu merkezin, dezenformasyonla mücadelede stratejik bir rol oynayarak, gerçek bilginin korunmasına ve yayılmasına yardımcı olduğunu kaydetti.
Kahramanmaraş merkezli 11 ili etkileyen depremler sonrasında hızlı ve etkin eylemler, kriz yönetimindeki proaktif ve stratejik yaklaşımı ortaya koyduklarını ifade eden Altun, ilk andan itibaren doğru bilgi akışını sağlamak ve dezenformasyonla mücadele etmek amacıyla "CİMER Deprem Acil" hattını aktif hale getirdiklerini söyledi.
Altun, "EvimYuvamOlsun" kampanyası ve "Asrın Felaketi" belgeseli ile "360 Derece Farkındalık Kampanyası", "Asrın Dayanışması" kitabı, düzenlenen programlar ve yurt dışında yapılan çeşitli sergiler ve panellerle ulusal ve uluslararası düzeyde dayanışmanın ve farkındalığın artırılmasına yönelik önemli adımlar attıklarını kaydetti.
"Ülkemiz bu dönemde yoğun bir dezenformasyon akınına da maruz kaldı"
Türkiye'nin geçen yıl son derece önemli bir seçim sürecini tecrübe ettiğine işaret eden Altun, ülkenin demokratik geleneğine uygun bir şekilde bu süreçten de alnının akıyla çıktığını bildirdi.
Demokrasilerde seçimlerin adil, şeffaf bir şekilde gerçekleşmesi ve milletin iradesinin eksiksiz tecellisi için seçim süreçlerinde sağlıklı ve nitelikli bilgilenmenin hayati öneme sahip olduğunu ifade eden Altun, şunları kaydetti:
"Eğer seçimler adil ve şeffaf bir şekilde hayata geçerse milletin iradesi de tecelli etmiş olur. Bu yönüyle biz, seçim sürecinin hiçbir anında milletimizin iradesine ipotek konmasına müsaade etmeyen, dezenformasyona karşı etkin şekilde mücadele eden bir yaklaşım içerisinde olduk. Zira dezenformasyon, yalan, çarpıtma, algı oyunları, manipülasyonlar esas itibarıyla vatandaşlarımızın hür iradesine, siyasi tercihlerine ket vuran, onları olumsuz yönde etkileyen unsurlardır.
Biz sağlıklı bir seçim ortamının inşasına katkıda bulunmak adına güçlü bir gayret ortaya koyduk. Bu yönüyle Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği Genel Seçimlerinde bu görevi hakkıyla yerine getirmek için gayret sarf ettik. Seçim sadece rakip adaylar arasında bir yarışa sahne olmadı. Ülkemiz bu dönemde yoğun bir dezenformasyon akınına da maruz kaldı."
"Mahalli idareler seçiminde de dezenformasyon saldırılarına karşı mücadele vereceğiz"
Bu yanıltıcı bilgi saldırısının sadece sosyal medyada faaliyet gösteren birtakım anonim hesaplar üzerinden değil, yerel ve küresel medya organları üzerinden de gerçekleştirildiğine dikkati çeken Altun, şöyle devam etti:
"2023 seçimlerinde Batı medyasının Türkiye demokrasisine müdahale edecek düzeyde sistematik dezenformasyon kampanyaları yürüttüğünü gördük. Biz de elimizden gelen bütün gayretle, uluslararası alanda yürütülen bu kara propaganda girişimlerine, Türkiye'nin demokrasisine müdahale etme girişimlerine karşı koymaya çalıştık. Bu yönde çok ciddi gayretler sarf ettik.
Diğer yandan elbette biz, yine ulusal alanda da gerek konvansiyonel, gerek sosyal medya üzerinden yürütülen dezenformasyon kampanyalarına karşı da mücadele ettik ve adil, şeffaf ve dürüst bir iletişim ortamının tesisine katkıda bulunduk. Nitekim bu bizim mevzuatta da tanımlanmış bir vazifemizdir. İnşallah bu sorumluluğu biz, önümüzdeki seçimlerde de mahalli idareler seçiminde de yerine getireceğiz ve vatandaşımızın hür iradesine ipotek koymayı esas alan dezenformasyon saldırılarına karşı mücadele vereceğiz. Yalana yalan diyerek, doğrusunu göstererek, hızlı bir şekilde kamuoyuyla hakikati paylaşarak biz, esas itibarıyla demokrasiye, milli iradeye ve Türkiye'nin bekasına hizmet etmiş olacağız."
"Gazze'deki masum insanların sesi olmakta kararlıyız"
Başkanlık olarak en fazla üzerinde durdukları meselelerden birinin de Gazze olduğunu dile getiren Altun, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarına ve Filistin'de yaşanan insanlık dramına dikkati çekti.
İsrail'in Gazze'de 7 Ekim'den bu yana sürdürdüğü insanlık dışı eylemlerinde, dezenformasyonun etkili bir kara propaganda aracı olarak kullanılabileceğine tanıklık ettiklerini belirten Altun, şöyle devam etti:
"Gazze'deki katliam ve trajediye karşı 'dur' demek için de İsrail'in bu kapsamda kullandığı kara propaganda ve dezenformasyon tekniklerini de Başkanlık olarak tek tek ortaya döktük ve dökmeye devam edeceğiz. Katiller, işledikleri canice eylemleri örtbas etmek için hangi yöntemi kullanırsa kullansın bunları açık seçik dünya kamuoyunun dikkatine sunacağız. Bu çerçevede İletişim Başkanlığı olarak, 7 Ekim'den itibaren Gazze'de yaşanan savaşın gerçeklerini dünyaya duyurmak için etkin bir mücadele yürütüyoruz. Bu mücadele kapsamında, bölgedeki basın mensuplarının koordinasyonunu sağlıyor, İsrail'in insanlık suçlarını ulusal ve uluslararası kamuoylarına duyuruyoruz.
Sayın Emine Erdoğan Hanımefendi'nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen 'Filistin İçin Tek Yürek' inisiyatifine verdiğimiz destek ve yine Sayın Hanımefendi'nin açılışını gerçekleştirdiği 'Kurşun Geçirmez Düşler: Gazzeli Çocuk Ressamlar' sergisi, bu trajediye ilişkin farkındalığı arttırmak ve Filistin halkının yanında olduğumuzu göstermek için yürüttüğümüz başlıca çalışmalardan sadece birkaçıdır. 'İşgal Altındaki Filistin’in Haklı Davasında Türkiye'nin Barış Diplomasisi' kitabı, Türkiye'nin bu konudaki barışçıl ve adil tutumunu belgelemektedir."
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun, geçen hafta da "Gazze Savaşında Medyanın Hakikat Mücadelesi: Şiddet, Dezenformasyon, Sansür Sempozyumu" düzenlediklerini belirterek, "Bu çalışmalar, Türkiye olarak, insanlık dışı eylemlere karşı duruşumuzu net bir şekilde ortaya koymakta ve Gazze'deki masum insanların sesi olmakta kararlı olduğumuzu göstermektedir. Bu, sadece bir iletişim stratejisi değil, aynı zamanda insanlık onuruna sahip çıkma ve adaletin yanında durma mücadelesidir." dedi.
"Türkiye Yüzyılı, yeni çağın müjdecisi"
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının, Cumhuriyet'in 100. yılı dolayısıyla yürüttüğü faaliyetlere de değinen Altun, "Bizler için Cumhuriyet'imizin 100. yılı sadece tarihsel bir dönüm noktası değil, aynı zamanda Türkiye Yüzyılı'nın başlangıcıdır." değerlendirmesini yaptı.
Türkiye Yüzyılı'nın, Türkiye'nin küresel bir aktör olarak dünya sahnesindeki etkinliğini daha da artıracağı yeni bir çağın müjdecisi olduğunu ifade eden Altun, "Türkiye Cumhuriyeti'mizin 100. yılını kutlarken, geçmişe yönelik anma programlarının ötesinde, bir bölgesel güç ve küresel oyuncu olarak bu onuru hep birlikte yaşadık." diye konuştu.
Topluma nüfuz etmeyen, resmi, soğuk ve mekanik kutlama formatını değiştirerek, Cumhuriyet'in 100. yılını büyük bir coşkuyla kutladıklarını belirten Altun, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Tüm halkımızın büyük bir bayram havası içerisinde coşku ve neşe ile kutlamalara dahil olmalarını sağladık ve son derece etkileşimli, milletimizi merkezine alan bir anlayışla tüm yıla yaydığımız bir çerçeve çizdik. Böylece Cumhuriyet'in 100'üncü yılının sadece bir sefer kutlanacak bir yıl olmadığını, yıllar süren bir emek ve vizyonun zirve noktası olduğunu birçok farklı araçla ifade ettik. Cumhuriyet'imizin 100. yılına özel olarak, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından 2 yıldır koordine edilen çalışmalar kapsamında, yurt içinde ve yurt dışı temsilciliklerimizde toplamda 24 binden fazla proje gerçekleştirildi. Bu projeler, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın vizyonunun bir yansıması olarak milletimizle buluşturuldu."
"CİMER, 7 milyon 600 binin üzerinde başvuru aldı"
CİMER'in faaliyetlerine de değinen Altun, "CİMER sadece 2023'te 7 milyon 600 binin üzerinde başvuru almış ve dönüş sağlamıştır. CİMER, sadece bir iletişim aracı değil, aynı zamanda milletimizin ve devletimizin birlikteliğinin somut bir göstergesidir. Bu başarılı modeli uluslararası alanda daha fazla tanıtarak, Türkiye'nin demokratik ve şeffaf yönetim anlayışını dünya sahnesinde sergilemek, bizim için önemli bir görevdir." açıklamasında bulundu.
FETÖ, PKK ve diğer kanlı terör örgütlerine karşı yürütülen mücadeleyi, iletişim araçlarının tümünü kullanarak dünyaya duyurduklarını belirten Altun, "Özellikle 15 Temmuz hain darbe girişiminin ardından, sürecin doğru bir şekilde anlatılması ve gelecek nesillere doğru aktarılması, bizim için son derece önemli bir sorumluluktur." ifadesini kullandı.
"Birçok yayın çalışmasını hayata geçirdik"
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının medya mensuplarının çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve sektörel yeniliklerin desteklenmesi gibi birçok adımla, etkin bir medya ortamının oluşmasına da katkıda bulunduğunu vurgulayan Altun, "Bu kamusal sorumluluğu büyük bir ciddiyetle ele alıyoruz ve sadece ulusal düzeyde değil, uluslararası bir perspektifte de etkili, sorumlu ve etik değerleri ön plana çıkaran bir medya ekosisteminin oluşturulması için çalışmalar yürütüyoruz." diye konuştu.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığınca medya ve iletişim alanında yürütülen çalışmaların, dijital medya ve devlet enformasyon sistemi kapsamında geniş bir yelpazeye yayıldığını aktaran Altun, "Aşkınan Koşan Yorulmaz" kitap seti, "İsrail Filistin Çatışması: Ülkelerden Üst Düzey Açıklamalar" başlıklı rapor, "Asrın Dayanışması" kitabı, "Türkiye Tanıtım Kitabı", "Türkiye Yüzyılının Lideri" kitabı, "Filistin Davasının Hakikat Cephesi: Ayrımcılık, İki Yüzlülük ve Çifte Standartla Mücadele" kitabı, "21. Yüzyılın Parlayan Yıldızı: Türk Devletleri Teşkilatı" kitabı, "Cumhuriyet Tarihinde İki 14 Mayıs" gibi eserlerle Türkiye'nin ve dünyanın önemli meselelerine dair derinlemesine bilgiler sunulduğunu kaydetti.
Başkanlığın bağlantılı ve ilişkili kuruluşları olan Anadolu Ajansı (AA), Basın İlan Kurumu (BİK) ve TRT'nin çalışmalarına da değinen Altun, TRT ve Anadolu Ajansının Gazze'deki katliamı belgelendirdiği görsel ve haberlerinin uluslararası kamuoyu tarafından yakından takip edildiğini ve İsrail'in Uluslararası Adalet Divanında yargılanmasında kanıt olarak kullanıldığını belirtti.
Altun, "İletişim Başkanlığı olarak, bu tür yayınları desteklemeye ve Türkiye'nin hikayesini dünyaya anlatmaya devam edeceğiz." dedi.
"Uluslararasılaşmamız artarak devam edecek"
Fahrettin Altun, Başkanlığın 2024 hedeflerine de değinerek, "Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı olarak önümüzdeki dönem uluslararasılaşmamız artarak devam edecek." diye konuştu.
Altun, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu kapsamda, yurt dışı teşkilatımıza da elbette büyük ve önemli görevler düşüyor. Yurt dışı müşavirliklerimizi el birliği ile çok daha etkin ve proaktif hale getireceğiz. Uluslararasılaşma bağlamında bir diğer odağımız diaspora ve lobicilik faaliyetlerimizdir. Diğer bir hedefimiz olarak, ülkemizde gencinden yaşlısına tüm basın mensuplarının ve medya sektöründe çalışan vatandaşlarımızın mesleki niteliklerini arttırmaları için çalışmaya devam edeceğiz.
Bu kapsamda İletişim Başkanlığımız, AA, TRT ve BİK gibi kuruluşlarımızın gerek sahada, gerek internet ve dijital mecralarda gerekse konvansiyonel medya alanında yaptığı ve yapacağı örnek çalışmalarla dünya çapında rekabetçi bir konuma eriştirmek en önemli hedeflerimizden birisi."
Kurumların medya teknolojileri alanında öncü bir rol üstlenmesini önemsediklerini söyleyen Altun, "CİMER'in yapay zeka yazılımlarıyla güçlendirilmesi de bu kapsamda ele alabileceğimiz diğer gelişmelerden biri. Bunlara plan ve programlarımız çerçevesinde devam edeceğiz. Bunun yanı sıra AA ve TRT'nin de yine otomasyon ve enformasyon teknolojileri alanında birçok yeni girişimi ve yatırımı bulunuyor. AA bünyesinde geliştirilen teyit hatları, TRT'nin dijital platformlar konusundaki öncü ve yenilikçi girişimlerini daha da geliştirmeyi sürdüreceğiz." ifadesini kullandı.
Altun, Türk devletleri, İslam ülkeleri ve Afrika ile işbirliğini derinleştirerek, Türkiye İletişim Modeli'nin "know-how"ını (bilgi birikimi) farklı paydaşların istifadesine sunma çalışmalarına da kararlılıkla devam edeceklerini bildirdi.
Fahrettin Altun, konuşmasını şu ifadelerle sonlandırdı:
"Türkiye Yüzyılı uluslararası işbirliğine birçok alanda büyük önem veren küresel bir istikrar ve adalet ikliminin tesisi için son derece önemli iddiaları olan bir vizyondur. Biz benimsediğimiz model doğrultusunda bu vizyonun globalleşmesine katkı sağlayacağız. Bu hedefler, Türkiye'nin iletişim alanında küresel bir lider olarak konumunu pekiştirecek ve geleceğe yönelik sağlam temeller atacaktır."