İletişim Başkanlığından yapılan açıklamaya göre, Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi'nin yeniden ibadete açılışının ikinci yılı dolayısıyla "Türkiye'nin Ayasofyaları" isimli bir belgesel hazırlandı, "Muhteşem Ayasofya'nın Mimari Özellikleri" ve "Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi'nin Hiç Dinmeyen Gündemi: Ayasofya Müzesi'nden Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi'ne" kitapları yayımlandı.
"Türkiye'nin Ayasofyaları" belgeselinde, İstanbul'daki Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi de dahil olmak üzere, Anadolu'nun farklı kentlerinde bulunan dokuz Ayasofya camisinin tarihi ve hikayeleri anlatıldı.
"Kutsal hikmet" anlamına gelen Türkiye'deki Ayasofya camilerinin eşsiz mimari dokularına ve tarihi eserlerin detaylarına yer verilen belgeselle, Türkiye'nin kültür ve inanç turizminin tanıtımı hedeflendi.
İkisi İstanbul'da, diğerleri İznik, Edirne, Kırklareli, Trabzon, Gümüşhane, Zonguldak ve Bitlis'te bulunan, dini, mimari ve sanat tarihi açısından eşsiz güzelliklere ve öneme sahip Ayasofya ismi taşıyan camilerin tanıtıldığı "Türkiye'nin Ayasofyaları" belgeseli, yarın saat 21.00'de TRT Belgesel'de ve Başkanlığın sosyal medya hesaplarında yayımlanacak.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Muhteşem Ayasofya'nın Mimari Özellikleri" kitabına önsöz yazdı
İletişim Başkanlığınca ayrıca Alman Mimar Wilhelm Salzenberg'in 1984 yılında hazırladığı ve Alman Kraliyet Matbaasında basılan Ayasofya rölövelerinin derlendiği "Muhteşem Ayasofya'nın Mimari Özellikleri" isimli 103 sayfalık özel bir kitap yayımlandı.
Kitapta, Ayasofya'nın kilise ve cami dönemindeki yapısı detaylı bir şekilde ele alınırken mozaiklerin, sütunların, görkemli kapıların ve doğal taşların mimari ve tarihi anlamda hikayesi anlatılıyor.
Kitabın ön sözünü kaleme alan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 10 Temmuz 2020 tarihinde Danıştayın, Ayasofya'yı camiden müzeye dönüştüren 1934 tarihli Bakanlar Kurulu düzenlemesini iptali yönündeki kararı sonrası Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle Ayasofya'nın yeniden cami olarak ibadete açılmasını temin ettiklerini hatırlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Ayasofya'nın tekrar cami statüsüne kavuşması, sadece Türk milletinin değil dünya genelindeki tüm Müslümanların bir rüyasının gerçeğe dönüşmesidir. Ayasofya'nın yeniden cami olmasına yönelik attığımız adımların ardından milletimizin Ayasofya Camisi'ne akın etmesi, dünyanın dört bir yanından ulaşan mutluluk mesajları, bu ulu mabede gösterilen sevginin ve özlemin en büyük delilidir. 86 yıldır mahzun bırakılan Ayasofya Camisi'nin yeniden açılmasının milletimizin ve tüm Müslümanların hislerine tercüman olduğuna inanıyorum. Tarih boyunca her zaman hürmetle yaklaştığımız Ayasofya Camisi, ortak miras özelliği korunarak ve Türk-İslam kültürünün estetik ve sanatının en zarif örnekleriyle süslenerek yüzyıllardır bütün insanlığa kucak açmıştır.
Ecdadımız, Fatih Sultan Mehmet Han'ın emaneti bu kutlu mabede her dönem göz bebeği gibi bakmıştır. Biz de ülkemizdeki diğer tarihi ve kültürel varlıklarımıza sahip çıktığımız gibi Ayasofya Camisi'ne sahip çıkıyoruz."
Ayasofya Camisi'nin, Türkiye’deki dini özgürlüklerin çerçevesinin ne denli genişlediğinin de bir göstergesi olduğuna dikkati çeken Erdoğan, Türkiye'deki birçok tarihi cami gibi Ayasofya Camisi'nin de diğer inançlardaki vatandaşların ve Türkiye'ye gelen misafirlerin ziyaretine daima açık olacağını belirtti.
"Ayasofya Camisi, dünya kültür mirası olarak yaşamaya devam edecektir"
İbadethane vasfını yeniden kazanmasının, Ayasofya Camisi'ne dünya kültür mirası olma vasfını da kaybettirmediğine işaret eden Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Çağ açıp çağ kapatan bir fethin zafer nişanı, ecdadımızın yüce emaneti olan Ayasofya Camisi, İstanbul'un siluetine güzellik katan bir eser olma özelliğiyle dünya kültür mirası olarak yaşamaya devam edecektir. Ayasofya'nın 86 yıl sonra cami olarak yeniden ibadete açılması elbette tarihi bir olaydır. Ancak bu kararın mecrasından çıkartılarak, asırlar öncesine dayanan kinlerini kusanlara, İslam düşmanlığı için bahane arayanlara da malzeme yapılmasına izin vermeyeceğiz. Ayasofya Camisi, tarihi, dini ve kültürel özellikleriyle özellikle Avrupa'da yükselişe geçen İslamofobi'ye karşı, dünyanın çeşitli yerlerinde Müslümanlara karşı işlenen nefret suçlarına verilmiş en güzel cevaptır."
Ecdadının mirasına hiçbir zaman halel getirmemiş Türk milletinin Ayasofya Camisi ile ilgili verilen kararda olduğu gibi tek yetkili ve söz sahibi olduğunu vurgulayan Erdoğan, "İletişim Başkanlığımızın hazırladığı bu eser, Ayasofya Camisi'nin tarihi, mimari, dini ve kültürel açıdan ihtiva ettiği önemi ortaya koyduğu gibi, Ayasofya’nın yeniden cami olarak açılmasının ulusal ve uluslararası hukuk bağlamındaki yerini de ele almaktadır." ifadelerine yer verdi.
Vatandaşların Ayasofya paylaşımları da kitaplaştırıldı
Öte yandan, İletişim Başkanlığınca vatandaşların, millet ile devlet arasındaki iletişim köprüsü işlevi gören Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi (CİMER) aracılığıyla Ayasofya ile ilgili ilettiği paylaşımlar da bir araya getirilerek kitaplaştırıldı.
"Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi'nin Hiç Dinmeyen Gündemi: Ayasofya Müzesi'nden Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi'ne" isimli kitapta, 2016 yılından itibaren vatandaşların CİMER'e Ayasofya'nın yeniden cami olarak ibadete açılması yönündeki talepleri ve açılış yapılacağının kesinleşmesinin ardından gelen teşekkür mesajları yer alıyor.