Video konferans yoluyla gerçekleştirilen "15 Temmuz Darbe Girişimi Bağlamında Terörizm ve Aşırıcılıkla Mücadelede Türkiye-Bangladeş İşbirliği" konulu panele, Türkiye'nin Dakka Büyükelçisi Mustafa Osman Turan, Mawlana Bhashani Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Kriminoloji ve Polis Bilimi Departmanından Doç. Dr. Abdul Kader Miah ve Doç. Dr. Ishtiaq Ahmed Talukder ile Daffodil Uluslararası Üniversitesi öğretim üyesi Sabbir Hasan katıldı.
Büyükelçi Turan, burada yaptığı konuşmada, 15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden 4 yıl geçtiğini belirterek, "97 yıllık Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, 15 Temmuz 2016 gecesi Fetullahçı hainler tarafından düzenlenen darbe girişiminden daha vahşi ve hain bir terörist saldırısı yok." ifadesini kullandı.
FETÖ'nün darbe girişimin, 251 masum insanın şehit olduğu ve 2000'den fazla kişinin yaralandığı en ölümcül saldırı olduğunu kaydeden Turan, Türk halkının, her yıl darbe girişiminin yıl dönümü olan 15 Temmuz günü şehitlerini ve onların cesaretini andığını dile getirdi.
"Türkiye ekonomisi istikrarlı büyümesini sürdürdü"
Türkiye'de ve tüm dünyada 15 Temmuz'un, "Demokrasi ve Milli Birlik Günü" olarak anıldığını belirten Turan, "Şehitlerimizin hatırası, yüzüncü yıl dönümüne yaklaşan Türk demokrasisini korumak için irademizi her zamankinden daha güçlü kılıyor" dedi.
Turan, o korkunç gecede, FETÖ'ye bağlı beyni yıkanmış askerlerin, Türk demokrasisini cesurca savunan her yaştan sivili öldürdüğünü, darbe girişimine kalkışan tankların masum insanların canına kıydığını dile getirdi.
Büyükelçi Turan, "Son dört yıl, halkımızın Türklerin kendi iradeleri üzerinde herhangi bir güç tanımadığını dünyaya kanıtlamak için gösterdiği azim ve dayanıklılık dönemiydi" ifadesini kullandı.
Farklı etnik köken, din ve ideolojiden Türk halkının tamamının, dayanışmayla bu ulusal travmanın üzerinden geldiğini belirten Turan, "Türkiye ekonomisi, bu korkunç olaydan etkilenmesine rağmen, istikrarlı büyümesini sürdürdü" değerlendirmesinde bulundu.
Turan, Fetullah Gülen'in gizli bir suç ve terör örgütü olan FETÖ'nün elebaşı olduğunu belirterek, "FETÖ elebaşısına bağlı suç ağının yarattığı güvenlik tehditlerini anlamak için başta 15 Temmuz darbe girişimi olmak üzere eylemlerinin büyüklüğünün incelemesi gerekir " ifadesini kullandı.
FETÖ'nün halen 160 ülkede eğitim kurumları, sivil toplum kuruluşları, medya kuruluşları ve şirketler aracılığıyla faaliyette bulunduğunu belirten Turan, örgütün izlediği yöntemin ise bütün ülkelerde aynı olduğunu kaydetti.
Turan, küresel ekonomi ve politik etkilere sızmayı hedefleyen FETÖ'nün, faaliyet gösterdiği her bir ülke için "doğrudan güvenlik tehdidi" oluşturduğunu söyleyerek, "FETÖ, sözde eğitim faaliyetlerinin gizliliği altında kurulan okullarda, genç beyinleri yıkayarak, elebaşı Gülen'in talimatlarını sorgusuz şekilde yürüten ve tüm yasal ve ahlaki normları ihlal eden büyük radikal takipçi gruba telkinde bulundu." dedi.
FETÖ'ye bağlı okullardan mezun olanların, sınav sorularını çalarak devletin en kritik kurumlarına sızdığına işaret eden Turan, bu kişilerin, örgütün önünde engel olarak değerlendirildikleri kişileri komplo teorileriyle haince bertaraf ettiğini aktardı.
Turan, "FETÖ, devletin kaynaklarını ve örgütün hain amaçları için yetkisini kötüye kullanarak, ekonomik ve politik etkisini güçlendirdi." değerlendirmesinde bulundu.
"FETÖ, aktif olduğu diğer ülkelerin güvenliği için de tehdit oluşturuyor"
Büyükelçi Turan, 15 Temmuz darbe girişiminin faillerinin, hukukun üstünlüğü ilkesi kapsamında adalete teslim edildiğini belirterek, "Ayrıca, FETÖ'nün devlet kurumlarındaki yapısı ortaya çıkarıldı. FETÖ'nün eğitim, medya ve bankacılık sektörleri dahil ekonominin tüm alanlarına yayılma girişimi engellendi." diye konuştu.
Türkiye Dışişleri Bakanlığının, FETÖ'nün, aktif olduğu ülkelerin güvenliği için de tehdit oluşturduğunu kanıtlayarak, tüm dünyadaki FETÖ yapılarına karşı mücadeleye büyük önem verdiğini belirten Turan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Toplanan somut örnekler, FETÖ'nün neredeyse gizli bir istihbarat servisi gibi hareket ederek, yasaları ihlal etmekten çekinmediğini ve tüm dünyada siyasi ve ekonomik nüfuz bölgeleri kurmayı hedeflediğini göstermektedir. Yurt dışında FETÖ terör örgütünün manevra alanını sınırlandırmak için idari önlemler aldık ve yasal işlemler başlattık. Ayrıca radikal yan kuruluşlarının örgüte para aktarmasını ve adaletten kaçmasını engelledik. Uluslararası toplumun, bu örgütün, eğitim ve hayır işleriyle uğraşan bir toplumsal hareket olmadığını, siyasi ve ekonomik istekleri olan karanlık ve sinsi bir örgüt olduğunu anladığı için memnuniyet duyuyoruz. Öte yandan, çeşitli birçok uluslararası örgüt, FETÖ'yü terör örgütü olarak ilan etti."
"Türkiye-Bangladeş ilişkileri 15 Temmuz'dan sonra yeni boyut kazandı"
Panelde konuşan Mawlana Bhashani Bilim ve Teknoloji Üniversitesinden Doç. Dr. Miah da Türkiye ile Bangladeş arasındaki ilişkilerin, 15 Temmuz darbe girişi ardından yeni bir boyut kazandığını belirterek, Bangladeş'in de farklı ayrılıkçı gruplarla mücadele ettiğini dile getirdi.
Miah, iki ülkenin terörizm ve aşırılıcılığa karşı neler yapması gerektiğine ilişkin, "Terörizmle mücadelede, iki ülkenin düzenli aralıklarla bilgi alışverişinde bulunması, hükümet yetkilileri arasındaki iki toplantılar, terörizm ve aşırılıcığa karşı ortak komisyon kurulmasının önemli olduğunu düşünüyorum." değerlendirmesinde bulundu.
Doç. Dr. Talukder de darbe girişiminde hayatını kaybedenlerin ailelerine başsağlığı dileğinde bulunarak başladığı konuşmasında, "15 Temmuz gecesi sokaklara çıkarak, tankları durdurmayan çalışan, hayatını ortaya koyan Türk halkının cesaretine saygı duyuyorum." ifadesini kullandı.
Talukder, FETÖ'nün çok kirli taktiklerle faaliyetlerini yürüttüğünü belirterek, örgütün oldukça kompleks bir örgütlenme yapısına sahip olduğunu ve genç insanların beyinlerinin nasıl yıkandığını bu alanda yazılan makalelerle anlattı.
Panelistler arasında yer alan Daffodil Uluslararası Üniversitesi öğretim üyesi Hasan da darbe girişiminin olduğu gün Türkiye'de bulunduğunu belirterek, bu girişiminin, herkesi şaşırttığını dile getirdi.
Hasan, Türkiye'deki darbe girişiminin, Bangladeş medyasında da geniş yer bulduğunu söyleyerek, Bangladeş halkının darbe girişimiyle ilgili gelişmeleri yakından takip ettiğini ve binlerce kişinin bu girişime ilişkin internette arama yaptığını kaydetti.