"Türk bulunduğu her coğrafyada kültürel ve eğitim sanat konusunda hep Türk imzasını bırakmıştır"
Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Azerbaycan'ın ve Türk dünyasının kültür başkenti Şuşa'da ilk kez bir araya geliyor.
5-6 Temmuz'da gerçekleşecek Gayrıresmi Liderler Zirvesi'nde ulaşımdan enerjiye birçok konu masaya yatırılacak.
Zirvede ülkeler arasındaki iş birliğinin artırılması, geleceğe yönelik ortak vizyonun güçlendirilmesi hedefleniyor.
6 Temmuz'da Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in ev sahipliğindeki zirvede, Türkiye'yi Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz temsil edecek. Kazakistan, Özbekistan ve Kırgızistan devlet başkanları ile gözlemci ülke liderleri de katılacak. Zirveye ayrıca TDT Gözlemcilerinin liderleri ve TDT Genel Sekreteri de katılacak.
Şuşa'da düzenlenecek ilk Türk Devletleri Teşkilatı toplantısının önemini ve alınacak kararları Türkiye Araştırmaları Vakfı Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Enes Bayraklı ve Bayburt Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ramin Sadık TRT Haber'den Ayşe Şimşek'e değerlendirdi.
Doç. Dr. Bayraklı, Şuşa'nın önemini şu sözlerle anlatıyor:
"Şuşa sadece Azerbaycan için değil, tüm Türk dünyası için önemli bir şehir. Bir Türk devletinin bir toprağı, haksız bir şekilde ve uluslararası hukuka daha aslında aykırı bir şekilde işgal altındaydı. Karabağ'da ciddi bir etik temizlik ve soykırım suçu işlenmişti.Dolayısıyla bu buranın özgürleşmesi Türk dünyası için de bir aslında bir bayram."
Enes Bayraklı, Şuşa'nın özgürlüğünün tüm mazlum millet ve devletlere örnek olduğunun altını çiziyor:
"Şuşa'nın özgürlüğü tüm dünyadaki mazlumlar açısından da toprakları işgal altında olan milletler ve devletler açısından da güzel bir örnek. Eğer siz haklı davanıza sebat ederseniz, bir gün mutlaka bu haksızlığı gidereceksiniz."
Doç. Dr. Ramin Sadık, "Şuşa, tarihi Azerbaycan toprağı olarak aynı zamanda Azerbaycan kültürünün beşiği olarak bir sembolik şehir. Şuşa Karabağ Savaşı'nda da bir sembol anlamı taşıyordu. Bildiğimiz gibi Ermeniler Şuşa'yı elden bırakmamak için var güçleriyle mücadele etti. Azerbaycan ordusu dik kayaları tırmanarak ansızın Şuşa'da Ermenileri kıskaca aldı ve işgalci orduyu Şuşa'dan püskürtmeyi başardı. Bu nedenle de Şuşa’nın kurtuluş hikayesi askeri tarih açısından ve askeri metod açısından bazı devletlerin askeri okullarında ders olarak okutulmaya başlanmış."
Doç. Dr. Enes Bayraklı'ya göre Şuşa'dan tüm dünyaya da bir ortak aslında mesaj veriliyor. Türk dünyası arasındaki iş birliği artacak:
"Türkiye'nin desteğiyle Karabağ'ın özgürleştirilmesinde tabii Sayın Cumhurbaşkanımızın iradesi de çok önemli rol oynuyor. Şuşa'da Türk dünyasının bir araya gelişi oluşu çok önemli. Burada tüm dünyaya da bir ortak aslında mesaj veriliyor. 21. yüzyılda özellikle Türk dünyasının, Türk dünyası arasındaki iş birliğinin artacağını görüyoruz. Bununla ilgili ciddi işaretler var. Türk Devletleri Teşkilatı'nın da güçlenmesi her geçen gün entegrasyonun derinleşmesine şahit oluyoruz. Burada da Türkiye'nin öncü rolü sayın Cumhurbaşkanımızın siyasi liderliğin öncü bir rolü olduğunu görüyoruz. "
Doç. Dr. Ramin Sadık'a göre; Türk ülkeleri aynı anda Şuşa'da bulunacaklar ki bu da dünyaya Şuşa'dan çok önemli bir mesaj verecek. Toplantının Şuşa'da yapılacak olması aynı zamanda yıllarca çözümsüzlüğü destekleyen ülkelere bir mesaj olacak.
Doç. Dr. Sadık, "Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk Devri'ni Türkiye ile devam ettirmeyi ve Türk dünyasının dünyanın yükselen gücü olmasını hedefliyor. Türkiye'nin Türkiye Yüzyılı'nda Türk Devri'nde Türk dünyasına öğreteceği, göstereceği çok konu var. Türk Devri'nin Türkiye ile birlikte ile bütün Türk dünyasını ileriye götüreceğine inanıyorum." vurgusunu yapıyor.
Şuşa 15 Haziran 2021 tarihinde Türk dünyası açısından da çok önemli bir anlaşmaya ev sahipliği yaptı. Türkiye ile Azerbaycan en üst düzey ittifak anlaşmasını Şuşa'da imzaladı. Türkiye ve Azerbaycan'ın attığı bu imza aynı zamanda Türk dünyası ülkelerine de Türk dünyası ülkeleri arasındaki ilişkilerin gelişmesi açısından da tetikleyici bir motive unsuru oldu.
Doç. Dr. Sadık, "Şuşa Beyannamesi'nden sonra Türk ülkeleri arasında ayrı ayrı olarak da Azerbaycan Kazakistan arasında, Kazakistan Türkmenistan veya Kırgızistan Kazakistan arasında ve sair ülkeler arasında bir takım üst düzey anlaşmalar imzalandı. Diğer taraftan Karabağ'da işgalin sona ermesi aynı zamanda Türk dünyasını birleştirme konusunda Türk dünyasını bir araya getirmek konusunda da çok önemli bir sürecin başlamasına neden oldu." dedi.
“Ulaştırma Bağlantısı ve İklim Hareketi ile Sürdürülebilir Bir Gelecek İnşa Etmek” temalı Zirve, kilit konular ve teşkilatın gündemi ile ilgili üst düzey tartışmaların yapılacağı bir platform işlevi görecek.
Zirvede liderler önemli kararlar alacak, çeşitli TDT projeleriyle ilgili belgeleri sonuçlandıracak ve onaylayacak.
Zirvenin sonunda Devlet Başkanları, diğer bazı önemli belgelerin yanı sıra Karabağ Deklarasyonunu da imzalayacaklar.
Karabağ'daki işgalin ardından Türk liderler Karabağ'da işgalden kurtarılan toprakları ziyaret etti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan liderleri de işgalden kurtarılan toprakları ziyaret etti.
Azerbaycan'a ziyaret kapsamında tabii bu ziyaretler hepsi gerçekleşti. Bütün bunlar neyi gösterdi?
"Kardeş Türk ülkeleri liderleri işgalden kurtarılan toprakların Azerbaycan'a ait olduğunu bütün dünyaya da göstermiş oldu" vurgusunu yapan Doç. Dr. Ramin Sadık, Türk liderlerin Karabağ'a olan yatırımlarının altını çidi:
"Türk ülkeleri Azerbaycan'ın işgalden kurtarmış olduğu topraklarda okul inşaatları konusunda da kolları sıvadı. Nitekim Kazakistan ve Özbekistan Füzuli'de okul inşa etti. Kırgızistan da Ağdam'da bir okul inşa etmek için Azerbaycan'a söz verdi. Dolayısıyla bunlar da neyi gösteriyor?"
Zirve evvelinde, TDT Dışişleri Bakanları Konseyi de Şuşa'da toplanacak ve Gayrıresmi Liderler Zirvesi'nin gündem maddelerine ve Devlet Başkanları tarafından imzalanacak belgelere son şeklini verecek.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ilk kez bu zirvede lider düzeyinde temsil edilecek.
Doç. Dr. Ramin Sadık, KKTC'nin zirveye davet edilmesinin çok önemli olduğunu söylüyor:
"KKTC liderinin zirveye daveti çok önemli bir husus. Zira hem Türkiye hem Azerbaycan Türk Devletleri Teşkilatı’nda özellikle bu iki ülke Kıbrıs Türklerin hakkının savunulması konusunda çok ciddi çaba sarf ediyor. Aliyev de açıklamalarında Kuzey Kıbrıs'ı önemsediklerinin, Kıbrıs Türklerinin haklarının dünyada kabul edilmesi gerektiğinin altını çizdi. Zirvenin Şuşa'da Türk dünyasının medeniyet beşiği olan Şuşa'da düzenlenmesi hasbiyle de KKTC liderinin Şuşa'ya davet alması hem Türk dünyası açısından hem Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti açısından çok önemli."
Doç. Dr. Enes Bayraklı'ya göre, Kıbrıs davası ve Karabağ davası birbirine benziyor:
"Kıbrıs Türkleri de aslında Karabağ Türkleri gibi bir etnik temizlik tehlikesiyle tehdidiyle karşı karşıyaydılar. Orası da işgal altında olan bir coğrafyaydı. Özellikle İngiliz önce işgaliyle ve daha sonrasında bir etnik temizlikle karşı karşıyaydılar. Aslında Balkanlardaki Türklerin başına gelenlerin bir benzeri özellikle 19. yüzyılda 18. yüzyılda Balkan Türklerinin başına gelenlerin bir benzeri Kıbrıs'taki Türklerin başına da gelecekti. Türkiye bunu engellemek için uzun süre mücadele etti. Adadaki Rum milliyetçileri Yunanistan'la birleşme davası adı altında Kıbrıs Türklerinin yok etme planını devreye soktu. Bıçak kemiğe dayanınca da Türkiye garantörlük anlaşması gereği müdahale etti.
Kıbrıs Türkleri de aslında tehdit altında olan yani ulusal topraklarını vatanlarını tehdit altında olan başka bir Türk topluluğu. Kıbrıs Türkleri 1974'ten sonra da özellikle uluslararası alanda tecrit altında kaldı. Şimdi bu tecridin kırılmaya başladığını görüyoruz. Dolayısıyla bunun kırılıyor olması, Karabağ ile ilgili olması bence tabii çok manidar. Kıbrıs'ta Türkiye'nin müdahalesiyle böyle bir etnik temizlik gerçekleşmeden Kıbrıs Türklerinin vatanları kurtarıldı. Ama özellikle 1950 ile 1974 arasında çok büyük sıkıntı ve mücadeleler yaşadılar, abluka altında kaldılar, bir kısmı topraklarını terk etmek zorunda kaldı. Çok büyük acılar çektiler ama o da başka bir büyük mücadele örneği."
"Kuzey Kıbrıs'ın çok önemli uluslararası zirvelerde sesinin duyulması tabii ki Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin bağımsızlığının tanınması açısından da bir temel teşkil edecek." diyen Doç. Dr. Ramin Sadık, değerlendirmelerine şu sözlerle devam etti:
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, "KKTC Türk dünyasının bir parçasıdır. Orada yaşayan Türkler bizim kardeşimizdir" açıklamasını yapmıştı.
Azerbaycan-KKTC Parlamentolar Arası İlişkiler Çalışma Grubu kurulmuş, uzmanlar, bu durumu Azerbaycan’ın KKTC’yi tanıma yönündeki ilk dolaylı hamlesi olarak yorumlamıştı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hemen hemen her konuşmasında Kıbrıs Türkü'nün haklarına dikkati çekiyor, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin (KKTC) bağımsızlığının tanınması için çağrı yapıyor:
"Ada'daki gerçeklere sırtınızı dönmeyin, KKTC'yi bir an önce tanıyın"
Geçtiğimiz yıl Özbekistan'ın Semerkant şehrinde Türk Devletleri Teşkilatı Zirvesi düzenlendi.
Bu zirvede Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Türk Devletleri Teşkilatı’na gözlemci üye olarak kabul edildi.
Kardeşlik hukukunun gereğini yerine getirerek, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Teşkilat'a gözlemci üye olmasının kabul edildiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları kaydetti:
"Türk dünyasının ayrılmaz bir parçası olan Kıbrıslı kardeşlerimizin yalnız olmadığını göstererek, çözüm sürecine de katkı sağladık. Bu dayanışma iradesini sergilediğiniz için siz kıymetli kardeşlerime ayrı ayrı teşekkür ediyorum."
3 Ekim 2009'da Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Türkiye tarafından imzalanan Nahçıvan Anlaşması'yla kurulan bu birlik, 14 yılını tamamlamışken bu ülkeler arasındaki birlik ve beraberlik mesajını güçlü şekilde yantısıyor.
Zamanla bölgesel ölçekte tanınırlığı artan TDT, 14 yılda yaklaşık 5 milyon kilometrekare toprağa sahip üye ülkeleriyle Türk dünyasının jeopolitik konumunu güçlendiren uluslararası bir teşkilat haline geldi.
12 Kasım 2021'de İstanbul'da düzenlenen 8. Liderler Zirvesi'nde Türk Konseyi olan adı, "Türk Devletleri Teşkilatı" olarak değiştirildi. Bu karar, uluslararası arenada Türk dünyasındaki entegrasyon sürecinde yeni bir dönemin başlangıcı şeklinde yorumlandı.
Türk Devletleri Teşkilatı’nın (eski adıyla Türk Konseyi'nin) logosu ve bayrağı 22 Ağustos 2012 tarihinde Bişkek'te düzenlenen 2. Zirve sırasında Dışişleri Bakanları Konseyi'nin 2. Toplantısı evvelinde düzenlenen bir basın toplantısı sırasında halka sunuldu.
Logo ve bayrak üye Devletlerin ulusal bayraklarının unsurlarını içeriyor. Buna göre Türk Devletleri Teşkilatı’nın logosu ve bayrağı;
Azerbaycan Cumhuriyeti bayrağının yıldızı, Kazakistan Cumhuriyeti bayrağının mavi rengi, Kırgız Cumhuriyeti bayrağının güneşi ve Türkiye Cumhuriyeti bayrağının hilalinden oluşuyor.
Bunun yanı sıra TDT, Türk Devletleri Parlamenter Asamblesi (TÜRKPA), Uluslararası Türk Akademisi ve Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı (TÜRKSOY), Türk Yatırım Fonu, Türk Kültür ve Miras Vakfı gibi mevcut iş birliği mekanizmaları için çatı kuruluş vazifesi görüyor.
TDT, Birleşmiş Milletler (BM) başta olmak üzere Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT), İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Dünya Gümrük Örgütü (WCO) gibi çok sayıda önemli uluslararası örgütle de ortaklık yürütüyor.
Macaristan'ın başkenti Budapeşte'de temsilciliğini açan TDT, bu kararıyla gözlemci üyesi Macaristan'ın yanı sıra AB ile AGİT, OECD, Vişegrad Grubu gibi diğer kurumlarla ilişkilerini güçlendirmeyi ve teşkilatın Avrupa'daki görünürlüğünü artırmayı hedefliyor.
TDT, "Türk Dünyası-2040 Vizyonu Belgesi" ile geleceğe yönelik stratejik perspektiflerini belirledi. Türk dünyasında karşılıklı güven ortamının pekiştirilmesini, siyasi dayanışmanın güçlendirilmesini, ekonomik ve teknik iş birliği imkanlarına ivme kazandırılmasını, beşeri ilişkilerin sağlıklı yapılara kavuşturulmasını, Türk dünyasının tarihi ve kültürel birikimlerinin en geniş şekilde kayıt altına alınması amaçlanıyor.
TDT'nin kurulmasından sonra 2011 Almatı, 2012 Bişkek, 2013 Gebele, 2014 Bodrum, 2015 Astana, 2018 Çolpon-Ata, 2019 Bakü'de, 2021'de İstanbul'da, 2022'de Semerkant'ta ve 2023'te Astana'da olmak üzere 10 Zirve düzenlendi. Devlet Başkanları Nisan 2020'de Olağanüstü COVID Zirvesinde çevrimiçi, Mart 2021'de Gayrıresmi Türkistan Zirvesinde yine çevrimiçi olarak bir araya gelmiştir. 2. Olağanüstü Zirve ise Mart 2023'te Ankara'da düzenlendi.