İnsansız hava araçları konusundaki gücünü tüm dünyaya ispatlayan Türkiye, söz konusu başarısını çok değerli ihracat hamleleriyle de taçlandırıyor. Daha önce Türkmenistan’dan Ukrayna’ya Azerbaycan’dan Polonya’ya kadar dünyanın dört bir yanında boy gösteren Türk İHA’ları için ufukta yeni bir durak belirdi; İngiltere…
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’ın geçtiğimiz günlerde yaptığı “İngiltere, Türk SİHA’larıyla çok ciddi bir şekilde ilgileniyor. Onlara SİHA’lar konusunda farklı seçenekleri sunduk.” açıklaması gözleri Londra’dan gelecek muhtemel satın almalara çevirdi.
Türk savunma sanayii tarihe geçecek
Peki, İngiltere’nin Türk SİHA’sı alması ne anlama geliyor?
Savunma Analisti Hakan Kılıç, en son Mozambik’in talebi ile gündeme gelen yerli ve milli SİHA ihracatında İngiltere’nin teklif istemesi ve Ankara’nın bu yönde adım atmasını çok önemli buluyor.
Türkiye’nin bir NATO üyesi Polonya’ya ihracat yaparak zaten çıtayı yükselttiğini anımsatan Kılıç’a göre İngiltere’ye SİHA satışı gerçekleşirse Türk Savunma Sanayii adına büyük bir ilerleme olarak tarihe geçecek.
Çok sayıda ülke Türk SİHA’sı kullanıyor
Türk yapımı SİHA’lardan Bayraktar TB-2 daha önce Katar, Türkmenistan, Ukrayna, Azerbaycan ve Polonya’ya ihraç edilmişti. Ayrıca Fransız Le Firago gazetesine göre Suudi Arabistan, Letonya, Bulgaristan, Sırbistan, Macaristan, Arnavutluk da söz konusu hava aracıyla ilgileniyor. Fas yönetimi de bu yönde bir adıma hazırlanıyor.
TUSAŞ üretimi ANKA SİHA’nın ise Tunus’a, Vestel Karayel’in Suudi Arabistan’a ihraç edildi.
Savunma Analisti Hakan Kılıç; İngiltere’ye bu askeri teknolojinin ihracı için ayrı bir parantez açıyor.
ABD dışında bir ülkeden hava unsuru almaları çok değerli
“İngiltere, savunma sanayi ürünlerini ya kendisi üretiyor ya da ABD’den alıyor. Mesela Almanya veya Japonya Türk SİHA’sı almak istese bu derece dikkatimi çekmezdi.
İngiltere hem havacılık devi hem de ABD haricinden hemen hemen hiç kimseden silah almayan bir ülke. Sadece Avrupa’daki ortak firmaları, konsorsiyumlarından mesela Tornado, EF-2000 gibi ortak üretim için kurulan şirketlerden almış durumda. Platform bazında bugüne kadar ABD dışında bir ülkeden alım yaptıklarını hiç duymadım.
İngilizlerin envanterindeki EF-2000, F-35B, 707 (E-3D), 737 (AEW), P-8A, BN-2 (Recce), Global Express, King Air 350, RC-135W, A330 MRTT, A400M gibi diğer sınıf ve kalemlere baktığımızda da benzer bir tablo çıkıyor ortaya. İngilizler ya kendi üretmiş ya üretimde ortak olan firmaları ile bu araçlara kavuşmuş ya da doğrudan ABD’den almış. Dolayısı ile İngiltere belki de son 50 yıldır ilk kez ABD harici bir ülkeden bir hava platformu, insansız da olsa bir uçak alacak.”
Türk SİHA’sı tercihinin temelinde ne var?
Hakan Kılıç’ın ortaya koyduğu tablo dikkat çekici… Aslında İngiltere zaten hali hazırda dünyanın kendi alanında en güçlü insansız hava araçlarına sahip. Öyleyse neden Türk SİHA’sı?
Kılıç’ın yanıtı şöyle:
“Şu an elinde bulunan Reaper ve Predator SİHA’lar çok kapasiteli ve faydalı yük kapasitesi de fazla olan ABD malı SİHA’lar. Daha yüksek teknolojik ürünler. İngiltere’nin etrafındaki denizlerde deniz gözetleme-keşif için bu kadar pahalı ve yüksek kapasiteli SİHA’lara ihtiyacı var mı? İngiliz SİHA’larının daha önce görev yaptığı Afganistan veya Ortadoğu’da bu denli pahalı ve tanksavar füzeler taşıyan araçlar şart mı? Aynı görevi bizim SİHA’larımız Ege, Suriye, Azerbaycan veya Libya’da yapamadı mı? Yaptı hem de daha iyi ve fazlasıyla…
Üstelik Akıncı SİHA güncellenen 1500 kg faydalı yük kapasitesi ile ABD malı AVENGER, MQ-9B, MQ9A ve Rus yapımı ALTIUS-U’dan sonra dünyanın en fazla faydalı yük taşıyan 5’nci SİHA’sı. Yani ülke olarak ilk beş içerisindeyiz. Burada bir detayı atlamamak gerek, ABD’yi belki kenara koysak, Rus SİHA’larının operasyonel tecrübesi Türk SİHA’larının yanından bile geçemez.
Zaten söz konusu Rus SİHA’sı henüz operasyonel değil. Dolayısıyla dördüncü sıradayız denebilir. Ayrıca SİHA ihracında dünyada ilk üçteyiz ve Avrupa’da en büyük SİHA filosuna sahip ülkeyiz.”
Hem daha ucuz hem de en az rakipleri kadar etkili
‘Neden Türk SİHA’sı tercih ediliyor' sorusunun yanıtı; maliyet ve etkinlik.
Kılıç, “Türk yapımı SİHA’lar ABD yapımı olanlardan daha yüksek irtifaya çıkmıyor ya da daha çok faydalı yük taşımıyor. Ama kesinlikle maliyet etkin bir çözüm sunuyor. Daha net bir ifadeyle; ABD SİHA’larının yaptığı işi onlardan daha ucuza yapıyor. Ayrıca bakım-onarım masrafları da çok daha düşük” diyor.
“Hatta onlara hiçbir zaman nasip olmamış hava savunmasının bastırılması ve tanksavar görevlerini yerini yerine getirerek muharebe ortamında ilklere de imza attı Türk SİHA’ları” diyen Kılıç, tüm bunların MAM-L gibi son derece kompakt ve ucuz mühimmatlarla yapıldığını söyleyerek, ABD malı Hellfire füzesi olmadan da aynı görevin yapılabileceğinin dünyaya ispatlandığına işaret ediyor.
Teknoloji paylaşımından kasıt ne?
Hem İngiltere’ye SİHA satışı hem de Polonya’nın SİHA dışındaki Türk silah sistemleriyle de ilgilendiğine dair haberlerin ardından sosyal medyada ‘Kritik bilgiler de satılıyor mu?’ sorusu gündeme gelmişti. Hakan Kılıç bu konuya da açıklık getiriyor:
“Uçuş yazılımı ve keşif görüntülerini yansıttığı yazılımlar gibi yardımcı yazılımları yani kamuoyunun bugünlerde dilinden düşmeyen kaynak kodlarını vereceklerini sanmıyorum. Muhtemelen ortak üretim için motor satışı ve benzer planlamalarla ilgili konuların gündeme gelmesi bekleniyor.
Bu durum bence kötü bir şey değil. ABD, F-16’ları bizde fabrika kurarak ürettirdi… Ne kaybetti? Biz de aynısını neden yapmayalım? Sonuçta hakları bizde saklı. Polonya ya da başka bir ülke aslı bizde olan bilgileri kopyalayıp, kendisi bir SİHA üretip satamaz. Bu konuda lütfen herkes rahat olsun.”