Türkiye’nin son yıllarda hava unsurları açısından en kritik konularından biri olan F-35 macerası ABD tarafından gelen resmi yazıyla dönülmesi zor bir noktaya girdi. Washington, ülkemizi F-35 programından çıkardığını resmi olarak Ankara’ya bildirdi.
Bu durum her ne kadar ‘malumun ilanı’ olsa da savunma sanayii çevrelerinde ‘Şimdi ne olacak?’ sorusu kadar Milli Muharip Uçak ve İnsansız Savaş Uçağı projelerinin durumu yüksek sesle tartışılmaya başladı.
Dezavantaj görünse de gelecek için hayırlı olabilir
Tüm bu tartışmaların üzerine BAYKAR Teknik Müdürü Selçuk Bayraktar’ın “F-35'lerin verilmeyişi bugün dezavantaj görünse de gelecekte hayırlı olabilir. Dünyanın halihazırda gittiği yere, geleceğin oyun değiştirici gücü olacak daha düşük maliyetli, yapay zekayla donatılmış insansız savaş uçaklarına, bu sistemlerin sürü kullanımı, gelişmiş otonomi ve akıllı kullanım alanlarına çalışmamız, S/İHA platformlarımızda olduğu gibi bizi bu alanda da dünyada lider ülkeler arasına sokabilir” paylaşımı “İnsansız savaş uçakları için ne kadar hazırız?” sorusunu beraberinde getirdi.
Türkiye adım adım ileriye giden bir ülke
Savunma Politikası Analisti Turan Oğuz, sürece dair görüşlerini paylaşırken Türkiye’nin adım adım ileriye giden bir ülke olduğu hatırlatıyor... Oğuz’a göre önce mühimmatları almakta sıkıntı yaşayan Ankara, ilk iş olarak bu alana yöneldi. Kısa sürede kat edilen mesafe platformlarda da çalışmaları hızlandırdı ve bu kez de S/İHA’larda yol alındı.
İlk etapta keşif ve gözetleme yapan unsurlardan bugün Akıncı ve Aksungur’a uzanan bir başarı hikayesi çıktığını anımsatan Oğuz, “450 beygirlik bir motorla başlayan çalışmalarda diğer adımlar da atılıyor. Örneğin ilk etapta mekanik radar eklenmesi muhtemel. Sonrasında AESA radar gelecek. Havadan karaya füze atan SİHA’larımız havadan havaya füze atacak. Bu da yetmeyecek helikopter ve savaş uçaklarında olduğu gibi elektronik savunma sistemleri konulacak. Bunlar ‘adım adım ilerleme’ stratejisinin bir yansıması” şeklinde konuştu.
2023’e kadar yapabilmek çok zor
Oğuz’a göre hem motor güçleri hem de donanımları artacak SİHA’ların bir süre sonra insansız platformlara evrilmesi zaten beklenen bir durum. Ancak insanlı savaş uçaklarıyla karşılaştırıldığında halen çok ciddi zaafları olan insansız platformların bu eksiklerinin kısa bir sürede giderilmesi pek mümkün görülmüyor.
“İnsan halen en önemli unsur” diyen Turan Oğuz, bu durumun 5, 10 yıl gibi kısa bir zamanda değişmesinin neden imkansıza yakın olduğunu şöyle anlatıyor:
“Her şeyden önce düşük görünürlük için mevcut platformların alması gereken daha çok yol var. Belki de gelecek yıllarda mühimmatları gövde içinde saklayacak SİHA’lar göreceğiz. Bu yeterli olmayacak. Ses hızının altında hemen hepsi. Daha hızlanmaları gerekecek. Bu da yetmeyecek motorunun daha da güçlenmesi şart olacak. Boyasından kaplamasına kadar her şeyi baştan aşağı planlamanız lazım. Bu kadar değişiklik sizi zorunlu olarak gövde değişikliğine götürecek ve bu da 3-5 yılda çözülecek bir durum değil.”
Yapay zekada henüz emekleme çağındayız
İnsansız hava araçları denince akla gelen en önemli unsurlardan biri şüphesiz yapay zeka… Bu konuya da değiniyor Oğuz ve aslında insanlığın yapay zeka konusunda henüz ‘mağara çağında’ olduğunu savunuyor.
Oğuz’a göre bu nedenle insansız uçakların, insanlı savaş uçaklarına karşı asli bir unsur olmasının önünde daha çok uzun yıllar var. Burada konuya yeni bir pencere açıyor Turan Oğuz ve ‘big data’ üzerinden yorumlamada bulunuyor:
“Yapay zekanın size en iyi performansı vermesi için çok büyük veri setlerine ihtiyacı var. Bu veriler de bugünden yarına olmuyor. Sizin toplamanız lazım. İnsanlı uçaklarda deneyecek, sonrasında veri kütüphanesine atacaksınız. Yine yetmeyecek yapay zekanın bu veriyi öğrenmesi yine yıllar alacak.
Belki yakın gelecekte insanlı savaş uçaklarına eşlik edecek insansız uçaklar görebiliriz. Hibrit model olarak tanımlayabileceğimiz bu sistemde insan yine en temel unsur olacak. Merkezde insanlı bir uçak, etrafında çok sayıda insansız uçak düşünün. Bu insansız uçaklardan kimisi akıncı olup önde gidecek, kimi elektronik harp görevini üstlenecek, kimisi hedefi imha edecek, kimisi de gerekirse kendini feda edecek. Bunlar daha mümkün, ancak tamamen insansız savaş uçağı üzerinden ilerleyecek bir yapının ben 2060’lı yıllardan önce gerçekleşeceğine pek ihtimal vermiyorum. Bu süre zarfında belki de insanın havadaki görevi bitecek ama yine bir şekilde yerde de olsa temel unsur insan olacak.”
Türkiye ne yapmalı?
Eğer daha çok uzun yıllar varsa Türkiye bu dönemi hangi adımlarla geçirmeli sorusunu sorduğumuzda Turan Oğuz öncelikle bir konuya açıklık getiriyor. Oğuz’a göre insansız savaş uçakları için çok uzun yıllar olması konunun bugün ele alınmaması anlamına gelmiyor.
Oğuz, “Aksine Türkiye şimdiden bu konuda adım atmalı. Aksi halde treni kaçırma ihtimalimiz var. Eğer şimdiden gerekli hamleleri yaparsak, Selçuk Bayraktar’ın da vurguladığı üzere dünyanın bu alanda en öncü ülkelerinden biri olabiliriz” diyor.
F-35 konusu ne bayram ne de yas
Özellikle sosyal medyada yazılan ‘Milli Muharip Uçak projesine aktarılacak para ve zaman doğrudan insansız uçaklara aktarılsın’ tarzı görüşleri de Turan Oğuz’a soruyoruz:
“ABD’nin F-35 kararı üzerinden bu soruya yanıt vereyim… Bu karar bizim için ne bayram havası sağlar ne de yas tutmamıza neden olur. Gelseydi ilk kez 5. nesil bir uçak kullanacak, bakımını öğrenecek, taktik kabiliyetlerimizi buna istinaden geliştirecektik. Sensör merkezli uçuş kabiliyeti kazanıp, bu tür uçakların parça üretimlerinde gelişecektik. Gelmedi ve biz bunun için en az 5-10 yıl kaybettik çünkü kendi uçağımızı bekleyip tüm bu saydıklarımı ve daha fazlasını orada öğreneceğiz. Ancak oturup karalar bağlamanın da bir anlamı yok.
Milli Muharip Uçak projesi insansız savaş uçaklarından bağımsız olarak kesinlikle aynı hızda devam edilmesi gereken bir iş. Buradan öğreneceğimiz çok şey var. Öğrenelim ki insansız savaş uçaklarında bunu uygulayalım…
Ancak 2023’te stealth, tam otonom bir insansız savaş uçağının kendi kendine gidip düşman bir ülkenin derinliklerindeki bir hedefi vurup dönüp geleceği hayaline kapılmamak lazım. Bunlar çok zorlu süreçler. Ancak bugünden atılacak adımlarla ve çok çalışarak gelecekte yerli ve milli olarak üretilen insansız savaş uçağını gökyüzünde görmek hiç de imkansız değil…”