Türkiye hafta sonuna Irak’ın kuzeyine başlatılan operasyon haberiyle uyandı. Milli Savunma Bakanlığından yapılan açıklamada Pençe-Şimşek ve Pençe-Yıldırım ismini taşıyan harekatların karadan ve havadan eş zamanlı olarak icra edildiği bilgisi paylaşıldı.
Milli Savunma Bakanı Akar’ın kuvvet komutanlarıyla bizzat takip ettiği harekatta tabii ki öncelikli amaç terör örgütünün bölgedeki varlığını hedef almak. Emekli Tuğgeneral, İstinye Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Fahri Erenel, operasyonun diğer hedeflerine dair önemli değerlendirmelerde bulundu.
3 yıldır kesintisiz sürüyor
Sürecin ‘terörle mücadele’ ayağında bu operasyonun çok da şaşırtıcı olmadığını söyleyen Erenel, güvenlik güçlerinin özellikle son 3 yılda ‘kesintisiz mücadele’ yaklaşımıyla bu tür adımları attığını anlatıyor. Erenel’in burada özellikle belirttiği husus, TSK’nın geçmiş dönemde ‘baharı bekleme’ stratejisinin günümüzde 4 mevsim boyunca 7/24 şeklinde devam ediyor oluşu.
Stratejik alanlarda hakimiyet sağlanacak
Fahri Erenel, örgütün ne yurt içinde hareket edebildiğini ne de yurt dışında içeriye bir güç aktarımı yapamadığına dikkat çektikten sonra bu durumun teröristler ve elebaşları üzerinde ciddi baskıya neden olduğu bilgisini de paylaşıyor.
Bu noktada özellikle Kuzey Irak’taki stratejik geçiş noktalarının ve lojistik merkezlerin öneminin arttığına işaret eden Erenel’e göre Türkiye’nin hamleleri bu alanların hakimiyetinin sağlanmasıyla sonuçlanabilir.
İran destekli gruplar Mehmetçik’i hedef alıyordu
Bu noktaya kadar genel anlamda ‘kış sonunda muhtemel saldırıların önüne geçilmesi, önleyici tedbirlerin alınması ve bölgede tam kontrol sağlanması’ gibi temel gerekçelerin üzerinde duran Doç. Dr. Erenel, operasyonun İran ve 6-8 Ekim olayları davası üzerinden de okunması gerektiğini savunuyor.
İran ile ilgili süreci biraz detaylandırmasını istediğimiz Erenel, Türkiye’nin Başika Üssü’ne geçtiğimiz günlerde yapılan saldırıyı hatırlatıyor ve devam ediyor:
“Başika saldırısının İran’ın himayesinde olduğu düşülen terörist gruplar tarafından yapıldığına dair görüşler ve bilgiler kamuoyuna yansıdı. Zaten son dönemlerde Irak’ın kuzeyinde Türkiye’nin ve ABD’nin doğrudan hedef alındığını biliyoruz.
Başika son derece stratejik bir konumda… Musul’a çok yakın bir yer olması Başika’yı öne çıkaran özelliklerinden biri. Bu bölge Türkiye, Irak, İran arasında hep tartışılan bir yer oldu ancak Ankara’nın yaptığı anlaşmalar bizim burada kalmamızın önünü açtı.”
PKK ve Haşdi Şabi iş birliği yapıyor
Türkiye’nin Musul konusunda son yıllarda daha aktif bir siyaset yürüttüğünü anımsatan Erenel, bu durumun PKK ve İran’a bağlı Haşdi Şabi unsurları tarafından dikkatle izlendiğini ve Ankara’nın bu adımlarından rahatsız olan iki farklı yapının ‘ortak düşman Türkiye’ paydasında bir araya geldiğini söyledi.
“Onların amacı Türkiye’yı Irak’ın kuzeyinde çok dar bir alana sıkıştırıp, daha güneye inmemizi engellemek” diyen Erenel, Türkiye’nin bu durumun farkında olduğunu ve adımlarını da buna göre atacağını söylüyor.
Erenel’e göre Türkiye, Irak’ın kuzeyinde sıkışıp kalmaktansa, daha güneye doğru oldukça hızlı bir şekilde ilerleyecek ve yeni alanlarda tutunacak.
Kobani Mahkemesi’ne de mesaj var
Doç. Dr. Fahri Erenel, Pençe-Şimşek ve Pençe-Yıldırım operasyonlarının içerideki terör bağlantılı siyasi yapılanmalara da bir mesaj olabileceği görüşünde…
Mahkemenin başladığı dönemde böyle bir operasyon yürütülmesinin devletin teröristlere ve onlarla bağlantılı siyasilere hem hukuk önünde hem de sahada eş zamanlı yanıt vermesi anlamına geldiğini söylüyor Erenel.
Yeni üsler kurulabilir, var olanların yeri değişebilir
Peki tüm bunların sonunda ne olacak? Doç. Dr. Erenel, Türkiye’nin terörle mücadelede önemli bir adım daha atmış olacağını belirtiyor ve ekliyor:
“Böyle bir arazide temel hedef yüzlerce terörist öldürmek değil. Kaldı ki sahada öldüreceğiniz bir terörist bile son derece önemli. Türkiye, çok kritik alanlarda tam hakimiyet sağlamak istiyor. Amaç örgütün can damarlarını kesmek.
Daha güneye ilerlemek ve hakim olunan yerlerde yeni üsler kurmak gibi bir yaklaşım da görebiliriz. Belki de var olan üslerin yerlerinin değişmesiyle karşılaşmamız da muhtemel. İlk etapta kurduğunuz üsler bir süre sonra güvenlik nedeniyle zora düşebiliyor. Muhakkak elinizde tutmanız gereken bir yer değilse ve arazide yeni alanlar kazanmışsanız, daha uygun bir yere taşınıyorsunuz. Bu nedenle yen üs kurmak ya da var olan üslerin yerini taşımak bizi şaşırtmamalı.
Tabi herkesin aklında ‘Kandil’ var… Sıra elbet oraya da gelir ancak unutmayalım ki Kandil’in önemli bir kısmı da İran tarafında. Belki bize bakan kısmına hakim olunup, geçişler durdurulabilir.”