Dünyanın en büyük askeri gücü olarak kabul edilen ABD, Ekim 2001’de savaşarak geldiği Afganistan’dan ‘barış imzalayarak’ çekilmek için adımlarını sıklaştırdı. Hem ABD hem de Taliban için bugüne kadar sahada devam eden en uzun savaşları olma unvanını taşıyan Afganistan macerası tarihi bir virajda.
Sovyetlerin ülkeden çekilmesinin ardından yaşanan kaos, otorite boşluğunun sonuçları, 11 Eylül Saldırısı, Afganistan Savaşı, ABD’nin bölgeye gelişi ve sonrasındaki gelişmeler aradan geçen 20 yılda sıkça tartışıldı... Bugün geldiğimiz noktada gündemin en önemli maddesi, ABD, Afganistan hükümeti ve Taliban arasında bir orta yolu bulabilmesi için Türkiye’nin ‘arabulucu’ rolüne soyunması.
Ne oldu da hem ABD hem de Taliban savaş yerine barışı tercih etti? Ankara’yı öne çıkaran özel durum ne? Türkiye, bu arabulucu sürecini başarılı bir şekilde yönetirse bunun başka alanlara yansıması olacak mı?
ABD’nin iki kanadı da ‘çıkış’ arıyor
İRAM Dış Politika Koordinatörlüğü’nde görevli Rahimullah Farzam, önce ABD penceresinden bakıyor… Bu kapsamda hem Cumhuriyetçilerin hem de Demokratların aynı düşündüğü ender konulardan birinin ‘Afganistan’dan çıkış’ olduğunu anlatıyor.
Acil çıkış isteğini iki temel faktör üzerine oturtan Farzam, “Ekonomi ve bir türlü değişmeyen mevcut durum” diyerek "Sebebi ne?" sorusuna yanıt vermiş oluyor. Savaşın ABD için 825 milyar dolara mal olduğunu ve bunun Washington tarafından ABD vatandaşlarına izah edilemediğini anlatan Farzam'a göre, bunca harcanan paraya rağmen askeri başarının bir türlü gelmemesi ve bölgede kısır döngüye girilmesi dönüş isteğinin en önemli damarlarından birini oluşturuyor.
Biden, Trump’tan farklı bir yol izliyor
ABD’nin bir önceki Başkanı Donald Trump’ın tabir caizse bunu ‘paldır küldür’ yapmak istediğini ifade eden Rahimullah Farzam, “Trump daha net bir ifadeyle ‘Ne istiyorlarsa verelim, bir an önce çıkalım’ tarzında düşündü. Ancak yeni Başkan Biden bu yolu istemiyor. Her şeyden önce Afganistan’ın binbir zorlukla yeni yeni kazandığı insan hakkı, kadın hakkı, eğitim hakkı gibi konularda geriye dönüş olmasın düşüncesindeler. Bu nedenle de yeni bir yol haritası istiyorlar. Biden ve ekibinin temel korkusu, Afganistan’ın yeniden radikal unsurların eline geçmesi” diyor.
Taliban için de en iyi yol anlaşma
Peki ABD’ye bu yenilgiyi tattıran, mevcut durumda gücünü koruyan Taliban neden anlaşmak istiyor? Onların bundan çıkarı ne?
Taliban’ın da bu uzun süreli savaştan yorulduğunu ve artık yeni bir geleceğe doğru ilerlemek istediğine dikkat çeken Farzam’a göre Taliban kendisini ‘kazanan’ olarak görüyor, bu nedenle de masaya oturmakta bir sakınca görmüyor. Tam da bu noktada ülkenin yerel güçlerinin durumuna da değinen Farzam, “Afgan güvenlik güçleri gelişmelerden rahatsız. Çünkü ABD ve koalisyon güçleri olmadan Taliban’ın karşısında tutunmalarına imkan yok. Bunun farkındalar” dedi.
Arabulucu olarak neden Türkiye seçildi?
ABD ve Taliban arasında daha önce başlayan bazı görüşmeler olduğu sır değil… Öyle ki bu temaslar sızınca, Rusya ve Çin gibi diğer güçler de Taliban ile iletişime geçti. Peki Katar’da başlayan görüşmeler neden ilerlemedi ve daha da önemlisi arabuluculuk için hangi gerçekler Türkiye’yi öne çıkardı?
Joe Biden ve ekibinin, Trump’ın başlattığı işleri devam ettirmek yerine pek çoğunda yeni bir başlangıç tercih ettiğini söyleyen Rahimullah Farzam, şöyle devam etti:
“Bu nedenle Katar’ın başkenti Doha’daki görüşmeler net sonuçlar alınamadan rafa kalktı. Biden açık bir şekilde ‘Ben süreci Doha’dan farklı bir yere taşıyarak yeni bir süreç başlatıyorum’ mesajı veriyor.
Neden Türkiye olduğu sorusu üzerinde durulması gereken bir husus… Her şeyden önce Türkiye ile Afganistan arasında tarihten gelen bir bağ var. Afgan halkı, eğer işin içinde Türkiye varsa yapılan görüşmelere inanıyor. Halk seviyor çünkü Türkleri ve onlara güveniyor.
Diğer yandan Türkiye bir NATO ülkesi. Bu yadsınamaz bir güç. ABD tam anlamıyla çıkıp, herhangi bir otorite boşluğu oluşmaması için NATO’nun diğer ülkelerinden destek isteyebilir. Ankara burada yine değerli bir noktada. Çünkü Afgan halkı Türkiye’nin belki de gözlemci olacağı bir sürece çok daha hızlı bir şekilde uyum sağlar.
Türkiye, sadece Afgan halkı ile de değil ülkedeki tüm gruplarla bir şekilde dirsek teması olan bir durumda. Ülkenin önemli grupları, partileri, kişileri, iktidar olsun muhalif olsun farklı kanatları Ankara ile temasta. Ve Taliban’ın da olumsuz bakmadığını biliyoruz. Tüm bunlar ‘Neden Türkiye?’ sorusuna yanıt bulmamızı sağlıyor. Ama daha fazlası da var…”
Pakistan-Türkiye ilişkileri göz ardı edilmemeli
Rahimullah Farzam’dan “Daha fazlası var” cümlesini biraz daha açmasını istiyoruz… Farzam, Pakistan’ın Afganistan’ın bugün geldiği noktadaki etkisinden kısaca bahsetti ve “Mücahitler örgütlenirken sürecin büyük kısmı Pakistan üzerinden organize edildi. Kaldı ki Pakistan’ın askeri kanadının bu tür siyasi olaylarda ne kadar belirleyici olduğunu biliyoruz. Türkiye, Pakistan’ın hem askeri hem de siyasi kanadıyla çok gelişmiş ilişkileri olan bir ülke. Pakistan bu görüşmelerde kilit ülkelerden biri ise unutulmasın ki Türkiye de en önemli anahtarlardan biri” ifadesini kullandı.
Bu fırsat da kaçarsa iş hiç istenmeyen bir noktaya gidebilir
Türkiye’nin arabulucu rolünde olmasının sebepleri kadar muhtemel sonuçları da önemli. Farzam’a bunların neler olduğunu soruyoruz:
“ABD ile Türkiye arasında farklı konularda sıkıntılar var. Suriye, Doğu Akdeniz, FETÖ, S-400 ve F35 konusu akla ilk gelenler. Ancak Afganistan meselesi ABD için çok çok önemli bir başlık. Biden’ın masasında ‘en öncelikli sorunlardan biri’ olarak durduğuna emin olabilirsiniz Afganistan konusunun. Daha önce sürekli 1 Mayıs 2021 tarihi konuşuldu. Bu nedenle Biden yönetiminin çok vakti yok ve bir nevi eli-kolu bağlı. Bu problemi ne kadar çabuk çözerlerse o kadar iyi olacak.
Türkiye, eğer bu kördüğümü çözerse hem diğer ülkelerin arasında arabulucu rolüne soyunma ihtimali artacak hem de ABD ile ilişkisinde yeni bir sayfa açabilecek. Aslında görüşmeler ve alınacak sonuç Washington kadar Ankara için de altın değerinde.”
Peki ya işler istenildiği gibi gitmez ve çözüm sağlanamazsa? “Felaket” diyor Rahimullah Farzam bu durum için… "Eğer bu kez de barış treni kaçırılırsa Afganistan yeniden kanlı bir savaşın içinde kendini bulabilir. Bu nedenle İstanbul Zirvesi Afgan halkı için bir kırılma noktası, belki de son umut…"