Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 15 Temmuz darbe girişiminin sonrasında TRT ekranlarında, Haber ve Spor Yayınları Dairesi Başkanı Yaşar Taşkın Koç ve TRT 1 Ana Haber sunucusu Erhan Çelik'in sorularını yanıtladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, FETÖ ile ilgili olarak, "Nabi Avcı Bey dönemine kadar biz dershaneler konusunda adım atamadık. Bunlar bizim kayıp yıllarımızdır. Tabii şimdi siz de başbakansınız ama bir yere kadar arkadaşlarınıza bir şeyi anlatıyorsunuz. Israr, ısrar, ısrar...Tabii daha fazla ileri gidemiyorsunuz ve en ciddi, en büyük parayı bu adamlar bu dershanelerden kazandı." ifadelerini kullandı.
"2010'dan beri FETÖ'nün örgütlenme ağının ne denli geniş olduğunu anlatıyorum"
Erdoğan, "2010'dan beri bu Fetullahçı Terör Örgütü'nün bu ülkede örgütlenme ağının ne denli geniş olduğunu anlatıyorum. Ve bunu ben, en yakın mesai arkadaşlarıma anlatmakta zorlanıyorum. Silahlı kuvvetlerde, emniyette, yargıda, bunları hep işledik, anlattık. Bakanlıklarda... Çoğu zaman şu ifade kullanılıyordu, 'Acaba delil var mı?' Neyin delili olacak, her şey ortada işte. Adamlar kendilerinden başka kimseyi, hiçbir yere yaklaştırmıyorlar." şeklinde konuştu.
"Her şey aslında menfaat endeksliydi. Yani mama ellerinden alınınca bunlar o zaman düşman oldular, başladılar bağırıp çağırmaya." ifadelerini kullanan Erdoğan, "Yurt dışında, Avrupa'nın değişik ülkelerinde aleyhe kampanyalar başlattılar. Öyle veya böyle, şu anda gelinen noktada bizler demek ki adresi bulduk. İlk müdahaleyle de silahlı kuvvetlerimiz ve diğer kurumlarımız içerisindeki yapılanmayı şu anda iktidarımız inşallah kurumlarımızla birlikte çalışarak temizlemeye başladı." dedi.
"Böyle bir havanın estirilmesi gerçekten düşündürücüydü"
FETÖ tarafından gerçekleştirilen 15 Temmuz darbe girişiminin yaşandığı geceye ilişkin bir soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, "15 Temmuz'un bendeki uyandırdığı his, ülkemde doğrusu böyle bir şeyi eğer hissedeceksem, düşüneceksem bu benim ülkemde hiç mi hiç akla hayale gelmez ve ülkedeki birlik, beraberlik, dayanışma ruhunun bu kadar iyi gittiği bir dönemde böyle bir havanın estirilmesi gerçekten düşündürücüydü." dedi.
Erdoğan, "Yapılanın bir anayasa suçu olduğu ifade edilmek suretiyle, bunlara yönelik neler yapılabileceği duyuruldukça ve buradaki o dik duruş, bazı askeri makamlardan yapılan bu noktadaki açıklamalar, bunlar tabi havayı bir anda çok kısa zamanda aslında olumlu istikamete dönüştürdü, tersine çevirdi." ifadelerini kullandı.
"İstihbaratı da aynı çatı altında koordine edebiliriz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bizim tüm istihbarat teşkilatını gerek MİT gerek Emniyet gerekse Jandarma istihbarat... Şimdi jandarmayla malum polisin İçişleri Bakanlığına bağlanması süreci var ya. Dolayısıyla burada istihbaratı da aynı çatı altında koordine edebiliriz. Böyle bir çalışma. Buna yönelik bir çalışmayı bugün bana sundular. Bunu aynı zamanda Sayın Başbakan ile de değerlendireceğiz, paylaşacağız. Bundan sonra da ne gibi adımlar atarız bunları konuşacağız." şeklinde konuştu.
"İstihbarat örgütü yıpratılacak bir örgüt değildir." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
Eğer istihbarat örgütü ile ilgili atılacak veya yapılacak bir iş varsa bunun hükümet değerlendirmesini yapar, ona göre de bizimle de istişare ederse istişare eder, kararını alır. Sürekli televizyon programlarında istihbarat teşkilatımızın üzerine bu denli yüklenirsek istihbarat teşkilatımızı çalışamaz hale getiririz. Ben baştan beri bir şey söyledim, 'bir istihbarat zaafı vardır' dedim. Ama dünyada istihbarat zaafının olmadığı ülke var mıdır? Alın Amerika'yı, alın Rusya'yı, alın Avrupa'nın Almanyasını, Fransasını, İngilteresini hepsini...Hepsinde birçok terör eylemlerinde vesaire istihbarat zaaflarının olduğunu görürsünüz."
"Bunlar takiyeyi çok çok iyi yapıyorlar"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaverlerinin tutuklanması ile ilgili olarak, "Şimdi bunlarla ilgili şüphelerimiz vardı. Şüphelerimiz nedeniyle bütün eş, dost, ahbap hepsine sorduk, 'Soruşturun, edin bakalım kimdir?' Köyüne, mahallesine varıncaya kadar incelettik. Herkes bize 'şöyle iyidir, böyle iyidir...' Hep bunu anlatıyorlar. Bunlar takiyeyi çok çok iyi yapıyorlar. Kendilerini gayet iyi gizliyorlar. İyi de gizledikleri için zaten gelen referanslar olumlu." dedi.
FETÖ'nün darbe girişimi gecesi MİT yetkilileriyle temas kuramaması ile ilgili bir soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Benim irtibat kuramayışım, o anda tabii kendilerinin bulunduğu şartlar sebebiyle olabilir. Kendileri de bunu bu şekilde ifade ediyorlar ve kendileri benim koruma müdürüme ulaştılar. Koruma müdürüme ulaşmak suretiyle bazı soruları kendisine, yani 'Bulunduğunuz yerde o anda herhangi bir sıkıntı var mı yok mu?' o tür şeyleri sordular. Tabii gönlüm arzu ederdi ki, keşke o anda, ben istirahatteydim, benim kaldırılmamı, benimle böyle bir görüşme yapmayı isteyebilirdi."
FETÖ'nün darbe girişimine Batı'nın tepkisi
Cumhurbaşkanı Erdoğan, FETÖ'nün darbe girişimine Batı'nın tepkisi ile ilgili olarak da "Yalan yanlış, asparagas haberlerle ne yazık ki hala bu süreçte 'Fakat, ama, ancak...' Bunlarla işi yönlendirmeye çalışıyorlar. Yönlendiremeyeceksiniz, bu ülkede milli iradeyi söndüremeyeceksiniz, durduramayacaksınız. Bu ülkeyi parçalayamayacaksınız, bölemeyeceksiniz. Belki bir öleceğiz, ama bin dirileceğiz. Çünkü bu milletin ruhunda bu var. Aynen buğday başakları gibi, meydanlar bunu sabahlara kadar gösteriyor." şeklinde konuştu.
Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Londra'dan, Paris'ten, şuradan, buradan kuru sıkı atmakla olmuyor bu iş. Gel gönder bir temsilcini de burada, bir demokrasi ülkesinde, demokratik parlamenter sisteme nasıl darbe yapmak istemişler, bunu gel bir gör yerinde. Sahip olduğunuz, ülkenizde kendilerine yer verdiğiniz bu haşhaşilerin neler yaptığını bir gelin görün. Tayyip Erdoğan'a 'diktatör' diyebilirsiniz, iktidarını beğenmeyebilirsiniz. İnsaf edin de gelin bir görün ne var ülkede."
"Daha yolun başındayız"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Terörün tehditlerinin sona ermesi diye bir şey olmaz. Kanser hücresi diyoruz ya. O virüs kazılıp atılırsa ancak ondan sonra 'temizlendi' diyebiliriz. Şu anda böyle bir şey henüz yok. Daha yolun başındayız. 10 bine yakın gözaltında olan insan var. Bu basit bir rakam değil. Burada kalır mı? Söyleyeyim, kalmaz. Bu daha devam eder. Konuştukça bir şeyler çıkıyor. Yani halkalar sökülmeye başladı." ifadelerini kullandı.
"Tüm iş adamlarımızın birlikten yana olduklarını gördüm"
Recep Tayyip Erdoğan, önceki gün Türkiye'deki yatırımcıların üst yöneticileri ile bugün ise yerli yatırımcılarla bir araya geldiğini anımsatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hepsinde bu konularda destek istedik, yardım istedik. Hepsinde bir kararlılık gördüm. Bu sürece yönelik gerek buraya, gerek hükümetimize şükranlarını ifade ettiler. Aynı kararlılıkla devam etmeleri ricasında bulunduk. Ben doğrusu tüm iş adamlarımızı kararlı gördüm, birlikten, beraberlikten yana olduklarını gördüm. Bu birlik ve beraberlik bizde olduktan sonra Allah'ın izniyle biz bu işi aşarız. Hele hele bu millet var ya bu millet. Tankların altına yatacak kadar kavi bir imana sahip bu millet var ya Allah'ın izniyle biz bu milletle bir olduk, iri olduk, diri olduk, kardeş olduk, hep birlikte Türkiye olduk. Şimdi de beraber bu yolda yürüyeceğiz."
"Gelin bu işi daha fazla uzatmayın"
FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in iade sürecine ilişkin de açıklama yapan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Şu anda dosyalar hazırlanıyor. Bugün yine bir mahkemenin onlarla ilgili verdiği karar var. Dosyalar, savcılıkların açtığı davalar vesaire bütün bunlarla beraber 10-15 gün içinde belli bir noktaya gelir. Belli bir noktaya geldikten sonra da Dışişleri Bakanımız, Adalet Bakanımız, benim özel bir temsilcim ve arkadaşlar da gerekli gördükleri heyeti yanına alıp bu maskesi düşmüş, tam bir şu anda çıplak, adeta suçlu konumundaki kişiyi bulup, ne yapıp yapıp Amerikan makamlarına da anlatacaklar. Amerika bugüne kadar bizden hangi teröristi istediyse verdik. 'Bize belgeler gönderin' demedik. Şu anda da biz Amerika'ya diyoruz ki gelin bu işi daha fazla uzatmayın.'"
Rusya ziyareti
9 Ağustos'ta Rusya'nın Saint Petersburg kentine ziyaret gerçekleştireceği ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'le görüşeceğinin anımsatılması üzerine Erdoğan, "Şu anda bizim için 'Birini bırak, birine koş' anlayışı yanlış. Uluslararası camiada isteriz ki hepsiyle münasebetlerimizi iyi tanzim edelim." diye konuştu.
Şu anda ABD'nin Rusya ile arasının kötü olmadığını vurgulayan Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Farklı düşüncede de olsalar, olumsuz da birbirlerine baksalar, münasebetlerini hiçbir zaman kesmezler. Ama bizim Rusya ile aramızda istenmeyen bir uçak hadisesi yaşandı ve sekiz ay kadar zaman içerisinde bu olumsuzluk devam etti. Daha sonra biz kendilerine bir mektup yazdık, 'Bu süreci artık kapatalım. Çünkü Türkiye'nin Rusya ile olan ilişkileri bölgede çok çok önem arz eden bir süreçtir. Dolayısıyla bu iki bölgede belirleyici ülkenin birbirinden ayrı yaşaması, birbirine uzak düşmesi doğru değil, bunu bir defa çözelim' diyerek, bu olayla ilgili üzüntümüzü de kendilerine ifade ettik. Buna karşı da olumlu yanıtlar aldık."
"Böyle bir şarlatanı bu kadar büyütmenin anlamı yok"
"Geçmiş dönemde hükümeti zor durumda bırakan çözüm sürecinde yaşanan sıkıntı, bombaların patlaması, Hrant Dink cinayeti, Danıştay saldırısı gibi... Bunlarda da bir FETÖ bağlantısı şüphesi olmaya başladı mı?" sorusu üzerine Erdoğan, bu tür bir paranoyanın doğru olmayacağını, aksi takdirde yaşamın çekilmez hale geleceğini belirtti.
Erdoğan, "Artık, ben biraz ileri gidiyor olacağım ama böyle bir şarlatanı bu kadar büyütmenin anlamı yok. Bu kadar öyle kabiliyeti olan birisi değil. Bu sadece şu anda beddualarıyla bilmem neleriyle yatıyor kalkıyor filan, kendine böyle bir şeyler oluyor. Bunun yaptıklarını çok abartmayalım. Hiç gerek yok. Şu anda bakın Türkiye'de bunun takımından kalanlar oluyor mu? Fırsatını bulan kaçıyor. 'Ben dönmek istersem Türkiye'ye dönerim' diyor. Ben yıllar önce Olimpiyat Stadı'nda oradaki bir gecelerinde, Türkçe Olimpiyatları'nda, çağrı yapmıştım. 'Türkiye'ye gelin' diye. Niye gelemedi? Beni güya zora sokmamak için gelmemiş o zaman." ifadelerini kullandı.
"Bir efsane meydana getirilmiş"
Erdoğan, "Ben gazeteci olarak o gün yaptığınız o çağrıda bir kinaye hissetmiştim. Siz o çağrıyı yaparken bu kinayeyle mi çağırıyordunuz?" sorusu üzerine, sözlerine şöyle devam etti:
"Buna kinaye nazarıyla bakmak çok da doğru olmaz ama vatandaşın tavrına bakarak bir şeyi artık gün yüzüne çıkaralım. Neydi o? Bir efsane meydana getirilmiş. Orada olanların kahir ekseriyetinin onu tanımadığını biliyorum ama öyle bir efsane var ki ortada bu efsaneye o tribünlerde olanlar hepsi de maalesef farklı yaklaşımlarda... Hani diyor ya 'o bize şah damarından daha yakın'. Bunu diyecek kadar sapkın bir yapı var ortada. Bu sapkın yapıyı acaba bozar mıyız? Niye gelmek istemiyor? İşte bundan dolayı. Orada olursa efsaneleşiyor ama buraya geldiği zaman birçok şey meydana çıkacak. Tabii o çok manidardı 'Biz hükümetimizi zora düşürmek istemeyiz.' Ya senin davan yok, bir şeyin yok. Madem böyle bir durumdasın çık gel. Gelemedi. Çünkü üst akıl öyle diyordu da onun için."
"Üst akıl"
Erdoğan, "Üst akıl konusundaki öngörüleriniz nedir"? sorusu üzerine, bu konuyu çok çok önceleri bir seyahatte uçaktaki basın mensuplarına söylediğini dile getirerek, O üst aklın verdiği ile hareket ediyor. Yoksa kendinden değildir. Ondan sonra üst akıl literatüre oturdu. Üst akıl ki onu, ne olduğunu açıklamayı doğru bulmuyorum." dedi.
2010 KPSS
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "2010 KPSS iptal edildi. 150 bin civarında insan merak ediyor. Bunların tamamı mı gidecek, yoksa bunların içinden kopya çekenler ve FETÖ'ye üye oldukları belirlenenler mi gidecek. Bu eleme nasıl yapılacak?" sorusunu şöyle cevapladı:
"Tespit edilenlerin hepsi ayıklanacak bir defa. Çünkü onlar hak etmediler, hak etmeyenler orada kalamaz. Hak edenler de hakları iade edilmek suretiyle iade-i itibara kavuşacaklar. KPSS ile ilgili o noktada başladı zaten. Neye göre başladı, kim hak etti kazandı, kim kazanamadı? Bunları şimdi ayıklıyorlar, araştırmaları yapılıyor. Bu araştırmanın neticesinde hak etmeyenler tamamen ayıklanacak, hak edenler de orada kalacak. 2010 öncesi şu anda programda yok. 2010 itibarıyla çalışmalar yapılıyor."
"Parti bayraklarının olmadığı bir miting yapalım"
İstanbul Yenikapı'da pazar günü düzenlenecek "Demokrasi ve Şehitler Mitingi"ne katılarak konuşma yapması için davet ettiği CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'ndan kendisine şu ana kadar bir cevap gelip gelmediğine ilişkin soru üzerine Erdoğan, şöyle konuştu:
"Pazar günkü miting, Cumhurbaşkanlığımızın organizasyonunda illerin valiliği, belediye başkanlarıyla müşterek yapılan organizasyondur. Biz, bu organizasyonda gönlümüz özellikle gerek iktidar partisi gerek CHP gerekse MHP liderlerinin de katılımının olduğu ve meydanlarda da sadece Türk bayrağının olduğu, parti bayraklarının olmadığı bir miting yapalım ve bu mitingde de gerek Sayın Bahçeli gerek Sayın Kılıçdaroğlu, iktidar partisi başkanı Sayın Yıldırım, Meclis Başkanımız, hep birlikte birer mesaj verelim ve bu mesajla birlikte de birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi daha da pekiştirelim. Çünkü milletin buna ihtiyacı var. Ayrılığa, gayrılığa ihtiyacı yok ve ona da fırsat yok. Bunu da bekliyor. Böyle bir durumda artık kaş göz olmaz."
Baş danışmanlarından birinin televizyon programındaki ifadelerini çok çirkin bulduğunu, bundan dolayı da baş danışmanından açıklama yaparak özür dilemesini istediğini belirten Erdoğan, şunları söyledi:
"Böyle bir şeye hakkınız yok ve bir siyasetçi de değilsiniz. Şu anda burada bir yerde Cumhurbaşkanının danışmanı olarak bir memur hüviyetindesiniz. Sağolsun o da bir metin içine alarak özür dilemiş, gerek Sayın Bahçeli'den gerekse MHP camiasından. Bunlara tabii çok dikkat etmemiz lazım çünkü biz burada bir birlik ruhu arıyorsak, bir kardeşlik ruhu arıyorsak, bu ruh, Çanakkale ruhu neyse, şimdi 'Yeniden tarih yazacağız' dedik ya, bu da bir 15 Temmuz ruhu olarak yansıyacak."
"Normalleşme sürecine geçer geçmez, izinler verilir"
Kamuda yıllık izinlerle ilgili soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şu anda hükümet onların değerlendirmesini yapıyor. Şurada bir normalleşme sürecine geçer geçmez, bu izinler verilir" dedi.
Erdoğan, şunları kaydetti:
"Ekranları başında bizi izleyen aziz milletime şahsım ve milletim adına tekrar en kalbi şükranlarımı sunuyorum ve bu attıkları adımı kesinlikle unutmak mümkün değil ve benim milletim dik durdu, eğilmedi, bir şey için koştu, işte o demokrasiydi, o şehadetti, o Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyiniz hükmüne ram olmaktı. Onun için milletimle iftihar ediyorum, var olsunlar. Bütün geride kalan ailelerine başsağlığı diliyorum, onlar benim kardeşlerim, artık onlar benim de ailelerim, onun sorumluluğu içerisindeyim, var olsunlar. Pazar günü 81 vilayet inşallah aynı anda Yenikapı'dan hep beraber kendilerine yayınlarımızı yapacağız, pazar günü Yenikapı'da kucaklaşmak üzere diyoruz."