Sene 1920… Kurtuluş Savaşı bütün hızıyla devam ediyordu. O çetin günlerde Milli Mücadele’nin ruhunu ifade edecek ulusal bir marşa ihtiyaç duyuldu. Uygun marşı bulmak için Maarif Vekaleti, bir güfte yarışması düzenledi. 18 Eylül 1920’de bütün vilayetlere yarışmayla ilgili telgraf çekildi, bilinen bütün şairlere de mektuplar yollandı. Yarışmanın tek bir şartı vardı: Marş, Anadolu mücadelesinin ruhunu vurgulamalıydı. Büyük ilgi gören yarışmaya, Anadolu’nun dört bir yanından şiirler geldi. Hatta Doğu Cephesi Komutanı Kazım Karabekir bile yarışmaya katıldı. Böylece tam 724 şiir toplandı. Fakat bunların hiçbiri istenilen düzeyde değildi.
Mehmet Akif’e özel davet
Bunun üzerine Maarif Vekili Hamdullah Suphi Tanrıöver harekete geçti. Hamdullah Suphi, dönemin büyük şairi ve Burdur Milletvekili Mehmet Akif Ersoy’un kapısını çaldı. Mehmet Akif, güfte yarışmasından haberdardı zaten… Ancak kazanan esere para ödülü verileceği için yarışmaya katılmak istememişti. Hamdullah Suphi, para ödülünü kendisi adına bir hayır kurumuna bağışlayabileceklerini söyleyerek Mehmet Akif’i ikna etti. Ve Mehmet Akif, bir milletin duygularına tercüman olmak için Taceddin Dergahı’na kapandı.
Mehmet Akif’in, “O şiir, milletin o günkü heyecanının bir ifadesidir. O şiir artık benim değildir. O, milletin malıdır. Benim millete karşı en kıymetli hediyem budur.” dediği İstiklal Marşı, ilk defa 17 Şubat 1921 günü Hakimiyet-i Milliye Gazetesi’nde yayımlandı.
Alkışlar arasında kabul edildi
Meclis, 1 Mart 1921’de Mustafa Kemal başkanlığında toplandı. Oturumda Mehmet Akif’in yazdığı İstiklal Marşı dahil finale kalan yedi şiir okunacaktı. Hamdullah Suphi, ilk önce Mehmet Akif’in şiirini okudu. Şiir, milletvekillerini öylesine etkilemişti ki her kıtadan sonra alkış kopuyordu… Milletvekilleri, şiirin tekrar tekrar okunmasını istiyordu. İstiklal Marşı o gün tam dört kez Meclis’te okundu. Bu coşku karşısında ön elemeyi geçen diğer şiirlerin okunmasına gerek duyulmadı. İstiklal Marşı’nın resmen kabulü ise, 12 Mart günü yapılan oturumla gerçekleşti. Mehmet Akif, artık “Milli Şair”di.
Zeki Üngör’ün bestesi
Sıra İstiklal Marşı’nın bestelenmesine gelmişti. Ancak Kurtuluş Savaşı devam ediyordu. O günün şartlarında marşın bestelenmesi iki sene ertelendi. 12 Şubat 1923’de İstanbul Maarif Müdürlüğü’nce beste yarışması düzenlendi. Yarışmaya, 24 besteci katıldı. Savaş koşulları yüzünden kazanacak bir aday belirlenemedi. 1924 yılına gelindiğinde ise Ankara’da bir seçici kurul toplandı. Ali Rıfat Çağatay’ın bestesi kabul edildi. Beste kabul edildi ama bir türlü benimsenemedi. Bu arada yurdun çeşitli bölgelerindeki törenlerde, marşın farklı bestelerinin seslendirildiği de oluyordu. Nihayet 1930 yılında Osman Zeki Üngör’ün bestesi resmen kabul edildi. Böylece 1921 yılında yazılan sözler, 9 yıl sonra bestesine kavuşmuş oldu.