TRT Haber'de özel röportaj konuğu olan Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, TRT Haber ve Spor Yayınları Dairesi Başkanı Yaşar Taşkın Koç'un gündeme dair sorularını cevapladı. Adalet Bakanı Gül'ün açıklamalarından satır başları şöyle:
İran'da düşen Türk jeti
Son derece elim bir kaza ve jet uçağının düşmesi ile ilgili Türkiye başından bu yana her türlü teması İran nezninde de yürütüyor. Adli tıp olarak da vefat edenlerin yakınlarından örnekler alındı. DNA örnekleri ile ilgili İran adli tıp kurumuyla arkadaşlarımız temasa geçtiler ve bu tespitler tamamlandı. Türkiye'ye geldi vefat edenlerin cenazesi. Bir kişi ile ilgili kimlik tespitinin son nihai aşamasına gelindi. Hukuken tam kesinlik kazanması ve işlemler tamamlandıktan sonra onun da cenazesinin gelmesi bekleniyor. Adli tıp yetkililerimiz, devletimizin diğer yetkilileri de konu ile ilgileniyor. Biz başından bu yana ailelerin yanında olduk çok acı bir kaza. Ailelere başsağlığı diliyorum.
Üç ana başlıkta düzenlemeler içeren Seçim İttifakı kanunu Meclis'ten geçti
Türkiye'de ittifaklar yapılıyordu bazı partiler bir partinin bünyesi, amblemi altında seçime gidiyordu. Fakat bu ittifak yapmaya yasal imkan tanıyan düzenleme yoktu yasaktı. Bu yasağın ortadan kaldırılmasına ilişkin bir düzenleme getirildi. İkinci bir düzenleme mahalli idareler seçimlerine ilişkin, mahalli idare kanununa ilişkin düzenleme yapıldı. Burada da 18 yaşından itibaren belediye başkanı, belediye meclis üyesi, muhtar olunmasının önünü açan bir düzenleme yaptık. Orada da seçilme yaşı genç bir hale getirdi. Üçüncü düzenleme ile seçimlerin daha demokratik, daha güvenli, daha katılımlı olması amacıyla seçimlerin işleyişine ilişkin bir takım sandık çevresindeki alınması gereken tedbirlerle ilgili seçimlerin daha demokratik olması adına Bir takım düzenlemeler getirdik. Üç ana başlıkta düzenlemeler içeren kanun Meclisimizden geçti.
Cumhurbaşkanlığı ve genel seçim pusulası
Cumhurbaşkanlığı seçimi ile milletvekili seçimi aynı günde olacak. Anayasa değişikliği ile bu şekilde netleşti. Sandığa giden seçmen, Cumhurbaşkanı için bir tercihte bulunacak, bir pusula da milletvekili için seçecek. Hem hükumeti seçecek, hem Meclis'i seçecek. Hükumet için birine oy verecek şahsa, Meclis için de partiye oy verecek. İkisini de aynı zarfa koyacak ve aynı sandığa atacak. Böylece iki iş ortadan kalkacak.
Eleştirilerden biri de bu, niye aynı sandığa konuyor? Geçtiğimiz belediye seçimlerinde muhtarlık zarfları aynı zarfta olduğu için pusulaları 1,5 milyonun üzerinde oy zayi oldu. Milletten hem oy istiyoruz hem geçersiz sayılıyor. Bu konuda düzenleme yapıldı. Bu sistemin özü, ittifakı, uzlaşıyı, kucaklaşmayı gerektiriyor. Çünkü yüzde 50+1 alacaksın. Bu nedenle toplumun partilerinden de öte, tabanın, toplumun farklı kesimlerinden Cumhurbaşkanlığı seçimi için bir mutabakat olması gerekiyor. Dolayısıyla orada bir resmi ittifak diye bir şey söz konusu değil. Aday çıkacak toplumdan parti kesimlerinden bu aday oy talep edecektir. Bu konuda ittifak dediğimiz Meclis seçimlerinde milletvekili seçimleri de olacak. Orada da bizim kanunda iki parti ya da üç parti üst sınır yok. Bir ittifak protokolü yapacaklar, genel başkanların imzalarını taşıyan bir ittifak protokolü. Seçim tarihinden 7 gün içerisinde başlamak üzere. Nasıl bir protokol yapacaklarsa kendileri belirleyecekler, ittifakın ünvanı, ne düşünüyorlarsa kanun çerçevesinde buna imkan tanıyan bir düzenleme getirdik.
Oy pusulaları nasıl olacak?
Seçim takvimi başladıktan sonra 7 gün içerisinde ve aday listelerinin adaylaşmasından 3 gün öncesine kadar da bu protokolden vazgeçme imkanı getiren bir düzenleme. Seçim tarihinden 7 gün içerisinde genel başkanlar bir araya geliyor. Genel başkanları imzalıyor, yetkili kurullarda değerlendiriliyor. Deniyor ki bizim ittifakımızın adı ünvanı şudur, bu şekilde kamuoyunun önüne çıkıyorum. Protokolü açıklıyor sonrasında Yüksek Seçim Kurulu'nda bu partilerin ittifak dahil bir parti gibi sayılıyor. Kurası seçiliyor yani oy pusulasında kaçıncı sırada olacağı seçiliyor. Örneğin kura çekildi ve bu kurada birinci çıktı pusulada bu ittifak; ittifakın adı yazılacak altına kaç parti ise genel başkanların ismi olacak ve diğer partiler. Herkes kendi partisine oy vererek ittifakta tercihini ortaya koyacak.
"Seçimler daha güvenli daha demokratik hale getiriliyor"
Bu çalışmayı yaparken sistem ile hiç oynamadık, yani alışılmış tüm usuller seçim hukukumuz, seçim mevzuatımız korunmuştur. Burada ittifak önündeki engeller kaldırılmıştır, yasak kaldırılmıştır. Yeni bir sistem Türkiye'de 67-68 yıldır hangi seçim uygulanıyorsa hangi usül varsa daha demokratik daha güvenli hale getiren düzenlemeler yapılmıştır. İttifaka verilen oylar önce sayılacak toplam kaç milletvekili çıkartılıyor. Sonra kendi arasında kim ne kadar milletvekili, diyelim ki bir ilde 5 milletvekili ittifaka gidiyor ama ittifakın içerisinde o milletvekilleri hangi partiye kaç tane gidiyor sonradan da onlar değerlendirilip onlar hesaplanıyor. Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçları sayılıyor sonradan milletvekili seçim sonuçları sayılıyor buna ilişkin düzenlemeler yine sözkonusu. Seçim güvenliğine ilişkin düzenlemeler sözkonusu.
"Düzenleme her partiye Meclis'e girme imkanı veriyor"
İttifak, küçük partileri de ya da Meclis'e girip kendini temsil edemeyecek partilere de imkan getiriyor. Yani kendisine yakın gördüğü bir parti ile işbirliği yaparak Meclis dışı kalmak yerine Meclis'te temsil edilme imkanına kavuşuyor bu düzenleme ile. Elbette zaman içerisinde burada seçim sistemi ile baraj da çok ayrıntılarla ya da o çalışmalara girilmedi. İttifakın önündeki engeller kaldırıldı. Tüm partilerle ilgili bu hususla ilgili bir çalışma ama elbette demokratik kültür bunu oraya taşıyabilir. En azından mevcut durumda daha farklı olarak yüzde 1'lik bir parti kendi görüşüne yakın gördüğü bir parti ile ittifak yapıp Meclis'te temsil edilebilir. Bu demokratik temsili sokak nasılsa bunu Meclis'te temsil edilmesine imkan getirebilecek mevcut durumdan daha iyi bir demokratik durum. En mükemmele giden bir çalışmadır, mevcut durumdan daha iyi. Bu şekilde Meclis'te kalacak partiler de yine kendilerine yakın gördükleri ya da Türkiye'nin geleceğine dair bir protokolde çalışabilecekleri alanları belirleyerek Meclis'te temsil edilebilecektir. Bu ittifak ile ilgili bu hususta dünya örneklerine de bakıldı dünyada heryerde farklı farklı uygulamalar var biz daha çok Türkiye'de, kendi amblemimle girmek istiyorum şeklinde bir düşünce vardı bu düşünceye yönelik bir fiili uygulamaya yönelik bir ihtiyacı kanunlaştırmış olduk.
İttifak düzenlemesi koalisyona kapı aralar mı?
Biz bunu tabi AK Parti - MHP ittifak yapacak ve onun kanununu çıkartıyoruz diye birşey değil. Türkiye'de her seçimde ittifak olmuştur. Partiler ittifak yapmıştır. Bu ihtiyacı karşılamak adına bir düzenleme yapılmıştır. AK Parti, MHP yapar diğer partiler yapar. Diğer tüm partilere, ihtiyaç duyan herkese açık bir düzenleme. İlla ittifak yapılacak ittifak yapılmadan seçime girilemez diye birşey yok. Genel seçimle ilgili milletvekili seçimine yönelik bir ittifak kanunu çalışması oldu.
"Kimse seçmeni tehdit edemeyecek"
Anayasada ki seçme hakkı, seçilme hakkı seçimlerin demokratik, özgür, katılımcı bir şekilde dürüstlük ilkelerine yönelik yapılmasına yönelik çok önemli düzenlemeler yapılmıştır. Özellikle seçim güvenliğinde bazı yerlerde bu köyden, bu mahalleden şu partiye oy çıkarsa pazartesi günü buradayız. Bunun hesabını sorarız gibi ya da farklı bir takım sebeplerle bağımsız adaya bile olabilir. Aşağı yukarı aynı binada oturanların bir sandıkta olması halinde işte burada bir tane eksik çıkarsa olağan şüpheliler gibi bu beş yıl boyunca o mahallede o yerde daima bir güvenlik meselesi olarak karşımıza çıkan sorunlar oluyordu. Ne kadar yaygındı ne kadar vardı bunların her hikayesi her yaşanmışlığı bir şekilde yargıya da intikal eden boyutları vardı. Ama burada bir sorun olduğu açık.
"Aynı binadaki seçmen farkıl sandıklarda oy kullanacak"
Benim oyumu gizli olarak kullanmam gerekiyor, benim oyumun bilinmesini istemiyorum. Ben giderim sandıkta oyumu kullanırım. Kabine girdikten sonra artık bu çıkıp ta benim komşum, benim mahalledeki başka bir partilinin bilmesine gerek yoktur. Oy gizlidir fakat bunu işaret koydurarak ya da bu sandıktaki herkesi tanıyoruz burada işte daha önce şu parti çıktı şimdi de bir tane fire olursa şunu yaparız şeklinde örnekler çok yaşandı. Burada yapılan şey, bir kişinin şu okulda kullanıyor, onu alıp Ankara'nın başka ilçesine ücra bir yere götürmek değil, burada kullanıyorsa bu sandıkta yan sınıfta kullanmaya yönelik ihtiyaç duyarsa böyle bir imkan getiriliyor. Diyelim ki 1001 nolu sandıkta oy kullanıyorsa 1002 nolu sandıkta kullanacak. Yan sınıfta kullanacak, alt katta kullanacak genel itibarıyla pratik tecrübelere dayanarak söylüyorum. YSK bunu belirleyecek. Herkes için her yer için olmayacak öyle bir zorunululuk da yok eğer ihtiyaç duyulursa seçim kurulu hakim karar vermiş olacak. Biz bu konuda siyasi partilerin de birtakım terör örgütlerine, bir takım baskılara maruz kalmaktan kurtarmak adına vesayet altına girmemeleri adına çok önemli bir düzenleme. Düzenlemelerden birisi bu.
Vali hiçbir şekilde sandıkların birleştirilmesine, taşınmasına karar veremiyor. Diyor ki, bir ilin valisi Türkiye'de terör örgütlerinin çukur meselesinde, şehirleri nasıl tarumar ettiğini insanlarımızı nasıl terör baskısı altında saldırılara uğradığını terör hain girişimlerinde bulunduğunu gördük. Şimdi orada seçim var diyelim o esnada, şimdi Vali böyle bir konuyu belgelendirecek, gerekçeleri ile hazırlayacak buna ihtiyaç olmayabilir kalkıp bütün mahalleler şehir merkezinde sandıkları toplayacaklar, ikili oy kullanamayacak böyle birşey yok. Yangında yangın cihazı olur ihtiyaç olursa kullanılır. Bizim hükumetimizin temel görevi zaten hiçbir şekilde güvenlik meselesi olmaksızın herkesin sandıklarında oy kullandığı bir seçim dönemi. Ola ki ihtiyaç olursa ki bazı talepler oldu ama bunun yasal mevzuatı olmadığı için karar verilemiyor. Bu istisna eğer zaruri bir durum olursa kullanmak üzere valilerin bildirime ama kararıyla değil YSK'nın kararıyla olabilecek bir düzenleme getiriyoruz.
"Sandık kurulları tarafsız kamu çalışanlarından oluşacak"
Kamu görevlilerinin sandık kurulu başkanı olması meselesi, uygulamada son bir iki seçim hariç Türkiye'de bütün seçimlerde seçim kurulu genelde memurları sandık başkanı yaparlar. Vatandaşlarımıza da söylüyorum, kendi mahallelerinden de oy kullandıkları yerden de baksınlar sandık başkanları zaten memur değil miydi? Uygulama böyleydi. Kanunda böyle olmasına rağmen siyasi partiler isimler getirir, kuralar çekilir denmesine rağmen uygulama seçim kurulu reesen memurların listesini alır kendisi sandığa atar uygulam böyleydi. Bir iki seçimde bazı yerlerde, kanunda yazmasına rağmen uygulanmıyordu. Kanun uygulanmaya sandık başkanları da ya da partilerin getirdiği isimler üzerine kuralar çekildi bazı yerlerde oldu bazı yerlerde olmadı. Kanun diyor ki, okur yazar olan iyi tanınan kişiler arasından siyasi partiler listeyi verir ve onlar seçilir. Şimdi bizim getirdiğimiz düzenlemede diyoruz ki, o ilçede oturan kamu görevlileri listesini seçim kurulu alır seçim kurulu oradan kura çeker. Kimleri atıyor, memurları atıyor, hangi memurları, bütün memurları alıyor listesine. Kura ile belirliyor. O ilçenin en kıdemli kimse o belirliyor.
"Her partinin sandık kurulunda üyesi olmaya devam edecek"
Her partinin sandık kurulunda bir üyesi var. İki tane de kamu görevlisi, hakimin reesen kura ile tüm memurlar arasından kura çektiği birisi mi sandık başkanı olsun objektif şekilde soruyorum. Yoksa AK Parti dahil herhangi bir partinin bu benim sandık başkanımdır bunu seçin diye MHP'nin, CHP'nin bir partinin getirdiği bir isim mi kuraya koyup yapalım, yoksa hakim bütün memurlar arasından objektif şekilde mi seçsin. Burada hiçbir şekilde itiraz edecek bir durum yoktur itirazların art niyetli olduğu daha şimdiden seçim yenilgisine adeta sandıktan çıkamayacağını anlayan kişilerin beyhude çabaları olarak yorumluyorum. Sandık kurulu başkanı meselesi budur.
[Mühürsüz Oy Pusulaları] Adalet Bakanı Abdulhamit Gül: Sandık kurulunun ihmali nedeniyle mühürsüz olan ancak üzerinde YSK filigranı olan ve hiçbir şekilde geçerliliğinden şüphe olmayan oylar geçerli sayılacak. pic.twitter.com/HPAp1aA6OT
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) 14 Mart 2018
"Mühürsüz zarf sahte olduğu anlamına gelmez"
Mühür, burada YSK'nın oy pusulasında YSK'nın mührü var ilçe seçim kurulunun mühürü var. Sandığa diyor ki kanunda, sandık kurulu beş siyasi temsilicisi başkan ve yardımcısı o da memur, bunların pusulayı aldıktan sonra YSK'dan koli ile geliyor üstü mühürlü, açıyorlar bütün partilerin huzurunda ayrıca partilerin karşısında bir de müşahitler var sınıf içerisinde onlar da görüyorlar bir yanlışlık varsa. Pusulaları da aldılar, pusulalarda Türkiye Cumhuriyeti Yüksek Seçim kurulu diye aynı paralarda bakıp filigram var bütün pusulalarda bu filigram görünür. Dolayısıyla sahte pusula değildir. Bu pusula sandık kurulunun huzurunda açılan pusula. Bu pusulanın arkasına sandık kurulu mührü vurulması lazım uygulama bu oradaki yedi kişi ya unutuyor ya ihmal ediyor. Sandık kurulunun mühürünün bulunmaması pusulayı geçerli kılmıyor, yine geçersiz o maddeyi tutuyoruz. Sandık kurulunun mühürü olmayanlar oy pusulaları geçersizdir bizim düzenlememizde de öyle. Ayncak sandık kurulunun ihmali nedeniyle YSK filigramı olan ve hiçbir şekilde geçerliliğine şüphe olmayan pusulalar geçerlidir diye düzenleme yapıyoruz.
Sandık kurulu üyeleri buradan da ikaz ediyorum. Bu mühürü basmazlarsa suç işlemiş olurlar. Biz bu mühürü basmayanlar hakkında suç duyurusunda bulunuruz.
"Yeni düzenlemeyle seçmen usulsüzlüğü polise bildirecek"
Özellikle bazı yerlerde bunu isimlendirmek istemiyorum bazı vatandaşlarımız bunu yaşadılar. Bazı köy belli yerlerde siyasi parti temsilcileri bile icabında o oy aşamalarını takip edemiyor. Farklı seçim hukukuna aykırı işlemler olabiliyor. Fakat orada diyelim ki, bazı partilerden temsilciler de gelmeyince diğer partilerden birileri oturabiliyor. Diyelim ki hepsi aynı partiden oldular, hiçbir şekilde denetim yok. Nasıl denetim olur, o sandığın polis çağırması ile olur. Sandıktaki herkes zaten aynı görüşten, biz burada diyoruz ki oy kullanmaya gitti o köyde öğretmen bir arkadaşımız oy kullandı, baktı ki herkes açık sandık kurulları ayşe'nin veli'nin yerine oy kullanıyor. Onu tespit edecek her sınıfa polis veremiyorsunuz. Zaten polis denetiminde değil. Polis gidip te sandığın seçimin bizzat denetimcisi değildir. Bunu kim haber verecek? O öğretmen haber veremiyor mevcut duruma göre. Oyunu kullandı o köydeki öğretmen ya da o ildeki bir polis ya da bir vatandaşımız bizim getirdiğimiz düzenlemede vatandaş seçmen kolluk kuvvetine şurada bir yolsuzluk yapılıyor diye ihbar edebiliyor. İhbarı bizzat gidecek şahsen müracaat edecek kanunda. Bizzat gidecek diyecek ki filan sandıkta usulsüzlük var. Polis gidecek varsa bir usulsüzlük tespitini yapacak.
"Seçim barajının düşürülmesi de tartışılabilir"
Mecut yüzde 10 barajını biz getirmedik. Barajın bir üstünde biraz daha sıfır barajı da düşük baraj da elbette tartışılabilir. Bu sistem 2019 uygulamasından sonra buraya doğru da biz prensip olarak da bunun doğru olduğunu düşünürüz ancak burada biz baraj ya da seçim sistemine yönelik çalışma yapıldı. İttifak önündeki engeller kaldırıldı. Elbette seçim sistemine yönelik mevcut durumdan daha iyi toplumun her kesiminin Meclis'te temsil edilebileceği bir sistem getiriyoruz. Dolayısıyla bunda teşekkür edilmesi gerekir demokrasi adına bir kazanımdır diye düşünüyorum.
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül: Hasta ve engellilerin oy kullanabilmesi için yeni düzenleme yapıldı. pic.twitter.com/g9kQEv74KD
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) 14 Mart 2018
"Hasta ve engellilerin oy kullanabilmesi için düzenleme yapıldı"
Ülkemizdeki sağlık hizmetlerinin de hamdolsun hükümetimizle gelmiş olduğu nokta. İnsan ömrü de bu vesileyle uzuyor. Oy kullanmak Türkiye'nin geleceğine, torunlarına iyi bir gelecek için tercihte bulunmak istiyorlar, fakat yatağa bağlılar. Dünyanın birçok yerinde de olan bir uygulama, gözlemcilerin Türkiye'de niye böyle bir demokratik katılımda eksiklik var denildiğinde hep boynumuz bükük kalıyordu. Bu hususta elbette her yatağa, grip oldum, nezle oldum, yataktayım bir haftadan önce iyileşemem bana da sandık gelsin diyenler için değil. Yatağa bağlı engelliler için devlet tarafından bunlar belli. Bunlar askıya çıkacak elbette her parti bunu görecek. Sandığı kim götürecek? Sandığı yine tüm partiler beraber götürecekler orada yine bir denetim olacak. Türkiye'nin sosyal devlet olma adına ve demokratik katılım adına çok önemli bir düzenlemedir. Engelli ve yaşlı vatandaşlarımız için çok önemli bir demokratik imkan.
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül: 'Çocuk İstismarı Düzenlemesi'nde nihai karar aşamasına gelindi. pic.twitter.com/WuKS1yfbQM
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) 14 Mart 2018
Çocuk istismarı düzenlemesi
İstismar konusunda gerçekten son bir vaka üzerine sayın Cumhurbaşkanımızın da talimatıyla Bakanlar Kurulunda bir çalışma başlatıldı. Çok önemli uzmanlarla da görüşülerek olgunlaştırıldı çalışma. Nihai karar aşamasına getirildi. Burada elbette bu gibi istenmeyen menfur olaylar sadece ceza verilerek nihayete erdireleceği de aşikar. O istismara muhatap olabilecek çocukların çok iyi bir şekilde ailelerle, okulda kendisinin çok iyi eğitilmesi lazım.
Bu konuda toplumsal bir bilinç, önleyici tedbirler alınması, bu tür kişilerin çocuklardan mağdurlardan uzaklaştırılması için tedbirler yani hem cezai boyutuyla acaba infaz sistemimizde daha gözden geçirilmesi gereken ne gibi durumlar var çocuklara yönelik bunlarla ilgili çalışıyoruz.
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül: FETÖ sanıklarının yargılandığı 178 darbe davasının 105'i karara bağlandı. pic.twitter.com/IZk6gn51lE
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) 14 Mart 2018
"178 darbe davasının 105'i karara bağlandı"
FETÖ ile ilgili darbe davalarında çok önemli gelişmeler oldu. Bu hususta mahkemelerimiz çok yoğun bir şekilde çalışıyorlar. Bir fiili darbe davaları bir de terör örgütü üyelikleri var. Yani kamuoyunda 15 Temmuz gecesi Meclisimizi bombalayan darbeye fiilen katılanlarla ilgili yargılamalar devam ediyor bir de FETÖ örgüt üyeliği ile alakalı yargılamalar devam ediyor. Yaklaşık 178 dosyada darbe dosyalarının 105'inde karar çıkmıştır. Yani yarıdan fazlası sonuçlanmıştır. Bu çok önemli bir gelişme terör yargılamaları ile ilgili. Diğer örgüt üyelikleri elbette sayısal olarak da daha fazla bunlarla ilgili de yargılamalar devam ediyor.
FETÖ elebaşı Gülen'in iadesi
İddianameler, hazırlanan tüm deliller, belgeler ne varsa bunlar ABD'ye verildi. Bu benzer meseleler FETÖ yurt dışına kaçmış, çok öncü lider ekipleri Avrupa'da da var. Bakıldığında bir iade edilme iradesi konulmuyor. Bu bir siyasi tutum esasen. Ama biz hukuki tutum bekliyoruz muhataplarımızdan. Uluslararası sözleşmelerimize ikili sözleşmelerimize riayet bekliyoruz. Çok taraflı uluslararası sözleşmelere riayet bekliyoruz. Terörle mücadele küresel bir mücadeledir. Bu konuda muhataplarımızdan muhatap devletlerden daha hukuka uygun bir tavır bekliyoruz.
Kaynak: TRT Haber