İstanbul 11'nci Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, Suudi Arabistan'ın iade etmeği sanıklar gıyabında yargılanıyor. Kaşıkçı'nın nişanlısı Hatice Cengiz de tanık olarak ifade veriyor.
İddianamede, Kaşıkçı'yı katlettikleri iddiasıyla 20 Suudi sanığa, "tasarlayarak ve canavarca hisle eziyet çektirerek kasten öldürme" suçlaması yöneltildi.
Bu kapsamda sanıklar için müebbet hapis cezası talep edildi.
Suudi Arabistan, 11 sanığı yargıladığını açıklamıştı. 5'ine idam, 3'üne de 24 yıl hapis cezası verdiğini, diğer 3 sanığın ise beraat ettiğini duyurmuştu. Suudi Arabistan'ın göstermelik yargılaması uluslararası hukukta kabul görmedi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, Orta Doğu'nun etkin gazetecilerinden, Washington Post yazarı Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın katledilmesiyle ilgili haklarında yakalama kararı bulunan firari 20 sanık hakkında 117 sayfalık iddianame hazırlandı.
İddianameyi kabul eden İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesince ilk duruşma, Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'nda yapılıyor.
Cemal Kaşıkçı'nın "maktul", nişanlısı Hatice Cengiz'in "müşteki" sıfatıyla yer aldığı iddianamede, Kaşıkçı'nın öldürülmesi eylemini gerçekleştirmek üzere görevlendirme yapıp diğer sanıklara gerekli talimatları veren sanıklardan Ahmet bin Muhammed el-Asiri ve Suud el- Kahtani'nin "tasarlayarak ve canavarca hisle eziyet çektirerek kasten öldürmeye azmettirme" suçundan ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılması isteniyor.
İddianamede, en başından itibaren maktulü Suudi Arabistan'a götürmek, kabul etmediği takdirde öldürmek üzere fikir birliği ve ortak suç işleme kararı ile hareket eden, eylemin tüm ayrıntıları ile ilgili planlama ve iş bölümü yapan, bu planı gerçekleştirmek için eylemin icrası esnasında birbirlerini takviye edip tamamlayan, suçun işlenmesine yönelik etkin ve işlevsel bir şekilde katkıda bulunmak suretiyle suça doğrudan katılan, sonuç olarak ortak hakimiyet alanına aldıkları maktul Cemal Kaşıkçı'yı boğarak öldüren sanıklardan Mansur Osman Abu Hüseyin, Maher Abdulaziz M. Mutreb, Salah Muhammed A. Tubaigy, Mustafa Muhammed M. Al-Madani, Saif Saad Q. el-Kahtani, Thaar Ghaleb T. Alharbi, Badr Lafi M. Alotaibi, Turki Musharraf M. Alshehri, Fahad Shabib A. Albalawi, Waleed Abdullah M. Alshehri, Muhammed Saad H. Alzahrani, Naif Hasan S. Alarifi, Abdulaziz Muhammed M. Alhawsawi, Halid Aedh G. Alotaibi, Meshal Saad M. Albostani, Muflih Shaya M. Almuslih, Ahmed Abdullah A. Almuzaini ve Saad Muid Alqarni hakkında "tasarlayarak ve canavarca hisle eziyet çektirerek kasten öldürme" suçundan ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep ediliyor.
İddianameden
İddianamede, sanık Mansur Osman Abu Hüseyin'in, Suudi Arabistan'da Tuğgeneral ve istihbaratçı olarak çalıştığı, Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın ofisinde görevlendirildiği, sanık Ahmet bin Muhammed el-Asiri tarafından maktul Cemal Kaşıkçı'nın Suudi Arabistan'a getirilmesi, karşı koyması halinde öldürülmesi yönünde görevlendirilerek talimat alması üzerine, Suudi Arabistan'da kendisi ile birlikte 15 kişilik ekip oluşturduğu anlatıldı.
Sanık Hüseyin'in, ekipte "istihbarat", "lojistik" ve "müzakere" şeklinde 3 grup belirlediği, müzakere grubunun başına sanık Maher Abdulaziz M. Mutreb'i görevlendirdiği anlatılan iddianamede, Hüseyin'in, maktulün karşı koyup gitmek istemesi ve öldürülmesi halinde bulunması gerektiğini düşündüğü Adli Tıp Uzmanı olan sanık Salah Muhammed A. Tubaigy'i de 15 kişilik ekibe dahil ettiği aktarıldı. İddianamede, sanık Hüseyin'in, 15 kişilik ekip ile gerekli bilgi ve talimatları aldıktan sonra maktul ile görüşme yeri olarak İstanbul Başkonsolosunun çalışma odasını belirlediği, olay öncesi, olay anı ve sonrası için her türlü ihtimali değerlendirerek planlama yapıp tedbirlerini aldığı vurgulandı.
İddianamede, sanık Hüseyin'in diğer sanıklar Muhammed Saad H. Alzahrani ve Naif Hasan S. Alarifi ile birlikte 1 Ekim 2018'de saat 19.14 sıralarında Başkonsolosluk konutuna gittikleri, saat 22.05'te tekrar buradan ayrıldıkları ve saat 23.52 sıralarında tekrar otele döndükleri belirtildi.
Sanıklar Alarifi, Albostani, Alhawsawi ve Alotaibi'nin 2 Ekim 2018'de saat 10.01'de otelden çıkarak konsolosluk konutuna girmelerinden sonra sanık Hüseyin'in de saat 12.05'te otelden ayrıldığı ve yaya olarak saat 12.50'de konsolosluk konutuna girdiği belirtilen iddianamede, maktul Cemal Kaşıkçı'nın saat 13.08'de konsolosluk binasına girmesini müteakip sanıklar Maher Abdulaziz M. Mutreb, Thaar Ghaleb T. Alharbi, Badr Lafi M. Alotaibi, Waleed Abdullah M. Alshehri, Faad Shabib A. Albalawi ve Turki Musharraf M. Alshehri, Salah Muhammed A. Tubaigy, Saif Saad el Kahtani ve Mustafa Muhammed M. Almadani ve Muhammed Saad H. Alzahrani tarafından boğularak öldürüldüğü kaydedildi.
İddianamede, olay sonrasında sanıklar Mansur Osman Abu Hüseyin'in diğer sanıklar Naif Hassan S. Alarifi ve Meshal Saad M. Albostani ile birlikte saat 19.37 sıralarında konuttan çıkarak önce otele, oradan da diğer sanık Muhammed Saad H. Alzahrani ile birlikte havalanına gittiği anlatılan iddianamede, konutta kalan sanıklar Alhawsawi, Alotaibi ve Tubaigy'nin saat 19.46 sıralarında konuttan çıkarak havalanına gittiği anlatıldı. İddianamede, sanıkların 2 Ekim 2018'de saat 22.00'de "Sky Prime Aviation" adlı şirkete ait özel jet ile Türkiye'den ayrıldığı ifade edildi.
Bu şekilde sanık Hüseyin'in maktulü öldürmek üzere ekibi kurup görevlendirmeleri yaptığı, diğer sanıklarla aynı eylem, fikir birliği ve suç işleme kararı ile haraket ederek olayın tüm ayrıntılarıyla ilgili plan ve iş bölümü yaptığı belirtilen iddianamede, "Hüseyin'in, maktulün öldürülmesi sırasında olaya ve eylemlerin icrasına hakim olacak konumda bulunduğu, diğer sanıkların olay yerinde planı gerçekleştirmek için icra ettikleri eylemlerini karşılıklı olarak takviye edip tamamlamak ve suçun işlenmesine ilişkin etkin ve işlevsel bir şekilde katkıda bulunmak suretiyle ortak hakimiyet alanına alınan maktul Kaşıkçı'yı tasarlayarak ve canavarca hisle eziyet çektirmek suretiyle boğarak öldürülmesine, parçalanıp ortadan kaldırılarak yok edilmesine doğrudan katıldığı anlaşılmıştır." denildi.
BM raporu
Sanıkların fotoğraflarının da bulunduğu iddianamede, Birleşmiş Milletler (BM) Yargısız ve Keyfi İnfazlar Özel Raportörü Dr. Agnes Callamard tarafından sunulan nihai rapora da yer verildi.
İnsan Hakları Konseyi'nin 41. Oturumu'na sunulan raporda şu değerlendirmeler yer aldı:
"Sanıklar Maher Abdulaziz M. Mutreb ile Salah Muhammed A. Tubaigy'nin maktul Cemal Kaşıkçı'nın başkonsolosluğa girmeden önce aralarında yaptıkları konuşmada, sanık Salah Muhammed A. Tubaigy'nin maktulü nasıl öldürüp parçalayacağını anlattığı, sanık Maher Abdulaziz M. Mutreb ile maktulün cesedinin nasıl parçalanıp yok edileceği hususunda fikir alış verişinde bulundukları, maktulün başkonsolosluğa girmesinden sonra Başkonsolosun 2. katta bulunan odasına davet edildiği, Suudi Arabistan'a dönüp dönmeyeceğinin sorulduğu ve hakkında geri dönmesi için Interpol'den emir olduğu, yargı kararı olduğunun belirtildiği, maktulün hakkında herhangi bir dava olmadığını söylediği, daha sonra maktulün oğluna mesaj yazmasını istemeleri üzerine bunu kabul etmediği, sanıkların maktulün ayrılmasına izin vermeyip ağzını kapatarak, sanıklar tarafından karşı koymaya çalışan ancak başaramayan maktulün boğularak öldürüldüğü, maktulün cesedinin parçalanarak başkonsolosluk binasından çıkarıldığı anlaşılmıştır."
Suudi Arabistan Krallığı adli makamları ile görüşme ve Suudi Arabistan Krallığı Başsavcılığının açıklamalarına değinilen iddianamede, Suudi Arabistan Krallığı yetkilileri ve Başsavcılığın maktulun öldürülmesiyle ilgili çelişkili ve gerçeğe aykırı açıklamalarda bulunulduğuna dikkati çekildi.
İddianamede, maktul Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesiyle ilgili Suudi Arabistan'da şüphelilerin yargılanmasına başlandığı hatırlatılarak, bu davaya ilişkin duruşmalar ile ilgili Türkiye'nin Riyad Büyükelçiliği görevlilerince düzenlenen ve Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilen rapora yer verildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesi olayına ilişkin Suudi Arabistan adli makamlarına şüpheli ve tanık ifadeleri, iddianame, sorgulama zabıtları, duruşma tutanakları, resmi yazışmalar dahil olmak üzere yargılama dosyasına giren tüm belge ve dokümanların birer örneğinin gönderilmesi hususunda 15 Ocak 2019'da istinabe talebinde bulunulduğu anlatılan iddianamede, bugüne kadar bu talebe bir cevap gelmediği belirtildi.
İddianamede, şüphelilerin iade edilmeleri hususunda 5 Kasım 2018'de iade talepnameleri hazırlanarak Dışişleri Bakanlığı aracılığı ile Suudi Arabistan Krallığı adli makamlarına iletilmek üzere Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğüne gönderildiği, ayrıca gerekli işlemlerin yapılarak sanıklar hakkında Kırmızı Bülten kararları çıkarılmasının sağlandığı vurgulandı.