Washington Post yazarı Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın, evlilik işlemleri için 2 Ekim 2018'de girdiği Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğunda öldürülmesine ilişkin Türkiye'de yürütülen soruşturmada haklarında dava açılan firari 26 sanığın yargılanmasına İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesinde devam ediliyor.
Kaşıkçı'nın 2 Ekim 2018'de ülkesinin İstanbul Başkonsolosluğunda 15 kişilik infaz timi tarafından vahşi yöntemlerle katledilmesinin üzerinden 3 yıl geçti.
Türk ve Suudi ekiplerin yer aldığı çalışma grubu bir araya geldi
Cemal Kaşıkçı'nın girdiği konsolosluktan bir daha çıkmadığına yönelik iddialar üzerine harekete geçen İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, konuyla ilgili soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında 10 Ekim'de Kaşıkçı'nın kaybolmasıyla ilişkilendirilen Suudi Arabistanlı 15 kişiden 8'inin kimlik bilgilerine ulaşıldı.
Türk ve Suudi yetkililerin kararıyla oluşturulan ve iki ülkeden ekiplerin yer aldığı çalışma grubu üyeleri, İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde bir araya geldi.
DNA örnekleri alındı
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından görevlendirilen bir başsavcıvekili ve bir cumhuriyet savcısı ile emniyet görevlilerinin de aralarında yer aldığı çalışma grubu, konsolosluk binasında toplamda 9 saat boyunca incelemeler yapıp burada DNA örnekleri aldı.
Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosu Muhammed el Uteybi'nin, Türkiye'den ayrıldığı aynı gün dönemin ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence, Kaşıkçı hakkında, "Dünyanın gerçeği bilmesi önemli. Eğer Bay Kaşıkçı gerçekten öldürülmüşse bunun sorumlusunun kimler olduğunu bilmeli ve onları sorumlu tutmalıyız." değerlendirmesini yaptı.
Başkonsoloslukta inceleme yapıldı
Soruşturma kapsamında Başkonsolosluğunun bazı kısımlarında 17 Ekim'de incelemeler yapıldı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı yürütülen soruşturmayla ilgili yaptığı ilk açıklamasında, "soruşturmanın, uluslararası hukuk/teamül, anlaşma ve sözleşme hükümlerine riayet edilerek titizlikle ve tüm boyutlarıyla yürütüldüğü" ifadelerini kullandı.
Soruşturma kapsamında aralarında konsolosluk şoförü ile teknik bakım, muhasebe ve santral görevlilerinin de bulunduğu, konsolosluk görevlisi 20 kişinin tanık sıfatıyla ifadesi alındı.
Suudi Arabistan tarafından 22 Ekim'de yapılan açıklamada "Cemal Kaşıkçı'nın yaşanan arbede sonucu vefat ettiği" iddia edildi.
Kuyuda arama yapılmasına izin verilmedi
Soruşturma savcılığına gelen Başkonsolosluk çalışanı 5 kişinin daha ifadesinin alındığı 22 Ekim'de, Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğuna ait diplomatik plakalı bir araç, Sultangazi'de bir otoparkta bulundu. Araçta yapılan incelemede, 2 valiz ve çeşitli malzemeler bulundu.
Soruşturma kapsamında, 24 Ekim'de emniyet güçlerinin başkonsolosluk bahçesindeki kuyuda arama yapmasına Suudi yetkililer tarafından izin verilmediği ve cinayetten önce başkonsolosluğa ait diplomatik plakalı araçla Belgrad Ormanı'nda keşif yapıldığı ortaya çıktı.
İlk net açıklama başsavcılıktan: Boğularak öldürüldü, cesedi parçalandı
Soruşturma kapsamında 25 Ekim'de, aralarında şoför, teknik bakım, muhasebe ve santral görevlilerinin de bulunduğu 38 konsolosluk çalışanının daha ifadesi alındı. Aynı gün Başkonsolosluğun bulunduğu sokakta, özel bir şirketin çalışanlarınca, robot kameralarla kanalizasyonda inceleme gerçekleştirildi.
Suudi Arabistan Başsavcısı Suud el-Ma'cib ve beraberindeki heyet, 29 ve 30 Ekim'de İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan ile görüştükten sonra İstanbul Başkonsolosluğuna gitti.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca 31 Ekim'de yapılan açıklamada, "Maktul Cemal Kaşıkçı, 2 Ekim 2018 tarihinde, evlilik işlemleri için girdiği Suudi Arabistan Krallığı İstanbul Başkonsolosluğu'nda, daha önceden yapılan planlama doğrultusunda, Başkonsolosluk binasına girer girmez boğularak öldürülmüştür. Cesedi, boğularak yine önceden yapılan planlama doğrultusunda parçalanarak yok edilmiştir." denildi.
El Ma'cib ile yapılan görüşmeye dikkat çekilen açıklamada, "Suudi Arabistan'da tutuklandığı bildirilen şüphelilerin Türkiye'ye iadesinin talep edildiği" belirtilirken, kamuoyunun aydınlatılması istenen sorulara Suudi kaynaklarca yeterli cevap verilmediği ve iyi niyete rağmen görüşmelerden somut sonuç elde edilemediği kaydedildi.
İstanbul'da incelemelerde bulunan Suudi Başsavcı Suud el-Ma'cib, 31 Ekim'de ülkesine döndü.
Soruşturma kapsamında 2 Ekim'de Türkiye'ye gelen 15 kişilik Suudi şüpheliden bazılarının başka bir Suudi Arabistan vatandaşı ile telefonla görüştüklerinin tespit edilmesi üzerine, 26 Kasım'da söz konusu kişinin Yalova'nın Termal ilçesine bağlı Samanlı köyündeki villası ve yanındaki villada arama yapıldı.
Suudi Arabistan vatandaşı şüpheliler hakkında yakalama kararı
Soruşturmada 5 Aralık'ta eski Suudi İstihbarat Başkan Yardımcısı Ahmed el-Asiri ve Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın eski danışmanı Suud el-Kahtani hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarıldı.
Sevk yazısında bu şüphelilerin Kaşıkçı cinayetinin planlayıcıları arasında bulunduğuna dair suç şüphesi bulunduğu aktarıldı.
Anadolu Ajansı, 19 Aralık 2018'de Kaşıkçı'nın infazı için Suudi Arabistan'dan gelen 15 kişilik özel ekibin yurda ve İstanbul Başkonsolosluğu ile konuta giriş çıkışına dair yeni fotoğraflara ulaştı. Soruşturma kapsamında 80 noktada bulunan 147 güvenlik kamerasından elde edilen 3 bin 500 saatlik görüntü, özel ekip tarafından incelendi.
Türkiye'ye 28 Ocak 2019'da gelen Birleşmiş Milletler (BM) Yargısız ve Keyfi İnfazlar Özel Raportörü Agnes Callamard, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan, bazı STK temsilcileri, gazeteciler, emniyet yetkilileri ve Kaşıkçı'nın nişanlısı Hatice Cengiz ile görüştü.
Emniyet raporundaki "DNA izi bırakmayan tandır" detayı
İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün 14 Şubat 2019'da yayımladığı 2018 faaliyet raporunda, Kaşıkçı cinayetiyle ilgili çarpıcı detaylar yer aldı.
Raporda, "Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu konutunda 2 su kuyusu, bir de doğal gaz ve odunla ateşlenebilen tandır bulunduğu, çifte ateşle ısı değeri bin dereceye kadar yükseltilebilen tandırın, bu ısı derecesiyle yakılması halinde DNA'dan tek bir zerre bile bırakmadığı" vurgulandı.
Bu raporda, "Bölgede yapılan araştırmalarda infaz timi, Kaşıkçı'yı öldürdükten sonra konutta ünlü bir restorandan 32 porsiyon pişmemiş et sipariş etti. İster istemez akıllara birçok soru daha takılıyor. Tandırda et pişirmek önceden yapılan planların bir parçası mıydı? Elbette bu sorular aydınlatılacak" ifadesi de yer buldu.
Böylece Kaşıkçı'nın cesedinin akıbetiyle ilgili, Kaşıkçı'nın infaz edildikten sonra parçalanmış cesedinin yakılmış olabileceği ihtimali üzerinde durulmaya başlandı.
İnfaz timinin cinayetin ardından 32 kilogram çiğ et sipariş ettiği restoranın yetkilileri, konuyla ilgili tüm detayları soruşturmayı yürüten yetkililerle paylaştıklarını ifade etti.
BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği (OHCHR) tarafından 19 Haziran 2019'da cinayetle ilgili 101 sayfalık rapor açıklandı. BM raporu Suudi Arabistan'ı, Kaşıkçı'yı taammüden öldürmekten sorumlu tuttu.
Soruşturma tamamlandı, 20 Suudi ile ilgili iddianame hazırlandı
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca Kaşıkçı'nın öldürülmesine ilişkin yürütülen soruşturma tamamlanarak Suudi Arabistan vatandaşı 20 sanık hakkında iddianame düzenlendi.
İddianamede, Kaşıkçı'nın öldürülmesi eylemini gerçekleştirmek üzere görevlendirme yapıp diğer sanıklara gerekli talimatları veren Ahmet bin Muhammed El Asiri ve Saud Al Kahtani hakkında, ''tasarlayarak ve canavarca hisle eziyet çektirerek kasten öldürmeye azmettirme'' suçundan, diğer 18 sanık hakkında da "tasarlayarak ve canavarca hisle eziyet çektirerek kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezaları istendi.
İddianamede, 54 kişinin tanıklık ifadesi ve 20 kişi hakkında yakalama emri verildiği, İnterpol Daire Başkanlığı üzerinden kırmızı bülten kararları çıkarıldığı bilgisi yer aldı.
Cemal Kaşıkçı'yı boğarak öldüren 18 şüpheliyle ilgili şu ifadelere yer verildi:
"En başından itibaren maktulü Suudi Arabistan'a götürmek, kabul etmediği takdirde öldürmek üzere fikir birliği ve ortak suç işleme kararı ile hareket ettikleri, eylemin tüm ayrıntılarıyla ilgili planlama ve iş bölümü yaptıkları, bu planı gerçekleştirmek için eylemin icrası esnasında birbirlerini takviye edip tamamladıkları, suçun işlenmesine yönelik etkin ve işlevsel bir şekilde katkıda bulunmak suretiyle suça doğrudan katıldıkları, sonuç olarak ortak hakimiyet alanına aldıkları maktul Kaşıkçı'yı boğarak öldürdükleri anlaşılmıştır."
Şüpheli Mansour Othman M. Abu Hussain'in, Suudi Arabistan'da Tuğgeneral ve istihbaratçı olarak görev yaptığı, Veliaht Prens Muhammed Bin Selman'ın ofisinde görevlendirildiği, şüpheli Ahmet Bin Muhammed El Asırı tarafından maktul Kaşıkçı'nın Suudi Arabistan'a getirilmesi, karşı koyması halinde öldürülmesi yönünde görevlendirilmesi üzerine 15 kişilik ekip oluşturduğu bilgisi verilen iddianamede, şüpheli Hussain'in maktulü öldürmek üzere ekibi kurup görevlendirdiği, plan ve iş bölümü yaptığı aktarıldı.
İddianamede, şüpheli Hussain'in ortak hakimiyet alanına alınan maktul Kaşıkçı'yı tasarlayarak ve canavarca hisle eziyet çektirmek suretiyle boğarak öldürülmesine, parçalanıp ortadan kaldırılarak yok edilmesine doğrudan katıldığı kaydedildi.
Öte yandan, kasten öldürme eylemine doğrudan katılan, bu suça azmettiren ve suçun ortaya çıkmasını engellemek amacıyla delilleri yok eden diğer şüphelilerin tespiti amacıyla soruşturma evrakının ayrıldığı ve ayrılan bu dosya üzerinden soruşturmaya devam edildiği de vurgulandı.
Firari sanıkların yargılanmasına devam ediliyor
İddianamenin 11 Nisan 2020'de İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilmesinin ardından firari 20 sanığın yargılanmaya başladığı davada, Kaşıkçı'nın nişanlısı Hatice Cengiz "müşteki", AK Parti Genel Başkan Danışmanı Prof. Dr. Yasin Aktay ile bazı konsolosluk çalışanlarının da "tanık" sıfatıyla bilgisine başvuruldu.
Müşteki Cengiz'in avukatı, konsoloslukta keşif yapılmasını talep etti. Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, keşif taleplerinin reddine, müdahillik taleplerinin ise kabulüne karar verdi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Suudi Arabistanlı 6 şüpheli hakkında, 28 Eylül 2020'de ikinci iddianame hazırladı.
İddianamede, konsolosluk çalışanı olan sanıklardan 2'sinin ağırlaştırılmış müebbet, diğer 4'ünün ise "suç delillerini yok etme, gizleme veya degˆis¸tirme" suçundan 5'er yıla kadar hapisle cezalandırılmaları istendi.
Çarpıcı detayların yer aldığı bu iddianamede, "Bir ekibin soruşturma sırasında konsolosluk binası, konutu ve araçlarında yapılması planlanan ayrıntılı ve kapsamlı aramadan önce suç delillerini gizleyip yok etmek için Suudi Arabistan'dan Türkiye'ye geldiği" belirtilirken, "konsolosluk binasında, konutunda, araçlarında yapılan arama ve olay yeri incelemelerine ragˆmen cinayetten sonra delilleri yok etmek amacıyla Türkiye'ye gelen s¸üpheliler Ahmed Abdulaziz M. Aljanobi, Halid Yahya M. Alzahrani, Muhammed I·brahim A. Alzaid ve Obaid Ghazi A. Alasaadi tarafından delillerin yok edildiği, bu nedenle Kaşıkçı'nın cesedi veya cesede ait herhangi bir iz ve emare bulunamadıgˆı" ifade edildi.
Başsavcılıkça onaylanan bu iddianame, İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen 20 sanıklı davayla birleştirildi. Davadaki firari sanık sayısı böylece 26'ya çıktı.
Dava sürecinde Mısır'daki Devrimin Yarını Partisi Lideri Dr. Eymen Nur, Turan Kışlakçı ve Yasin Aktay'ın da bulunduğu çok sayıda kişi, tanık olarak dinlenildi.
Mahkeme heyeti bir sonraki duruşmanın 23 Kasım'da yapılmasına karar verdi.