CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Samsun'un Bafra ilçesinde esnafı ziyaret ederek vatandaşlara hitap etti.
Vatandaşlarla sohbet eden CHP Genel Başkanı, "Başa geldiğinizde KHK'lılar ile ilgili nasıl bir somut çözüm önerisi sunacaksınız?' sorusuna "Tamamı görevlerine iade edilecek" dedi.
Kılıçdaroğlu'nun bu açıklamasına ilişkin TRT Haber'e değerlendirmelerde bulunan gazeteci Nedim Şener şunları kaydetti;
Başta şöyle söylemek lazım. Bu daha önce benim KHK ile ilgili yaptığım açıklamalarda daha doğrusu Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları üzerine yazdığım yazılarda FETÖ'yü devlete yerleştirme planı diye yazmıştım. Bazı düzeltmeler yapmıştı zamanında fakat anladığım kadarıyla bugün "Bütün KHK'lıları görevlerine iade edeceğiz" demek gerçekten 6'lı masanın da itiraz etmediği bir konu. Bütün 6'lı masa üyeleri de aşağı yukarı benzer sözler ediyorlar. Bu şu demektir iktidar olursa, Cumhurbaşkanı olursa Kılıçdaroğlu, FETÖ tekrar devlete yerleştirilecek bu gayet açık. Bugüne kadar 127 bin civarında itiraz oldu OHAL Komisyonu'na KHK kapsamında.
[Kılıçdaroğlu'ndan 'KHK' çıkışı] Gazeteci Nedim Şener: Bütün KHK'lıları iade edeceğiz demek, devleti FETÖ'ye peşkeş çekmek, PKK iltisaklarına devletin bürokrasisini esir etmek demektir. Başka hiçbir tarifi yok bunun. pic.twitter.com/CuPgYbz1sK
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) September 1, 2022
"Bütün KHK'lıları alıyoruz demek devleti FETÖ'ye peşkeş çekmek demek"
131 bin civarında KHK kapsamında karar alındı. 127 bin itiraz oldu. Şu ana kadar bunların 108 bine yakını reddedildi. Sadece 17 bin civarında KHK'lının mağdur olduğu söylendi. Eğer sınırı bununla tutmuş olsalar zaten OHAL Komisyonu'nun tespit ettiği mağdurların göreve iade edilmesi makul ve beklenen bir sonuçtur. Fakat bütün KHK'lıları alıyoruz demek devleti FETÖ'ye peşkeş çekmek demek PKK iltisaklılarla devletin bürokrasisinin esir almak demektir. Zaten 2023 seçimlerine giderken mücadele de bunun mücadelesi olacak. Yani devlete PKK'lılar ve FETÖ'cüleri doldurmakla uğraşanlarla bunla mücadele edenlerin bir savaşı haline dönüşecek.
Nitekim kısa süre önce geçen hafta hatırlayacaksınız İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığında bazı PKK iltisaklılara yardımlar yapıldığı için oradaki bir daire başkanı hakkında PKK'ya yardım ve yataklıktan dava açılmıştı. Böyle bir süreci Türkiye'ye yaşatmayı göze almışlar.
Bakın aslında neden bahsettiklerini çok bildiklerini zannetmiyorum. Şundan dolayı, bu ret cevabı verilen yani OHAL Komisyonu tarafından başvuruları reddedilenlerin 100 bin 290 tanesi hakkında işlem yapılmış. Buların yüzde 54'ü hapis cezası almış zaten. Yani 57 bin 394 kişi ceza almış. Diğerleri hakkında da 43 bin kişi hakkında da hala yargılama sürüyor. Yani ret cevabı verilenler öyle masum sıradan KHK'lı mağdurlar değil. Haklarında terörden soruşturma açılmış kimi ceza almış, kimileri de davaları yürüyen kişilerden bahsediyoruz. Peki bu KHK'lılar gerçekten mağdur mu?
"Devlete millete ihanet etmiş insanları diyorsunuz ki ben bunların hepsini alacağım"
Bazı örnekler vereceğim; KHK kapsamında ihraç edilenlerin 21 bin tanesi FETÖ'nün yöneticileri ve örgüt lider kadrosu. 37 bin tanesi Bylock kullanıcısı, 39 bin tanesi kod adı kullanan FETÖ üyeleri, 16 bin tanesi soru hırsızlığından dolayı yargılananlardan oluşuyor. Bunun birçok alt detayı var. Siz geçmişte kriminal suçlar işlemiş, devlete millete ihanet etmiş insanları diyorsunuz ki ben bunların hepsini alacağım. Halbuki sınırı şununla tutsanız anlaşılabilir, '17 bin kişi itiraz etmiş KHK'lara ve bunların başvuruları kabul edilmiş bunları biz iade edeceğiz' derseniz bu makul. Bugün de devletin yapmaya çalıştığı zaten bu. Fakat siz bütünü kapsadığınız zaman bunun içinde askeri darbeye kalkışanlar var, yine 26 bin civarında KHK kapsamında ihraç edilen TSK içindeki FETÖ mensupları var. Aşağı yukarı 40-45 bin civarında FETÖ'cü emniyet mensubu var, mahrem imamlar var öğretmenlik mesleği altında, Dışişleri personelinde FETÖ'cüler var, soru çalanlar insanların geleceğini karartanlar var.
Siz millete devlete ihanet etmiş olanları iade edeceğim diyorsunuz. Bu gerçekten bu devlete ihanettir. Bunun siyasi nezaketle geçiştirilecek tarafı yok. Bu bir mücadele bu 15 Temmuz'dan beri süren bir mücadele. Kılıçdaroğlu'nun 15 Temmuz sonrası darbe girişimine kontrollü darbe demesi, ardından Adil Öksüz ile ilgili yalanları pazarlaması, Bylock'cular ile ilgili söylediği iddiaların boş çıkması hep FETÖ angajmanında yapılan işlerdi. Şimdi anlıyoruz ki bir iş birliğine girmişler çok açık. Bundan kısa süre önce KHK mağdurları diye ortaya çıkan biri sözcüsü CHP'li Çankaya Belediyesi'nin salonunda CHP'lilerin huzurunda çıktı açıklama yaptı. Kim bu falan diye yazı yazmıştım. Kim bu diye araştırdığınız zaman adam Bylock'cu, FETÖ üyeliğinden de ceza almış fakat KHK mağduruyum diye çıkmış CHP'nin toplantısında konuşuyor.
"FETÖ'cüleri tekrar devlete alıyorsanız, devlete ihanetten başka anlam taşımaz benim gözümde"
Şimdi siz bunları devlete tekrar alacaksınız öyle mi? Ben bu milletin bunlara izin vereceğini sanmıyorum. Bundan dolayı 15 Temmuz'dan bu yana hep aynı şeyi söylüyorum biz 15 Temmuz'un gecesindeyiz hala. Yani 16 Temmuz'a daha gelemedik. Bir yandan hala devlet içinde birçok unsuruyla FETÖ unsurları varken bunların ihracı için bunlarla mücadele sürerken siz devlete ve millete ihaneti çok açık ortaya çıkmış kişileri, bunlar cemaatti, bunlar mağdur insanlardı, bunlar kamu görevlisiydi diyerek FETÖ'cüleri tekrar devlete alıyorsanız, yönetmeye çalıştığınız ya da başına geçmek istediğiniz devlete ihanetten başka anlam taşımaz benim gözümde.
[Kılıçdaroğlu'ndan 'KHK' çıkışı] Yeni Şafak Gazetesi Yazarı Ersin Çelik: Ben Kemal Kılıçdaroğlu'nun bu söyleminin bir gaf olmadığını, bile isteye bir siyasi projeksiyon çerçevesinde bunu dile getirdiğini düşünüyorum. pic.twitter.com/j2E5v0KnmH
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) September 1, 2022
"Kemal bey peyderpey bu süreci bu noktaya getirdi"
Bu sürece bugün gelinmediğinin altını çizen Yeni Şafak Gazetesi Yazarı Ersin Çelik, şunları kaydetti;
Kemal bey bir yıl sonra 15 Temmuz'dan bir yıl sonra bir adalet yürüyüşü başlattı. O adalet yürüyüşünde bir cümle kurdu, 20 Temmuz darbesi yaptı dedi hükümet. 20 Temmuz darbesinden kastı bu KHK sürecini başlatan OHAL'in ilan edilmesiydi. Yani FETÖ'nün devletin organlarındaki yapının, kriptoların ki bir sürü kripto yapısı var değişik yöntemlerle bunlar deşifre edildi. Bylock, ankesör telefon görüşmeleri bunlar ancak OHAL'den sonra 20 Temmuz'dan sonra çıkarılan KHK'lar ile devletten arındırıldı hala bazı sabahlar işte hepimiz gazeteciyiz Türk Silahlı Kuvvetleri'nde FETÖ'cü olduğu, iniltili olduğu tespit edilen görevde subaylar çıkıyor. Hala diyoruz ki devletin içerisinde FETÖ'cüler var bunu gözlemliyoruz.
Kemal bey peyderpey bu süreci bu noktaya getirdi. Bu şu anlama geliyor; bunu unuttu mu, çabuk mu sineye çektik, çabuk mu kabullendik evet siyaseten böyle bir dil oluşturuldu. Bütün KHK'lılara sorgusuz sualsiz yeniden bir yargılama yapmadan görevlerine iade edeceğim demek eğer Kemal bey Cumhurbaşkanı olursa devlette yeni bir tasfiye sürecinin başlatılacağının da aslında ifadesidir. Yani tüm KHK'lılar görevlerine iade edilecek, FETÖ'cüler, PKK'lılar görevlerine iade edilecek ve devlette yeni bir tasfiye süreci başlatılacak. Bundan bu anlam çıkıyor. Bir çatışma bir aslında yeni bir tufan gibi bir şey ortaya çıkıyor. Kemal bey bunu niye yapıyor? Bana kalırsa seçilmek için değil de aday olmak için kendini adaylıkta güçlü göstermek için 6'lı masa dışında yeni ittifak ortaklarını ilan ediyor.
Yani biliyosunuz HDP ile gayri resmi bir temasları var. Hiç bir zaman masanın dışında tutup fakat iletişimi koparmadan devam ediyorlardı. Şimdi de KHK'lılar üzürinden organik bir bağ kurduklarını bu şekilde itiraf etti Kemal bey.