CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Genel Merkezi'ndeki canlı yayında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
TBMM'deki bütçe görüşmeleri sırasında çıkan kavgaya yönelik değerlendirmeleri sorulan Kılıçdaroğlu, "Böyle bir ortam 21'inci yüzyılın parlamentolarında olmamalı. Sadece Türkiye'de değil, dünyada da olmamalı. Ama bizde maalesef zaman zaman gerilimler, bu tür olaylar oluyor." dedi.
Olayın milletvekili dokunulmazlığını ilgilendirmediğini söyleyen Kılıçdaroğlu, "Çünkü suçüstü halidir. Dolayısıyla normalde cumhuriyet savcılığının harekete geçmesi lazım." diye konuştu.
Bu tür tartışmaların toplumu germemesi gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, yumruk atan milletvekilinin en azından AK Parti Grup Başkanlığınca kınanması ve İYİ Parti Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs'ten özür dilenmesi gerektiğini kaydetti.
Kılıçdaroğlu, "Enflasyonun sebebi zincir marketlerin fiyat artırması mı?" sorusuna, "Yönetemiyorlar, mutlaka bir suçlu bulmaları lazım. Eskiden 'Bu CHP'nin yüzünden oldu' derlerdi. CHP'nin ticari alanı olmadığı için şimdi bir şey diyemiyorlar. Ama gerçekten de acziyetin sonucu bu." yanıtını verdi.
Bu tür durumlarda devletin kurumlarının denetimler yapması gerektiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Eğer üç ayrı kurum, '3 harfli firma' dediğimiz bu firmalar gerçekten rekabeti bozucu ve fiyatları yükselterek kendi aralarında bir işbirliği yapmışlarsa Rekabet Kurumu var. Rekabet Kurumu der ki 'Bir dakika, ben baktım, siz kendi aranızda anlaştınız, fiyatları yükselttiniz. Dolayısıyla oluşturduğunuz birliktelik piyasaya zarar veriyor, tüketiciye zarar veriyor. Siz olağanüstü kar elde ediyorsunuz. O zaman ben size ceza veriyorum.' Buna hiç kimse itiraz etmez."
"Biz kadının kılık kıyafetinin siyasetin konusu olmasını asla doğru bulmuyoruz"
Kılıçdaroğlu, "Siz bir kanun teklifi verdiniz. 'Başörtüsünü siyasetin gündeminden çıkartayım' derken bir anda başörtüsü tam siyasetin gündemine oturdu. Neler söylemek istersiniz?" sorusunu, "Yine istismar etmek istiyor. 'Sen nasıl başörtülülerin kılık kıyafetiyle uğraşmıyorsun? Yine eskiden olduğu gibi CHP olarak itiraz et' demek istiyor. Biz o tuzağa düşmeyeceğiz. Niye itiraz edelim ki? Bizim öyle bir derdimiz yok." şeklinde cevapladı.
"Diyelim ki 3 madde geldi, başörtüsü de var. CHP bu durumda ne yapacak?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, "Önce metni görmemiz lazım. Bizim yasal önergemize ters düşmüyorsa bir şey yapmayız. Niye karşı çıkalım? Biz kadının kılık kıyafetinin siyasetin konusu olmasını asla doğru bulmuyoruz." dedi.
"6 ay içinde topluma nefes aldıracağız"
Altılı masayla ilgili bir soruyu yanıtlayan Kılıçdaroğlu, Anayasa değişikliğiyle mevcut sistemin değişmesini istediklerini ancak eskiye dönmek gibi bir niyetlerinin olmadığını ifade etti.
Kılıçdaroğlu, "Eski de zaten sorunluydu. Sorunsuz bir sistem istiyoruz. Güçlendirilmiş parlamenter sisteminin ilkelerini belirledik, oturup uzun uzun çalışıldı, sonra altı liderin bulunduğu ortamda güçlendirilmiş parlamenter sistemin esaslarını açıkladık." diye konuştu.
Ekonomide, istihdamda, büyümede ve devlet yönetiminde ne yapacaklarıyla ilgili bir hükümet programı hazırlamaları gerektiğini aktaran Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Bunun da çalışmalar yapılıyor. 8 veya 9 temel başlık altında 72 maddeden oluşan, her bir bölüm için neleri yapacağımızı hazırlıyoruz. Yani seçimden sonra oturduğumuzda hemen aynı gün neyi yapacağımızı bileceğiz. Bir zaman kaybı asla olmayacak. Çünkü Türkiye'nin zaman kaybı gibi bir lüksü yok artık. Her soruna süratle vakıf olmalıyız ve çözümünü bugünden oluşturmalıyız. Bunun için hazırlığımız büyük ölçüde tamamlandı. Yani şöyle diyebilirim, bir sonraki altılı masada bunun yüzde 90, 95'i bitebilir. Yüzde 50, 60 civarında bitmişti, yüzde 90, 95'i bitebilir."
Kılıçdaroğlu, "Altılı masa iktidar olduğu taktirde somut olarak neleri göreceğiz?" sorusunu şöyle yanıtladı:
"Vardığımız değil ama bütün genel başkanların kamuoyuyla paylaştığı bir cümle var, '6 ay içinde topluma nefes aldıracağız.' Doğru yani 6 ay içinde 'En azından baskı yok, en azından biraz nefes aldık' denilecek. Ondan sonraki bir yıl içinde ekonomide toparlanma dönemi başlayacak. Bu demokratikleşmeyle beraber, yani bizim Anayasa değişikliğini yapmakla beraber toplumu rahatlatmakla beraber arkasından hem bizim işverenler hem yabancı işverenlerin Türkiye için gelip yatırım yapacaklarına inanıyoruz. Çünkü önlerini görmüş olacaklar. Enflasyonun nasıl ineceğini onlara bir şekliyle biz aktaracağız. Onlar da görecekler. Aldığımız ekonomik kararların ne kadar doğru olduğunu, akılcı olduğunu yine ifade edeceğiz. Hemen süratle orada zaten bir strateji ve planlama teşkilatı kuruyoruz. Teşkilatın nitelikli bürokratları olacak ve onlar çalışacaklar. Her aşamada topluma bilgi vereceğiz, toplumu bilgilendireceğiz. İsrafın önlenmesiyle ilgili düzenleme süratli bir şekilde hayata geçirilecek."
"1,5-2 yıl içinde pek çok sorun çözülür"
Ekonomiyle ilgili çalışmanın, altılı masanın gelecek toplantıdan sonrakinde kesin biteceğini dile getiren Kılıçdaroğlu, seçimin yaklaştığına dikkati çekti ve topluma ne vaat ettiklerini anlatmaları gerektiğini belirtti.
Türkiye'de ekonominin ne kadar sürede düzeleceğine ilişkin soruya Kılıçdaroğlu, "Şahsi kanaatimi ifade edeyim 1,5-2 yıl içinde pek çok sorun çözülür." yanıtını verdi.
Kılıçdaroğlu, altılı masanın Cumhurbaşkanı adayının halen açıklanmamasının halkta "Demek ki anlaşamıyorlar, ülkeyi nasıl yönetecekler?" düşüncesini oluşturabileceğinin belirtilmesi üzerine, şöyle konuştu:
"Diyelim ki Cumhurbaşkanı adayını belirledik. A kişisi Cumhurbaşkanı adayı oldu. Daha hükümet programı üzerinde anlaşmamışız. Bir parti genel başkanı açıklama yapacak, öbür parti genel başkanı başka bir açıklama yapacak, Cumhurbaşkanı adayı başka bir açıklama yapacak. Dönüp vatandaş veya Erdoğan ne diyecek? 'Ya bunların her birisi ayrı telden çalıyor' diyecek. Önce sazın akordunu yapmamız lazım. Biz 'Anayasayı değiştireceğiz' derken vatandaşın bize sorması lazım, 'Ne yapacaksınız arkadaş?' Biz onu yapmaya çalışıyoruz. 'Geldiniz de ne yapacaksınız, ekonomiyi nasıl düzelteceksiniz?' Biz hükümet programı çıkaralım ki ben de aynı şeyi söylemeliyim, Meral Hanım da Temel Bey de Gültekin Bey de Sayın Babacan da Sayın Davutoğlu da aynı şeyi söylemeli. O zaman söylem birliğini oluşturmuş olacağız. Bunlar oluşmadan Cumhurbaşkanı adayını belirlemek asla ve asla doğru değil."
"Tarafsız olması lazım"
"Cumhurbaşkanı adayı kim olursa olsun önemsiz, diyebilir miyiz?" sorusuna Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı adayının elbette önemli olduğunu belirtti.
Kemal Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanının akil, önyargısız, toplumu kucaklayıcı olması ve söylemlerinin toplumun her kesimine hitap etmesi gerektiğini kaydederek, şöyle konuştu:
"Devletin nasıl işlediğini gözlemlemesi lazım. Aksaklıkları başbakana veya bakanlıklara duyurması lazım. Meclisin açılış konuşmasını bir cumhurbaşkanı havasıyla yapması lazım. Bilgeliğiyle, öngörüsüyle olması lazım. Devletin önemli kurumlarının yanında, üniversitelerle, sanat dünyasıyla da beraber olması lazım. Parti lideri olup olmamasına bir şey demiyorum. Tarafsız olması lazım."
"(Cumhurbaşkanı adayının altılı masadan biri olması lazım) diyor musunuz?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Olabilir tabii, olabilir. Benim bir görüş beyan etmem altılı masaya ve diğer liderlere saygısızlık olur. Ben o saygıyı koruyan biriyim. Cumhurbaşkanı adayını belirleyecek olan altılı masadır. Altılı masa nasıl karar verirse, biz o karara saygı duyarız." dedi.
Bahçeli'nin "Tercihim sınıf arkadaşımdır" açıklaması
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, altılı masanın Cumhurbaşkanı adayına ilişkin bir soruyu yanıtlarken "Bana sorarlarsa tercihim sınıf arkadaşım olur" dediği anımsatılan Kılıçdaroğlu, "Gazeteciler sordu herhangi bir yorum yapmadım, bugün için de bir yorum yapmayı doğru bulmam. Sınıf arkadaşıyım zaten, aynı okulda okuduk, aynı dönemde mezun olduk. O dönem görüşmemiz olmadı, özel bir yakınlığımız olmadı. Derslerine devam eden, çok iyi çalışan bir öğrenciydim. Sınıfın çalışkan öğrencilerinden birisiydim, Devlet Bey de bunu görmüş olacak." ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu, kendisinin aday olmaması durumunda CHP'nin hayal kırıklığı yaşayıp yaşamayacağı sorusu üzerine, olayın bir adaydan çok sistem olayı olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
"Seçimden sonra seçilecek cumhurbaşkanının altını masayı da götürmesi lazım. Evet yani bu da bir başka şey. Şimdi 6 lider bir aradayız. Türkiye'nin temel konularında kararlar alacağız ve bu kararları nasıl alacağız? Dolayısıyla biz bugün tartışıyoruz, ediyoruz, konuşuyoruz uygar bir biçimde, uygar insanları olarak. Yanlışımız varsa söylüyoruz, eksiğimiz varsa ifade ediyoruz. Her birimiz bir liderin söylemlerinden, en azından kendimize göre bir pay çıkarıyoruz. Dolayısıyla daha sağlıklı bir zeminde oturuyoruz, konuşuyoruz. Dolayısıyla Cumhurbaşkanı adayını belirledikten sonra eğer liderlerle uyum gibi bir sorun çıkarsa o başka bir felakete yol açar. Hepimiz de bunun farkındayız."
Jeremy Rifkin ile Almanya'da bulaşacak
"İkinci Yüzyıla Çağrı Programı"na eleştiriler geldiği belirtilerek, "Danışman iktisatçılar salona gelme lütfunda bile bulunmadılar. Amerika'dan online bağlantılarla katıldılar. Niye getirmediniz?" sorusunu Kılıçdaroğlu, şöyle yanıtladı:
"Milletimiz teknolojiyi de görsün. Bu bilinçli bir tercihti. Hocaların buraya gelmesi para. Gelmesi, burada en azından güzel bir otelde kalması, ağırlanması, tekrar gitmesi, uçak, hepsi birer masraf. Bu insanlar gönüllü katılıyorlar. Hazineden bize gelen bir kaynak var. Bunu da en verimli şekilde kullanacağız. Bunlar partinin elemanı değil ama onlar da Türkiye'nin büyümesini ve kalkınmasını istiyorlar. Teknolojinin bize sağladığı imkanın herkes farkına varmalı."
Başdanışmanı ekonomist Jeremy Rifkin ile Almanya'da bulaşacağını vurgulayan Kılıçdaroğlu'na, "Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Biz yerli ve milli olmayan iktisatçılara, isimlere bel bağlamayız' dedi. Jeremy Rifkin'in yerli ve milli olmadığını söyledi." ifadesi hatırlatıldı.
Bunun üzerine Kılıçdaroğlu, "Bilim farklı bir şeydir. Siz burada cam yaparsınız, süs eşyası yaparsınız, otomobil yaparsınız, eyvallah ama bilim farklı bir şeydir. Sevgili Peygamberimiz 'İlim Çin'de bile olsa gidin' diyor. Erdoğan bunu bilmiyor mu? Hayır, politik söylem. Niçin? Jeremy Rifkin, Merkel'e danışmanlık yaptı. Almanya'daki sanayiyi görüyor musunuz? Çin Devlet Başkanına başdanışmanlık yaptı. Şimdi de benim başdanışmanım. Bunun kıskanılacak bir şeyi yok." diye konuştu.