CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grubu'nda yaptığı konuşmada, gündemdeki konularla ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Asgari ücretin net, vergisiz 3 bin 100 lira olmasını isteyen Kılıçdaroğlu, ilerleyen süreçte çok daha geniş kitlelerle bu konuyu gündeme getireceklerini söyledi.
"Asgari ücretten hangi vergiyi alacaksın?" diye soran Kılıçdaroğlu, asgari ücretlinin zaten geçinemediğini kaydetti.
"Sen asıl vergiyi, alınması gereken yerlerden alacaksın"
Kılıçdaroğlu, "Sen asıl vergiyi, alınması gereken yerlerden alacaksın. Uyuşturucu ticareti yapan adamdan, organ ticareti yapan adamdan, kara parayla devleti dolandıranlardan vergi alacaksın. Önce tasarruf yapacaksın, 'Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde israfa izin vermeyeceğim' diyeceksin. Bunlar yapılmıyor. Sıra asgari ücretliye gelince para yok deniliyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde para var ama asgari ücretliye verilmiyor. Bu bir siyasi tercihtir. " dedi.
Asgari ücretlilere, sendikalara seslenen Kılıçdaroğlu, 3 bin 100 liranın altındaki asgari ücreti doğru, gerçekçi bulmadıklarını kaydetti.
Seval Türkeş ziyareti
Türkiye'nin, dünyanın en güzel ülkesi olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, Ahi Evran'ı, Hacı Bektaş-ı Veli'yi, Mevlana'yı, Aşık Veysel'i, onların felsefelerini, inançlarını yeteri kadar bilip bilmedikleri sorusunu yöneltti.
Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Anadolu'nun tezenesi dediğimiz Neşat Ertaş'ı, Akdeniz'in tarihini, geleneklerini sürdüren Yörük kardeşlerimizi acaba unuttuk mu? Onların bize, genç kuşaklara aktardıkları bilgileri acaba unuttuk mu? Zengin kültür ve coğrafyamız var ama gerçekten bu zengin kültür ve coğrafyayı, bir barışın, birlikteliğin sembolü olarak değil kavganın, didişmenin sembolü olarak gündeme getiriyoruz hep.
Dünyanın ilk yazılı anayasasının Anadolu'da taşa yazıldığını kaç kişi biliyor? Etiler döneminden kalan barajın halen bugün su tuttuğunu ve Çorum'da olduğunu kaç kişi biliyor. Zenginliğimiz övünç kaynağımız olmalı; ayrışma ve kavganın kaynağı olmamalı ama ayrışma ve kavganın kavgasını yapan, dünya malına tamah eden siyasetçilerdir. İktidarını korumak isteyen siyasetçilerdir. Kavgadan medet umanlardır.
Ben saygıdeğer hanımefendi Seval Türkeş'i ziyaret ettim. Seval Hanım, demokrasiye, parlamentonun saygınlığına inanmış değerli bir insan. Bir mafya bozuntusunun, bir siyasal partinin destekçisi olması ve o siyasi partinin de bu mafya bozuntusuna sahip çıkması, Cumhuriyet tarihinde bir ilkti ve buna açık yüreklilikle karşı çıkıyordu.
Mevlana, Hacı Bektaş, Ahi Evran, Yunus Emre'yi biliyoruz ama felsefelerini biliyor muyuz? Dördü de bu coğrafyanın insanı. Yunus Emre, 'Biz kimseye kin tutmayız düşmanımız kindir bizim' diyor. Daha ne desin. Bütün peygamberler kine ve öfkeye karşı çıkmışlardır. Bütün saygın bilim insanları, düşünen insanlar, kine ve öfkeye karşı çıkmışlardır.
Kinden, öfkeden ne beklenir, insanları birbirine düşürmekten ne beklenir? Bunları birlikte aşacağız. Ben kine ve öfkeye hiçbir zaman itibar etmedim, bundan sonra da itibar etmeyeceğim. Anadolu coğrafyası ve kültürünün o kadar büyük derinliği var ki çoğu siyasetçi farkında bile değil. Bir halk ozanı, 'Cehennem dediğin, dal odun yoktur. Herkes ateşini buradan götürür.' diyor. "
Kılıçdaroğlu, sevgi ve hoşgörünün kendiliğinden oluşmadığını belirterek, sevgi ve hoşgörünün farklı bir düşünceyi dinlemek, farklı bir düşünce hakkında kanaat veya hoşgörü sahibi olmak anlamına geldiğini anlattı. Kılıçdaroğlu, farklı düşüncelerin gelişmeyi sağladığını dile getirdi.
"Onurlu, huzurlu bir yaşam sürdürmek istiyoruz"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 805 aydının ortak bildiri yayınladığını, "Bu toprakların üzerinde yaşayan ayrımsız herkesin ortak özlemi ve talebi; aşımızın, işimizin, sağlığımızın güvence altında olduğu, adil, özgür, barışçıl bir ortamda onurlu, huzurlu bir yaşam sürdürmek istiyoruz." dediğini anımsattı.
Kılıçdaroğlu, beğenilmeyen cümlelerin söylenilebileceğini ancak doğruları reddetmenin asla doğru olmadığını kaydetti.
Kılıçdaroğlu, ufku kararmış insanların bu bildiriye tepki göstermesini asla doğru bulmadıklarını söyledi.
Uşak'ta, 30 üniversite öğrencisinin gözaltına alındığını, kız öğrenciler olduğunu, çıplak aramaya tabi tutulduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, AK Parti'ye oy veren seçmenlere, "Sizin kızınız, evladınız böyle bir muameleye tabi olduğunda acaba tepki gösterir misiniz? Evet tepki gösterirsiniz." diye seslendi.
Bu öğrencilerin hangi gerekçeyle çırılçıplak arandığını soran Kılıçdaroğlu, bu konuyu HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun gündeme getirdiğini, yalan ve yanlış olduğunun söylendiğini, ancak gerçekliğinin ortaya çıktığını söyledi. Kılıçdaroğlu, AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin'in, "Türkiye'de çıplak arama olduğuna asla inanmıyorum." dediğine işaret ederek, bunun üstelik yıllardır yapıldığını iddia etti. Kılıçdaroğlu, "Yönetilen devletin nasıl yönettiğinin farkında değil, üstelik Grup Başkanvekili." dedi.
"Çıplak aramayı kaldırırlarsa biz her türlü desteği vermeye hazırız"
Kılıçdaroğlu, kız çocukların, kadınların çırılçıplak soyulup arandığını, bunun da yönetmelikle yapıldığını kaydederek, bunun kaldırılması için çaba harcadıklarını, Meclis araştırması istediklerini, kanun teklifi verdiklerini anımsattı. Ancak bunların kabul edilmediğini belirten Kılıçdaroğlu, "Eğer çıplak aramayı kaldırırlarsa biz her türlü desteği vermeye hazırız. Biz kanun teklifi verdik reddedildi, o zaman siz hazırlayın, getirin biz destekleyelim." çağrısında bulundu.
"Esnaf zor durumda, esnafa sahip çıkmamız lazım"
Anayasada, "devlet, esnaf ve sanatkarı koruyucu, destekleyici önlemler alır" hükmünün yer aldığına işaret eden Kılıçdaroğlu, COVID-19'dan etkilenen esnaf için açıklanan destek paketini değerlendirdi.
Esnafa bin liralık destek verildiğini, bunun günlük 33 liraya karşılık geldiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, bir öğünde 1 çay ve 1 simidin 4 lira olduğunu, 5 kişilik ailenin buna günlük 20 lira ödeyeceğini söyledi. Kılıçdaroğlu, sadece çay ve simidin aylık 1800 lira tutarken, destek olarak bin lira verildiğini vurgulayarak, "Sizde hiç vicdan yok mu? Bu insanlar nasıl geçinecek? Üstelik bir de 'dükkanı kapat' diyorsunuz. Bunlara karşı çıkmamız lazım. Esnaf zor durumda, esnafa sahip çıkmamız lazım. " dedi.
Kılıçdaroğlu, sosyal güvenlik kurumlarının prim borçları, sicil affı, icra işlemlerinin durdurulmasıyla, günlük kazanıp, günlük geçinen sokak satıcılarıyla ilgili bir açıklamanın yapılmadığını kaydetti.
Kılıçdaroğlu, okul kantinlerinden bir süre kira alınmaması, kiralardan stopaj vergilerinin kaldırılmasını önerdi.
Esnaf bakanlığı
Esnafın durumunun pek parlak olmadığını öne süren Kılıçdaroğlu, CHP iktidarında bir esnaf bakanlığı kuracaklarını, esnafın sadece bu bakanlıkla muhatap olacağını, bütün sorunları bu bakanlığın çözeceğini belirtti. Kılıçdaroğlu, esnafa sahip çıkmanın boyunlarının borcu olduğunu, esnafın toplumun orta direğini oluşturduğunu dile getirdi.
"Sana sahip çıkılmıyor ama Nijer'e sahip çıkılıyor"
Kılıçdaroğlu, Katarlıların, futbol karşılaşmalarının yayın hakkını ihaleye katılıp satın aldığını ifade ederek, kulüplerin, "Katar şirketi bizim talebimizi karşılamadı. Anlaşma yaptık ama bize para verilmiyor." diye açıklama yaptığını, Katarlı şirketinin ise Twitter hesabından, "Biz parayı ödedik, yükümlülükleri yerine getirdik." duyurusunda bulunduğunu kaydetti. Kılıçdaroğlu, "Spor kulüpleri bu parayı almadığına göre Katar şirketi 'ben bu parayı ödedim' dediğine göre bu para nerede?" sorusunu yöneltti.
"Destek verilecekse bizim çiftçimiz var, ona destek verin"
"Türkiye'de arazi kalmadı, Sudan'dan arazi kiraladılar" diye zaman zaman eleştirilerde bulunduğunu anımsatan Kılıçdaroğlu, şimdi Nijer'de 1 milyon hektar alanda tarımsal ürün yapılması kararı alındığını söyledi. Kılıçdaroğlu, "Nijer'de 1 milyon hektar alan niye kiralanıyorsun, Türkiye'de yer mi kalmadı? Destek verilecekse bizim çiftçimiz var, ona destek verin. Emin olun çiftçinin bundan haberi yok. Buradan bütün çiftçilere, üreticilere sesleniyorum; sana verilmeyen para başka yerlere veriliyor, ekilmeyen toprak başka yerlerde ekiliyor. Sana sahip çıkılmıyor ama Nijer'e sahip çıkılıyor." ifadelerini kullandı.
Mardin'de elektrik faturalarının, milleti perişan ettiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, CHP iktidarında, vatandaşa istediği koşullarda elektriği vereceklerini, gerekirse devletleştireceklerini kaydetti. Kılıçdaroğlu, "Bütün üreticilere, çiftçilere sesleniyorum. İlk seçimde eğer hala siz gidip AK Parti'ye oy verirseniz benim iki elim yakanızda olacak. Anlamak mümkün değil. Çoluk çocuğunuzun hakkını birilerine vermeyin, sahip çıkın." dedi.
"Görevinden ayrılmasını veya benden özür dilemesini isteyeceğim"
Kılıçdaroğlu, bütçe görüşmelerinde Beşiktaş saldırısında ölen vatandaşların haklarına sahip çıkılmadığını, şehit annesi Zeynep Akbaş'a aylık 121 lira 96 kuruş aylık bağlandığını söylediğini anımsatarak, şunları kaydetti:
"Bana itiraz edildi. İtirazı yapan AK Parti Malatya Milletvekili Sayın Öznur Çalık. Ona şöyle dedim: '121 lira 96 kuruş aylık bağlanmasına doğru diyorsanız yerinizde kalın, doğru demiyorsanız görevinizden ayrılın. Ben makbuzu size vereceğim.' Yazı burada. Türkiye Cumhuriyeti SGK Başkanlığı Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğü Kamu Görevlileri Emeklilik Daire Başkanlığı. 121 lira 96 kuruş aylık bağlandığını söylüyor. Acaba AK Parti'nin, bu değerli milletvekili bana bu bilgiyi kim verdi, yanlış bilgiyi kim verdi diye hesabını soracak mı?
Kendisine verilen yanlış bilgiyi, 'Bu yanlış bilgiydi, beni aldattılar, Kılıçdaroğlu'ndan özür dilerim, meğer ayda 121 lira aylık bağlamışız bir şehidin babasına, annesine' diyorsa hem benden hem parlamentodan kürsüden çıkıp özür dilemelidir, şehit yakınlarından da özür dilemelidir. 195 lira 18 kuruş olmuş bugünkü para. Şimdi merak ediyorum. Bunlar nasıl milletvekili? Devletten nasıl bu kadar haberdar değiller?
Nasıl bu kadar bizim verdiğimiz bilgileri yüzde 100 yanlış kabul ediyorlar. En azından ses çıkarmazsın, Kılıçdaroğlu'nun söylediği rakamlar doğru mu açarsın SGK Başkanı'na sorarsın. İktidar cenahından verilen her bilgi yüzde 100 doğru kabul ediyor. Hükümetten, iktidar kanadından size verilen her bilginin yüzde 90'ı yanlıştır ve sizi kandırıyorlar ama benim verdiğim her bilginin yüzde 100'ü doğrudur. Şimdi bu makbuzları kendisine göndereceğim; görevinden ayrılmasını isteyeceğim veya benden özür dilemesini isteyeceğim. Bakalım yapacak mı?"