CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, parti genel merkezinde düzenlenen, Parti Meclisi (PM) toplantısının açılışındaki konuşmasında, siyaset kurumunun temel görevinin, ülkenin ve vatandaşların yaşadığı sorunları çözmeye kilitlenmesi olduğunu söyledi.
Kısır tartışmaların Türkiye'ye hiçbir şey kazandırmayacağını herkesin çok iyi bilmesi gerektiğini anlatan Kılıçdaroğlu, CHP ne söylüyorsa yüzde yüzünün doğru olduğunu savundu. Kılıçdaroğlu, her alanda halkın nabzını bire bir tuttuklarını söyledi.
"Kimin sorunu varsa o sorunla ilgileniyoruz"
Görevlerinin vatandaşın sorununa kilitlenmek ve siyasi iktidara çözüm üretmek olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, pandemide, ekonomide, dış politikada hangi sorun varsa çözümünü CHP'nin siyasi otoritenin önüne koyduğunu anlattı.
Kılıçdaroğlu, "Hiç kimse şunu söyleyemez 'Efendim Cumhuriyet Halk Partisi sadece eleştirir hiçbir soruna çözüm üretmez.' Hayır, şiddetle reddediyorum. Hep beraber reddediyoruz. Kimin sorunu varsa o sorunla ilgileniyoruz. Beylerin görmediği, bilmediği sorunlarla ilgileniyoruz" dedi.
Apartman görevlilerinin, taşeron işçilerinin, evlere temizliğe giden kadınların, üniversite öğrencilerinin, esnafın sorunlarını CHP'nin dile getirdiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, iktidarın kendilerine bunun için teşekkür etmesi gerektiğini söyledi.
Türkiye'de derin bir yarılma bulunduğunu, iktidarın gündemiyle halkın gündeminin ayrı olduğunu, yapay ve gerçek gündem bulunduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin yapay gündemlerle zaman kaybetmesini doğru bulmadıklarını söyledi. Kılıçdaroğlu, "Erdoğan'a açık çağrı yapıyorum, sen 'Yapay gündemlerle bu sorun çözülür' diyorsan, oturup çözelim, oturup tartışalım. İşsizliği yapay gündemlerle çözeceksen, yoksulluğu çözeceksen konuşalım. Yapay gündemler ayrı, gerçek gündem ayrı" dedi.
"Gün beraber düşünme günüdür"
İktidarın Türkiye'nin gerçeklerinden tümüyle koptuğunu savunan Kılıçdaroğlu, "Hangi AK Parti milletvekili çıkıp da Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünde 'Esnafın şu sorunu var' diye bir açıklama yaptı?" sorusunu yöneltti. AK Parti'ye, MHP'ye oy veren vatandaşlara seslenen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Gün beraber düşünme, bir dert varsa bu derdi beraber çözme günüdür. Ayrıcalığa ve ayrışmaya izin vermiyoruz. Çöpten yiyecek toplayan kadın bizim vatandaşımız. Çocuklar bizim evladımız. O soruna siyaset kurumu kayıtsız kalırsa görevini yapmıyor demektir. Herkesin, parlamentoda olan bütün milletvekillerinin parti ayrımı yapmaksızın Türkiye'nin sorunlarına kilitlenmeleri gerekir. Asıl görev AK Parti ve MHP'ye aittir. Siz bu sorunu çözmek için Meclis'e kanun getirdiniz de biz karşı mı çıktık? Siz bu sorunu çözmek için 'oturalım bir araştırma komisyonu kuralım' dediniz de biz karşı mı çıktık? Tam tersine bizim getirdiklerimizi reddettiniz. Bunların yatacak yeri yoktur. Sefaletten de açlıktan da bunlar sorumlular."
İktidarın ülkenin gerçek gündemini görmediğini ve devleti çürütmeye başladığını öne süren Kılıçdaroğlu, her PM üyesinin bunu bilip anlatması gerektiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, liyakat sistemi yok edildiğinde devletin çürümeye başlayacağını söyledi.
TÜİK'in işsizliğin azaldığına ilişkin açıklama yaptığını, bunun bir komedi olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, "Orada görev yapanlar, siz gerçekleri görmüyor musunuz? Milyonların açlığını, sefaletini görmüyor musunuz? Her yaştan her eğitim düzeyinden on binlerce işsiz var" dedi.
"Türkiye gerçeği ayrı, iktidar sahipleri ayrı." diyen Kılıçdaroğlu, Türkiye gerçeğinde açlık olduğunu savundu.
İktidarın 18 yılda Cumhuriyet tarihinde en büyük borçlanmayı yaptığını, her şeyi sattığını iddia eden Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Nereye gitti bu paralar? Bu açlık, sefalet neden? Asıl sorulması gereken soru bu. Bu sorunun cevabını Erdoğan senden bekliyorum. Devleti tek başına yönetiyorsun. İstediğin her şeyi yapıyorsun. İstediğine teşvik veriyorsun, istediğin kişinin mal varlığına el koyabiliyorsun. Ben sana sokaktaki vatandaşın sorduğu soruyu soruyorum. 'Vergi' dedin verdik. '40 yıldır vergi veriyorum, 40 gün bana bakamadı.' diyor esnaf. Nereye gitti bu paralar? 'Otoyol, havaalanı yaptık.' Hayır. Onları başkaları yaptı, sen de kefil oldun. Vergi verenlerin torunlarını borçlandırdın. Sen ne yaptın? Bana çık de ki 'Şu fabrikayı kurduk.' Tek fabrika bile kurmadın. Nereye gitti bu paralar? Sorunun cevabını vereyim, Erdoğan da, AK Parti'ye, MHP'ye oy veren kardeşlerim de duysun 83 milyonu bir avuç tefeciye mahkum ettiler."
"Kızsınlar, görsünler, işitsinler diye söylüyorum"
Paraların faizcilere gittiğini ileri süren Kılıçdaroğlu, 18 yıldır ekonominin faiz ve döviz eksenli yönetildiğini, yatırım, üretim, istihdam olmadığını savundu. Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Yerliyiz, milliyiz' diyorlar. Peki kardeşim yerli ve milliysen niye gidip de yabancılara el avuç açıp dileniyorsun 'Gelin yatırım yapın' diye. Senin sanayicin yok mu? Oraya teşvik ver. Beşli çeteye 83 milyonu neden mahkum ettin sen? Beşli çete dünyanın en büyük ihalelerini aldı. Bir de garanti verdin, Londra mahkemelerini yetkili kıldın. Sizin yatacak yeriniz var mı? Sizde vicdan, ahlak, liyakat adalet anlayışı var mı? Ben bunları söylediğim için kızıyorlar. Kızsınlar, görsünler, işitsinler diye söylüyorum."
İktidarın ülkeyi faiz ve döviz eksenli yönettiğini öne süren Kılıçdaroğlu, Türkiye'de faiz yükseldiğinde yurt dışındakilerin bankalarından yüzde 2-3 gibi düşük oranlarda kredi çektiğini, o parayı getirip Türkiye'ye mevduata yatırdığını, zamanı gelince dolara çevirip ülkelerine götürdüğünü söyledi. Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"1 milyon dolar yüzde 4 faizle Amerika'dan, İngiltere'den, Kanada'dan, Güney Kore'den bir kişi 1 milyon dolar parayı yüzde 4 faizle kendi ülkesindeki bankadan çeksin. Getirsin Türkiye'ye 1 yıl sonra 1 milyon dolar para getiren net kemiksiz kendi ülkesindeki faizi de ödemek şartıyla 130 bin dolar cebine keş para koyuyor. Kim ödüyor 130 bin doları? Bu ülkenin fakir fukarası ödüyor.
Soygun düzenini kim oluşturuyor? Bunlar oluşturuyorlar. Döviz fırlayınca yine döviz lobisi kazanıyor. Aynı lobi aslında. Kaybeden kim? 83 milyon. 83 milyon ama bir avuç hariç, beşli çete hariç. Dolar bazında garanti verilmiş. Dolar ne kadar yükselirse onların keyfi o kadar iyi. Bu gerçeği herkese anlatmak zorundayız."
"Bütün bunları ve daha fazlasını hakimin önüne koyacağım"
Verilen verginin dışarıya gittiğini, içeride kullanılmadığını iddia eden Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Beyler keyiflerini sürdürüyorlar. Saraydaki tabloyla Türkiye'deki gerçek arasında 180 derece fark var. Bir tarafta güllük gülistanlık, çalgılar, çengiler, öbür tarafta açlık, sefalet, yoksulluk, işsizlik. İki tablo. Bir tablo ne kadar beyazsa öbür tablo da o kadar siyah. Fakat devleti yöneten siyasi iktidar, pozisyonu hiç bozmuyor. Yapay gündemlerle halkın gündemini çalmak istiyor.
Tutturmuş 'CHP İstanbul İl Başkanı' Ne olmuş? Sen CHP'nin İstanbul İl Başkanı ile uğraşacağına işsizlik sorunu nasıl çözülür diye kafa yorsana. 'Ey Kılıçdaroğlu' diyor. Evet buyur. Ne diyorsun? Sen benimle uğraşacağına bu çöpten, konteynerden yiyecek toplayan kadınların sorunu nasıl çözülür diye uğraşsana. Senin görevin o değil mi?
'Bay Kemal..' Güzel 'Bay Kemal' Teşekkür ederim. En azından başına bir bay lafını eklemişsin. Peki sen kardeşim, bu memlekette açlık var, yoksulluk var, 'ben bunu çözeceğim' diye kafa yorsana, çalışsana. Hayır o konulara hiç girmiyor. Bakıyor bütün çocukların, hepsinin işi gücü iyi, cepleri dolar dolu, Türk lirası taşımıyorlar zaten. Saraya bakıyor, saraydaki her birisi bir maaş değil 5 ayrı yerden maaş alıyorlar. Her birisinin geliri 50 bin liradan daha fazla. Onların da keyfi yerinde. Yolsuzluk deseniz diz boyu zaten o konuyu hiç girmiyorlar. Memleketin sorununu kim çözecek? Millet İttifakı olarak biz çözeceğiz. Haram yemeyeceğiz, haram yedirmeyeceğiz, kul hakkı yemeyeceğiz, kul hakkı yedirmeyeceğiz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kendisine bir milyonluk tazminat davası açtığını anlatan Kılıçdaroğlu, "Önce kendisine yürekten teşekkür ederim. Neden biliyor musunuz? Bütün bu anlattıklarımı hakimin önüne de koyacağım. Dışişleri Bakanlığından Trump'ın yazdığı mektubun gelmesini de isteyeceğim. Yargıya gideceğiz, verdiği için teşekkür ederim. Hatta ikinci bir dava açarsa yeniden teşekkür ederim. Bütün bunları ve daha fazlasını hakimin önüne koyacağım. Kime üzülüyorum biliyor musunuz? Hakime üzülüyorum. Bütün bu gerçekleri görüp ne yapacak?" dedi.