CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu. Siyasi partilerin, Anayasa'da demokrasinin vazgeçilmez unsurları olarak tanımlandığını söyleyen Kılıçdaroğlu, "Siyasi partileri kapatmak, onları farklı şekillerde topluma tanıtmak veya onları terör örgütleriyle bağlantılandırmak asla doğru değil." diye konuştu.
Böyle bir durumda devletin savcısının devreye gireceğini, hakimlerin gerekli kararı vereceğini belirten Kılıçdaroğlu, "Ama bu iş bir siyasi talimatla yapılırsa o doğru değil. Haksızlık kime yapılırsa yapılsın, kimin için olursa olsun, haksızlığa karşı çıkmak insan olarak bizim temel görevimiz. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytansa biz şeytan değil, insan olmak, haksızlığa karşı durmak istiyoruz." dedi.
Demokrasilerde en büyük hakemin millet olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, "Gidersiniz, o veriyorsa mesele yok, vermiyorsa zaten tarihin çöp sepetine atılırsınız. Böyle pek çok siyasi parti var. Demokrasi konusunda hepimizin duyarlı olması lazım. Demokrasiyi yalnızca kendimiz için değil bizim gibi düşünmeyenler için de istemeliyiz." ifadelerini kullandı.
"Provokasyonlara hazırlıklı olun"
Kemal Kılıçdaroğlu, CHP'li belediye başkanlarına, "Provokasyonlara hazırlıklı olun. İzmir benzeri provokasyonlar her yerde olabilir. Sizden en büyük isteğim, kentin seçimle gelen belediye başkanı olarak halkı sükunete davet etmenizdir. Kimse provokasyonlara pabuç bırakmasın." talimatı verdiğini aktardı.
Kılıçdaroğlu, "İzmir'de cinayeti işleyen kişi silahlı saldırı yapıyor. Bir kişinin silah ruhsatı alması için önce tam teşekküllü bir hastanede psikiyatri, ortopedi, nöroloji, göz, kulak burun boğaz ve dahiliye bölümlerinden 'sağlam' raporu alması lazım. Bu kişi 2016'dan beri psikiyatride tedavi görüyor. Peki buna 'sağlam' raporunu kim verdi? Psikolojik sorunları olan bir kişinin eline silah nasıl veriyorsunuz, nasıl tutuşturuyorsunuz? Savcılar herhalde bunu da inceleyeceklerdir." görüşünü paylaştı.
"Yeri geldiğinde 400 saat çalışan polis memurları var"
Polislerin, ciddi zorluklar içinde görev yaptığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, 2021'de yaklaşık 40 polisin intihar ettiğini hatırlattı. Kılıçdaroğlu, "Neden? Bir devlet memuru normalde haftada 160 saat çalışıyor. Polis memuru en az 240 saat çalışıyor. Yeri geldiğinde 400 saat çalışan polis memurları var. Bunun kim farkında? Grup başkanvekili arkadaşlarıma söylüyorum, bu konuyu da parlamentoya getirin." dedi.
Anayasaya göre angaryanın yasak olduğunu anımsatan Kılıçdaroğlu, "Polis eksiğiniz varsa dünya kadar işsizimiz var, açarsınız sınavı, yeni polisleri alırsınız. 240 saat, 400 saat çalışmak ne demek? Bunların da aileleri var, bunlar da çoluk çocuk sahibi. Üstelik bu kadar çalışıyorlar, hak ettikleri ücret bu kadar değil. Birileri söz vermişti '3600 ek gösterge' diye. Onu da unuttular. Haksızlık nereden ve kimden gelirse gelsin haksızlığa karşı çıkacağız." ifadesini kullandı.
"En büyük dert mutfak"
Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye'de ne olursa olsun sıradan vatandaşın derdinin mutfak ve ekonomi olduğunu dile getirerek, "Günün sonunda her akşam eve dönüyor; sofraya, buzdolabına bakıyor, aldığı aylığa, pazara gidince fiyatlara, alışverişe gidince etiketlere bakıyor. Fiyatların nasıl yükseldiğinin tanığı oluyor. Sonuçta en büyük dert mutfak. Tencere kaynamıyor. Binlerce çocuğun yatağa aç girdiği, 10 milyonun üzerinde işsizin olduğu bir Türkiye'den söz ediyorum. Ülkeyi 19 yıldır yönetiyorlar, Türkiye'yi bu noktaya getirdiler." sözlerini sarf etti.
Gaziantep'te bazı vatandaşların Suriyelilerden şikayetçi olduğunu, kentte ev kiralarının bu yüzden yükseldiğini dile getirdiklerini aktaran Kılıçdaroğlu, Gaziantep'te 700 bin Suriyeli'nin bulunduğuna işaret ederek, "Bütün vatandaşlarıma sesleniyorum, Allah'ın izni, milletin takdiriyle iktidar olduğumuzda ilk yapacağımız işlerden biri Suriyelileri Suriye'ye kardeşçe göndermek olacaktır." diye konuştu.
Irkçılık yapmadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Onların evlerini, yollarını, köprülerini, hastanelerini her şeyini yapacağız. Bizim müteahhitler yapacaklar. Kim finanse edecek? Avrupa Birliğinden alacağız. O zaman 'Kardeşim, güle güle.' diyeceğiz, davulla zurnayla kendi ülkelerine göndereceğiz ve Suriye'de barışı sağlayacağız. Kavga, savaş alanı, kan dökülen alan değil, bütün Ortadoğu'yu barış havzasına dönüştüreceğiz. Sözümdür bu. Herkes bir yere not yazsın. Görecekler bunu."
Kılıçdaroğlu, 2019'da artan borç stokunun 261 milyar lira olduğunu hatırlatarak, "Bunun 197 milyar lirası dolar karşılığı yeniden borçlanma. Kur artışından milletin sırtına gelen yük 67 milyar lira yani yüzde 26'sı. 67 milyar lirayı durup dururken vatandaşın sırtına yıkıyorsunuz. 2020'de 205 milyar liraya çıkıyor. 2021'in ilk üç ayında 24 milyar lira yeni borçlanma yapıyorlar ama kur artışının getirdiği maliyet 113 milyar lira. Sormak istiyorum, bu ülkede Türk Lirası yok mu? Kendi vatandaşından niye dolar üzerinden borçlanıyorsun? Çünkü vatandaş sana güvenmiyor." değerlendirmesinde bulundu.
"Silah fabrikalarını da birilerine pazarlamak istiyorlar"
İktidarın, her şeyi satarak bugüne kadar idare ettiğini savunan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Fabrikaları, arazileri, Türk Telekom'u sattılar. Her şeyi satarak bugüne geldiler. Satacak çok az şey kaldı. Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu'nu (MKEK) satmaya kalkacaklar. Tank Palet, Milli Savunma Bakanlığına bağlıydı, dolayısıyla bir kamu kuruluşuydu. İçinde çalışanlar da kamu elemanıydı ama bir düzenleme yaptılar, burayı birilerine peşkeş çekecekler. Sağlık Bakanlığını, Maliye Bakanlığını çekemiyorsunuz, çünkü anonim şirket değil. 'O zaman biz bunu anonim şirkete dönüştürürsek istediğimiz gibi satarız.' Tank Paleti yaptılar ve Katar Ordusu'na peşkeş çektiler. 'Şimdi MKEK'yi de anonim şirkete dönüştürelim, yeri zamanı gelince, Hazine'de para kalmadı, o zaman bunu da birilerine pazarlayalım.' Bu arayış içindeler."
Silah ve mühimmat üreten MKEK'nin, Anadolu'nun ortasında kurulan ilk entegre silah sanayisi olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"MKEK, Cumhuriyetin ilk yıllarında kurulan ve bugüne kadar gelişmesini sağlayan bir kurum. MKEK'yi hangi gerekçeyle anonim şirkete dönüştürüyorsun? Bana bir tek mantıklı gerekçe söylesinler, biz de 'Haklı, bunlar da anonim şirkete dönüşsün.' diyelim. Bu tayfa, bu Erdoğan tayfası Cumhuriyetten intikam almak istiyor. Silah fabrikalarını da birilerine pazarlamak istiyorlar. Paraya, dolarlara doymadınız mı?
Kırıkkalelilere de seslenmek istiyorum; her seçimde gittiniz, oylarınızı verdiniz. Taşeron işçilere kadro verilecekti, vermediler, sözlerinde durmadılar ama yine oy verdiniz. 10 bin kişi çalışıyordu; çoğunu işten attılar, emekli ettiler, yerine yeni işçi almadılar. Yine oy verdiniz. O fabrikayı alacaklar, satacaklar, şimdi diyorsunuz ki 'anonim şirkete dönmesin.' Kırıkkaleli kardeşime sesleniyorum, eğer 'dönmesin' istiyorsan bir tek adresi var, o da CHP.
Gideceksin, oyunu vereceksin. Sadece onu yapacağız? Hayır. MKEK'nin Ankara'daki Genel Müdürlüğünü de Kırıkkale'ye taşıyacağız. Fabrika orada. Bunu da Kırıkkaleliler bir yere not etsinler. 'Kılıçdaroğlu bu sözü verdi' desinler. İktidar olduğumuzda bu sözlerin bir bir nasıl yerine getirildiğini görecekler."
Kemal Kılıçdaroğlu, Ocak-Nisan döneminde 195 bin 904 kişinin bankalara olan tüketici kredisini, 148 bin 629 kişinin ise kredi kartı borcunu ödeyemediğini kaydederek, "Bankalar bunların tamamını icraya verdiler. İcra dairelerine 1 Ocak-11 Haziran arasında gelen yeni dosya sayısı 3 milyon 264 bin. 'Kredi kartı borcunu ödemedi' diye şahin kesilip icraya veriyorlar. 'Çiftçi borcunu ödemedi' diye traktörüne, tarladaki ürününe haciz koyup gereğini yapıyorlar. 'Borcunu niye ödemedin' diye esnafa da çöküyorlar. Devletin bankasından 750 milyon dolar kredi çekeceksin, yeri gelince ödemeyeceksin, saraylarda ağırlanacaksın, bir tek icra memuru bile etrafında gezemeyecek. Böyle bir adaletsizlik dünyanın neresinde görülmüş?" dedi.
"Gazeteciler 84 milyonun merak ettiği soruyu soramıyor"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yurt dışı gezilerine davet edilen gazetecilerin, 84 milyonun merak ettiği soruyu soramadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmede bulundu:
"Gazetecilik yapamıyorlar. Kalemini, düşüncesini satan adamdan gazeteci olmaz. Aynı soruyu sorabilirlerdi. Siz gitmeden önce '24 Nisan'ı soracağım' dediniz, neden sormadınız ve neden böyle bir cevap verdiniz, 'Hamdolsun, hiç gündeme gelmedi' diye? Şimdi ben soruyorum, 10 bin doları da soruyorum; çık, adam gibi cevap ver.
Adam gibi cevap vermezsen adam değilsin. Biliyorum feministler kızacaklar ama ne yapayım? Bulunduğu pozisyon itibarıyla yolsuzluklarla mücadele etmesi, Türkiye'nin çıkarlarını savunması lazım. Bulunduğu makam itibarıyla yolsuzluklarla mücadele etmiyor ve üstünü örtüyorsa, yolsuzluklardan besleniyorsa ve Türkiye'nin çıkarlarını savunmuyorsa oradan ayrılması lazım."