CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ATO Congresium'da, Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkan Adayı Mansur Yavaş ve bazı belediye başkan adaylarının kamuoyuna tanıtıldığı toplantıda konuştu.
TBMM Başkanvekili Levent Gök'ün tarafsızlığı nedeniyle, yasaya duyduğu saygı nedeniyle aday tanıtım toplantısına katılmadığını bildirdi.
Bu toplantıda Ankara'yı konuşacaklarını, Ankara'nın herkesin gönlünde yatan bir şehir olduğunu, güzel yönetilen, herkesin sokaklarında huzur içinde gezdiği bir Ankara istediklerini belirten Kılıçdaroğlu, Başkentin Kurtuluş Savaşı öncesinde ve sonrasında imece kültürü ile oluşturulduğunu ifade etti.
“Ankara 3 bin yıllık tarihi olan bir kent”
Kemal Kılıçdaroğlu, kente imece kültürünü Hacı Bayram Veli ve arkadaşlarının getirdiğini, Kurtuluş Savaşı sonrasında ise Atatürk ve arkadaşları tarafından bu kültürün sürdürüldüğünü vurgulayarak, "Ankara'nın başkent oluşunun özünde olan bu felsefedir. Birlikte yaşayacağız, birlikte mücadele edeceğiz. Hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği bir kent yaratacağız. Ankara 3 bin yıllık tarihi olan bir kent. Cumhuriyetin 100. yılında inşallah Sayın Mansur Yavaş Ankara'yı yönetecek." diye konuştu.
Cumhuriyet öncesinde Ankara'nın yoksulluk ve bataklık içinde bir şehir olduğunu anımsatan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşları Ankara'yı başkent olarak ilan ettikten sonra Ankara dünyanın ilk planlı kentlerinden biri olarak tarihe geçti. Ankara'yı Ankara yaptılar. O bozkırı yemyeşil bir Ankara yaptılar. Yemyeşil bir Ankara'ya dönüştüren o yıllarda çaba harcayan bütün Ankaralı büyükleri selamla ve saygıyla anıyoruz. Bozkırı yeşilliğe dönüştüren o dönemin kahramanları, bugün beton Ankara'yla, bir beton ormanıyla karşılaşacağımızı asla düşünmüyorlardı.
Onlar güzel bir Ankara'yı sürekli kılmak istiyorlardı. Ama olmadı. Bir beton ormanıyla karşı karşıyayız. Ama bunu değiştireceğiz. Bir kişinin gücü ve iradesiyle değiştireceğiz. O kişi ve arkadaşları Ankara'yı çağdaş bir kent haline getirecek, o kişinin adı Mansur Yavaş. Ankara'nın kaderini değiştireceğiz. 21'nci yüzyılın kendisinden söz edilen en görkemli başkentlerinden biri olacak Ankara."
"Üç şey istiyorum
CHP'li belediye başkanlarından üç şey istediğini belirten Kılıçdaroğlu, bunlardan ilkinin tüm çalışanların iş güvencesinin sağlanması olduğunu aktardı.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığını kazanmaları durumunda herkesin aşına ve işine saygı gösterileceğini bildiren Kılıçdaroğlu, ikinci olarak her kuruşun hesabını millete vereceklerini kaydetti.
Kılıçdaroğlu, "Çünkü harcanan her para milletin parasıdır ve millete hesabına vermek zorundayız. Sayın Yavaş da harcadığı her kuruşun hesabını millete ve Ankaralılara verecek." açıklamasını yaptı.
Üçüncü olarak hiç kimseyi ötekileştirmeyeceklerinin sözünü veren Kılıçdaroğlu, "Sayın Mansur Yavaş da aynı politikayı savunuyor. Hangi partiden, hangi inançtan olursa olsun sorunları varsa, o sorunları çözmek bizim boynumuzun borcudur. Biz insanları seviyoruz ve sorunlarını çözmek için her türlü çabayı göstereceğiz." diye konuştu.
"Türkiye Cumhuriyeti Devleti egemen güçlerin lütfuyla kurulan bir devlet değildir"
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, birkaç konuya daha değinmek istediğini vurgulayarak, bunlardan ilkinin ABD Başkanı Donald Trump'un, Twitter üzerinden Türkiye ile ilgili yaptığı paylaşım olduğunu aktardı.
Trump'ın, "Türkiye'yi ekonomik olarak mahvederiz." şeklindeki sözlerini eleştiren Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Bekledim ki en sert tepki iktidar kanadından gelsin ama en sert tepki gelmedi. Buradan açık ve net söylüyorum; bir sokak kabadayısının diliyle Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni hiç kimse tehdit edemez. Dünyada yaşayan hiç kimse şunu unutmasın; Türkiye Cumhuriyeti Devleti egemen güçlerin lütfuyla kurulan bir devlet değildir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin temelinde kan vardır, acı vardır, gözyaşı vardır, milyonlarca şehit vardır. Hangi gerekçeyle söylüyorum bunu? Çünkü bu ülkede egemen güçlere teslim olmamak için mücadele eden bir Kuvayımilliye vardı. Kuvayımilliyeci'ler vardı Anadolu'nun her bölgesinde, her kimlikten, her inançtan insanlar, kendi ülkelerinin bağımsızlığı için mücadele ettiler. Bizler onların torunlarıyız. Ve onlar sonra CHP'yi kurdular.
CHP'li olmak kolay değildir. CHP'li olmak egemen güçlere karşı inatla, kararlılıkla mücadele etmek demektir. CHP, avukat odalarında kurulan bir parti değildir. CHP savaş meydanlarında kurulan bir partidir. O nedenle Batı'nın egemen güçleri iktidarı kolayca tehdit ediyorlar. Sabaha kadar bekliyor, acaba sabah olsa da ben bir Trump'ı arasam diye. Bakabiliyor musunuz? Geldiğimiz noktayı görüyor musunuz?"
“Asla ve asla egemen güçlere teslim olmayacağız”
Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin 16 yılın sonunda "bir grup tefeciye" teslim edildiğini ileri sürerek, "Onlara muhtaç hale gelirseniz, onlar gelirler sizden ensenize vurup ağzınızdaki lokmayı alırlar ve siz sesinizi çıkaramazsınız. Ama bizler bu ülkenin yurtseverleri, bu ülkenin sessiz çoğunluğu asla ve asla egemen güçlere teslim olmayacağız. Teslim olunmaz bizim kitabımızda, inancımızda, karakterimizde, terbiyemizde yoktur, ahlakımızda yoktur." ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu, Osmanlı'nın borçlandığı için battığını, Düyun-u Umumiye'nin borç için kurulduğunu hatırlattı. Kılıçdaroğlu, AK Parti iktidarlarının Türkiye'yi yönettiği 16 yılda Londra'daki bir avuç tefeciye ödenen faizin 162 milyar 156 milyon dolar olduğunu söyledi.
"Neden ses çıkaramıyorlar? Tefecilere teslim oldukları, onların emirlerini dinledikleri için." ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, Cumhuriyeti kuranların yaptığı ilk işlerden birisinin, Osmanlı'nın borcunu son kuruşuna kadar ödemek ve egemen güçlere karşı onurlu ve dik durmak olduğunu vurguladı.
İktidarın, milletin parasıyla yapılan ne varsa sattığını belirten Kılıçdaroğlu, "Şimdi sıra askeri fabrikaları satmaya geldi. Sakarya'da 1975 yılında kurulan Tank Palet Fabrikası şimdi satılıyor. Özelleştirme adı altında birilerine peşkeş çekiliyor." diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, bu fabrikada, Türkiye'nin övündüğü Fırtına obüslerinin yapıldığını, tankların onarıldığına işaret ederek, "Eğer bu fabrika verimlilik açısından değerlendirilecekse Türkiye'de en verimli üçüncü fabrika. Sakarya'daki Tank Palet Fabrikası dünya sıralamasında beşinci sırada geliyor. Eğer yeniden böyle bir fabrika kurulacaksa bunun bedeli 20 milyar dolar. Yani o fabrikanın değeri 20 milyar dolar. Şimdi kalkıyorsunuz siz bunu özelleştiriyorsunuz." dedi.
"Yalan söylemek ayıp değil mi?"
Fabrikanın özelleştirilmesine ilişkin kararın Resmi Gazete'de yayımlandığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Sakarya'da yaptığı konuşmada "Bu özelleştirme değildir, işletme hakkının belli şartlar, süreler, kısıtlamalar dahilinde BMC'ye devredilmesidir." dediğini aktardı. BMC'nin kimin olduğunu gayet iyi bildiklerini dile getiren Kılıçdaroğlu, "Devleti yönetenlerin yapmaları gereken, halkına yalan söylememektir. Çünkü yalancıdan devlet adamı olmaz, yalandan millete hayır gelmez. Yalancı, dünyanın her tarafında itibar görmez. 'Özelleştirme değildir' diyor." ifadesini kullandı.
Resmi Gazete'de yayımlanan Cumhurbaşkanı kararını okuyarak, burada "özelleştirme" ifadelerinin bulunduğuna dikkati çeken Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Ne diyordu? 'Özelleştirme yapılmayacak' diyordu. Bereket yazmış, kararname var elimizde, kararname olmasa çark edecek, diyecek ki 'Ben öyle söylemedim' ama kararname var ve Resmi Gazete'de. Sen kalkıyorsun Sakarya'da açıklama yapıyorsun, 'Bu bir özelleştirme değildir' diyorsun. Yazdığına mı inanalım, konuştuğuna mı inanalım? Milletin önüne çıkıp yalan söylemek, devleti yönetenler için bir ayıp değil mi? Eğer bu ülkede 'milliyetçilik' diye, 'vatan sevgisi' diye bir kavram varsa eğer bu ülkede 'bayrak, vatan' diye bir inanç, bir sevgi varsa hiçbir devlet kendi askeri fabrikalarını yabancılara peşkeş çekemez."
"Dokuz sorunun cevabını bekliyorum"
Boya, tekstil fabrikası gibi fabrikaların satılabileceğini, ancak 20 milyar dolarlık askeri fabrikanın satılamayacağını vurgulayan Kılıçdaroğlu, şu dokuz soruyu yöneltti:
"Bir, fabrikanın özeleştirme işlemleri için değer tespit komisyonu oluşturulmuş mudur? Komisyon değer tespiti yapmış mıdır? İki, komisyon bir değer tespiti yaptıysa bu değer kaç liradır? Üç, fabrikanın özelleştirme işlemleri için ihale komisyonu oluşturulmuş mudur? Dört, ihale yapılmış mıdır? Yapıldı ise ne zaman ve nerede yapılmıştır? İhale hangi usule göre yapılmıştır? Soru beş, ihaleye kaç firma teklif vermiştir, verilen teklifler nelerdir? Öyle ya ihale olduysa belki birden fazla firma teklif vermiştir. Bizim de bunu bilmeye hakkımız var. Çünkü o fabrikalar, tüyü bitmemiş yetimin ödediği vergilerle kuruldu.
Soru altı, ihaleyi alan şirkete üretim ve satış garantisi verilmiş midir? Soru yedi, fabrikada çalışan askeri personel özelleştirmeden sonra da çalışmaya devam edecek mi? Edecekse askerlerimiz ihaleyi alan Katar şirketinin emrinde mi çalışacaklar? Bu çok önemli. İlk kez Türkiye Cumhuriyeti tarihinde yabancıların emrinde bizim subaylar, askerler çalışacaklar eğer bu olursa. Bu tablonun Türkiye'nin geldiği nokta açısından ne kadar vahim olduğunu düşünün.
Soru sekiz, tank, palet yapacak olan BMC şirketinin yüzde 49,9'u Katarlılara kaça satıldı? Size 'bedava verildiği' söylenen uçan sarayla bu ihalenin bir bağlantısı var mı? Soru dokuz, bu özelleştirmede bir ihlale yapılmadıysa bunun sebebi nedir? Hangi kanun size bu yetkiyi veriyor? Bu dokuz sorunun cevabını bekliyorum."
Kılıçdaroğlu, egemen güçlerin teslim aldığı bir yönetimin, ülkenin çıkarlarını savunamayacağını ifade ederek, "Onlar, yabancılar tarafından teslim alınmışlardır. Osmanlı'nın son dönemlerinde yaşadığımız tablonun bir benzerini 21. yüzyılın Türkiye'sine yaşatıyorlar." diye konuştu.
"Her vatandaşımız oy verecek"
Vatanı, milleti, bayrağı, halkı, bu ülkenin çocuklarını sevdiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, bu kapsamda yerelden bir çalışma başlatacaklarını söyledi.
"Diyorlar ki 'Efendim YSK'ye güvenmiyorsanız, seçimlere girmeyin.' Biz, YSK'ye güvenmiyoruz ama seçimlere katılan milyonlara, halkımıza güveniyoruz." diyen Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz, sandık ittifakı yapacağız. O sandıkta bizim adaylarımıza her partiden vatandaşlarımız oy verecek. Neden? Çünkü bizim belediye başkanlarımız hiç kimseyi ötekileştirmeyecek, harcadıkları her kuruşun hesabını millete verecek, namuslu, dürüst, ahlaklı ve adaletli olacaklar. Pozitif ayrımcılığı gecekondu bölgelerinden, fakir fukaradan başlatacaklar ama fakir fukaraya yardım yaparken onun yoksulluğunu teşhir etmeyecekler.
Çünkü bizim inancımıza göre sağ elin verdiğini sol el görmeyecek. Bunu Mansur Yavaş yapacak. İnanıyorum ve güveniyorum Sayın Mansur Yavaş önümüzdeki 5 yıl içinde Ankara'yı dünyanın merkezi haline getirecek, Ankara'yı konuşulan, turist çeken bir kent haline getirecek. Yemyeşil, güzel, caddelerinde rahat rahat yürüyeceğimiz, aydınlık bir Ankara'ya hepimiz birlikte kavuşacağız."
Kaynak: AA