Haber ajanslarına geçtiğimiz gün son dakika olarak düşen görüntüler gözleri bir kez daha Kıbrıs’a çevirdi… Türklerin ve Rumların birlikte yaşadığı Pile’de yapılacak yol çalışmalarına Birleşmiş Milletler (BM) unsurlarının beton bloklar ve zırhlı araçlarla karşı koymak istemesi üzerine başlayan gerilim şimdilik durulmuşa benziyor.
BM araçlarının ve askerlerinin ‘itilerek’ alan dışına çıkarılması sonrasında akla gelen ilk sorulardan biri “Barışın tesisi için bölgede bulunan BM güçleri neden böyle davrandı?” oldu. Hem bu sorunun yanıtını hem de meselenin uluslararası hukuk penceresinden nasıl göründüğünü Türkiye’nin bu alandaki en yetkin isimlerinden biri olan Prof. Dr. Selami Kuran ile konuştuk…
Hukuken son derece ‘sorunlu’ bir müdahale
Söz konusu gelişmeleri yorumlarken belki de sonda söyleyeceğini ilk baştan söylüyor Prof. Dr. Kuran ve Pile Köyü’nde yaşananların hem BM mevzuatı hem de uluslararası hukuk açısından sorunlu bir müdahale olduğunun altını çiziyor.
BM’nin kuruluş amacını en temel haliyle ‘dünyada barış ve istikrarın sağlanması’ olarak ifade eden Kuran, BM barış gücünün sadece Kıbrıs’ta değil dünyanın dört bir yanında görev yaptığını anımsatıyor.
Söz konusu barış gücü misyonunun potansiyel çatışmaları önleme görevinin yanı sıra ‘insani yardım faaliyetlerinin güvenli şekilde sağlanması’ gibi bir sorumluluğu olduğuna değinen Kuran, KKTC’de yaşananlara bakıldığında kurumun her iki görevini de tam anlamıyla yapamadığını söylüyor.
“KKTC’yi tanımadıkları için çözüm üretemiyorlar”
BM’nin KKTC’yi tanımadığını ve bu nedenle de muhatap almadığını sözlerine ekleyen Prof. Dr. Selami Kuran’a göre sorunun temelinde yatan detaylardan biri de bu…
“Muhatap almadıkları için ortaya bir çözüm de sunamıyorlar” diyor Kuran ve KKTC tarafının olayların başlamasına sebep olan yol çalışmaları hakkında neredeyse 1 yıl önceden BM’ye bilgi verdiğini anımsatıyor. Söz konusu alanın 11 kilometrelik bir bölgeyi kapsadığını ve bunun 7 kilometresinin KKTC tarafında 4 kilometresinin ise ‘yeşil bölgede’ bulunduğunu hatırlatıyor.
“Yol çalışması insani yardım faaliyetidir”
Prof. Dr. Selami Kuran, işte tam da bu noktada meselenin belki de ‘bam teline’ dokunuyor ve söz konusu yol çalışmasının ‘insani bir yardım faaliyeti’ olduğunun altını çizip, BM’nin neden haksız olduğunu anlatıyor:
“Söz konusu köyde yaşayan insanlar var. Ve KKTC tarafı bu köyde yaşayanların en doğal hakları olan ulaşım hususunu çözmek istiyor. Eğer bu yol yapılmazsa köyde yaşayanlar farklı güzergahlar kullanacak, önceden izin almak zorunda kalacak, sıraya girecek. Ve normalde çok kısa sürmesi gereken bir ulaşım için saatlerce yol gidecek...
KKTC yönetiminin bu adımı altını çizerek söylüyorum ‘insani amaçlı bir ulaşım’ için atıldı. Karşı taraftakiler bunu askeri açıdan ele alıyor. Hukuken eğer bir iddianız varsa ispat etmekle yükümlü olursunuz. BM ya da Rum Yönetimi eğer elinde ispat edecekleri bir bilgi ya da belge varsa paylaşsın. Ancak yok. Çünkü burası tamamen insani amaçlarla açılan bir yol.
Bölge halkının en temel insani ihtiyacını karşılamak için bir adım atılıyor ancak BM hem kuruluş amacına hem de bölgede bulunma misyonuna tam tersi bir tutum sergileyerek buna karşı koymak istiyor. Neresinden bakarsanız bakın ne mantıken ne de hukuken doğru bir tarafı yok bunun.”
BM Rumların yönlendirmesiyle hareket etmemeli
BM Barış Gücü’nün 1974’teki Kıbrıs Barış Harekatı sonrasından bu yana Ada’da Rum tarafıyla hareket eden bir görüntü çizdiğine de vurgu yapan Kuran, BM’nin aradan geçen yarım asırlık süreçte Rum tarafına sürekli göz yumduğu görüşünde.
Gelinen noktada BM’nin söz konusu KKTC olduğunda insani yardıma bile müdahale eder duruma düştüğünü anlatan Kuran’a göre yaşananların hukuken izahı mümkün değil.
Ada’da tansiyonun yükseldiği olaylarda BM’nin görevini yapmadığına işaret eden Prof. Dr. Selami Kuran, sözlerini şöyle tamamlıyor:
“Türk bayrağını indirmeye çalışan Rum vatandaşını hatırlayalım. Orada da BM Barış Gücü müdahale etmedi. Olaylar bir noktadan sonra çığırından çıktı ve Türk Bayrağı doğrudan hedef alındı.
BM’nin Ada’da neden bulunduğunu iyi anlaması gerekiyor. Orada potansiyel çatışmayı engellemek için varlar. Çatışma riski iki taraf arasında olur. Siz taraflardan birini tanımazsanız o zaman görevinizi de layıkıyla yapamazsınız. Bu nedenle BM’nin hem kendi kuruluş amacına hem de uluslararası hukuka göre hareket etmesi ve Ada’da hakkaniyetli bir pozisyona geçmesi kurumun imajı açısından da çok önemli.”