Alfa, beta, gamma, delta, delta plus, lambda, mu ve son olarak omicron Türkiye dahil dünya genelinde görülen ana varyantlardan.
Uzmanlar Wuhan’da çıkan ilk virüsü “vahşi suş” olarak tanımladı.
COVID-19’un ilk varyantı Eylül 2020’de İngiltere’de görülen alfa oldu. 50'den fazla ülkeye yayıldı ve mutasyona uğramış farklı türleri de tespit edildi.
Beta, Güney Amerika’da ortaya çıkıp, 20’den fazla ülkeye yayılırken, gamma da ilk kez Brezilya’da tespit edildi ve 10’dan fazla ülkeye yayıldı.
En güçlü ve ölümcülü "delta varyantı"
Uzmanların en etkili ve ölümcül olarak nitelendirdikleri varyant ise delta oldu. İlk kez Hindistan’da görüldü. İngiltere’de baskın varyant olarak kabul edildi ve diğer varyantlara oranla dünya genelinde hızla yayıldı.
İlk kez Peru’da ortaya çıkan lambda ise 30 civarı ülkede görüldü. Ağustos 2021’de Kolombiya’da ortaya çıkan mu varyantı için DSÖ, “incelenmesi” gereken varyantlar arasında olduğuna dikkati çekti, Güney Amerika ve Avrupa’da vakalar olduğunu açıkladı.
Ve son olarak da omicron varyantı oluştu. Şimdiye kadarki varyantlar arasından hızlı bulaşmasıyla sıyrılıyor. Ancak öldürücülüğü delta kadar değil.
Varyantlar virüsün yapısını nasıl değiştirdi?
Peki, bu varyantlar virüsün yapısını nasıl etkiledi? Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Mustafa Çörtük ve Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Seniha Şenbayrak, ile konuştuk.
Doç. Dr. Seniha Şenbayrak, “Varyantlar, virüsün yapışma yerindeki spike proteininin içindeki omino asit dizilimlerini değiştiriyor. Virüsün en çok spike proteininde değişiklik yapmasının nedeni de en çok bu proteinle insan hücresine tutunuyor olması” diyor.
Şenbayrak, bu zamana kadar virüsün yapısını en çok delta ve delta plus varyantlarının değiştirdiğini belirterek, omicron dışındaki bütün varyantlarda virüsün akciğerlere kadar indiğini fakat omicronda bunun tam tersi olduğunu ve üst solunum yollarında kaldığını ifade ediyor.
Doç. Dr. Mustafa Çörtük ise omicron varyantı için birkaç hafta içinde vaka sayılarının artacağı ve ardında hızla düşeceğine dikkati çekerek şunları söylüyor:
“Omicronun bu kadar hızlı bulaşması ve ölümcüllüğünün bilindiği gibi az olması da iyiye işaret olarak olabilir. Koronavirüs ailesinden olan SARS ve MERS virüsleri de COVID-19’a göre bulaşıcılığı düşüktü fakat öldürücülüğü oldukça yüksekti.
Ancak her iki virüste kendi kendini bitiren birer mutasyona uğradı ve birkaç yıl içinde etkisini azalttı.”
“Antikor gelişiminin yaygın olmasıyla pandemi bitebilir”
Uzmanlar, COVID-19 virüsü için çok hızlı yayılan ve ölümcüllüğü düşük bir varyantın ardından hastalığı geçiren birey sayısının çok olmasıyla antikor gelişiminin yaygın hale geleceğini ve virüsün tutunacak yer bulamayıp pandemiyi bitirebileceğini belirtiyor.
Bulaşıcılığı ortadan kaldıracak bir mutasyon gelişmesi gibi bir durumunda ise sorun tamamen çözülebilir.
Unutulmamalı ki yaklaşık 100 yılda bir virüslerin sebep olduğu pandemiler meydana geliyor. O yüzden Önümüzdeki yıllarda başka bir virüs ailesi veya varyantlara karşı tedbirli olmayı sürdürmeliyiz.