AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, Sancaktepe Recep Tayyip Erdoğan Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen AK Parti AR-GE ve Eğitim Başkanlığı Teşkilat Akademisi programında partililere hitap etti.
Kurtulmuş, ekonomi gündemine de değindiği konuşmasında, "Büyük bir kısmı Türkiye'den değil, küresel ekonomideki dalgalanmalardan kaynaklanan bu durumu en kısa zamanda aşacağız. Özellikle hayat pahalılığı karşısında vatandaşlarımızın yükünü azaltarak yolumuza devam edeceğiz" dedi.
''Vatandaşlarımızı ezdirmeyeceğiz''
Kurtulmuş, "Hayat pahalılığının ortaya çıktığı aralık ayının ilk haftalarından itibaren söylediğimi şimdi bir taraftan Türkiye'nin üretim gücünü artırıp Türkiye'nin küresel markalarla rekabet etmesini sağlamak için mücadele ederken diğer taraftan hayat pahalılığının ortaya çıkardığı sonuç dolayısıyla Vatandaşlarımızı ezdirmeyeceğiz. diye söz verdik mi? Türkiye'de Cumhurbaşkanımızın açıkladığı asgari ücret 4 bin 253 lira, tarihi bir artış ortaya koydu, milletimizin için hayırlı, uğurlu ve bereketli olsun" diye konuştu.
Kurtulmuş, bu haftadan itibaren memurların ve emeklilerin alım güçlerinin azalmaması için gerekli düzenlemelerin yapılacağını belirterek, halkın refah içinde büyümeye devam edeceğini vurguladı.
''Türkiye'nin 19-20 yıldaki başarısı tesadüfi bir başarı değildir''
"Yeniden Büyük Türkiye" kavramın her alanda büyümeyi ve gelişmeyi ifade ettiğini dile getiren Kurtulmuş, şunları söyledi:
"Tarih boyunca içinde bulunduğumuz coğrafya, dünyanın en zor coğrafyasıdır. Hatta Malazgirt'ten bu yana bu topraklarda rahat ve huzur içerisinde geçen neredeyse bir günümüz olmamıştır. Hele hele bu günlerde dünyanın büyük değişimler yaşadığı, hem ekonomik sistemlerin köklü şekilde değiştiği, güç mücadelelerinin alabildiğince yoğunlaştığı bu dönemde, Türkiye'nin merkezinde bulunduğu coğrafya fevkalade önemli bir hale gelmiştir.
Kafkaslar, Balkanlar, Karadeniz, Akdeniz, Orta Doğu, Kuzey Afrika... Yakın coğrafyamıza baktığımız zaman bütün dünyanın büyük güçlerinin kapıştığı, mücadele ettiği, rekabet ettiği, hatta çatışma içine girdiği bölge burasıdır. Bu saydığım bölgeyi hilal olarak görünce tam ortası Türkiye ve Anadolu kıtasıdır. Burası yine küresel bir meydana okumayla karşı karşıyadır. Bu bölgede ayakları üzerinde zor duran, milletine güvenmeyen, devletiyle milletinin ayrı telden çaldığı, sanayisinin, makinelerinin, İHA'larının, SİHA'larının, savunma sanayisinin olmadığı, elindeki tüfeğinin kurşunlarının dışarıdan geldiği bir Türkiye olamaz. Onun için Türkiye'nin 19-20 yıldaki başarısı tesadüfi bir başarı değildir."
"Helalleşme" söylemine tepki
Türkiye'nin yeniden büyük olmasının siyasi bir hedeften çok mecburiyet olduğunu, güçlü şekilde ayakta duramayanın dünyanın büyük güçlerinin paçavrası olacağını söyleyen Kurtulmuş, Türkiye'nin doğru bir istikamette devam ettiğini, bu istikamette daha yürünecek çok yol olduğunu anlattı.
Konuşmasında CHP'nin "helalleşme" söylemine değinen Kurtulmuş, şöyle konuştu:
"Akıl hocaları iyi akıl vermiş. Helalleşme tabirinin milletin büyük çoğunluğuna ait değerlerden kaynaklanan bir tabir olduğunu bilen birileri bu aklı vermiş. Ama dökme suyla değirmen dönmüyor. Helalleşmeden bahsediyorsunuz, bunu hiç eleştirmiyorum. Ama gelin helalleşecekseniz önce bu milletten özür dileyeceğiniz şeyleri size hatırlatalım. 28 Şubat'ın o anlı şanlı ufacık çocuklarımızı ikna odalarına sokarak faşist Almanya'daki ikna odalarına benzer işleri üreten ve onları hortlatan CHP zihniyeti değil miydi?
O icraatları yapan kişi sonraki dönemlerde CHP'nin en anlı şanlı milletvekillerinden birisi olmadı mı? 27 Nisan muhtırasının hazırlandığı dönemde orduyu göreve çağıran, sokaklara çıkarak bir darbe teşebbüsünün olmasını ima eden ve AK Parti'den kurtulmak için gerekiyorsa ordunun göreve gelmesinin sinyallerini verenler CHP zihniyeti değil miydi? Aynı şekilde eski bir bakanın, hem de en makul olanlardan birisi zannettiklerimizden 'Ben başörtülü bir savcı ve hakimin olduğu mahkemede yargılanmak istemem, çünkü orada taraf tutarlar.' dediğini dün gibi hatırlıyoruz.
Bundan dolayı özür dilemek gerekmez mi? Bunların hepsini geçtik. Yılın son haftasında maalesef CHP'nin sözcülerinden birisi tam da bir asır, bir buçuk asır önce söylenen sözlere benzer bir şekilde bu milletin inançları ve değerleriyle ne kadar kavgalı olunabileceğini ortaya koydu.
4-6 yaş arası çocuklar için Kur'an kurslarının Türkiye'nin Orta Çağ'a geri dönmek olduğunu, bunun asla kabul edilemeyeceğini söyledi. Cehaleti bundan ibaret olsa 'Söylemiş geçmiş.' dersiniz. Arkasından Kur'an eğitimi verilen insanların fizikte, matematikte, kimyada ve astronomide hiçbir şeyden anlamayan cahiller sürüsü olduğunu söylemek gibi büyük bir cehaleti ortaya koydu."
''Orta Çağ karanlığının en koyusudur''
Numan Kurtulmuş, dünyanın en büyük medeniyet coğrafyalarından Endülüs ve Maveraünnehir'de İslam kültürüyle yetişen alimlerden örnekler vererek, CHP'nin bu söylemini eleştirdi.
Milletin değerleri ve kökleriyle bütünleşik olmanın önemine işaret eden Kurtulmuş, "Kur'an'ın gölgesine eğitim verildiği zamanlarda İbn Haldunları, İbn Rüşdleri, Harezmileri, Ali Kuşçuları, Uluğ Beyleri... 'Onlar çok uzak, görmüyoruz' diyorsanız, gelin anadolu coğrafyasına Mimar Sinanları, Itrileri, Erzurumlu İbrahim Hakkıları yetiştirmiş olan büyük medeniyetin Kur'an'dan neşet ettiğini bilmemek ise cehaletin daniskasıdır, cehaletin en koyusudur, Orta Çağ karanlığının en koyusudur" diye konuştu.
Kurtulmuş, CHP'nin değişmesinin zor olduğunu aktararak, "Ben de hakikaten 'Helalleşme' deyince 'Acaba CHP değişiyor mu?' diye düşünüyorum. Maşallah CHP'nin sözcüleri, önde gelenleri CHP'nin aynı CHP olduğunu, dün ne ise bugün de aynı olduğunu, hiç değişmediğini, öyle görünüyor ki kolay kolay da milletin değerleriyle barışmayacağını milletin gözüne soka soka anlatıyorlar" dedi.
2023, 2053, 2071 hedeflerine değinen Kurtulmuş, AK Parti'nin bir dava hareketi olduğunu, geleceği kurma hedefinde olduklarını, 84 milyonun partisi olduklarını dile getirerek, AK Parti'nin devlet partisi olmadığını belirtti.
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel ne demişti?
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, 29 Aralık'ta yaptığı konuşmasında, milli eğitim politikalarını eleştirerek şu ifadeleri kullanmıştı:
"Eğitimde birlik var, kanunu var. Okul öncesi eğitim Diyanet'in işi mi Milli Eğitim'in işi mi? Sübyan mekteplerini kurmuşlar, kurumsallaştırmayı zorunlu yapmaya çalışıyorlar. Bu kafayla, bilimin B'si, fiziğin F'si, matematiğin M'si de olmuyor üniversiteye gidince. Çocukları bütün dünya nasıl yetiştiriyorsa öyle yetiştirmek varken bir ortaçağ zihniyetine yönelmenin, bunu kurumsallaştırmaya çalışmanın ne bu Cumhuriyet'e ne bu millete faydası var; ne de Anayasa'ya uygunluğu var."