AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mahir Ünal, partisinin İl Danışma Kurulu toplantısı için geldiği Osmaniye'de partililere seslendi.
Ünal, TBMM İçtüzüğü değişikliği için Meclis Başkanı İsmail Kahraman'ın yaptığı çağrıya CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun verdiği yanıta değindi.
Kılıçdaroğlu'nun Meclis Başkanının çağrısına "Ben katılmam" yanıtını verdiğini belirten Ünal, şunları ifade etti:
"Peki niye katılmıyorsun? 'Ben genel başkanım, liderim, Ben onlarla eşit miyim ki katılacağım.' dedi. Meclis Başkanı grup başkanlarını çağırdı. Mecliste asıl olan nedir grup başkanıdır. Sayın Devlet Bahçeli grup başkanıdır. Sayın Başbakanımız grup başkanıdır. Kemal Kılıçdaroğlu da grup başkanıdır. Verilen yanıt neydi? 'Bu davet mevzuata uygun ama siyasi etiğe, teamüllere uygun değil.' denildi. Eğer siyasi etiği, siyasi teamülleri konuşacaksak bu kadar seçim kaybetmiş bir genel başkanın o koltukta oturmaması lazım. Siyasi teamüllerden bahsedeceksek, lider olabilmek için seçim kazanmak gerekir. Sen bugüne kadar kendi kongrelerin dışında başka seçim kazanmadın. Sen lider falan değilsin. Hangi liderlikten bahsediyorsun?"
15 Temmuz'dan sonra milletin bir şeyin farkına vardığını dile getiren Ünal, "Siyasi görüşlerimiz farklı olabilir. Ama devletin bekası olunca hepimizin bir arada olması gerektiğini gördük. Aynı bayrak altında toplanmamız gerektiğini gördük. Burada sayın Devlet Bahçeli'ye devlet adamlığı için teşekkür ediyorum. Devlet adamlığı nasıl bir şeydir, devletin bekası söz konusu olunca ne yapılması gerekir kendisi göstermiştir" diye konuştu.
"Senin kontrollü şekilde kaçtığın havaalanına indi"
Ünal, CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun 15 Temmuz darbe girişimi için kullandığı "Kontrollü darbe" ifadesini eleştirerek, şunları kaydetti:
"Sayın Devlet Bahçeli bunu yaparken Kılıçdaroğlu ne yaptı? FETÖ'cülerin kullandığı ve 15 Temmuz gecesi bu milletin tanklara, helikopterlere, uçaklara, mermilere, bombalara rağmen koruduğu devletini ve püskürttüğü darbeyi itibarsızlaştırmak için FETÖ'cülerin kullandığı 'kontrollü darbe' ifadesini kullandı. O gece, her şeyin kontrolden çıktığı, Cumhurbaşkanımızın, Başbakanımızın, milletimizin her şeyi kontrol altına almaya çalıştığı o gece kontrollü olan tek şey, ana muhalefet partisi genel başkanının havaalanından kontrollü şekilde kaçışıydı. 2 yıl önce kendisiyle yapılan bir mülakatta, 'Darbe olsa ne yaparsınız?' sorusuna, 'Tankların üzerine çıkarım.' dedi. O gün tanklar oradaydı. Niye çıkmadın? Senin laf ettiğin bu hareketin, milletin lideri Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan o gece ne yaptı biliyor musun? Uçağına bindiğinde pilot, 'Uçuşumuz güvenli değil. Hava Kuvvetleri kontrollü değil. İneceğimiz havaalanı devletin kontrolünde değil.' dediğinde, hatta Yunanistan ya da Katar dendiğinde ne dedi? 'Benim yerim milletimin yanıdır. Öleceksek, milletimle birlikte ölürüm.' dedi ve bir belirsizliğe uçtu. Allah yardım etti. O havaalanına, senin kontrollü şekilde kaçtığın havaalanına indi. 'Öleceksem milletimle beraber ölmem gerekir.' dedi. Bir adamın adamlığı, ölümle karşı karşıya kaldığında ortaya çıkar unutmayın."