TBMM Dijital Mecralar Komisyonu, AK Parti Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman başkanlığında toplandı.
Komisyon, Koç ve Sosyal Medya ve Dijital Güvenlik Eğitim Araştırma Merkezi Başkanı Prof. Dr. Levent Eraslan'ın "Dijital Dönüşüm ve Dijital Gelecek Sunumu" başlıklı sunumlarını dinledi.
COVID-19 salgınının dijital dönüşümü hızlandırdığına dikkati çeken Yayman, "Küreselleşme olgusunun hızlanması devlet-vatandaş ilişkisini radikal bir biçimde değiştirdi." dedi. Yayman, sosyal platformların Berlin, Londra'da hangi normlara uyuyorlarsa Türkiye'de de aynı normlara uyması gerektiğini söyledi.
"İnternette 7 saat 57 dakika geçiriyoruz"
Koç, sunumunda Türkiye'de günlük internet kullanımının 7 saat 57 dakika olduğunu belirtti. Vatandaşların günlük uyuduğu süre kadar internette vakit geçirdiğine dikkati çeken Koç, Türk halkının internette dünya ortalamasından 1 saat fazla vakit geçirdiğini söyledi.
Koç, e-Devlet uygulamaları ile ilgili de bilgi vererek "2008'te açıldı e-Devlet, 22 hizmetle başlamıştık. Bugün geldiğimizde 836 kurumun 6 bin 116 hizmetinin e-Devlet'te olduğunu söyleyebiliriz. Hedefimiz bütün hizmetlerimizi dijital yapmak, hizmet kapsamının genişletilmesi ve bütünleşik hizmet dediğimiz bir konsepte doğru gidiyoruz" diye konuştu.
e-Devlet uygulamalarının kullanım oranlarını da anlatan Koç, şunları söyledi:
"16 yaş üzeri vatandaşlarımızın yüzde 88'i e-Devlet kapısını kullanıyor. Yaş aralıklarına göre da bakıyoruz 16-29 yaş arasında nüfusun yüzde 80'i, 30-44 yaş aralığında yüzde 97 oranında kullanıyor. 45-64 arası nüfusumuzun yüzde 92'i kullanıyor. Biz farkına vardık ki 65 yaş üzeri vatandaşlarımızın e-Devlet kapısını çok kullanmadığını fark ettik. Yeni bir proje başlattık. 65 yaş üzeri ve e-Devlet'i hiç kullanmamışsa biz evlerine gidiyoruz ve şifreyi veriyoruz. Vatandaşlarımızın hem evlerinden çıkmamalarını sağlıyoruz yarım saatlik gibi bir sürede dijital teknolojileri kullanma eğitimi veriyoruz. Şu ana kadar başvuran vatandaşlarımızdan 42 bin kişiye e-Devlet hizmeti vermiş olduk. Amacımız 65 yaş üzeri vatandaşlarımızın bu hizmeti kullanmasını sağlamak."
Koç, yapılan memnuniyet anketinde yüzde 95 oranında bir memnuniyetin ortaya çıktığını vurguladı.
e-Devlet'e 2008 yılında giriş rakamlarının 5 bin olduğunu ifade eden Koç, "2019 yılında 1,1 milyar, geçen sene 2,3 milyar kez, bu sene de kasım ayına kadar 2,7 milyar ve sene sonuna kadar da 3 milyarı bulabilir. Vatandaşlarımız evlerinden 3 milyar kez kamu hizmetlerini alabilir oldular." dedi. Koç, bunun çok büyük ekonomik katkı olduğunun da altını çizdi.
Koç, BM'nin e-Devlet gelişmiş endeksi sıralamasında 2020 yılında Türkiye'nin 193 ülke arasında 22. sırada ve vatandaşların e-Katılım endeksi sıralamasında da 23. sırada olduğunu bildirdi.
"Yapay zeka küresel ekonomiye 15 trilyon dolar katkı sağlayacak"
Yapay zekaya ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Koç, "Yapay zeka, 2030 yılında küresel ekonomiye 15 trilyon dolarlık ilave büyüme sağlayacağı öngörülüyor. Önümüzdeki 5 yıl içerisinde kullanılan tüm kurumsal yazılımların hepsinde mutlaka yapay zeka yer alacak" diye konuştu.
Koç, yapay zekanın bir tercih olmaktan çıkacağına dikkati çekerek "Ulusal Yapay Zeka Stratejisi"nin hazırlandığını anımsattı.
Türkiye'nin 2025 hedefinde, yapay zekanın GSMH'ye katkısının yüzde 5'e çıkarılması ve 50 bin yapay zeka uzmanının yetiştirilmesinin olduğunu vurgulayan Koç, bu alanda ilk 20 ülke arasına girilmesinin hedeflendiğini kaydetti.
Türk Beyin Projesi'ni anlattı
Koç, yapay zeka ile ilgili Gazi Üniversitesi ile "Türk Beyin Projesi"ni hayata geçirdiklerini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu projede MR verilerini toplayarak, yapay zeka ile destekleyerek karar destek sistemi oluşturduk. OECD ülkelerinde her yıl bin kişiye 52 MR çekiliyor. Türkiye'de her bin kişi için 119 MR çekiliyor. Gazi Üniversitesi ile proje gerçekleştirdik, amacı sağlık personelimizin yerini almak değil, onların işlerini kolaylaştırmak. Çekilen MR'lardan oluşan verilerle bir yapay zeka ile anomalileri çok hızlı şekilde belirleyen bir sistem kurabilmekti. Bu sistemimiz aktif olarak çalışıyor. Sistem şöyle çalışıyor, geçen gece saat 02.00'de bir vatandaşımızın beyin MR'ı çekildi, taksiye biner binmez sistem alarm verdiği için doktorumuz aradı, acile aldık. Evinde olsaydı sağlık problemleri yaşayacağı söylendi."
Koç, sağlık alanında yapay zekanın sadece "karar destek sistemi" olduğunu söyledi.
Siber saldırılar nasıl yapılır?
Savaştan daha önemli bir riskin siber saldırı olduğunu vurgulayan Koç, "Kara, hava, deniz ve uzaydan sonra beşinci savaş ortamının siber uzay olduğu anlamına geliyor. Üstelik bu yeni savaş ortamında kilometrelerce uzaktan, daha az riskle, daha kısa zamanda daha fazla saldırı yapmak mümkün." dedi.
Koç milletvekillerinin siber saldırıların nasıl yapıldığı yolundaki sorusunu da şöyle cevaplandırdı:
"Siber saldırıların yüzde 85'i insan kaynaklıdır. Öncelikle bir kurumu ele geçirmek istiyorsanız, o kurumun çalışanlarından bir tanesinin kullanıcı adı, şifresini ele geçiriyorsunuz. Önce bilgi toplarsınız, o bilgiyi topladıktan sonra bir tane hedef belirlersiniz. Öncelikle içeri girmeniz lazım. O kullanıcının sosyal medyasına mesaj atarsanız, buna 'oltalama saldırısı' deriz. O kullanıcı size eliyle kullanıcı adını ve şifresini verir. Sonra siz sisteme girince 'zıplama' dediğimiz sunucular arasında kendi yetkinizi yükseltmeye başlarsınız. Tanıdığınız bir dostunuza bir bilgi notu atarsınız, ama bilgi notu arasına bir yazılım eklersiniz, o arkadaşınız 'bana bilgi notu' yollamış dersiniz ev açarsınız sizin hesabınız ele geçirilir, böyle böyle en üst yetkilendirilmiş kişinin hesabına erişildikten sonra zararlı yazılım uyuyacak şekilde sunucuların içine konulur. Akıllı zararlı yazılımlar kendilerini normal trafik gibi hissettirirler. Takip edilmesi çok zordur."
Vatandaşların çoğunun hayatının internete bağlı ortamda olduğunu hatırlatan Koç, Türkiye'de en çok hacklenen şeyin çocuk-bebek kameraları olduğunu anlattı.
"Siber kahramanlar yaratmak istiyoruz"
Koç, Türkiye'nin siber güvenliğinin sağlanması için "siber kahramanlar" yaratmak istediklerini belirtti. "81 ilde 81 siber kahraman" projesi başlattıklarını aktaran Koç, "Bizim için onlar sınırlarımızı koruduğu gibi siber vatanımızı koruyan kahraman. Siber güvenlik farkındalığını artırmak istiyoruz. Siber zeka yarışmaları düzenliyoruz, ilkokul, ortaokul, lise ayrı ayrı olmak üzere geçen sene 1,5 milyon oldu katılım. Projemiz Azerbaycan tarafından çok beğenildi adını değiştirerek orada da yapacağız" diye konuştu.
Koç, siber güvenlik meslek lisesi de açtıklarını, okulun İstanbul'daki Teknofest'in içinde olduğunu ve fen lisesine gidecek yüzde 1'lik dilime giren çocukların bu lisede eğitim gördüğünü anlattı.
Dijital dönüşümün her alanı kapsadığına işaret eden Koç, yazılımcıları yapay zekaya yönlendirmek istediklerini ifade etti.
Koç, e-Devlet'e girişi siber saldırılara karşı korumak için algoritmalar geliştireceklerini anlattı. İkinci bir doğrulama getirmek için çalıştıklarını vurgulayan Koç, "T.C. kimlik numaranızın bilgisini artık herkes biliyor. Yeni kimlik kartlarımızda biyometrik verilerimizi koyabiliyoruz. Parmak doğrulaması, göz retina doğrulaması gibi doğrulamalarla kötü niyetli hackerlerin işini zorlaştıracak algoritmalar gelecek." diye konuştu.
"Türkiye sahte habere maruz kalmada birinci ülke"
Eraslan ise sunumunda en çok kullanılan sosyal medya platformlarının Youtube, Instagram, WhatsApp ve Facebook olduğunu açıkladı. Türkiye'deki Facebook kullanıcı sayısının 38 milyon olduğunu belirten Eraslan, dünya sıralamasında ülkenin 10'uncu sırada yer aldığını bildirdi.
Instagram kullanıcı sayısının 46 milyon, Twitter kullanıcısının 13 milyon olduğunu ifade eden Eraslan, sosyal medyanın çocuklar ve gençler üzerindeki zararlarını anlattı.
Eraslan, Reuters Enstitüsü 2018 Dijital Haber raporuna göre, Türkiye'nin 37 ülke arasından sahte haber ve içeriğe maruz kalan birinci ülke olduğunu kaydederek "Her iki sosyal medya-internet kullanıcısından biri haftada en az bir kez uydurma haber ile karşılaşmaktadır. 2018 Medya Okur yazarlığı araştırmasına göre, 35 ülke arasında sahte habere en az direnç gösteren ülke Makedonya'nın ardından Türkiye'dir" diye konuştu.