MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Kızılcahamam'da gerçekleştirilen Merkez Yönetim Kurulu ve TBMM Grubu ortak toplantısının kapanış oturumu sonrasında basın toplantısı düzenledi.
MHP'nin dengeli siyaseti, disiplinli teşkilatı, inanmış kadroları, devasa milli duruşuyla umut olmaya, tahribatları onarmaya, tehditleri bertarafa devam edeceğini belirten Bahçeli, şunları söyledi:
"Kararlılığımızdan geri adım düşünülemeyecektir. Milli kaderimizi tesadüflerin akıntısına teslim akla bile getirilemeyecektir. Hıyanet dalgaları tsunami boyutunda olsa da irade ve imanımızla direneceğiz, direndikçe korkulukları devireceğiz, devirdikçe korkakları kevgire çevirip Türkiye'nin önünü açacağız. Huzurumuza kast eden fail ve fiilerle mücadelemiz durum ve şartlara göre değişim göstermeden, olay ve olgulara göre şekil almadan sürecektir. Siyasetimiz istikrarlıdır, aynen korunacaktır. İlkelerimiz belli ve berraktır, aynısıyla ilerletilecek, ileriye taşınacaktır. Ülkülerimiz kutlu ve kutsaldır, heves ve heyecanla daha da yükseklere çıkarılacaktır."
MHP'nin samanlıkta iğne aramayacağını, çalı dibi taşlamayacağını, harmanda "dene" saymayacağını, karambole atış yapmayacağını ve çölde deve izi saymayacağını vurgulayan Bahçeli, "Ne yapacaksak açıkça yaparız, mertçe yaparız, yaptığımızı da adam gibi açıklarız. Beyhude işlerle avunmayız. Saklayacak, gizleyecek, üstünü örtecek ayıbımız olmadığından müsterih ve müftehir bir vicdanla hareket ederiz. Arkadan dolaşmaz, kenardan bakmaz, kıyıda köşede el ovuşturmayız. 'Komşuda pişsin bize de düşsün' demeyiz. Biz ki, siyasi ömrü yarım asrı bulan, fikri mazisi bir buçuk asra ulaşan şehit ve gaziler kervanı Milliyetçi Hareket Partisiyiz." diye konuştu.
"Her soruna şifresiz çözüm yolu oluşturuyoruz"
Devlet Bahçeli, Kızılcahamam kamplarının ülke, bölge ve dünya meselelerinin ağırlaştığı, aynı zamanda çatallaşıp çetrefilleştiği bir dönemde gerçekleştiğine işaret ederek, kampla ilgili şu bilgileri verdi:
"24 Haziran Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Seçimleri'nden sonraki bu ilk müşterek toplantıda, siyasetin ilgi sahasına giren konular teferruatla değerlendirilmiştir. İki günlük toplantı serimiz gayet verimli geçmiş, başarılı ve ümit verici olmuştur. Başkanlık Divanımızın değerli üyeleri ve bilim insanlarımız görev ve uzmanlık alanlarıyla ilgili sunum yapmışlar ve dava arkadaşlarımızı sarih bir dille bilgilendirmişlerdir. Bu kapsamda olmak üzere Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin muhtevası, yol haritası, ilke ve esasları, 31 Mart 2019'da yapılacak mahalli idareler seçimleriyle ilgili projeksiyon ve programlanmış stratejik hazırlıklar, Türk dış politikasının tarihsel seyri ve ana gündemi, Yeni Ekonomik Programın özellikleri ve ekonomideki son gelişmeler, bazı suçlarla ilgili ceza sürelerinden şartlı indirim ile tutuklu ve hükümlülerin salıverilmesine ilişkin kanun teklifimizin kapsamı farklı oturumlarda analiz edilerek ayrıntılarıyla milletvekillerimize, Merkez Yönetim Kurulu ve Merkez Disiplin Kurulu üyelerimize aktarılmıştır.
Milliyetçi Hareket Partisi ülke ve dünya meselelerini fikri enginliğinden, tarihi derinliğinden, siyasi geleneklerinden feyzalarak yorumlamakta, üstelik yakından takip etmektedir. Milletimizi doğrudan ilgilendiren, siyaseti meşgul eden, insanı ve insanlığı direkt etkileyen her konu başlığı, her gündem maddesi üzerinde sabırla ve akılla kafa yoruyoruz. 'Bana ne' demiyoruz, 'aman sen de' yılgınlığıyla başımızı kuma gömmüyoruz, 'ağrısız başım kaygısız aşım' bahanesiyle duyarsızlık göstermiyoruz. Her soruna şifresiz çözüm yolu oluşturuyoruz. Milliyetçilik, hayatın olağan akışı içinde karşılaşılan her meseleye tutarlı ve tesir düzeyi yüksek çareler üretecek muvaffakiyete ve müteharrik niteliğe sahiptir diyoruz."
"Yeni hükümet sistemini kaldıramayan çevreler krize oynadı"
24 Haziran'daki seçimlerinin ardından Türkiye'yi sıkıştırmayı amaçlayan, ülke siyaset ve ekonomisinin mukavemetini kırmayı amaçlayan meşum ve muhasım odakların malum faaliyetlerini yoğunlaştırdığına dikkati çeken Bahçeli, şöyle devam etti:
"Yeni hükümet sistemini kaldıramayan iç ve dış çevreler krize oynadı. Milli iradeyi geçemeyen, Türkiye'ye diz çöktüremeyen sözde dost ve müttefik ülkeler açıktan Türkiye’ye tavır aldılar. Kuzu postuna bürünmüş canavarlar, demokrasi boyası sürünmüş despot ruhlular, Türk ve Türkiye düşmanlığında soluk almadan mesafe kaydedip mevziye girdiler. Döviz kurları üzerinde baskı kurdular. Ekonomik yıkım için tetikçilerine talimat yağdırdılar. Sandıktan umudunu kesen yerli ve yabancı iş birlikçiler husumet şemsiyesi altında toplandılar.
Döviz suikastçıları, sermaye baronları, siyaset çeteleri, küresel çıkar grupları, para spekülatörleri emir-komuta zinciri içinde harekete edip Türkiye'ye ekonomik savaş açtılar. Döviz fiyatını yükseltip, bu yolla makroekonomik çehreyi yakmak ve yaralamak için her çirkin yola, her çukur yordama tevessül ettiler. Doğruya doğru, Türkiye bir krize değil, ekonomik mahiyetli haçlı akınına maruz kaldı. Yaşananlar her açıdan ibret verici, her bakımdan infial edicidir. Son iki aydır Türkiye'nin üzerinde her türlü numarayı çevirdiler."
"Trump, ekonomik saldırının bayraktarı"
MHP Genel Başkanı Bahçeli, ABD Başkanı Donald Trump'ın, Twitter mesajlarıyla ekonomik saldırıların bayraktarlığını yaptığını, damla damla bardağı taşırdığını ve sabırları aşındırdığını belirterek, şöyle konuştu:
"Dövizdeki oynamalar öyle kritik noktalara geldi ki, Türkiye'nin önü perdelendi, ekonomik manzara isyan ettirici şekilde sislendi. Türkiye ekonomisini alt üst etmek için kurulmuş tezgah milli dayanışma ruhuyla hamdolsun bozuldu, hükümetin zamanında müdahaleleriyle toz bulutu dağıtıldı. Döviz fiyatındaki kontrolsüz artışlar frenlendi. Yangın sönmese de şimdilik küllendi. Tehdit geçmese de tedbirlerle kilitlendi, mütecaviz tahrik engellendi.
Merkez Bankası ve Para Politikası Kurulu gecikmeyle de olsa devreye girerek kararlarındaki bağımsızlık vasfını gösterdiler. Ne var ki, faiz ve enflasyondaki tırmanışlar milletimizi hem rahatsız etmiş, hem de zora sokmuştur. Hayat pahalılığı artmış, ücret-maaş ve gelirler erimiş; özellikle stokçuluk yapan, fırsatçılığa heveslenen, fahiş zamlara onay veren ahlaksızlar, haksız ve hayasız kazanç peşine düşmüşlerdir. Türkiye ekonomik türbülansta şiddetle sallanırken nemalanmaya, bundan istifadeye çalışan mayası ve meşrebi bozuklar mutlaka afişe edilmeli, yaptıklarının bedeli ödettirilmelidir."
Kendilerine göre, kan emen vampirlerle haksız kar yapan vandalların aynı olduğunu vurgulayan Devlet Bahçeli, "Merakımız odur ki, döviz artarken fiyat etiketlerini kahredici şekilde yükseltenler, döviz inerken aynı irade ve ihtimamı gösterecekler midir? Varlıkta var olup yoklukta araziye uyanlarla, dahası refah ve riski eşit şekilde paylaşmayı bilmeyenlerle hangi istikbali paylaşacağız? Vicdan yerine cüzdanını düşünenler hangi tedrisat çemberinden geçerek bugünlere gelmişlerdir? Şüphe yok ki, fırtınanın şiddeti ne kadar kuvvetli olursa olsun dayanacağız, bedenlerimizle, imanımızla duvar çekeceğiz." değerlendirmesinde bulundu.
"Krize bel bağlamak hem insani hem de insaflı bir hal değil"
Türkiye'nin küresel mahfillerde kurgusu yapılan, eşgüdüm halinde kumandası icra edilen ekonomik sabotajın üstesinden geleceğini ve yaralarını saracağına değinen Bahçeli, Türk milletinin özlediği ve hak ettiği refaha muhakkak ulaşacağını dile getirdi.
"Kurt kışı geçirir geçirmesine de, yediği ayazı asla unutmaz, unutmayacaktır" diyen Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Gerek Yeni Ekonomik Program, gerekse de hükümetin aldığı diğer önlemler kalıcı, kararlı ve kapsayıcı şekilde uygulandığı müddetçe iyileşme ve beklenen bahar havası çok uzak olmayacaktır. Nitekim olması gereken de budur. Ekonomideki yaprak dökümünden memnuniyet duymak, krize bel bağlamak hem insani hem de insaflı bir hal değildir. Aynı gemide olduğumuzu defalarca ifade ettim. Aynı siperde olduğumuzu pek çok defa dile getirdim. Türkiye’nin felaketinden siyasi rant ummak, el ovuşturmak, sevinç taklaları atmak su katılmamış alçaklıktır. Milletimiz işsiz ve yoksul kalırken; faiz, enflasyon ve kur ateş saçarken hükümet yıpranır mı yıpranmaz mı, böyle gider mi gitmez mi tartışmalarına kilitlenmek, siyasi parsa toplama gayesine kapılmak gayri milliktir, Trump’ın emellerinden farksızdır.
Biz, CHP gibi olamayız, CHP gibi davranamayız. Biz diğer candaş, yoldaş ve kandaş yedeklerine benzeyemeyiz. Biz varlığını ve vazgeçilmez değerlerini Türk milletinde bulan Türk milliyetçileriyiz. Türkiye kaybederse hepimizin kaybedeceğini bilir, buna inanırız. Ülke batarsa bundan hiç kimsenin kazançlı çıkmayacağını görür ve söyleriz. Sabilerimizin, kundaktaki yavrularımızın, emzikli bebeklerimizin, mazlum ve mağdur Anadolu insanının çilesi üzerine siyaset hileleri kurmaz, kuramaz, böylesi bir alçalmışlıktan menfaat bekleyemeyiz. Halas ve hayatımızın merkezinde bir ve beraber olmak vardır ve bu şuur yaşatılmalıdır."
"Millet ne diyor ona bakarız"
Bahçeli, eleştirilecek konular varsa elbette hükümeti eleştireceklerini, laflarını çekmeyip taşı gediğine koymakta gecikmeyeceklerine dikkati çekerek, "Ancak bugünkü ahval ve şerait içinde, bekamızın ve ülke çıkarlarımızın her zeminde, her muhatap karşısında cesaret, dirayet ve hamiyetle savunulmasından da kıvanç duyarız. Bunu söylemekten ise hiç gocunmayız. Cumhurun ittifak tercihine hürmet ve sadakat gösteririz. 'Birileri şunu söylemiş, diğerleri bunu söylemiş', bizim için fasafiso, fuzuli laf kalabalığıdır. Aldırış etmeyiz, 'adam sende' der geçeriz. Millet ne diyor ona bakarız, ülkülerimiz neyi öngörüyor onu seslendiririz." diye konuştu.
Ekonomide açık ve gediklerin büyümesi halinde bu çerçevede oluşan delik ve yırtıklardan sadece işsizlik, yoksulluk, sefalet, mağduriyet ve perişanlığın girmeyeceğini ifade eden MHP Genel Başkanı Bahçeli, şunları söyledi:
"Sosyal çalkantı, toplumsal parçalanmışlık, ahlaki dağınıklık, siyasal buhran, dış müdahale ve bağımsızlığımızın gölgelenmesi ekonomideki depremle birlikte sökün eden tehlikeler olarak tezahür edecektir. Ekonomik memnuniyetsizlikleri siyasal tepki ve itirazlara dönüştürme teşebbüsleri, muhalif sesleri konsolide etme denemeleri her defasında gün yüzüne çıkmış ve çıkacaktır. Yakın tarihimiz bunun birçok mahsurlu örneğiyle maluldür. Milli beka önemlidir, ülke güvenliği hayatidir, aynı şekilde ekonomik beka ve güvenliğimiz de ikame ve ihmali mümkün olmayan önemdedir. Terörle sonuç alamayanlar, gezi provokasyonunda istediklerini bulamayanlar, darbe teşebbüsleriyle altın vuruşu yapamayanlar, ellerindeki son koz olan ekonomik silahlarla etrafımızı habis ur gibi sarmışladır. Biz tarafız, elbette Türkiye'nin safındayız. Ve bu uru koparacağız. Biz Türk milletinin yanındayız, ister ehl-i salip olsun, ister küresel emperyalist komplo olsun, isterse de yedi düvel karşımızda ip gibi dizilsin, biz bu vatandan, bu bayraktan, tek bir insanımızdan asla ama asla ödün vermeyeceğiz. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni zalimler karşısında yiğitçe destekleyecek, tek dişi kalmış canavarlara göğsümüzü korkusuzca siper edeceğiz."
"Erdoğan'ın sistem eleştirisi Türkiye’nin haklı duruşunu hafızalara kazımıştır"
TBMM'nin 27'nci Dönem 2'nci Yasama Yılı'nın yarın başlayacağını anımsatan Bahçeli, bu dönemin Türkiye'nin birikmiş sorunlarına neşter vurulacak bir zamana sahne olacağına işaret etti.
Türkiye Cumhuriyetinin, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle üçüncü evreye demokratik sabır ve istikrar içinde geçiş sağlamasının bir kazanım ve milat olduğunun altını çizen Bahçeli, şöyle konuştu:
"Bu bir eşik ve demokratik misaktır. Hükümet sistemindeki yenilenmenin değerini yok saymak gelecek nesillerin haklarından tasarruf etmektir ki, buna da hiçbirimizin hakkı olmayacaktır. Önümüzdeki süreçte, bölgesel hadise ve ilişki ağlarının sıklet ve ilerleyişi, Irak ve Suriye'nin kuzeyini havi gelişmelerin seyir ve istikameti, Fırat'ın doğusu ve batısındaki arayışların seviye ve ihtirası, yeni hükümet sisteminin kökleşmesindeki çabaların sebat ve insicamı, FETÖ ve PKK başta olmak üzere, sınır içi ve sınır ötesinde yuvalanan terör örgütleriyle mücadelenin sabır ve ifası, uluslararası ilişkilerin dengeye gelmesindeki çalışmaların seciye ve ivmesi, ekonomideki normalleşme, denge-disiplin-değişim hedeflerinin selaset ve iradesi, 24 Eylül 2018 Pazartesi günü TBMM'ye sunduğumuz ve 162 bin 989 hükümlü ve tutukluyu ilgilendiren şartlı ceza indirimi kanun teklifinin selamet ve istikbali, nihai olarak 31 Mart 2019'da yapılacak mahalli idareler seçimlerinin seçiş ve ihatası bundan sonraki politikaların belirleyici mihenk taşı olacaktır. Sınırlarımızın diğer yakasına tutunup Akdeniz'e kadar açılma ve ulaşma emeli güden terör koridorunun kesin imhasıyla; Türkiye'nin hem Suriye'nin hem de Irak'ın kuzeyinde milli güvenliğini ve toprak bütünlüğünü tehlikeye atan belirsizlikleri yenme azmi emperyalist hesapları boşa çıkaracaktır. İnancımız ve beklentimiz budur."
Devlet Bahçeli, Türkiye'nin makus talihini alt edeceğine ve bunu başarmaya da mecbur olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Sanal haritalar başında sınırlarla oynayan, terör örgütlerini teşyi ve teşvik eden sözde müttefiklerin heveslerini kursaklarında bırakmak için yeni hükümet sisteminin yasamayla uyumlu ve dengeli hareketi de elzem ve akut bir ihtiyaçtır. 25 Eylül 2018'de başlayan Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun 73'üncü toplantısının ana teması, 'Birleşmiş Milletler’in Tüm İnsanlarla İlgili Olmasını Sağlamak: Barışçıl, Adil ve Sürdürülebilir Toplumlar İçin Küresel Liderlik ve Ortak Sorumluluklar' şeklinde tanımlanmış ve tarif edilmiştir. Birleşmiş Milletler toplantısı aslında küresel kopuşun, ülkeler arasındaki barikat ve uçurumun deşifre edilmesi bakımından dikkat çekici bir vasat olmuştur.
İş birliğindeki zayıflıklar, diyaloglardaki zaaflar, huzur yerine hüsran getirmiş, mazlumları zalimlerin insafına terk etmiştir. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın muhataplarının yüzüne baka baka yaptığı sistem eleştirisi, küresel adalet çağrısı, zulme ve zalimlere karşı vicdan çığlığı Türkiye'nin haklı ve meşru duruşunu hafızalara adeta kazımıştır. Görüldüğü ve anlaşıldığı kadarıyla, uluslararası toplum bir yanda asimetrik mücadeleler, diğer yanda ticaret ve ekonomik çekişmelerle hem kendi kuyusunu kazmakta hem de beşeriyetin huzur ve güvenliğini dinamitlemektedir. Daha iyi bir dünyaya erişim hızı giderek irtifa ve inanç kaybına uğramaktadır. Birleşmiş Milletler Toplantısıyla birlikte Sayın Erdoğan'ın Almanya seyahatinin sonuçları elbette başka bir toplantımızda enine boyuna değerlendirilecektir. Bu aşamada şartlı ceza indirimi kanun teklifimizin yanı sıra mahalli idareler seçimleriyle ilgili tespit ve tekliflerimizi stratejik zihin ölçeğinde damıtıp bir kez daha belgelemek, yeniden beyan etmek sanıyorum oldukça anlamlı ve yararlı olacaktır."
"Verdiğimiz sözleri sonuna kadar tutacağız"
Uzun ve titiz bir hazırlık safhasından emek emek geçerek oluşturulup olgunlaştırılan şartlı ceza indirimi kanun teklifini 24 Eylül'de TBMM'ye sunduklarını hatırlatan Bahçeli, teklifin, eksiğiyle, fazlasıyla bizzat MHP'ye ait olduğunu vurguladı.
"Dürüstüz, tutarlıyız, verdiğimiz sözleri çok şükür sonuna kadar tutacağız." diyen Bahçeli, seçim beyannamelerinde takdim ve tanımı yapılan her vaadin isabetle gerçekleşmesi için ellerinden gelen her çabayı göstereceklerinin altını çizdi.
Halihazırda cezaevlerinde 253 bin 535 kişinin bulunduğunu aktaran Bahçeli, cezaevlerinin fiziki yetersizlikleri, kapasitelerinin aşınma ve aşılmasının pek çok sorunu da beraberinde getirdiğini, Türkiye'nin tutuklu ve hükümlü sayısı itibarıyla Avrupa'da birinci, dünyada yedinci olduğunu söyledi.
Bu tablonun herkes adına vahim ve kaygı verici olduğunu belirten Bahçeli, "Suç ve suçlu her toplumda, her devlette vardır ve olacaktır. Tarihin hiçbir döneminde suç ve suçlu tam olarak sıfırlanamamıştır. Önemli olan bir suçlunun işlediği suçtan dolayı ıslah olması, rehabilite edilmesi, pişmanlık duyması, cezasını çektikten sonra toplumla buluşup bütünleşmesidir. Cezaevlerinde bulunan tutuklu ve mahkumlar insandır. Onların da en temel insan haklarından istifadeleri şarttır." diye konuştu.
Herkesin özgür yaşama hakkı olduğunu vurgulayan Bahçeli, şunları kaydetti:
"Ancak bazı suçlar vardır ki af veya ceza indirimi olması halinde adalet müessesesi deprem geçirecek, sosyal neticeleri ağır olacak, gelecek kuşaklara da ihanet sayılacaktır. Bunlardan birisi terör suçlarıdır. Bir diğeri çocuk ve kadın katliamcıları, cinsel istismarcı canilerdir. Bir başkası da kasten insan öldüren, bunu da hiç vicdanı sızlamadan yapan katillerdir. Şu anda cezaevlerinde hükümlü ve tutuklu itibarıyla 45 bin 706 terör suçlusu, 28 bin 274 adam öldürme ve öldürmeye teşebbüs suçu işleyen, 16 bin 566 cinsel saldırı suçuna karışmış şahıs bulunmaktadır. Bunlar bizim hedef kitlemizin dışındadır."
"Teklifin her yönüyle tartışılmasını istiyoruz"
MHP'nin bir defalığına infaz sürelerinde şartlı olarak 5 yıllık ceza indirimi önerdiğine değinen Bahçeli, teklifleriyle, iç barış ve huzur ortamına katkı sağlamayı, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçişte sosyal, ekonomik ve toplumsal kucaklaşmayı bir nebze de olsa sağlamlaştırmayı, cezaevlerinde insani olmayan birikme ve yığılmaları sadeleştirmeyi, FETÖ'cü hakim ve savcıların adalet ve hukuka vermiş olduğu tahribatları gidermeyi, "kader mahkumu" diye tarif edilen tutuklu ve mahkumları şartlı da olsa sağduyuyla sahiplenmeyi amaçladıklarını söyledi.
Teklifin ne genel ne de özel af olmadığının altını çizen Bahçeli, şöyle konuştu:
"Türk Ceza Kanunu'nun 65. maddesini dillendirenler havanda su dövenlerdir. Maksatlı ve yanlı değerlendirmeler yapanlar insanlık vicdanını yok sayanlardır. 'Rahşan affı tekerrür ediyor, Çakıcı affı geliyor, nitelikli çoğunluk gerekir, Anayasa Mahkemesi kanunun niteliğine bakar, eşitlik ilkesi doğrultusunda kapsamını emsal kararlarda olduğu üzere genişletir' diyenler, acele ve ezbere konuşanlardır. Biz, teklifimizin her yönüyle tartışılmasını istiyoruz. Tartıştıkça daha makul ve müstesna neticelere ulaşacağımızı düşünüyoruz. Peşin yargılarla, ucuz yaklaşımlarla, uçuk yorumlarla mesafe alamayacağımızı, var olan, üzeri örtülen, hasır altına itilen kabarık meselelerimizi kavrayamayacağımıza inanıyoruz."
Devlet Bahçeli, MHP'nin şartlı ceza indirimi teklifimizin kapsamında terör suçundan hüküm giyenlerin, kadın, çocuk ve insan kasaplarının, tecavüz ve istismar suçlularının yer almadığına işaret etti.
"Uyuşturucu konusunda kimse bize ayar veremez"
Şartlı ceza indirimi teklifinin muhatabının cezaevlerindeki 162 bin 989 kişi olduğunu ifade eden Bahçeli, şunları kaydetti:
"Diyorlar ki, 'Uyuşturucu tacirleri de kapsam içinde.' Diyorlar ki, 'Çete ve organize suç örgütlerine de ceza indirimi getiriliyor.' Bir defa, uyuşturucu konusunda hiç kimse bize ayar veremez, söz söyleyemez. MHP zehir tacirleriyle, uyuşturucu baronlarıyla kıyasıya mücadeleyi öneren, kıran kırana uğraşmayı öngören, bunun için her faaliyet ve girişimde bulunan ahlaki bir zihniyete, milli bir zekaya haizdir. Karanlıktan aydınlığı taşlamaya lüzum yoktur. Kalemlerini silah gibi kullanan zavallılar, teröristlerin affı için düne kadar kuyruğa girmişken, bugün bizi tenkide kalkışmaları münafıklık alametidir. Bize parmak sallanması, 'Aha açığa düştünüz, aha zora girdiniz, teklifiniz patladı, çelişkiye düştünüz' ima ve ilanı yapanlar ya utanmalarını aldırmış gerzeklerdir ya da her şeyi saptırmaktan zevk duyan nöbetçi provokatörlerdir."
Cezaevlerinde uyuşturucu suçundan dolayı 36 bin 212 hükümlü ve 14 bin 174 tutuklu olmak üzere toplam 50 bin 386 kişinin bulunduğunu dile getiren Bahçeli, bunların çoğunun kullanılan, tutsak düşürülmüş, muhtaçlıkları sömürülmüş, vicdanı rehin edilmiş, aklı kiralanmış kişiler olduğunu bildirdi.
"Uçurumdan aşağıya mı yuvarlayalım"
"Aralarında hakikaten de kader kurbanı olan varsa, nedamet duyan bulunuyorsa, ıslah ve terbiye hali gösterenler çıkmışsa, bunları teklifimizin kapsam dışına alınması ne kadar meşru ve insani olacaktır?" diye soran Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ne yapalım, bunların hepsini kamyon kasalarına doldurup uçurumdan aşağıya mı yuvarlayalım? Bu insanları topluma kazandırmak için inisiyatif üstlenmeyelim mi? Kanayan yarayı görmezden, duymazdan mı gelelim? Sorarım, uyuşturucu baronlarına ses çıkaramayanların, hasbelkader tuzağa düşmüş, nefsine yenilmiş, mağduriyetten yanlış yollara tevessül etmiş kişilere güç gösterisi yapması ne kadar vicdani ve insanidir? Baklava çalan çocuğa diklenen, sıra yurt dışına kaçan baklavacı FETÖ'cülere geldiğinde sessiz kalanlar bize ne anlatıyor, neyi işaret ediyor? Uyuşturucuyu değil, uyuşmuş ve uyanmasını dilediğimiz insanlık haysiyetini savunuyoruz. Bu ayrımı yapamayanlar gaflet çukurunda çırpınan madrabazlardır. Eğer bu kategoride bulunanlar şartlı ceza indiriminden yararlanıp dışarı çıkarlarsa, buna karşılık eğer bir kez daha aynı hataya düşerlerse yeniden cezaevine girmeleri de mukadderdir. Katalog suçlarla ilgili hatırlatmaya ihtiyacımız yoktur. Teklifimiz konuşulsun, TBMM'de müzakere edilsin. Üzerinde uzlaşma sağlanan suçlarla ilgili gereği yapılsın, toplumsal rahatlama sağlansın."
Şartlı ceza indirimi tekliflerinin sosyal boyutlarını düşündüklerini, suça eğilimli insanlardaki psikolojik etkilerini hesaba kattıklarını, mağdurların üzerinde yaratacağı olası travmaları değerlendirdiklerini belirten Bahçeli, konuya hem kalben hem de aklen yaklaştıklarını, adaletin yerini bulmasını istediklerini vurguladı.
"Kanun teklifimiz iyi hazırlanmıştır"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Kişilere karşı işlenen suçlarda devletin af yetkisi yoktur." dediğini hatırlatan Bahçeli, şöyle devam etti:
"Bu yaklaşıma saygı duyuyoruz ama tartışmalı olduğunu, hukuken temeli olmadığını da biliyoruz. Devlete karşı işlenmiş suçlar hem bugüne hem de geleceğe karşı ağır bir cürümdür, üstelik milletin tamamına, varlık ve egemenlik haklarının tümüne kast etmektir. Eğer kişilere karşı işlenmiş suçları kişiler affeder veya ceza tenkisatı yaparlarsa o zaman adalet ve hukuka gerek ve ihtiyaç kalacak mıdır? Mesela bir insanı öldüren katil, mağdurların hoşgörüsünü kazansa bile kamu hukuku bu katilin yakasını bırakacak mıdır? Bırakırsa o halde mahkemelere ne lüzum kalacaktır? Bizim için kanun teklifimiz meşrudur, iyi hazırlanmıştır, hedef ve niyet son derece halistir. Konuşuruz, görüşürüz, tartışırız, önünde sonunda bir çıkış yolu buluruz. Bulmak da zorundayız."
Cezaevlerinin pimi çekilmiş bomba gibi olduğunu, geçmişte yaşanan müessif ve esef verici olayların tazeliğini koruduğunu belirten Bahçeli, "Şunu da özellikle belirtmek isterim ki kanun teklifimizle ilgili gelişme ve alınan tutumlar Cumhur İttifakı'ndan bağımsızdır. İttifak başka teklifimiz başkadır. Her mesele kendi mevkiinde, kendi mahrecinde analiz edilmelidir. İttifakla kanun teklifine karşı gösterilecek tavırları birbirine karıştırmamak, fitne imaline yeltenenlere aldırmamak temennimdir, dileğimdir." şeklinde konuştu.
"Duruşumuzda bir değişim yoktur"
Mahalli idareler seçimlerine yaklaşık altı aylık bir süre kaldığını anımsatan Bahçeli, parti olarak çalışmaları muhtevalı ve hızlı şekilde sürdürdüklerini, belediye başkan adaylarını bir bir tespit ve ilan ettiklerini anlattı.
MHP'nin 31 Mart 2019'da yapılacak mahalli idareler seçimlerine derin anlamlar yüklediğine işaret eden Bahçeli, "İşin özü itibariyle doğrusu da budur. 31 Mart'a kazanç-kayıp prizmasından bakamayız, bakmıyoruz. Günlük siyasi dürtülerin ölçeğinden yaklaşmıyoruz. Türkiye'nin çıkarları, bekası ve tarihi haklarını dikkate alıyoruz. Samimiyiz, safiyene duygular taşıyoruz, Cumhur İttifakı'nın müessir ve muharrik olmasını ümit ediyoruz." dedi.
Bahçeli, 31 Ağustos, 13 Eylül ve 19 Eylül'de yaptığı açıklamaları hatırlatarak, şunları kaydetti:
"Duruşumuzda bir değişim, herhangi tadilat yoktur. Fakat tezvirattaki artış, tefrikadaki büyüme de gözümüzden kaçmamıştır. Buna gerek yoktur. 31 Mart'ta, 24 Haziran'ın kazanım ve hakları tartışmaya açılmasın diyoruz. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi zaafa uğramasın beklentisindeyiz. Bu sorumluluğun da Cumhur İttifakı'nın iki paydaşına düştüğünü hem ihtimamla ifade hem de ikazla ileri sürüyoruz. Yeri gelmişken, MHP hiç kimseye, hiçbir çevreye, hiçbir şeye muhtaç ve mecbur değildir. Bizim derdimiz Türkiye'dir, Türk milletidir, Cumhur İttifakı'nın tıpkı Kuvayımilliye ruhunda olduğu gibi, diri ve dik duruşunu devam ettirmesidir. Özgül ağırlığımız, güçlü potansiyelimiz siyasi temsilimizin çok üstündedir."
"İstanbul haricinde adaylarımız olacak"
"İnancı büyük olanın iddiası da büyüktür. Ülküleri yüksek olanın iradesi de güçlüdür. MHP işte budur. Biz, zafer hırsızı, zafer hazımsızı falan değiliz. Biz, başkalarının başarıları üzerine kuluçkaya yatacak acziyete sahip hiç değiliz. Biz, siyasi çetele tutup akıl tutulması yaşamayız, yaşamadık." ifadelerini kullanan Bahçeli, "Önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben." diye duruş gösterdiklerini vurguladı.
Devlet Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"31 Mart 2019'a sadece belediye başkanlarının, belediye meclis üyelerinin, il genel meclis üyelerinin, köy ve mahalle muhtarlarının seçimi olarak bakmıyoruz. Türkiye'nin 2023'ten önceki son virajı, yeni hükümet sisteminin son imtihanı olarak yorumluyoruz. Bu itibarla Cumhur İttifakı'nın milli görev ve tarihi sorumluluğunu bir kez daha icra etmesini mühim görüyoruz. Bize siyasi güç hatırlatması yapılmasına gerek yoktur. İkide bir pozisyon açıklaması tebliğine lüzum yoktur. 'Birinci partiyiz, her ilde aday çıkaracağız' sözlerine ihtiyaç da yoktur. Biz, her şeyin farkında ve bilincindeyiz. Şayet siyasi güçlerin yarışma ve rekabetine girilirse oradan bir sonuç çıkmayacağını, polemik ve söz düellolarının eksik olmayacağını da biliriz."
Her ilden aday çıkarmanın her partinin hakkı olduğunu belirten Bahçeli, "Ne var ki, Türkiye’nin sistemsel olgunluğu, yeni hükümet sisteminin emniyeti, herhangi bir kazaya uğramaması nedeniyle parti olarak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday çıkarmayacağız. Gerçekten sözümüzden caymayacağız. Bu kararımızı İstanbul'dan vazgeçmek olarak yaftalayan zeka özürlülerinin yüzüne dahi bakmaya tenezzül etmeyeceğiz." dedi.
Bahçeli, bunun haricinde her seçim bölgesinde, her büyükşehir, il, ilçe ve belde de diğer siyasi partiler gibi adaylarının olacağını söyledi.
"Cumhur İttifakı yaşayacak"
"İki partinin görevlendirilmiş kişi ya da heyetleri seri görüşmelerini elbette yapabileceklerdir. Bunun önünde mani bir hal yoktur. Bu görüşmeler gayriresmi değil resmidir, gelişigüzel muhabbet değil muvaffakiyet amaçlı muazzez ve muhkem temaslardır." diyen Bahçeli, şunları ifade etti:
"Muhabbet edeceksek ederiz ama resmi görüşmeleri sulandırmanın, itibarsızlaştırmanın, saptırmanın manası yoktur. Bilinmelidir ki dört ayaklı stratejimiz aynen geçerli olacaktır. Biz Cumhur İttifakı'na taktiksel bakmıyoruz. Böyle bakanları yadırgıyor, niyetlerinde bulanıklık yoksa, idraklerinde tıkanıklık olduğunu söylemek istiyoruz. Bilmeyen varsa öğrensin, Cumhur İttifakı, bizzat cumhurun iradesine dayanmaktadır. Anlamakta zorluk çeken bulunuyorsa söyleyeyim, Cumhur İttifakı bizzat milletimizin takdir ve iradesidir. Harcında milli bekamızı savunmak vardır. Hedefinde Türkiye'nin huzur ve istikrarı yer almaktadır. Kendi içinde pekala stratejisi vardır, taktikleri de olacaktır. Hepsinden mühimi yanlış taktikten doğru strateji çıkmaz. Gücünün farkında olmayanlar strateji kuramaz, taktik kurgulayamaz. Hamdolsun Cumhur İttifakı gücünün fevkindedir."
Bahçeli, kafasının içi taktiklerle meşum, aklı kurnazlıklarla meşgul olanların Cumhur İttifakı'ndan içten içe rahatsızlık duyabileceğine işaret ederek, "Ama bu ittifak yaşayacak, bu ittifak dosta da düşmana da kalıcı mesaj olacaktır." dedi.
"Adaylar merkez yoklamasıyla belirlenecek"
Milletvekillerinden, MYK ve MDK üyelerinden il ve bölgelerinde en uygun belediye başkan adaylarını istişare yoluyla aramaları ve kendileriyle paylaşmalarını isteyen Bahçeli, aday seçiminin merkez yoklaması yöntemiyle yapılacağını bildirdi.
Bahçeli, mahalli idareler seçimlerinin takip ve temininden genel başkan yardımcıları Edip Semih Yalçın, Sadir Durmaz ve Feti Yıldız'ın eşgüdüm halinde sorumlu olacağını hatırlattı.
MHP'den belediye başkan adayı olacaklarda aradıkları temel kriterleri Yusuf Has Hacib'in cümleleriyle aktaran Bahçeli, "Ne mutlu Türküm diyene" sözleriyle konuşmasını tamamladı.
"Derviş'le ilişkisini paylaşırsa iyi olur"
Bahçeli, açıklamasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
AK Parti Genel Başkanı Yardımcısı Mehmet Özhaseki'nin ittifaka ilişkin açıklamalarının hatırlatılarak, "Bir tarih, takvim var mıdır?" sorusuna Bahçeli, "Cumhur İttifakı'nın yasal yönü oldu. Yasal yönünden tecrübe kazanılmışsa mahalli idarelerde de o tecrübeden yararlanılabilir. Cumhurbaşkanımızla henüz bir görüşme olmamıştır. Talep gelirse görüşürüz." dedi.
"Yeni Ekonomi Programı'nda Amerika'nın McKinsey şirketi ile çalışılacağı" iddialarının sorulduğu Bahçeli, "Maliye ve Hazine Bakanlığı yetkilileri konuyla ilgili CHP'nin alelacele yapmış olduğu eleştiriye cevap verdiler. O konunun üzerinde uzun bir tartışmaya girmenin gereği yok. CHP'de bu açıklamayı yapan şahsiyet Kemal Derviş ile olan ilişkisini kamuoyuyla paylaşırsa iyi olur." yanıtını verdi.
Kaynak: AA