Bahçeli, partisinin Siyaset ve Liderlik Okulu'nun 20. dönem eğitim ve öğretim yılının açılışı dolayısıyla düzenlenen törendeki konuşmasına, etkinlikte emeği bulunanlara teşekkür ederek başladı.
Partisindeki eğitim çalışmalarının kurumsal olarak sürdürüldüğünü belirten Bahçeli, buradan mezun olanların hem siyasette hem de diğer alanlarda başarıyla hizmet sunacaklarını söyledi.
Okulda değerli bilim insanlarının katkılarıyla dersler verildiğini ve her konunun tartışıldığını dile getiren Bahçeli, Siyaset ve Liderlik Okulu'nun yeni eğitim döneminin hayırlı olmasını diledi.
MHP Genel Başkanı Bahçeli, konuşmasının ardından soruları yanıtladı.
TBMM'de 8 Ekim'de kapalı oturum yapılacağı, bu tarihin aynı zamanda İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarının başlamasının da yıl dönümü olduğu hatırlatılarak değerlendirmesinin sorulması üzerine Bahçeli, "Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin almış olduğu bu karar, çok yerindedir" dedi.
Gazze'deki vahşice saldırı ve soykırımın 1 yıldır sürdüğünü belirten Bahçeli, "TBMM'de, Türkiye'nin değerli milletvekillerine, ilgili, sorumlu bakanlıkların vereceği bilgiler ışığında bir değerlendirmede bulunmak ve geleceği de ona göre yorumlayacak bir fırsatı bu millete sunmak kanaatimce hayırlı olacaktır" diye konuştu.
Adana'nın Seyhan ilçesinde bir grubun terör örgütü elebaşının fotoğraflarını elektrik direklerine asmasıyla ilgili soruya Bahçeli, "Onlar alışkanlık haline gelmiş davranışlardır. Yine aynı yolda devam ediyorlar. Onların bu işlerden vazgeçmeleri, Türkiye'yle herhangi bir sonuç alamayacaklarını artık kabullenmeleri gerekir" karşılığını verdi.
Sinan Ateş cinayeti davasının sonuçlandığı hatırlatılıp karara ilişkin değerlendirmesi sorulan Bahçeli, "Dava Türk yargı unsurlarıyla devam etmiştir. Birinci aşaması sonuçlanmıştır. Yargının kararına saygı duyarız" dedi.
Bu dava üzerinden partisinin ve Ülkü Ocaklarının sorgulanması, kötülenmesi ve kamuoyu nezdinde itibarsızlaştırılması için gayret gösteren bakış açılarını da kınadığını belirten Bahçeli, davayı takip edenlerin MHP'nin sorgulanmasına katkı sağlayacak davranış ve telkinlerde bulunduklarını söyledi.
Türk adaletinde bunların olmaması gerektiğini ifade eden Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Her davada, her konuda, başta Osman Kavala vesaire gibi olmak üzere, adalet iddiasında bulunanların, ne olduğu henüz açıklanmamış, sonuçlanmamış bir mahkeme sürecinde böyle bir yargıya vararak sahip oldukları televizyon aracılığıyla veyahut sahip oldukları kadrolarıyla MHP'yi sorgulamaya başlamış olmaları kabul edilebilir bir durum değildir. Ama bütün bunlara rağmen yargı süreci devam edecektir. Hele hele bazıları vardır ki ülkücü kimliği taşımakla beraber bu mahkemelere katılmışlardır. Onların yıllardır çatıştıkları siyasi akımlarla yan yana oturarak MHP'nin sorgulanmasına seyirci kalmaları da üzücü bir davranıştır. Kızılcahamam'daki şehitlerimizin her 27 Mayıs'ta anma törenlerine katılmayan insanların, ne idiği belirsiz bir davranış içerisinde MHP'nin sorgulandığı ve yargılandığı bir mahkemede bulunmaları kendileri için de bir ayıp olmuştur. İnşallah bu tür davranışlardan vazgeçmiş olurlar."
Yasama yılı açılışında TBMM Genel Kurulunda DEM Parti Eş Başkanı Tuncer Bakırhan ve milletvekilleriyle tokalaşmasına ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Bahçeli, şunları söyledi:
"Bildiğiniz gibi 1 Ekim günü TBMM açılmıştır. Orada Sayın Cumhurbaşkanı'mız, anlamlı, Meclis'in tarihsel vurgusunu dillendirerek, gazilik vasfını, Türkiye'nin ve dünyanın sorunlarına bakış açısını ifade ederek yapmış olduğu değerli bir konuşmanın son bölümünde, TBMM'de bir dayanışmanın, huzurun ve akıllı bir çalışmanın öngörülecek bir davetini de sunmuştur. Böyle bir davetten sonra Cumhur İttifakı'nın bileşeni olan MHP'nin Genel Başkanı olarak Cumhur İttifakı'nın ve Türk milletinin cumhurbaşkanı görevini üstlenmiş bir şahsın bu çağrısına bir adım atmak, bana düşen en önemli bir görevdir. Eğer bu çağrıya Cumhur İttifakı'nın bileşeni olan MHP bir adım atmazsa, diğerlerinden bir şeyler beklemek hakkı doğmaz."
Fikirlerini kabul etmediği milletvekillerinin yanına gidip ellerini sıkmasının bu çağrıya dayalı kaynaştırıcı, birleştirici ve Türkiye partisi olma vasfının işareti olarak görülmesi gerektiğini belirten Bahçeli, "Buradan başka bir anlam çıkartmak da doğru değildir." dedi.
DEM Parti Eş Genel Başkanı'na annesinin vefatından dolayı taziye sunduğunu, bunun da insani bir görev olduğunu belirten Bahçeli, şunları kaydetti:
"Meclis'in resepsiyonunda bu yaklaşımları görmekten de çok memnun oldum. Birçok siyasi parti, geçmiş dönemlerden çok daha kalabalık bir şekilde Meclis resepsiyonunu şereflendirmişler, orada karşılıklı görüşmeler, değerlendirmeler içerisinde bulunmuşlar, güler yüz hakim olmuştur. Bu güler yüzü devam ettirmek için adım atılıyor. MHP'yi böyle siyasi kısır anlayışlar içerisinde hapsetmek doğru değildir. MHP'yi iyi anlamak lazım. Attığı adımların ne olduğunu çok iyi düşünmek lazım. Alelacele cevaplar vererek gerginlik yaratmanın, kaosa, krize alet olmanın da gereği yoktur. O sebepten dolayı bu tartışmalara katkı sağlayan, hala televizyonlarda, hele hele malum işi gücü bırakmış MHP düşmanlığıyla varlıklarını devam ettiren Halk Partisi'ni de kınıyorum. Aynı zamanda onların televizyonunu da kınıyorum. Akıllarını başlarına alsınlar, huzuru bozmasınlar. Türkiye'nin etrafında ateş çemberi var, ateşe katkı sağlamasınlar."
Partisinin sosyal şiddetten yana olmadığını vurgulayan Bahçeli, "Her konuda olduğu gibi yine bir komisyon oluşturmuştur. Aile yapımızın değerlendirmesinde çok değerli bilim insanlarının katkısıyla bir sonuca varılmıştır. Şimdi de sosyal şiddet üzerinde sebepleri, sonuçları ve tedbirleri üzerine çalışma yapan bilim insanlarından oluşan bir çalışmayı daha başlatmıştır." dedi.
MHP Genel Başkanı Bahçeli, şunları kaydetti:
"Bütün bunları görmemezlikten gelip, gelecekte ne olacağı daha iyi anlaşılacak, Türkiye'deki bazı olayları sebep gösterip Türk milletinin huzurunu tahrik etmek doğru bir şey değildir. Her şey zamanında olmalıdır. Türkiye'de seçimi zorlamak için bu hatalar yapılıyorsa bu zorlamayı yapanların seçim sonuçları almaları mümkün değildir. Milletin sağduyusu her türlü fitne, fesadın üstünde bir değere sahiptir. O bakımdan seçimden ziyade Türkiye'nin meselelerini içte ve dışta çözebilecek bir çabanın içerisinde tüm partilerin beraber hareket etmesinde yarar vardır. Bu ülkede 151 parti kurulmuştur. Çok sayıda parti Meclis'te temsil edilmektedir. 6 tanesinin grubu vardır. Bu partilerin, önce Türkiye demeleri, sonra partim demeleri, sonra da göreve talip olmaları en akılcı yoldur. Bunu başaracaklarına inanıyorum. Bütün siyasi kurumlara da saygı duyuyorum."