Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, seçim barajıyla ilgili yeni bir açıklama yaptı.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
Seçim barajının yüzde 7’ye çekilmesiyle ilgili Sayın Cumhurbaşkanımızın görüş ve değerlendirmesini müteakiben Milliyetçi Hareket Partisi de aynı doğrultuda kanaat bildirmiş, başkaca bir arayış ve beklentiye gerek olmadığından bahisle siyasi tutumunu Cumhur İttifakı’nın duruşuna müzahir şekilde netleştirmiştir.
"Niyet okuyuculuğu yapanlar bir kez daha boşluğa düşmüşlerdir"
1 Eylül 2021 tarihli yazılı basın açıklamamız bu konudaki tavır ve düşüncemizi berrak ölçüde izah ve ifade etmiştir. Niyet okuyuculuğu yapanlar bir kez daha boşluğa düşmüşlerdir. Televizyon ekranlarındaki tartışma programlarında veya gazete köşelerinde seçim barajının yüzde 7’ye çekilmesini “MHP’yi kurtarma hamlesi” olarak yorumlayan, bu çerçevede bulanık suda balık avlama seferine çıkan sözde uzman ve kiralık kalemler gafil olmaları bir yana vahim bir hesap hatası yapmışlardır. Milliyetçi Hareket Partisi’nin baraj kaygısıyla hareket etmediğini, böylesi bir korkuyu taşımadığını ısrarla söylememize rağmen akıl tutulmasıyla malul olanların sakat, sapkın ve sancılı propagandaya tevessül ederek aksini iddia etmeleri hastalıklı bir ruh halinin tezahüründen başka bir manaya gelmemiştir.
Ahlak ve güvenirlik barajına takılıp kontrolsüzde savrulan çevrelerin seçim barajı üzerinden partimizin itibar ve haysiyetine leke sürme yarışına girmeleri hem küstahlık hem de kifayetsizliktir. Zillet ittifakına yeminli sözcülükle görevli olanlar, özellikle 16 Nisan 2017 Halkoylamasında Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçilmesini, 9 Temmuz 2018 tarihi itibariyle bu durumun resmileşmesini anlaşılan hala idrak ve hazmedilmiş değillerdir. Tarihin ve siyasi akışın gerisine düşenler yalan ve iftirayı geçim kapısı görecek kadar zavallı haldedir. Yeni yönetim sistemi 24 Haziran 2018 Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Seçimlerinden sonra tesis edilmiş, işlerlik kazanmıştır.
"Suyu tersten akıtmanın imkânı kalmamıştır"
Artık suyu tersten akıtmanın imkânı kalmamıştır. Siyasete yön veren yeni siyasi kurallar manzumesi devreye girmiştir. Ne kadar yok sayılsa da, siyasi yaklaşımlar ve siyaset kurumu yeniden şekillenmiş, siyaset zeminin ilke ve kurumları yeni baştan tecelli etmiştir. Doğal olarak siyasetin icrasıyla anlayış mizanında yapısal değişiklik ve dönüşümler sağlanmıştır. Kaldı ki, ortak zemin arayışları ve uzlaşma kültürünün sivrilmesiyle yeni bir siyaset alanı belirmiştir. Bu yeni siyaset alanı ve anlayışına ayak uyduramayan siyasi partiler ve makus diğer aktörler elbette milletimizin demokratik tasarrufuna maruz kalacaklar, bu suretle yaptıklarının bedelini ödeyeceklerdir.
"Yeni yönetim sistemine geçiş süreci başarıyla atlatılmıştır"
2023 yılının Haziran ayında gerçekleştirilecek seçimler buna sahne olacaktır. Yeni yönetim sistemine geçiş süreci başarıyla atlatılmıştır. Bu sürecin siyasi hesap ve önyargılardan bağımsız şekilde yürütülmesi ve yeni sistemin sağlam temeller üzerinde bina edilmesi hususunda Cumhur İttifakı bütün iyi niyet ve yapıcı tavrını göstermiş, buna da devam etmektedir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde, milli iradenin adil ve hakkaniyetli biçimde TBMM’ne yansımasının bize göre iki yolu bulunmaktadır; birinci yol, seçim barajının indirilmesidir, ikinci yol ise siyasi partilerin kurumsal kimliklerini muhafaza ederek seçim ittifakı yapmalarının yasal içeriğe kavuşturulmasıdır.
Bilindiği üzere, ikinci yol yasal bir düzenlemeyle hayat bulmuştur. Sırayı ise birinci yolun temini almıştır. Anayasa’nın 67’inci maddesinde seçim kanunları hakkında şu temel hükmün varlığı okuma yazma bilen herkesin malumu olduğu bir gerçektir:
“Seçim kanunları temsilde adalet ve yönetimde istikrar ilkelerini bağdaştıracak biçimde düzenlenir.”
"Anayasa hükmü herkes için bağlayıcıdır"
Bu anayasa hükmü herkes için bağlayıcıdır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde Cumhurbaşkanı doğrudan halk tarafından seçileceği ve hükümet TBMM’den güvenoyu almayacağı için “yönetimde istikrar” ilkesi kendiliğinden vasat bulmuştur. Bu konuda kafa karıştırıcı veya tartışmaya açık hiçbir taraf da yoktur.
Bunun devamında, yüzde 10 seçim barajının korunmasının ayrıca meşru ve siyasi hiçbir gerekçesi de kalmamıştır. Bu kapsamda anayasal norm olan “temsilde adalet” ilkesinin olabilmesi için seçim barajın düşürülmesinden başka bir seçenek görülmemektedir. Millet iradesinin adilane ölçülerde TBMM’ne aynısıyla yansımasının başka bir yöntemi de düşünülemeyecektir. Seçim mevzuatı açısından seçim barajıyla ilgili arayış ve çalışmalarda, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin yeni bir siyaset denklemini beraberinde getirdiği unutulmamalıdır.
"Yalan ve dedikodu çarkı ilk önce bu çarkı kuranları öğütecektir"
Milliyetçi Hareket Partisi’nin hedefi de bunu sağlamaya yöneliktir. Hiç kimse saman altında iğne arama gayretkeşliğine heves etmemelidir. Yüzde 7 seçim barajı üzerinde kurulan yalan ve dedikodu çarkı ilk önce bu çarkı kuranları öğütecektir.
Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı’nın vatan, millet ve demokrasi sevdasını hiçbir görevli provokatör, hiçbir ruhu ve iradesi hacizli siyasetçi ve sözde yazar-çizer takımı tahlil edemeyecek, bunu test etmeye deneyim ve donanımları yetmeyecektir.
"Yüzde 7 seçim barajı 'temsilde adalet' ilkesine derinlik ve canlılık katacak"
CHP’sinden HDP’sine, İP’inden diğer marjinal ve ipotekli partilere, aynı zamanda satılmış gazetecisinden ikbal ve çıkar peşinde soluk soluğa koşan şuursuz yorumculara varıncaya kadar baraj konusundaki yürekli, tutarlı ve milli iradenin onurunu korumayla ilgili kararlılığımızı anlamaları imkansızdır. Sayın Cumhurbaşkanımızın açıklamasıyla tescillenen yüzde 7 seçim barajı “temsilde adalet” ilkesine derinlik ve canlılık katacak, diğer yandan müfteriler ve zilletsever taife beyhude çırpınışlarıyla yerinde sayacaklardır. Milliyetçi Hareket Partisi’ni merkezine alan ilzam, isnat, asılsız iddia ve ipe sapa gelmez ucube ithamlar aynısıyla sahiplerine alnına kara bir leke gibi yapışacaktır.