MHP'de 13. Olağan Büyük Kurultayı yaşandı. Kurultay öncesi salonun hazırlanması için dün gece başlatılan çalışmalar sabaha karşı tamamlandı.
Türk bayrakları ile Atatürk, MHP'nin kurucu Genel Başkanı Alparslan Türkeş ve Genel Başkan Devlet Bahçeli'nin posterleri asıldı.
Salonda, "İstiklal için birlik, istikbal için dirlik","Kazanan Türkiye olacak", "Terörle mücadele andımız milli beka ahdimiz", "Türk gençliği tek yürek büyük Türkiye kutlu dilek", "Safımız belli, tarafımız belirgin sevdamız millettir", "Cumhur İttifakı'nda birlik Türkiye'de dirlik", "Birlikte başardık,1923. Birlikte başaracağız 2023" ve "Cumhur İttifakı milli iradenin güvencesidir" sloganlarının yazılı olduğu afişler yer aldı.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, MHP 13. Olağan Büyük Kurultayı’nda konuşuyor. https://t.co/gO034n2cCp
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) March 18, 2021
Bahçeli, Yargıtay'ın HDP'nin kapatılması istemiyle hazırladığı iddianameyi adaletin sesi olarak değerlendirdi. "HDP'nin herhangi bir isimle açılmamak üzere kapatılması tarihe, gelecek nesillere namus görevidir" dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Kurultay konuşmasında öne çıkanlar şu şekilde:
Mart ayının 18’inde; yani bugün, Çanakkale ruhunun ilhamıyla, İstiklal Marşı’mızın ikramıyla, şühedanın itibarıyla, milletin iradesiyle, Ülkücü ömürlerin ihlasıyla 13’üncü Olağan Büyük Kurultayı’mızı ifanın emsalsiz kıvancını yaşıyoruz. Burayı şereflendiren her kardeşimi en içten, en halisane duygularımla kucaklıyorum.
Edirne’den Kars’a, Mersin’den Trabzon’a, İzmir’den Hakkari’ye kadar ülkemin her yerini; bunun yanında Adriyatik Denizi’nden Çin Seddi’ne, Ortadoğu’dan Kafkaslar’a, Afrika’dan Balkanlar’a milli varlığımızın asaletini vicdanında taşıyan bütün kardeşlerimi selamların en güzeliyle selamlıyorum.
Gönül isterdi ki, bu salonun içi de dışı da geçmişte olduğu gibi, hıncahınç dolsaydı. Ancak bir yıldır hem ülkemizin hem de dünyanın kıyasıya mücadele ettiği COVİD-19 hastalığından dolayı kurultayımıza katılımı mecburen sınırlı tuttuk.
Aramızda bulunamayan her dava arkadaşımızla, her vatandaşımızla mesafeleri aşan, zamanın dar kalıplarına sığmayan gönül birlikteliği içindeyiz.
"Fezlekerin önünde hukuk, arkasında adalet vardır"
Üniter milli devletimizi hançerlemek için ittifak kurmak, yakılan ağaçları yakanlarla tekraren dikmek, bölücü milletvekillerinin TBMM’ne gelen fezlekelerinin önüne arkasına bakalım demek siyaset değildir, adamlık değildir.
Neyine bakacaksınız fezlekelerin, önünde hukuk, arkasında adalet vardır.
Yetmiyorsa bu sizlere, önünde millet, arkasında da devlet olduğunu mutlaka göreceksiniz.
Fakat gözleri var görmüyor, kulakları var duymuyor, dilleri var söylemiyor. HDP, Türk demokrasisinin çevresini sarmış mayın tarlasıdır. CHP, Türk siyasetine tutunmuş beşinci kol faaliyetidir. İYİ Parti, Türkiye’nin kötülüğüne hizmetkarlık yapan, siparişle kurulan, uzaktan kumandayla kontrol edilen melanet bir projedir.
Kaldı ki, İP’in Başkanı Cumhur İttifakı’nı tanımlarken; etle tırnak gibi demiş, aynı zamanda kader birlikteliği olduğunu söylemiş, kendilerinin ise proje bazlı bir ittifak olduğunu çok açık itiraf ve teyit etmiştir.
"2023 cumhurbaşkanı adayımız Recep Tayyip Erdoğan'dır"
Cumhur İttifakı kader birlikteliğidir, milli birlikteliktir, dürüst birlikteliktir; zalimlere, canilere, terör örgütlerine, ekonomik tetikçilere, küresel emperyalizme karşı tek ses, tek nefes, tek bilek, tek yürekle duruş gösteren cumhurun ruh kökü, duruş özüdür.
Cumhur İttifakı’nı arayan Pensilvanya’da değil, Kandil’de değil, muhasım çevrelerin kapılarında değil, başkent Ankara’da, dünyaya Türkçe bakan iradenin sağlam ahlakında bulacaktır.
Tarafımız bellidir, o da Cumhur İttifakı’dır. 2023’de Cumhurbaşkanı adayımız bellidir, o muhterem isim Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır.
Bu vesileyle Sayın Cumhurbaşkanımıza, AK Partili kardeşlerimize huzurlarınızda teşekkür ediyor, şükranlarımı sunuyorum.
Cumhur İttifakı, 106 yıl önce Çanakkale’yi geçilmez yapan haşmetli imanın, devleşen milli asaletin emanetçisidir. Bizim ittifakımız yalana karşı doğrunun, sahteliğe karşı sadakatin, hıyanete karşı vatan sevgisinin ittifakıdır.
Sudan sebeplerle Türkiye’yi kötüleyenlere karşı vakarın ve vefanın ittifakıdır.
"CHP Genel Başkanı tarlayı bilmez, traktöre binmez çiftçiyi konuşur"
CHP Genel Başkanı, tarlayı bilmez, traktöre binmez, çiftçimizi konuşur. Bakkala girmez, manavı görmez, marangozu tanımaz, siftahsız günü sorsanız, soğan sarımsak anlar, gelin görün ki esnafımızı konuşur.
Memurlarımızdan ve işçilerimizden bahseder, sıra CHP’ye oy vermeyenlere gelince hakaretleri birbiri ardına sıralamaktan arlanmaz, utanmaz. Ne emeklidir meselesi, ne yoksuldur düşüncesi, tek geçim kapısıdır siyasi menfaat çetesi.
Hz.Mevlana, marifet nedir bilir misin diye sorup şu cevabı vermişti: “Taşa bakan gözlerin çiçekleri görmesidir” CHP ise çiçeğin özünde taş gören bir hezeyandır.
Maşrabı küçük olanın deryayı suçlaması haksızlıktır. Maksadı çürük olanın onu bunu suçlu görmesi hayasızlıktır. Tıpkı COVİD-19 virüsü gibi, zillet de bulaşıcıdır, devamlı mutasyona uğramaktadır.
Çok şükür hükümet, pek çok ülkeyi geride bırakarak şifa olan aşıyı vatandaşlarımızın kullanımına sunmuştur. Zilletin aşısı da 2023 yılının Haziran ayında demokratik vasıtalarla yapılacak, ama bu aşı zillete zehir olarak yansıyacaktır.
Telaşlanmaya ve tedirgin olmaya mahal yoktur. Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir. Milletin üstünde bir güç ve mercii yoktur, olamayacaktır.
"Seçimler zamanında yapılacak"
Erken seçim diye tutturanlar, erken seçimden başka seçenek kalmadı diye yutturmaya çabalayanlar, iyi bilsinler ki, seçimler zamanında yapılacak, Türkiye rotasından çıkmayacaktır.
Cumhur İttifakı’nın tavizsiz ve tavsamaz kararı budur. Cumhuriyet’in 100’üncü yıldönümü olan 2023’de yeni bir tarih yazılacak, yeni bir sayfa açılacak, muhkem ümitlerin canlılığıyla dirlik içinde istikbale Cumhur İttifakı’yla ulaşılacaktır.
Bu cumhurun sözüdür. Bu Türk milletinin gelecek bin yıllara dair beyanıdır.
Nitekim Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği üzere, Türk’ün sözü, Türk’ün kendisidir.
Peki, bunlar oluyorken, zillet ittifakı nerededir? Suyun kaynağı nereden gelmektedir? Arkasındaki odaklar kimlerdir?
Dikkatli bir göz, uyanık bir şuur, teslim olmamış bir mizaç zillete düşenlerin kukla gibi nasıl oynatıldıklarını, dış güçlere nasıl boyun eğdiklerini, nasıl kullanıldıklarını, terör örgütleriyle iltisak ve irtibatlarını gayet berrak şekilde tarif ve tefrik edecektir.
Bize hiç kimse hikâye anlatmasın. Bize hiç kimse bahane ileri sürmesin.
Türk milleti zilleti değil, zaferi; PKK-FETÖ ittifakını değil, cumhurun ittifak ziynetini seçecektir.
Nihayetinde istiklal için birlik, istikbal için dirlik, kazanan Türkiye, kazançlı çıkan da Türk milleti olacaktır.
"Türkiye en önemli yönetim reformunu Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle başarmıştır"
Türkiye, tarihinin en önemli yönetim reformunu Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle başarmıştır.
Yeni sistem Cumhuriyet’in kuruluş ilkelerine dayanmıştır. Parlamenter sistemdeki teklemeler, tıkanmalar, kutuplaşmalar, kafa karışıklıkları, karar sürelerindeki çalkantılar Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle aşılmıştır.
Türk milleti, tarihsel müktesebatına uygun yönetim sistemiyle gücüne güç katmıştır. Türk devlet felsefesine müzahir olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, işin özünde Türk Tipi Başkanlık Modeli’nin farklı bir isimlendirmesidir.
Bir yönetim sisteminin nasıl ve ne şekilde tarif edildiğinden ziyade, fonksiyonel olup olmadığına, beklentileri karşılayıp karşılamadığına, demokratik özellikler taşıyıp taşımadığına, millette karşılık bulup bulmadığına odaklanılması en dengeli bakıştır.
Önyargıları bir kenara bırakarak, Türkiye’nin sistemik düğümünün, sistemsel aksaklıklarının milli iradeyle çözülmesinden herkes memnun ve mutmain olmalıdır.
Etrafını cami, ağyarını mani bir ifadeyle söylersek, 9 Temmuz 2018’den itibaren resmen uygulamaya geçen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, yani Türk Tipi Başkanlık Modeli, taban tutmuş, tarihsel ve kültürel mazimizle örtüşmüştür.
Bir yönetim sisteminin kökleşip olgunlaşması sabahtan akşama olacak şey değildir.
Böylesi bir beklenti oluşturmak iyi niyetle izah edilemeyecektir. Yürürlükteki sistemin sadra şifa olması, devlet ve millet hayatına bütün imkanlarıyla nüfuz etmesi için müşterek emek gerekir, zaman gerekir, özveri gerekir, destek gerekir, ters propaganda akıntılarının gemlenmesi gerekir.
Yeni sistemin özünde Türk milletinin beka ve refah özlemleri ana esastır.
Altını kalın bir şekilde çizmek isterim ki, geçmişin tecrübeleriyle geleceği kavrıyor, daha uyanık, daha dikkatli, daha bilinçli hareket ediyoruz.
"Partlamenter sisteme geri dönüş yoktur"
Milliyetçi Hareket Partisi olarak, 2023 ve takip eden on yılları kapsayan stratejik hedeflerimizin ilki, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne, daha yerinde bir ifadeyle, Türk Tipi Başkanlık Modeli’ne sahip çıkmak, ilke, kural ve kurumlarıyla yaşamasına hizmet etmektir.
Buna karşılık, güçlendirilmiş ve iyileştirilmiş parlamenter sistem teklifleri beyhudedir, eskiye kıvrılıştır, geleceğe dair söyleyecek bir şeyi olmayanların acıklı kıvranmasıdır.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli: Parlamenter sisteme geri dönüş yoktur. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi siyasi, hukuki, ekonomik reformlarla kökleştirilmeli, güçlendirilmelidir. pic.twitter.com/aGblZo9GzK
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) March 18, 2021
Güçlendirilmiş parlamenter sistem kavramını ilk dile getiren, şu işe bakınız ki, terörist Selahattin Demirtaş’tır. Zillet ittifakının, “Güçlendirilmiş parlamenter sistem” ezberi; içi boş, günü kurtarmaya dönük taktik bir adımdır.
Artık Parlamenter Sisteme geri dönüş yoktur. Milli iradenin tartışmaya açılması, 2,5 yılını doldurmuş yeni sistemi karalama yarışı demokratik bir haktan öte; baskıcı, bağnaz, hoşgörüsüz, hazırlıksız, tahammülsüz ve tahakkümcü bir siyaset ayıbıdır.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi; siyasi, hukuki ve ekonomik reformlarla kökleştirilmeli ve güçlendirilmelidir. Memnuniyetle söylemek gerekir ki, bu süreç kararlılıkla devam etmektedir.
Eksik varsa giderilecek, yetersizlik varsa telafi edilecektir. Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından açıklanan İnsan Hakları Eylem Planı, Ekonomik Reformlar Paketi müspet ve umut verici gelişmelerin işaret fişeğidir.
Biz devam edecek reform zincirini samimiyetle destekliyor, üzerimize düşen her sorumluluğu yerine getirmeye hazır olduğumuzu beyan ediyoruz.
"Siyasi partiler kanunu değiştirilmelidir"
Bu sürecin sivil, geniş katılımlı, herkesi kapsayan, yeni yönetim sisteminin ruhuna ve dokusuna müzahir bir anayasa ile tahkim ve takviye edilmesi ikinci stratejik hedefimizdir.
Milliyetçi Hareket Partisi bu kapsamda gerekli çalışmalarını sürdürmektedir ve önümüzdeki birkaç ay içinde hazırlıklarımız Allah’ın izniyle tamamlanacaktır.
Ayrıca, Siyasi Partiler Kanunu’nu değiştirilmelidir. Seçim Kanunlarında düzenlemeler yapılmalıdır. Siyasi Etik Kanunu çıkarılmalıdır.
TBMM İç Tüzüğü yeni sistemle uyumlu ve Meclis çalışmalarıyla ahenkli hale getirilmelidir. Milletvekilliği dokunulmazlığı yeni baştan ele alınmalıdır. Kamu Kurumu Niteliğindeki Mesleki Kuruluşlarının yasal ve hukuki yapısı titizlikle gözden geçirilmelidir.
Kamuoyu araştırmaları ve sonuçlarının yayınlanması hakkında geniş değişikler yapılmalı ve tedbirler alınmalıdır.
Siyasi maksatlarla ve ekonomik gayelerle bir partiyi parlatıp bir başkasını karalayan anket şirketleri bize göre demokrasi kundakçısı, milli irade dolandırıcısıdır.
Temiz toplum, temiz siyaset, temiz yönetim tezahür etmeli, kalpazanlar, çıkarcılar, çarpık zihniyetler, millete husumet besleyen mihraklar, hukuk tanımayan kimliksizler afişe edilip ayıklanmalıdır.
"Bölüşürsek tok oluruz, bölünürsek yok oluruz"
Türkiye’de aç ve açıkta hiçbir kardeşimizin yaşamasını istemiyoruz. Adaletli bir gelir dağılımı olsun diyoruz. Sosyal yardımların daha da güçlendirilmesinden yanayız.
Çok yiyenle hiç yemeyen, çok kazananla ancak karnını doyuran arasındaki çelişkinin para ve maliye politikalarıyla düzeleceğine, mali disiplin ve tasarruf tedbirleri sayesinde savurganlığın büyük çapta engelleneceğine inanıyoruz.
İşsizlikle mücadelede, faizlerin aşağıya çekilmesinde hükümetin kararlılığını görmekten bahtiyarız.
Fiyat istikrarının sağlanarak enflasyonda kalıcı düşüşleri yakalayacağımız günler uzakta değildir. Günümüz dünyasında siyasi güç silahın yanı sıra, hatta toptan tüfekten daha çok, ekonomik üstünlük ve ticari enerjiyle sağlanmaktadır.
Modern dünyanın işleyişi bu yöndedir.
Kurtuluş Savaşı’nı kağnıyla kazanan, ama 11 yıl sonra uçak üretmeyi başaran bir milletiz. İnsanımızın ihtiyaç ve isteklerini; yerli, milli ve üreten bir ekonomik sistemle karşılamak zorundayız.
Askeri, diplomatik ve siyasi muvaffakiyetlerimizi ekonomik gelişmelerle taçlandırmak hem istiklalimizi, hem de istikbalimizi güvenceye kavuşturacaktır.
2020 yılında küresel ekonomi yüzde 3,5 oranında küçülmüştür.
"Türkiye ekonomisi 2020 yılında yüzde 1,8 oranında büyüme kaydetmiştir"
Küresel ticaretteki daralma yüzde 10 düzeyinde, uluslararası yatırımlardaki düşüş yüzde 42 seviyesindedir. Tarihin en büyük küresel borç miktarı COVİD-19 salgını döneminde gerçekleşmiş ve 280 trilyon doları geçmiştir. Bazı ekonomistler 1929’dan daha şiddetli ve büyük bir kayıpla karşı karşıya olduğumuzu iddia etmektedir.
Ancak Türkiye ekonomisi 2020 yılında yüzde 1,8 oranında büyüme kaydetmiştir.
Ne mutlu bizlere ki, G-20 ülkeleri arasında ekonomisi büyüyen iki ülkeden birisi Türkiye olmuştur. Ekonomide yaşanan canlanma ve toparlanma vatandaşlarımızın kesesine, devletimizin kasasına mutlaka yansıyacaktır. Gelecek güzel günler için biraz daha sabırlı olmalıyız.
Türkiye istikbalin dirliği amacıyla muazzam bir kalkınma ve demokrasi mucizesini başarmaya şüphesiz muktedirdir.
"Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur"
Türkiye’miz bölücü terörün kanlı eylem ve kirli emelleriyle yıllardır mücadele halindedir. Bu mücadelede yalnız olduğumuz ortadadır. Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur sözü defalarca tescil edilmiştir. Çok şükür, devlet-millet kenetlenmesiyle teröre üst üste darbe vurulmuş, bu kanlı döngünün sonu görünmüştür.
Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı, Pençe-Kartal Harekâtlarıyla güney sınırlarımız boyunca kurulmak istenen terör de vleti engellenmiştir. Hükümetimizin kararlılığı, kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri’mizin fedakarlığı, polislerimizin ve güvenlik korucularımızın cesaretiyle ihanetin damarları kesilmiştir.
"HDP PKK'dır, cinayettir, ölüm tuzağıdır"
Papa'nın Irak'ın ziyaretinde sözde Kürdistan haritasının resmedilmesi alçaklıktır. Türkiye bu bölücülüğe asla izin vermeyecektir. HDP PKK'dır, cinayettir, ölüm tuzağıdır. HDP ile ittifak kurmak terörist Demirtaş ile kahvaltı planı yapmak hiyanete ortak edecektir. CHP seçimi yapmalıdır. İYİ Parti kararını netleştirmeldir. HDP siyasi kisfeye bürünmüş suç olgusudur.
#SONDAKİKA
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) March 18, 2021
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli: HDP siyasi kisveye bürünmüş suç örgütüdür. Herhangi bir isimle açılmamak üzere kapatılması namus görevidir.https://t.co/wS1EiMt24J pic.twitter.com/ta6EXSj2uT
"Yargıtay'ın kararı hukuk ve adaletin sesidir"
Papa’nın, Irak’ın kuzeyini ziyareti anısına bastırılan değersiz pulda sözde Kürdistan haritasının resmedilmesi alçaklıktır, adiliktir, ahlaksızlıktır, organize bir senaryonun parçasıdır. Türk milleti bu kanlı ve hain senaryoya, bölücülüğe ve bölünmeye asla izin vermeyecektir.
Terörist sevk ve hazırlık merkezi olan HDP, ayranımızı kabartmasın. HDP, PKK’dır, cinayettir, bölücülüktür, masumlara, çocuklara, gençlere kadınlara ölüm tuzağıdır.
HDP ile yasak ilişki zalimlere diz çökmektir. HDP’yle ittifak kurmak, terörist Demirtaş ile kahvaltı planları yapmak hiç kimseye iyilik ve onur sağlamayacak, bilakis hıyanete ortak edecektir.
CHP seçimini yapmalıdır; sözde Kürdistan projesinin yanında mıdır? Karşısında mıdır? İYİ Parti kararını netleştirmelidir; FETÖ ve PKK’yla kol kola yürümeye devam mı edecektir? Tamam mı diyecektir?
HDP, siyasi kisveye bürünmüş suç örgütüdür, herhangi bir isimle açılmamak üzere kapatılması tarihe, millete, adalete ve gelecek nesillere namus görevidir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın HDP’nin kapatılma istemiyle hazırladığı iddianameyi dün itibariyle Anayasa Mahkemesi’ne göndermesi hakkın, hukukun ve adaletin sesidir ve bu gelişme milletin yüreğine su serpmiştir.
Andımız tartışması
Bu arada Kılıçdaroğlu’na da tavsiyem; aklı varsa kendine saklasın, arayacağı varsa durmasın arasın, cesareti varsa, yüreği yetiyorsa bölücü dostlarına rest çekip tüm bağlarını koparsın.
Ey CHP yönetimi, sizin nereniz Türk ki, Andımız’a sahip çıkacaksınız. Sizin nereniz doğru ki, Andımızı söylemek size yakışacaktır. Biz varlığımızı Türk varlığına armağan etmişken, sizin kimlerin tutsağı, kimlerin taşeronu, kimlerin hizmetkârı olduğunu bilmeyen kalmış mıdır?
"S-400 konusu milli egemenlik meselesidir"
S-400 hava ve füze savunma sistemi milli egemenlik konusudur, bu suretle vatan savunması başkalarının keyfine ve insafına bırakılamayacaktır. Mısır’la kurulan sıcak ve yapıcı diyaloglar isabetlidir, bize göre eski seviyesine çıkarılmalıdır.
Unutmayalım ki, devlet, duyguyla değil, akıl ile yönetilir.
Devletlerarasında keskin hatlarla ihata edilmiş dostluk ve düşmanlıklar olmaz, bugüne kadar da olmamıştır. Türkiye’nin jeopolitik kodlarının odak noktası, milli kültürü, milli tarihi, milli kimliği ve kucaklaşmayı bekleyen Türk Dünyası ile kuracağı ilişkiler olmalıdır.
Karabağ Zaferi ile açılan Nahçıvan Sınır kapısı fiilen ve fikren manevra alanımızı çok daha fazla genişletecektir. Bugün Güney Kafkasya’da vurulan davulun sesi, Orta Asya’dan, Doğu Türkistan’dan, Sibirya’dan, Doğu Avrupa’dan ve Balkanlar’dan duyulmaktadır. Bu durum Türkiye için stratejik bir vizyon olduğu kadar tarihin ve kültürümüzün bizlere yüklediği sorumluluktur.
"Milliyetçiliğimizi sorgulayanlar, gitsinler aynaya baksınlar"
Bu nedenle, hem ülkemizde, hem de küresel ve bölgesel zeminde diyalog, barış, huzur, sükûnet ve istikrar beşinci stratejik hedefimizdir. Milliyetçiliğimiz, hayatın ve milli arzuların gerçeğini yansıtmaktadır. Milliyetçiliğimizin harcı husumetle değil karşılıklı hürmetle karılmıştır.
Türk milliyetçiliği; yükselmek için değil yükseltmek içindir, ilaveten rasyoneldir, sosyolojik ve psikolojik esaslara dayanır, kan değil ruh ve kültür arar, millete mensubiyet şuurunu canlı tutmak asıl gayesidir. Bir diğer ifadeyle Türk milliyetçiliği; özgürlükçüdür, demokratiktir, eşitlikçidir, barışçıdır, milletimizin her ferdini bir ve kardeş gören kaynaşma ve kader ortaklığı ahlakıyla bütünleşmiştir.
Bizim milliyetçiliğimizi sorgulayanlar, gitsinler aynaya baksınlar.
Türkiye’ye diş bileyenlerden, cephe alanlardan himmet ve uzanacak el beklemek milliyetçilik değil, mankurtluktur, müptezelliktir, milliyetsizliktir.