Milli İstihbarat Teşkilatının (MİT) internet sitesinde yayımlanan raporda, dünya genelinde özellikle son 15 yıldır yükselişte olan aşırı sağ hareketler ve aşırıcı faaliyetlerde bulunan örgütlü eylemler ele alındı.
Raporda, salgın döneminin getirdiği yeni toplumsal koşullar ve belirsizliklerin, dünyayı etkisi altına alan ekonomik istikrarsızlıklar, işsizlik ve gelir adaletsizliğinin, yükselen göçmen ve yabancı karşıtlığı gibi sorunların, hükümetlerin daha sert politikalar benimseyerek daha aşırıcı söylemler kullanmasına neden olduğu belirtildi.
Göçmenler ve Müslümanların bu dalganın öncelikli hedefi haline geldiğine dikkat çekilen raporda, kutsal değerlere ve kitaplara yapılan saldırılara karşı sessiz kalınarak resmi önlemler getirilmemesinin, Batı'da aşırı ideolojilerin kurumsallaşma riskini işaret ettiğine vurgu yapıldı.
Yakından takip ediliyor
Raporda, tüm bu nedenlerden ötürü aşırı sağ hareketlerin Türkiye'nin de yakından takip ettiği gündem başlıklarından birini oluşturduğu ifade edildi.
Raporun 2023'teki gelişmelere odaklandığı belirtilerek, çalışma kapsamında aşırı sağcıların eylemler hakkında medyada çıkan haberler, siyasetçilerin söylemleri, resmi açıklamalar, bu oluşumlarla mücadele için yürütülen yasal çalışmalar, kolluk güçlerinin hareket tarzları ve operasyonlara ilişkin verilerin derlendiği belirtildi.
Aşırı sağcı grupların uluslararası seviyede standart örgütsel yapıları ya da ideolojik anlamda bir çatı mekanizmaları bulunmadığına işaret edilen raporda, koronavirüs salgınıyla çevrim içi ağlarla küresel iletişim gücünü kuvvetlendiren aşırı sağcı grupların, Telegram başta olmak üzere kapalı iletişim kanalları üzerinden işbirliği ve koordinasyon faaliyetlerini ivmelendirdiği vurgulandı.
Farklı ideolojilere rağmen ortak düşman algısı perspektifinde benzer stratejiler geliştirildiği ve ulus ötesi etkinliklerin ön plana çıktığının gözlemlendiğine yer verilen raporda, faaliyetlerin büyük çoğunluğunun çevrim içi ortamda organize edildiği, eylem ve etkinliklere fiziki katılımın ise halen sınırlı seviyede olduğu kaydedildi.
Aşırı sağın yoğunlaştığı kitle 13-18 yaş arası gençler
Aşırı sağcıların propaganda faaliyetlerinde yoğunlaştığı kitlenin 13-18 yaş arası gençler olduğuna işaret edilen raporda, oyun platformları başta olmak üzere, sosyal medya uygulamaları ve fitness kulüpleri aracılığıyla eleman temini faaliyetleri yürütüldüğü belirtildi.
Aşırı sağcı gruplar açısından en etkili görülen ortak yöntemler arasında sansasyonel "yalnız aktör" saldırılarının yer aldığı vurgulanan raporda, bu tarz saldırıların genellikle bireysel olarak gerçekleştirilmekle birlikte, gruplar tarafından teşvik edildiği ifade edildi.
Gelişen teknolojik imkanlarla birlikte 3D yazıcılar tarafından üretilmiş silahların aşırı sağcı gruplar adına önemli bir enstrüman olarak ön plana çıktığı değerlendirilen raporda, aşırı sağcı kişilerin yalnız aktör olarak düzenledikleri saldırıları kendilerinin finanse ettiği, grupların ise genel olarak yasalara uygun yöntemlerle faaliyetlerine maddi destek aldığı belirtildi.
Özellikle son dönemde çevrim içi platformlar da dahil olmak üzere alternatif finans vasıtalarının kullanımının da arttığı vurgulanan raporda, aşırı sağcıların bir bölümünün saha tecrübesi kazanmak ve patlayıcı ile silah temin etmek amacıyla çatışma bölgelerinde aktif şekilde faaliyet gösterdiğinin tespit edildiği ifade edildi.
En dikkat çekici eylemler provokatif ve kışkırtıcı
Aşırı sağcı gruplarca gerçekleştirilen eylemlerin türlerine de değinilen raporda, 2023 yılı içerisinde en dikkati çeken kategorinin aralarında Kur'an-ı Kerim yakma eylemlerinin de yer aldığı provokatif ve kışkırtıcı eylemler olduğu belirtildi.
Gerçekleştirilen tüm eylemlerin yaklaşık yüzde 70'ini provokatif ve kışkırtıcı eylemlerin oluşturduğu vurgulanan raporda, bu eylemlerin özellikle toplumsal kutuplaşma ve azınlıkların karşıt hareketlerine sebebiyet vermesi kapsamında önemli görüldüğü ifade edildi.
Raporda, aşırı sağ bağlamında en büyük tehdit olarak gösterilebilecek bombalı veya silahlı saldırıların 2023'teki oranının ise yüzde 7 seviyesinde kaldığı aktarıldı.
Ülkelerin tarihsel ve kültürel dinamiklerinin, mevcut yasaları ile aşırı sağcı grupların etkinlik seviyesinin, ülkelerdeki aşırı sağcı eylemlerin seyrini doğrudan etkilediği aktarılan raporda, 2023 yılı içerisinde aşırı sağ bağlamında en hareketli ülkeler arasında sırasıyla, Danimarka, ABD, Almanya, Birleşik Krallık, Avustralya, İsveç, Hollanda, Fransa ve Avusturya'nın bulunduğu belirtildi.
Türk ve İslam karşıtı eylemler
ABD'de meydana gelen 11 Eylül 2001 saldırıları akabinde aşırı sağ hareketlerin ana motiflerinden birinin Müslüman karşıtlığı (İslamofobi) olarak ön plana çıktığı hatırlatılan raporda, ABD ve Avrupa ülkelerindeki Müslüman karşıtlığının, içerisinde bulunulan yüzyılın temel sorunları arasında olduğu vurgulandı.
Bununla birlikte, özellikle Avrupa'da İslam karşıtlığının Türk karşıtlığı ile özdeşleştirilme çabalarının dikkati çektiği belirtilen raporda, gerçekleştirilen çok sayıda İslam karşıtı eylemde, Türklere ve Türkiye'ye de atıf yapıldığının gözlemlendiği ifade edildi.
Rapora göre, 2023'te İslam ve Türk karşıtlığının en yoğun yaşandığı bölge Avrupa olurken, Almanya'da camilere gönderilen tehdit mektupları ve İskandinav ülkelerinde Kur'an-ı Kerim yakma eylemleri ise dönem içerisinde gündemde önemli yer edinen eylem türleri olduğu kaydedildi.
İslam'a hakaret eylemleri
Aşırı sağcı grupların 2023 içerisindeki provokatif eylem arayışlarının en önemli bölümünü Kur'an-ı Kerim yakma eylemlerinin oluşturduğuna vurgu yapılan raporda, başta Danimarka olmak üzere özellikle İskandinav ülkelerinde ön plana çıkan bu eylem eğiliminin yaz aylarında ivme kazandığı bildirildi.
Danimarka'nın, Kur'an-ı Kerim yakma eylemlerinin adeta merkezi haline geldiği belirtilen raporda, hükümetin, Ağustos 2023 sonlarında Kur'an-ı Kerim yakılmasını yasaklamak amacıyla, "ifade özgürlüğünü sınırlamayacak" şerhiyle kamuoyuna bir yasa tasarısı sunduğu hatırlatıldı.
Söz konusu tasarının, 7 Aralık 2023'te parlamentoda kabul edildiği ve 13 Aralık 2023'te ise yürürlüğe girdiği anımsatılan raporda, provokatif eylemlerin gerçekleştirildiği diğer ülkelerin de süreç içerisinde kendi güvenlik önlemlerinde belirli revizyonlara imza attığı ifade edildi.
Türk karşıtlığı
Avrupa'daki Türklerin sosyokültürel ve dini yaşantılarının, günümüze kadar geçen süreç içerisinde aşırı sağcılar tarafından Türk karşıtlığıyla Müslüman karşıtlığının özdeşleştirilmesine neden olduğu değerlendirilen raporda, Türkiye karşıtı eylemlerin diplomatik misyonların önünde değil, daha çok Türklerin yoğun yaşadığı bölgelerde veya camiler önünde yapıldığına dikkat çekildi.
Özellikle 2023'te Türk karşıtlığıyla İslam karşıtlığının kesiştiği birçok olay örneğinin bulunduğu belirtilen raporda, Türkiye'de gerçekleşen genel seçimler sonrasında Hollandalı aşırı sağcı siyasi Geert Wilders'in, sosyal medya hesapları üzerinden yayımladığı videoda, Hollanda'da yaşayan Türk vatandaşlarına yönelik ifadeler kullanmasının bu örneklerden biri olduğu kaydedildi.
Rusya-Ukrayna savaşı ve aşırı sağ hareketler
Rusya-Ukrayna arasındaki savaşın, sahadaki yabancı savaşçılar açısından da dünya gündeminin dikkatini çektiği belirtilen raporda, Ukrayna'daki yabancı savaşçılar konusunun 2014 yılında Rusya'nın Kırım'ı ilhakıyla ön plana çıkmaya başladığı anımsatıldı.
Özellikle 2010'lu yıllardan itibaren küresel çapta Müslüman kimliği ile özdeşleştirilmeye çalışılan "yabancı savaşçı" kavramının Ukrayna'da farklı bir boyuta taşındığı belirtilen raporda, bu süreçte yabancı savaşçıların bireysel tercihler veya ideolojik saiklerle Ukrayna'ya intikal ettiği değerlendirildi.
Ukrayna'dan yapılan ve başta Batılı aşırı sağcılar olmak üzere yabancı savaşçılar tarafından silah, patlayıcı kullanımı ve saha tecrübesi kazanmak için bir fırsat olarak görülen "savaşa davet" çağrısının, birçok kişide karşılık bulduğu kaydedildi.
İsrail-Filistin savaşı ve aşırı sağ hareketler
Raporda, İsrail ve Filistin arasında 7 Ekim 2023'te başlayan çatışmaların, aşırı sağcı grupların faaliyetlerini de yakından etkilediği vurgulandı.
Ülkelerin İsrail-Filistin gerginliğinde temelde siyasi perspektif ekseninde daha somut bir şekilde tarafını belli etme eğilimine karşı, aşırı sağcı grupların konuya daha pragmatik yaklaştığı ve süreçten istifade arayışında olduğunun görüldüğü ifade edildi.
Çatışmalar bağlamında İsrail'i destekleyen aşırı sağcı grupların, Müslümanları ve İslam'ı genel olarak sorunların merkezine yerleştirdiğinin görüldüğü belirtilen raporda, söz konusu görüşteki grupların temel endişeleri arasında Orta Doğu'daki çatışmalar sebebiyle Avrupa kıtasına daha fazla Müslüman göçmen gelmesi ve İsrail'in olası bir mağlubiyetinin uluslararası seviyede Müslümanların daha da güçlenmesine sebep olabileceği gibi olguların yer aldığına işaret edildi.
Sonuç ve değerlendirme
Raporun bu bölümünde, uluslararası ilişkilerin geleneksel tehdit kuramlarının aksine, son yıllarda istihbarat ve güvenlik teşkilatları adına dikkati çeken bir konu başlığı olan aşırı sağ hareketlerin, gelişen ve evrilen boyutlarıyla ön plana çıktığı belirtildi.
Özellikle koronavirüs salgınıyla toplumsal seviyede artan radikalleşme ve komplo teorilerinden beslenen aşırı sağın, 2023 yılında birçok ülke adına önemli bir tehdit oluşturduğunun gözlemlendiğine vurgu yapılan raporda, aşırı sağ konusunu büyük ölçüde "düşünce özgürlüğü" olarak değerlendirme eğiliminde olan Batılı devletlerin, aşırı sağın şiddet boyutunun artmasıyla, bir güvenlik sorunu olarak ele almaya başladığı kaydedildi.
Öte yandan, geleneksel tehditlerden farklı unsurlar barındırması ve özellikle demokratik Batı ülkelerinde "kişisel ifade özgürlüğü" sınırlarıyla kesişmesi sebebiyle, güvenlik birimlerinin aşırı sağ bağlamındaki yeni tehditlere karşı, geleneksel yöntemlerle mücadelede halen arzu edilen sonuçları alamadıklarının görüldüğü kaydedildi.