Son dönemlerde Türkiye’nin deniz platformlarında art arda önemli işlere imza attığı dikkatlerden kaçmıyor. Geçtiğimiz günlerde Milli Savunma Bakanlığı tarafından duyurulan bir gelişme de bu işlerden biri olarak tarihe not düşüldü.
Bakanlığın açıklamasına göre, yüksek yerlilik ve gelişmiş teknolojiyle inşa edilecek Açık Deniz Karakol Gemisi’nin (ADKG) üretimine başlandı. Peki, Türkiye gibi tansiyonun kimi zaman çok yükseldiği denizlere komşu olan bir ülke için ADKG ne anlama geliyor? Savunma ve Denizcilik Araştırmacısı Kozan Selçuk Erkan ile hem bu sorunun yanıtını hem de söz konusu platformların imkan ve kabiliyetlerini konuştuk…
Mavi Vatan’ın yılmaz bekçilerinden biri olacak
Erkan da gemi inşa konusunda Türkiye’nin hızlanmaya başladığı gerçeğine işaret ederek başlıyor anlatmaya. En önemli meselelerden birinin de ‘ihtiyaçlarımıza göre maliyet etkin çözümleri hızla üretebilmek’ olduğuna işaret ediyor.
Sonrasında Açık Deniz Karakol Gemileri’nin savaş gemilerine göre denizlerde daha uzun süre yaptığı bilgisini paylaşıyor.
“Bilindiği üzere denizde karada olduğu gibi sınır taşları bulunmaz” diyor Erkan ve devam ediyor:
“Münhasır ekonomik denizalanı kavramında sınırlar daha da zorlu bir hal alır. Bu sınırları belirlemek ancak ve ancak kontrol edebildiğiniz sürece olur. Yani sınırı bildiren değil, orada bayrak gösterip bölgeyi koruma ve sorumlulukları yerine getirenin deniz alanının adına biz ‘Mavi Vatan’ diyoruz.
Mavi Vatan’ı korumanın en verimli yolu Açık Deniz Karakol gemileridir. Genelde ağır savaş gemilerine göre daha az silahlı olurlar. Barış zamanının en önemli savunma araçlarından biridir. Saldırıdan ziyade koruma amacı güttüğü için tahrik ederek değil aksine bayrağını göstererek işlerini tamamlar. Koruma, devriye gezme, arama-kurtarma gibi işler için biçilmiş kaftandır.
Dünyada büyük ülkelerin denizlerde en fazla zaman geçiren gemileri bu sınıftadır. Doğu Akdeniz, Karadeniz, Ege ve KKTC çevresinde devriye gezip iktisadi menfaatlerimizi korumak konusunda en verimli çözüm Açık Deniz Karakol Gemisi’dir.”
Kendi sınıfının en ağır silah yüklerinden birine sahip olacak
Kozan Selçuk Erkan, ADKG hakkında çizdiği genel çerçevenin ardından daha detaylı bir konuya geçiyor ve bu platformların nasıl bir silah yüküne sahip olacağını anlatıyor…
Türkiye’nin iyi bildiği bir gemi sınıfını daha da verimli ve maliyet etkin hale getirdiğinin altını çiziyor Kozan. Aynı büyüklükteki Ada sınıfı korvetlerimize göre daha uzun menzilli, daha az personelle çalışacak, biraz daha az silah yükü ve sürati olan özel bir sınıf gemiden bahsediyor. Her ne kadar Ada sınıfına göre silah yükü daha az olsa da kendi sınıfının en ağır silah yüklerinden birine sahip olacağını öğreniyoruz ADKG’lerin…
Zaten Erkan da bu konuya işaret ediyor ve “Geminin daha az silahlı olması daha güçsüz olduğu anlamına gelmesin. Artık sınırlarımızın çok ötesinde açık denizlerde görev yapan bir deniz gücüne dönüşmeye başladık. TCG Anadolu ve istif sınıfları buna en güzel örnekler. Bu gemiler görevler için gittiklerinde yakın sularımızı koruyacak ana sınıf gemilere ihtiyacımı olacak. Açık deniz karakol gemilerimiz bu rolü de üstlenecek.”
Dizel-Elektrik konusu önümüzdeki yıllarda sıkça konuşulacak
Geminin imkan ve kabiliyetlerini, üzerine konulacak sistemleri de kapsayacak şekilde anlatıyor Erkan:
“Bu gemiler dünyadaki örneklerine göre iyi derecede silahlılar… En önemlisi ana sensör ve silahlarda çok önemli oranda yerli katkı sağlanıyor. Yerli ana arama radarı, yerli baş topu, yakın hava savunma sistemi, kısa menzil çok amaçlı füze atıcıları ve stabilize silahlar göze çarpıyor. Bunların hepsi yerli ve bu çok önemli bir kazanım.
Daha da önemlisi; üzerlerinde uzun menzilli füzeler olmasa dahi yeri ve kurulum sistemi hazır. Bu ne demek? Herhangi bir krizin çatışmaya yönelme ihtimali olduğunda bu gemileri hızla bu tip füze ve silahlarla donatabilirsiniz demek. Barış zamanı bu tür silah yüklerini ve haliyle gelecek maliyet artışını taşımadan görev yapması büyük avantaj.
Sevk sisteminde dizel-elektrik tercih edilmesi konusu son derece kritik. Bu tercihin temelinde geminin verimini arttırmak yatıyor. Dizel jeneratörlerin ürettiği elektrik ile elektrik motorları pervaneleri döndürülüyor…
Son yıllarda yeni inşa edilen gemilerde bunu yükselen bir trend olarak görüyoruz. Bu bilgi birikiminin dünyada askeri gemi inşaat pazarında büyüyen bir oyuncu olarak var olabilmemiz için bizde de olması şart. Ayrıca elektrik motor sistemleri konusunda son yıllarda Türk sivil tersaneleri oldukça yenilikçi gemiler yaptı. Yakın bir gelecekte kendi elektrik motorlarımızı üretebilmemiz gerçekten de mümkün.
Silahlı kuvvetlerimizin tüm unsurları için üretmeye en çok ihtiyaç duyduğumuz başlıklardan biri sevk sistemleri. Şimdi bir alternatif yol bulma aşamasındayız. Dizel-elektrik motor konusunu bir an önce öğrenip geliştirmemiz için ADKG projesi çok önemli.”
Gelişmekte olan donanmalar için iyi bir tercih olabilir
Bu noktada, “Türkiye’nin kendi ürettiği Açık Deniz Karakol Gemileri envantere girdiğinde nasıl bir değişim bekleniyor?” sorusu da önem kazanıyor…
Kozan Selçuk Erkan, bu gemilerin tamamlandığında Burak sınıfı korvetlerin yerini alacağından bahsediyor. Burak sınıfının iyi olduğunu ancak yavaş yavaş değişmesi gerektiğini belirtiyor.
Son sözünü platformun muhtemel ihracat potansiyeline ayırıyor Erkan ve “Başarılı olması halinde gelişmekte olan ülke donanmaları için Çakır füzeleriyle beraber uygun maliyetli özel bir alternatif sınıf olabilirler” bilgisini paylaşıyor.