Puslu 12.6ºC Ankara
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Düzce
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kilis
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Şanlıurfa
  • Şırnak
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Gündem
26.12.2018 11:22

Milli Savunma Bakanı Akar'dan CHP'li Özel hakkında suç duyurusu

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, kendisine hakaret ettiği gerekçesiyle CHP'li Özgür Özel hakkında suç duyurusunda bulundu ve tazminat davası açtı.

Milli Savunma Bakanı Akar'dan CHP'li Özel hakkında suç duyurusu

Milli Savunma Bakanı Hulusi Hulusi Akar'ın avukatları Samet Can Olgaç ve Cihat Haykır, suç duyurusu dilekçelerini Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına verdi, manevi tazminat davası ise nöbetçi Ankara Asliye Ceza Mahkemesi nezdinde açıldı.

Dilekçelerde Akar'ın, 2015-2018 yıllarında Genelkurmay Başkanlığı yaptığı, devamında emekli olarak 9 Temmuz 2018 tarihli Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Türkiye Cumhuriyeti Milli Savunma Bakanı olarak atandığı ve bu görevini halen sürdürdüğü belirtildi.

Özel'in, Akar'a hakaret etmeyi alışkanlık haline getirdiği kaydedilen dilekçelerde, Özel'in, 19 Kasım 2018'de bir televizyon kanalının ana haber bülteni ile 17 Aralık 2018'de TBMM Genel Kurul çalışması sırasında Akar hakkında fevkalade ağır hakaret ve iftira mahiyetinde söylemlerde bulunduğu ifade edildi.

Şikayet dilekçesinde Özel'in, Akar'a yönelik beyanlarıyla "kamu görevlisine görevinden dolayı alenen hakaret", "iftira", "Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni, devletin kurum ve organlarını aşağılama" ile Askeri Ceza Kanunu'nun 95/4. maddesindeki "astlık-üstlük münasebetlerini zedelemeye, amir veya komutanlara karşı güven hissini yok etmeye matuf olarak alenen tahkir veya tezyif edici fiil ve harekette bulunmak" suçlarını işlediği kaydedildi.

Tazminat davası dilekçesinde ise Özel'den 500 bin lira manevi tazminatın yanı sıra Özel'in "kınanması" ve bu kararın tirajı en büyük iki gazetede yayımlanması talep edildi.

“Özel, olayı şahsileştirdi”

Şikayet ve tazminat davası dilekçelerinde, Özel'in bir kez dahi darbe girişimi yargılamalarına izleyici sıfatıyla bile katılmadığı, FETÖ'cülerin duruşmalardaki gerçek dışı ve iftira dışındaki açıklamalarını da olduğundan farklı şekilde aktardığı kaydedildi. Dilekçelerde bu durumun, Özel'in, milli hassasiyetle hareket etmekten çok olayı şahsileştirdiğini gösterdiği kaydedildi.

Akar'ın avukatları Samet Can Olgaç ve Cihat Haykır, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği suç duyurusu ile nöbetçi Ankara Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde açtığı manevi tazminat davası dilekçelerinde Özel'in, "Akar'a hakaret etmeyi alışkanlık haline getirdiği" ifade edildi.

“Şüpheli tarafından gündem oluşturma çabaları içerisine girilmiştir”

Özel'in, 19 Kasım 2018'de bir televizyon kanalının ana haber bülteninde yayınlanan röportajında Akar'a ağır hakaretlerde bulunduğu kaydedilen dilekçede, şöyle denildi:

"Akar beyanlarında, Türkiye'de sadece gazetecilik ya da akademisyenlik faaliyeti nedeniyle yargılanan kimsenin olmadığına işaret etmiştir. Başka bir deyişle, aynı zamanda gazeteci veya akademisyen kimliği bulunan ve yargılanmakta olan kimselerin yargılanma gerekçelerinin bu kimlikleri nedeniyle yapmış oldukları eylemleri nedeniyle değil, bu kimlikleri dışında gerçekleştirdikleri eylemleri nedeniyle olduğuna vurgu yapılmıştır.

Burada kimseyi suçlama veya zan altında bırakma amacıyla söylenmiş bir söz yoktur. Aksine yargılananların 'gazeteci ve akademisyen' olmayıp gazeteci ya da akademisyen kimliği bulunan ancak bu sıfatları dışında suç niteliğinde eylemler gerçekleştirdikleri iddia edilenler olduğu belirtilmiştir. Bu hususların tamamı, belirtilen kişilerin yargılandıkları dosya içeriklerinde yer alan hususlardır. Buna rağmen, vekil eden tarafından kullanılan bu sözler, şüpheli tarafından farklı mecralara çekilerek gündem oluşturma çabaları içerisine girilmiştir."

“Seviyesiz bir siyasi polemik konusu haline geldi”

Özel'in, 17 Aralık 2018'deki TBMM Genel Kurulu'nda da Akar hakkında ağır hakaret ve iftira mahiyetinde söylemlerde bulunduğu ifade edilen dilekçelerde, "Özel'in, tamamen gerçek dışı ve iftira mahiyetinde olan sözlerini, sonrasında TV programlarında daha da ileriye götürerek seviyesiz bir siyasi polemik konusu haline getirdiği" kaydedildi.

Akar'ın 3. Kolordu Komutanı olduğu dönemde bir kere dahi arkadaşlarını ziyaret etmediği iddiasının "tamamen yalan" olduğu, bu dönemde arkadaşlarını korumak adına her türlü riski göze alarak elinden gelen yardımı yaptığı ve kendileriyle ilgilendiği belirtilen dilekçede, bir programa katılan Ahmet Zeki Üçok'un da "Ondan önce bize geldi, hatta bayramda kendisi baklava getirdi bizimle, ihtiyacınız var mı gibi şeyler de yaptı. O yüzden benim söyleyeceklerim bu konuda bunlarla sınırlı" diyerek, Akar'ın dönem arkadaşlarını ziyaret ettiğini belirttiği anlatıldı.

Balyoz kumpas davalarının bilirkişisinin, Akar'ın icra subayı Ahmet Erdoğan olduğu ve bu şahsı bilirkişi olarak görevlendirdiği iddiasının "tamamen iftira" olduğuna yer verilen dilekçelerde, "Vekil edenin söz konusu bilirkişi raporuna hiçbir dahli olmadığı gibi, ismi zikredilen şahıs, vekil edenin icra subayı olarak görev yapmamıştır. Anılan şahıs bilirkişi olarak atandığı dönemde 3. Kolordu Komutanlığı Plan ve Prensipler Şube Müdürlüğünde Plan Subayı olarak çalışmaktadır. Bu husus kayıtlarla sabitken Akar hakkında gerçek dışı ve iftira niteliğinde ithamlarda bulunulması şüphelinin sorumluluğunu gerektirir" denildi.

Dilekçede, Özel'in bir başka beyanıyla ilgili ise şunlar kaydedildi:

"Akar'ın 15 Temmuz günü saat 16.00'da darbeyi haber aldığı ve 'Kimse birliklerini terk etmesin' emrinin verilmesi halinde darbe girişimin önleneceği iddia edilerek 'darbeye karışmayacakları evine yollayıp karışacaklara kışlaları teslim eden birinden bahsediyoruz' şeklinde tamamen gayriciddi bir yaklaşımla darbeci olmayan personelin vekil eden tarafından evlerine gönderildiği iftirasında bulunulmuştur. Sayın Akar'ın Meclis Genel Kurul konuşmasında da belirttiği gibi dava dosyalarının incelenmesinde büyük fayda vardır. Ancak bir defa dahi darbe yargılamalarına izleyici sıfatıyla dahi katılmamış birisi olan şüphelinin, FETÖ'cülerin duruşmalardaki gerçek dışı ve iftira mahiyetinde bulunan açıklamalarını, ki onları da olduğundan farklı bir şekilde, aktarması şüphelinin milli hassasiyetle hareket etmekten çok, olayı şahsileştirdiğini göstermektedir."

Darbe girişimine ilişkin iddialar

Darbe girişimine yönelik yargılama dosyaları incelendiğinde, 15 Temmuz 2016'da MİT Müsteşarlığına giden bir şahsın, o gün Kara Havacılık Komutanlığından izinsiz uçuş yapılacağı, bu faaliyetin sonunda MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın alınacağı bilgisi verdiğinin, bilginin kesinlikle darbe girişimine yönelik olmadığının, izinsiz faaliyet yapılacağına ilişkin olduğunun anlaşılacağının kaydedildiği dilekçelerde, şu bilgiler aktarıldı:

"Bu ihbar üzerine MİT Müsteşarı Hakan Fidan, dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler'i telefonla arayarak, konu hakkında bilgi vermiş ve devamında da bir müsteşar yardımcısını da ayrıntıları aktarmak üzere Genelkurmay Başkanlığı Karargahı'na göndermiştir. Saat 17.32'de Genelkurmay Başkanlığı karargahına gelen yetkili ihbarla ilgili ayrıntıları Yaşar Güler ile paylaşmasının ardından saat 17.54'te karargahtan ayrılmış, akabinde Orgeneral Güler, dönemin Genelkurmay Başkanı Akar'a bu gelişmeleri bildirmiş ve konuyu ciddiye alan Sayın Akar, Hakan Fidan'ı karargaha davet etmiştir. Fidan 18.30 sıralarında Genelkurmay'a gelmesine müteakip konuyla ilgili detaylı bir değerlendirme yapılmış ve değerlendirmeler sonucunda, konuyu ivedilikle ve ciddi bir biçimde ele alan Sayın Akar, tüm Türkiye hava sahasını kapsayacak şekilde askeri helikopter ve uçaklar için uçuş yasağı emri vermiş, havada bulunan askeri uçak ve helikopterlerin üslerine dönmesi, yeni kalkışlara da engel olunmasını kapsayan bu emir tüm komutanlıklara iletilmiştir."

Dilekçelerde, gelen bilgide izinsiz faaliyetin yapılacağı yerin Kara Havacılık Komutanlığı olduğunun bildirilmesi üzerine, Akar'ın dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Salih Zeki Çolak'a yanına Kurmay Başkanı, Merkez Komutanlığından ve Adli Müşavirlikten personelleri de alıp buraya derhal gitmesi, olayı tereddüte yer bırakmayacak şekilde çözüp idari ve adli tedbirleri ivedi şekilde alması, gittiğinde de devamlı kendisine bilgi vermesi talimatı verdiği belirtildi.

Hakan Fidan'ın da o sırada Marmaris'te tatilde bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı kendisini bilgilendirmek maksadıyla aradığı, ulaşamayınca koruma müdürü ile görüşerek, Erdoğan'ın güvenliği ile ilgili bir problemin olup olmadığını ve ilave güvenlik tedbirine ihtiyaç duyup duymadıklarını sorarak olumlu cevap alması üzerine görüşmeyi sonlandırdığı anlatılan dilekçede, şunlar kaydedildi:

"Anlaşılacağı üzere, gelen ihbari bilginin darbe girişimiyle hiçbir ilgisi bulunmamaktadır. Buna rağmen Akar tarafından tüm Türkiye hava sahasının askeri uçaklara kapatılması talimatı verilmiş, bu talimatın tüm Türkiye'deki askeri birliklere iletilmesi işlemi 19.26 itibariyle tamamlanmıştır. Bizzat Kara Kuvvetleri Komutanı görevlendirilerek istihbari bilgide belirtilen yere denetime gönderilmiş, tüm Ankara'daki birliklerin amiri konumunda olan Metin Gürak konuyla ilgili yetkilendirilmiştir.

Darbe girişimine yönelik dosyalar incelendiğinde de anlaşılacağı üzere saat 20.09'da İlhan Talu'nun, Sayın Akar'ın makamında MİT Müsteşarı Fidan'ı görmesi üzerine odadan çıktıktan sonra Cemil Turhan'a, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Çolak'ın Kara Havacılık Komutanlığı'na gittiğini, FETÖ mensubu personelle ilgili tutuklamaların hemen başlayacağını söylemesi üzerine, Genelkurmay karargahı içindeki darbeci grup paniğe kapılarak, kendilerinin ve darbe hazırlığı yapan diğer örgüt üyelerinin tutuklanacağı endişesi ile 16 Temmuz 2016'da saat 03.00 olarak belirledikleri darbeye teşebbüs saatini öne çekerek saat 20.30 olarak belirlemişlerdir.

Buradan da anlaşılacağı gibi Sayın Akar'ın emirleriyle alınan önlemlerin darbecileri paniklettiği ve hain darbe planlarını bozarak ülkenin daha büyük bir felaket yaşamasına engel olduğu görülmektedir."

"Akar açısından övünç kaynağı birçok delil bulunuyor"

Akar'ın derdest edilmesi sırasında, Levent Türkkan'ın tabanca ile "Komutanım sakin olun, vururum, sıkarım" demesi üzerine "Sık ulan" diye bağırarak darbeye karşı duruşunu gösterdiği ve "Ne yaparsanız yapın, bu girişiminizi desteklemeyeceğim" dediği hatırlatılan dilekçede, kendisine, ikna edilmek üzere birtakım söylemlerde bulunulan Akar'ın, "Benim seninle bir başkası ile böyle işlerin içerisinde olanlar ile hiçbir işim olamaz. Sen benimle ne biçim konuşuyorsun? Kim bunlar, siz kimsiniz?" gibi soruları sürekli hiddetle sıraladığı kaydedildi.

Darbeci Ömer Faruk Harmancık tarafından Akar'a uzatılarak "Siz şunu bir okuyun ve bunu imzalayıp TV'de okursanız her şey çok güzel olacak, herkesi alıyoruz, herkesi getiriyoruz" demesi üzerine Akar'ın teklifi şiddetle reddettiği ve "Kendinizi ne zannediyorsunuz, siz kimsiniz? Topladığınızı söylediğiniz ikinci başkan, kuvvet komutanları nerede, bakanlar nerede? Elinizde kim varsa getirin, sizin başınız kıçınız kim?" diye karşılık verdiği anlatılan dilekçelerde, Akar'ın, darbeci Hakan Evrim'in "Dilerseniz sizi kanaat önderimiz Fethullah Gülen ile görüştürürüz" demesi üzerine örgüt elebaşı ile görüşme teklifini kesin dille reddettiği aktarıldı.

Dilekçelerde, "Sayın Hulusi Akar açısından övünç kaynağı birçok delil bulunmasına rağmen 'darbeye karışmayacakları evine yollayıp, karışacaklara kışlaları teslim eden birinden bahsediyoruz' denilmesi akılla, vicdanla, izanla bağdaşmaz. Kaldı ki vekil edene bilginin verildiği saat 18.30 olup bu saat itibariyle zaten askeri birliklerde mesai tamamlanmış durumdadır. Dolayısıyla davalının belirttiği gibi bir mesajın çekilmesi o saat itibariyle mümkün olmamış, devamında da MİT Müsteşarının ayrılması akabinde vekil eden darbeci hainler tarafından derdest edilmiştir" denildi.

Dilekçelerde "Özel tarafından dile getirilen bir başka iftiranın, gizli tanık Abdullah'ın, Kara Havacılık Komutanlığında yaşanan olaylarla ilgili yargılamanın yapıldığı mahkemedeki beyanına ilişkin olduğu" aktarılarak, "Davalı, bu gizli tanığa, FETÖ elebaşının vekil edenle ilgili bir şeyler söylediğini iddia etmiştir. Oysaki duruşma çözümleri incelendiğinde de anlaşılacağı gibi tanığın bu şekilde beyanı yoktur. Tanık, kendisinin birisinden duyduğunu, onun da başkasından duyduğunu iddia ederek açıklamalarda bulunmuştur. Kaldı ki FETÖ'cü gizli tanığın da kendisinden duyduğunu iddia ettiği Hüseyin Gürler isimli şahıs ifadesinde, anlatılan bu durumun gerçek olmadığını açık şekilde dile getirmiştir" ifadeleri kullanıldı.

Kaynak: AA

Sıradaki Haber
Bahçeli: AK Parti ile 30 büyükşehir üzerinden anlaşma sağlandı
Yükleniyor lütfen bekleyiniz