TEKNOFEST başta olmak üzere savunma sanayii fuarları dendiğinde akıllarda genelde savaş uçakları, insansız hava araçları, füzeler ya da devasa zırhlı araçlar kalsa da aslında bu tür etkinlikler sektörün kimi alanlarda geldiği seviyeyi göstermesi açısından da büyük önem taşıyor.
Geçtiğimiz günlerde başkentte gerçekleşen TEKNOFEST’te her ne kadar ilk kez gördüğümüz bir füze ya da yeni platform olmasa da farklı alanlarda sergilenen kimi ürünler, son derece kritik kabiliyetlerimizin ilk kez kamuoyuna açıklanması bakımından oldukça değerliydi.
TUSAŞ Motor Sanayii AŞ. (TEI) standından sergilenen Türkiye'nin en güçlü milli havacılık motor ailesi TEI-TF6000/TEI-TF10000'in üretilen ilk dönen parçaları da bahsettiğimiz kritik detaylardan biriydi.
Savunma Sanayii Uzmanı Kubilay Yıldırım ile hem bu dönen parçaların ne işe yaradığını hem de bu adımın fotoğrafın bütünü için nasıl bir anlam taşıdığını konuştuk…
Neredeyse ‘bitmiş’ bir ürün görmek çok şaşırtıcı
Konu son derece teknik detaylar içerse de hemen herkesin anlayabileceği genel bir çerçeve çizerek anlatmaya başlıyor Yıldırım. Gaz türbinli motorlarda sürekli bir emme ve sıkıştırma olduğunu ve bunu da fan ile kompresörün yaptığını söylüyor. Yakıt püskürtme ve ateşleme işini ise yanma odasının yaptığını anlatıyor. En sonunda genleşme ve egzoz olduğunda bahsedip, bunun da türbin ve motor egzozu bölgesinde yapıldığı bilgisini paylaşıyor.
İşte bu noktada lafı sergilenen ürüne getiriyor… Gaz türbinlerinin verimliliği, uzun ömrü ve hava aracının her türlü manevra güç gereksinimine cevap verebilmesi için fan/kompresör sektörünün tasarımı ile sahip olduğu özelliklerin çok kritik olduğunun altını çiziyor.
“TEKNOFEST Ankara’da neredeyse bitmiş bir fan/kompresör ürün grubu sergilenmesi bizleri de oldukça şaşırttı” diyor Yıldırım.
Sebebini sorduğumuzda ise iki temel noktaya dikkati çekiyor… Birinci olarak ‘beklenenden çok daha hızlı gerçekleşmesi’ meselesine değiniyor ve; “İkincisi ise güncel ve gelişmiş gaz türbinli motorlardaki tüm özelliklere sahip olduğu belli olan bir fan/kompresör sektörü gördük. Soğuk sektörün dönen parçalarının bu kadar ilerlemiş olması motorun geri kalanının da epeyce kolaylanmış olduğunu gösteriyor” bilgisini paylaşıyor.
Türkiye’nin en güçlü yerli/milli motoru TEI tarafından TF6000/10000 olarak kodlanıyor. Kubilay Yıldırım tasarımla ilgili bazı detaylara değinirken, ülkemizin aslında ne denli kritik bir kabiliyeti kazandığını da net bir şekilde anlatıyor:
"Eski nesil motorlarda tüm kompresör kanatçıkları bir metal diskin üzerindeki yuvalarına tek tek takılır ve sabitlenirdi. Örneğin, Hürjet’in motoru olan Amerikan F404 motorunda ya da F-16’larımızda uçan F110 motorlarında fan ve kompresör halen böyle.
‘Blisk’ denen bu parça İngilizce ‘Blade’ yani kanatçık ve ‘Disk’ kelimelerinin birleşiminden türetilmiş. Blisk yapılar motoru hafifletebilmenizi sağlamakla kalmıyor. Aynı zamanda uçak içinde motora ayrılan alanı çok daha verimli kullanabilmenize imkan tanıyor. Bunların yanı sıra sıkıştırma verimliliğini artırabileceğiniz özel kanatçık geometrilerini tasarlayabilmenize olanak veriyor ve motorun yakıt tüketimine katkıda bulunuyor.”
Dünyada sayılı fabrikalardan birine sahibiz
Kubilay Yıldırım, kanatçıklar üzerinde yer yer birkaç mikron hassasiyetinde doğruluk aranan bir üretim tipi olduğunun altını çiziyor ve ‘mikron’ meselesini biraz daha açıp, “Milimetrenin binde biri hassasiyetten bahsediyoruz” diyor.
Bu üretim tipinin ancak çok derin işlem bilgisine sahip, çok sıkı kalite kontrol kültürü oturtabilmiş firmaların altından kalkabileceği bir yöntem olduğuna işaret ediyor. “TEI bu tip üretim konusunda dünyadaki sayılı fabrikalardan biri” dedikten sonra devam ediyor:
“Son yıllarda havayolu filolarına katılan yolcu uçaklarının yaklaşık yüzde 70’ini oluşturan tek koridorlu A-320NEO uçaklarının yarıdan fazlasının ve B-737MAX uçaklarının tüm motorlarının benzer parçaları TEI imalathanelerinden çıkıyor. Sadece bu rakamlar TEI’nin dünyadaki yerini açıklamaya yeter…
Türkiye için çok değerli ‘ilkler’ taşıyor
Kubilay Yıldırım, TF6000/10000 motorun sadece savunma sanayii için değil Türkiye’nin havacılık tarihindeki önemi açısından da çok sayıda ilki beraberinde getirdiği görüşünde:
“TEI’nin büyük bir platforma takılan ilk gaz türbin motoru, Gökbey helikopteri için geliştirilen TS1400 motoruydu ve bu motor iki kademe radyal kompresöre sahipti. Yüksek güçlü jet motorlar için artık TF6000/10000 motorunda gördüğümüz gibi eksenel kompresörlü bir tasarıma ihtiyacınız var. Bu motor, firmanın süpersonik hızlara çıkabilecek bir platformu güçlendirebilecek ilk motor tecrübesi olacak.
Özel kristal yapısına sahip, içinde soğutma kanalları olan, üzerinde koruyucu seramik kaplamalar olan türbin kanatçıklarının geliştirilmesi ve üretilmesi konusundaki ilk tecrübe TS1400 motoru ile kazanılmıştı. TF6000/10000 projesi ile daha büyük türbin kanatçıkları geliştirilip üretilmesi tecrübesi de kazanılacak.
TF6000 motoru düşük by-pass oranlı bir turbofan motor olacak iken, türevi TF10000 ise art yakıcıya sahip bir savaş uçağı motoru olacak. Bu proje vesilesi ile ilk kez bir art yakıcı, bunların alt sistemleri ve hareketli lüle sistemi Türkiye’de geliştirilecek, üretilecek ve platforma uygulaması yapılacak.
Yine en kritik konulardan biri olan motorun kontrolü, platform ile ara yüzü konusunda paha biçilemez bir tecrübe kazanılacak. Motor üzerinde tam kontrole sahip dijital kontrolör ve kritik diğer bazı teknolojilerde bilgi ve uygulama birikimi kazanılacak.
“İhtiyaç duyulan her platforma göre versiyonları olacak”
Motorla ilgili sektörde en çok beklenen hususlardan biri de prototipin ne zaman bütün olarak ortaya çıkacağıydı… Bu konuda iki kritik bilgiye sahibiz. Birincisi, Eylül sonunda İzmir’de düzenlenecek TEKNOFEST’te motorun prototipini bütün olarak görebileceğiz. İkinci ise bu yıl bitmeden bu motorun ilk kez çalıştırılması planlanıyor.
Peki, Türkiye için böylesine önemli olan bu motoru hangi platformlarda göreceğiz? Kubilay Yıldırım, TF6000 motorunun en başta Kızılelma ve Anka-3 platformlarında kullanılacağını anımsattıktan sonra sözlerini şöyle tamamlıyor:
“Bu motorun çekirdek kısmı yani kompresörü, yanma odası ve türbin sektörü kullanılarak ilerideki gereksinimlere göre bir çok turboşaft motoru, turboprop motoru, statik türbini üretmek mümkün. Artık bundan sonrası bir uygulama, yeniden paketleme haline gelir.
Mesela ileride bu motorun türevini bir helikopterimizde görebiliriz. O nedenle aslında TEKNOFEST Ankara’da ilk kez gördüğümüz dönen parçacıklar Türkiye’nin havacılık tarihinde bir dönüm noktasını gösteriyor…”