Terör soruşturması kapsamında İçişleri Bakanlığınca görevinden uzaklaştırılan ve hakkında açılan davada "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 9 yıl 4 ay 15 gün hapis cezasına çarptırılan Mızraklı, avukatları aracılığıyla İçişleri Bakanlığı'na görevinden uzaklaştırılmasının iptaline yönelik dava açtı.
Diyarbakır 1. İdare Mahkemesi'ne açılan davada, avukatlarının sunduğu yazılı savunmada, Mızraklı'nın İçişleri Bakanlığı tarafından görevinden geçici bir tedbirle uzaklaştırılmasının haksız ve hukuka aykırı olduğu ileri sürüldü.
2019'da belediye başkanı seçilen müvekkillerinin göreve başlamasının üzerinden 4 ay geçmesinden sonra dava konusu işlemle görevden uzaklaştırıldığı belirtilen savunmada, görevinden uzaklaştırılmasına dayanak gösterilen soruşturma ve kovuşturmaların belediye başkanlığı görevinden kaynaklı olmadığı iddia edildi.
Mızraklı'nın belediye başkanı seçilmesinden sonraki süreçte göreviyle ilgili olarak hakkında herhangi bir soruşturma ve kovuşturma olmadığı, bu nedenle görevden uzaklaştırma işleminin masumiyet karinesi, özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği öne sürülerek iptali istenildi.
Bakanlık: Soruşturmalar sürüyor
İçişleri Bakanlığı'nın avukatları tarafından yapılan savunmada ise davacı Mızraklı hakkında "silahlı terör örgütünü kurma veya yönetme", "silahlı terör örgütüne üye olmak", "terör örgütü propagandası yapmak" ile "suçu ve suçluyu övmek" suçlarından soruşturma ve kovuşturmaların devam ettiği aktarıldı.
Görevden uzaklaştırma tedbirinin uygulanması için hazırda devam eden soruşturma veya kovuşturmanın bulunmasının yeterli olduğu belirtilen savunmada, şunlar kaydedildi:
"Davacı hakkında 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun kapsamında inceleme başlatılmıştır. İsnat edilen fiiller davacının yürüttüğü kamu hizmetiyle doğrudan ilgilidir. Atılı eylemlerin 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nda öngörülen yaptırım hükümlerinin ağırlığı ve bu yaptırımın ilgilinin seçilme ve kamu görevinde bulunma yeterliliğini etkileyeceği göz önüne alındığında söz konusu soruşturma ve kovuşturmaların selameti, kamu yararı ve hizmet gerekleri gözetilerek Anayasa'nın 127. maddesi ile 5393 sayılı kanun kapsamında geçici tedbir mahiyetinde tesis edilen dava konusu görevden uzaklaştırma işleminin hukuka uygun olduğu, bu nedenle davanın reddine karar verilmelidir."
"Soruşturma ve kovuşturmalar doğrudan göreviyle ilgili"
Savunmaların ardından kararını gerekçesiyle açıklayan mahkeme, Mızraklı hakkında devam eden soruşturma ve kovuşturmaların davacının doğrudan göreviyle ilgili olduğunun anlaşılması nedeniyle davacının iddialarının yerinde görülmediği belirtildi.
Mahkeme kararının gerekçesinde şu değerlendirmede bulunuldu:
"Yerel yönetimlerin seçilmiş organları veya bu organların üyeleri hakkında görevleriyle ilgili bir soruşturma başlatılması halinde geçici bir önlem olarak İçişleri Bakanlığı tarafından görevden uzaklaştırılabilir. Bu konuda merkezi idarenin mahalli idareler üzerinden açık bir idari vesayet denetiminin yetkisinin bulunduğu ve bu yetkinin gerek başsavcılıklarca yapılan ceza soruşturmasına gerekse mahkemece yürütülen kovuşturmaya konu anılan fiillerin niteliği ve ağırlığı göz önüne alınmıştır. Somut nedenlere dayalı olarak soruşturmanın selameti için ve yapılan görevin niteliğiyle bağdaşmayacağı dikkate alınarak kamunun selameti açısından davacının görevinden uzaklaştırılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka ve mevzuata aykırılık bulunmamakta. Bu nedenle davanın reddine karar verilmiştir."