Ankara'daki Göç ve Uyum Sempozyumu'da konuşan Başbakan Binali Yıldırım, İslam İşbirliği Teşkilatı zirvesinde alınan "Filistin'in başkenti Doğu Kudüs'tür" kararını değerlendirdi.
Kararın bölgede barış ve adalet için tarihi bir nitelikte olduğunu söyleyen Yıldırım, hiç kimsenin artık tek taraflı keyfi kararlar almaya hakkının olmadığını belirtti.
İslam dünyasının zirvede bunu en açık şekilde ilan ettiğini kaydetti.
Başbakan Yıldırım' şunları kaydetti:
İslam İşbirliği Teşkilatı'nın (İTT) İstanbul'da gerçekleştirdiği tarihi zirveye değinmek istiyorum. Trump Kudüs'ü İsrail'in başkenti ilan etti, bu karar uluslararası hukuka ve tarihi gerçeklere aykırı bir karardır. Bu kararla beraber bölgede işgal faliyetleriyle alan genişleten fiili durum yapan İsrail ödüllendirildi. Mazlum Filistin halkı ise bir kez daha cezalandırılmıştır. Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere bu durumu kabul etmeyeceğimizi tüm dünyaya ilan ettik. Bu karar bizim için yok hükmündedir. İTT toplantısında Doğu Kudüs Filistin'in başkenti olarak ilan edildi. Bütün ülkelere de bu kararı desteklemesi için çağrı yapıldı. Bu tarihi bir karardır.
"Göç konusuna insan ve hayat merkezli bakmak lazım"
Göç olgusunun sonuçları ile değil sebepleri ele alınması gerektiğini söyleyen Yıldırım, konuya insan ve hayat merkezli bakarak, empati kurulması gerektiğini belirtti.
"Geçmişte tarihinde hiçbir şekilde esaret merakında olmayan bir medeniyetin torunları olarak, biz bölgemizde yaşanan iç savaşlar vesilesiyle memleketlerini terk edenlere kucağımızı açmak zorundayız." şeklinde konuşan Başbakan Yıldırım, "Avrupa'da göçmenlerin potansiyel bir güvenlik sorunu olduğu yönünde kararlar alınıyor." dedi.
Yıldırım, birçok ülkenin göçlerle kurulduğunu, göçmenlerle de kalkındığını söyleyerek, "Göç bugün engellenemeyen, önüne geçilemeyen bir hakikattır." şeklinde konuştu.
Başbakan Yıldırım sözlerini şöyle sürdürdü:
"Akdeniz'de onbinlerce insan umutla geleceğe giderken o soğuk sularda hayatını kaybetti. Türkiye göç açısından ardık sadece transit bir ülke değildir. Hedef ülke haline gelmiştir. Bu da Türkiye'nin gelişmesiyle ilgili bir durumdur. 1951 Cenevre sözleşmesi olmadan da zorda kalanlara kapımızı açan bir ülkeyiz."
"Mültecilerle ilgili bütün yetkileri Göç İdaresi Genel Müdürlüğü'ne devrediyoruz"
Başbakan Yıldırım, göçmen, mülteci konularının 24 saat sürdürülebilmesi için bütün yetkileri Göç İdaresi Genel Müdürlüğü'ne devrettiklerini söyledi. Yıldırım, "AFAD ilk etapta karşılayacak, daha sonra Göç İdaresi Genel Müdürlüğü'ne devredilecek. Daha sonra yapılması gereken işler tek merkezden kontrol edilecek. Mümtecilerin 24 saat bilgi alabileceği YİMER ALO 157 ileşitim merkezi hayata geçti. Devlet olarak elimizdeki imkanları, bu insanlık daramının ortaya çıkardığı yaraları iyileştirmek için kullanıyoruz." şeklinde konuştu.
"Akdeniz en büyük insan mezarlığı haline gelmiştir"
"Suriye'de yaşanan drama sessiz kalmayarak darda olan insanlara kapımızı açtık." diyen Yıldırım, "20 yılda Akdeniz'de 55 bin sığınmacı hayatını kaybetti. Kıyıya adeta cansız insan bedenleri vuruyor. Bugün Akdeniz en büyük insan mezarlığı haline gelmiştir." ifadesini kullandı.
Başbakan Yıldırım, Mart 2016'da AB ile varılan mutabakata göre göçmenler için maddi yardımların yapılacağını ancak AB'nin bu taahhütte çok yavaş davrandığını kaydetti:
Yıldırım sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye kendi imkan ve kabileyetleri ile darda, zorda olanlara kucak açmaya devam edecek. Bu göç hareketlerinden etkilenmeyenler de bilsin ki bir gün gelir onların da başına gelir. Türkiye olarak misafir ettiğimiz kardeşlerimiz de vatan hasreti çekiyor. Bugün Türkiye'den 60'lı yıllarda Avrupa'ya giden 1., 2. nesil emeklilerimiz emekli olur olmaz soluğu Türkiye'de alıyor."
Suriye'de işlerin düzeldiğini belirten Başbakan Yıldırım, "Fırat Kalkanıyla büyük bir alanı DEAŞ'tan temizledik. 75 bin Suriyeli kardeşimiz temizlenen bölgeye geri döndü. Barış atmosferi ülkenin geneline yayıldıkça bu dönüşler de hızlanacaktır. Göçmenlere düşen bir görev var. Bu toplumla bütünleşmek, bu ülkenin yasalarına uymak." dedi.
TRT HABER