TBMM Başkanı Mustafa Şentop, bayramlaşma ve çeşitli ziyaretler gerçekleştirmek üzere geldiği Tekirdağ'da, tedavi gördüğü Namık Kemal Üniversitesi Hastanesinde dün gece yaşamını yitiren 15 Temmuz gazisi Erdinç Süresoy'un Orta Cami'de düzenlenen cenaze törenine katıldı.
Ardından kent merkezindeki Tuna Boyu Parkı'nda bayramlaşma törenine katılan Şentop, burada yaptığı konuşmada, salgının tüm dünyayı olumsuz etkilediğini söyledi.
Salgın azalınca tehdit geçmiş gibi bir gevşeme ve rehavet içerisine düşüldüğünü belirten Şentop, "Gerçek öyle değil. Her gün Sağlık Bakanımız açıklıyor verileri, artış var maalesef verilerde. Kurban Bayramı'nın inşallah artışa sebep olmamasını temenni ediyoruz. Bu konuya hepimizin dikkat etmesi gerekiyor" dedi.
"Bazı ülkelerde kullanacağından çok aşı var"
Aşı konusunda dünyada adaletsizlik olduğunu vurgulayan Şentop, "Bazı ülkelerde kullanacağından çok aşı var. İhtiyacı olan ülkelere bunlar gönderilmiyor ya da çok kısıtlı gönderiliyor veya bazı Avrupa ülkelerinin yaptığı gibi maalesef kendilerinin faydasız gördüğü veya yan etkileri olduğunu tespit ettikleri bazı aşıları ya da kullanım tarihi az kalmış aşıları ihtiyacı olan ülkelere göndermek suretiyle bu konuda da yine adaletsiz, insafsız davrandıklarını görüyoruz" sözlerini kullandı.
Kıbrıs ziyareti
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile gerçekleştirdikleri KKTC ziyaretini anımsatan Şentop, şöyle devam etti:
"Malum 20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekatı'nın yıl dönümünü idrak ettik. Hem Kurban Bayramı'nın birinci günü hem de Kıbrıs'ın barış ve özgürlük bayramı günüydü. İki bayramı Kıbrıs'ta kutlamış olduk. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Kıbrıs Türkü'nün tarihine baktığımızda orada da dünyada çok büyük bir adaletsizliği, hukuksuzluğu hep beraber müşahede etmiş oluyoruz. Aslında Kıbrıs'ta yaşananlar başlı başına batı ülkelerinin, Avrupa ülkelerinin iki yüzlülüğünü, çifte standardını göstermesi bakımından çok güzel bir örnek."
Rumların Türklere yönelik katliamlarını anlatan Şentop, şu değerlendirmelerde bulundu:
"17 Kasım 1967'de TBMM bir karar alıyor. Kıbrıs'ta bu katliamlar devam ettiği takdirde Türkiye'nin bunu savaş sebebi sayacağı, hükümetin gerekli gördüğü her türlü tedbiri, silahlı çatışma da dahil alacağına dair Meclisten bir karar, bir izin çıkıyor. Türkiye'nin almış olduğu bu karar sonrası oradaki 12 bin Yunan askeri adayı terk ediyor. Süreç devam ediyor, malumunuz önce Yunanistan'da bir askeri darbe oluyor. Ardından Kıbrıs'ta Makarios yönetimi devriliyor, Nikos Sampson başkanlığında darbeci bir heyet yönetime el koyuyor. Türkler için tehditler, riskler daha da artıyor. Hatırlarsınız, Elazığlı bir subayımızın eşi, çocukları evinde katlediliyor, bu da bardağı taşıran son damla oluyor. Türkiye karar alıp oraya müdahalede bulunuyor. Türkiye uluslararası anlaşmalardan doğan hakkını kullanarak müdahale ediyor. O tarihten itibaren de Kıbrıs'ta barış hakim."
"47 yılıdır denenen yöntemin denenmesi mantıksız bir hale geldi"
Federasyon konusunda çeşitli görüşmeler gerçekleştirildiğini aktaran Şentop, şöyle konuştu:
"Rahmetli Dektaş'ın hayatı bu görüşmelerle geçti, görüştü ama bir sonuç yok. En son Birleşmiş Milletlerin önerdiği bir çözüm vardı, içimize tam sinmeyen hususlar da olsa 'Ada'da bir çözüme ulaşılsın.' diye Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti tarafı yüzde 65 evet oyu verdi. Güney'de Rumlar ise kendi yöneticilerinin kabul ettiği anlaşmaya yüzde 76 ile 'Hayır' dediler. Böylece çok nihai noktada bir çözümsüzlükle karşı karşıya kalındı. 47 yılıdır denenen yöntemin, bir 10 yıl, 20 yıl ya da 50 yıl denenmesi artık mantıksız bir hale geldi. Onun için farklı bir öneriyle Sayın Cumhurbaşkanı Ersin Tatar gitti, görüştü. Ve yeni bir öneri sundu Türkiye olarak. Kıbrıs'ta iki halk mevcudiyeti, bir gerçeklik. İki halk iki devletli bir model öneriyoruz. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti müstakil bir devlet, Rumlar da güneyde kendi devletlerini kursunlar, var. Dolaysıyla iki devletli, iki halklı bir çözüm. Artık yeni bir müzakere noktası da bu."
"Avrupa Birliği'nin özellikle utanması gereken bir konu"
Bu süreçte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dün yaptığı açıklamalar üzerine gerek Avrupa devletlerinden gerekse Amerika Birleşik Devletlerinden bazı tepkiler geldiğini anlatan Şentop, şu ifadeleri kullandı:
"Avrupa Birliği'nin özellikle utanması ve konuşmaması gereken bir konu. Öncelikle birinci mevzu şu. Bu Annan Planı dediğimiz plan, müzakere edildiğinde referanduma geçmeden önce şöyle bir taahhütte bulunuldu. Gerek Birleşmiş Milletler, gerekse Avrupa Birliği referandumda Türk kesiminden evet çıktığı taktirde, Rumlardan da hayır çıktığı taktirde yani anlaşma kabul edilmemesine rağmen, Türk kesimi evet derse, Türk kesimine, Kuzey Kıbrıs'a olan izolasyonların ortadan kalkacağı, ekonomik ilişkilerin kurulacağına yönelik taahhütleri vardı gerek Birleşmiş Milletler'in gerekse Avrupa Birliği'nin, ne oldu? Türk tarafından evet çıktı, fakat Avrupa Birliği bu taahhüdünü tutmadı. İkinci bir konu. Roma Anlaşması'nda, Avrupa Birliği'nin kurucu antlaşmasında kendi sınırları içerisinde itilaf, çatışma veya anlaşmazlık olan devletlerin Avrupa Birliği'ne kabul edilemeyeceğine dair hüküm var. Buna rağmen Rum kesimi, Kıbrıs'ın tamamının temsilcisiymiş gibi Avrupa Birliği'ne dahil ettiler."
"Dolaysıyla Avrupa Birliği kendi kurallarına ve hukukuna aykırı bu tavrı karşısında Türkiye'ye kapalı Maraş ile ilgili açıklamamıza bir söz söyleme hakkına sahip değil." diyen Şentop, "Önce kendi koydukları kuralları çiğnemeleri karşısında bunun muhasebesini yapmak zorundalar. Bu şekilde çifte standart ve iki yüzlü bir tutum bütün dünyanın önünde gerçekleşiyor. Rumlarla ilgili olarak başta Yunanistan sahip çıkacak, Fransa sahip çıkacak, Avrupa Birliği sahip çıkacak, Amerika... Fakat garantör devletlerden bir tanesi olan Türkiye, kuzeyindeki Türkleri sahip çıkmayacak. Böyle bir memleket yok. Böyle bir dünya yok. Eğer siz Rumlara sahip çıkıyorsanız, onların arkasında olmak başka devletler için bir haksa, Türk kesiminin Kuzey'deki Türk Cumhuriyeti'nin yanında olmak tarihi bir haktır. Hem tarihi hem uluslararası hukuk hem de beşeri ve demografik yapısı bakımından" sözlerini kullandı.
"Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin yanında sonuna kadar yer alacağız"
Buna kimsenin söz söylemeye hakkı ve yüzü olmadığının altını çizen Şentop, şunları kaydetti:
"AB ve Amerika Birleşik Devletleri 1974'te ne yapıyor? Türkiye garantörlükten doğan haklarını yetkilerini kullanarak müdahale ettiğinde Türkiye'ye ambargo uyguluyor. Peki sen ambargo uygulayacaksan niye 1963'te kanlı noel yapıldığı zaman, Türkler orada katledildiği zaman niye sesini çıkarmıyorsun? Niye 1974'te Sampson darbesinden sonra sesini çıkarmıyorsun? Türkiye oraya barış tesis edilmesi için gidiyor, kan döküldüğü için gidiyor. Sen kan dökülmesinden rahatsız değilsin de barışın tesis edilmesinden rahatsızsın. Böyle çifte standartlı bir dünyada biz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin yanında sonuna kadar yer alacağız. Bu Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin haklı davasıdır. Yine Doğu Akdeniz'de uluslararası hukuktan kaynaklanan bütün yetkilerimizi, haklarımız ve menfaatlerimizi sonuna kadar savunacağız. Kimsenin hakkında da sınırlarında da suyunda da gözümüz yok ama biz kendi haklarımızı da kimseye yedirtmeyiz. Bunun kararlılığını da bir kere daha Kıbrıs'ta ifade etmiş olduk."
Şentop tüm İslam aleminin bayramını kutladı. Bugün doğum günü olan AK Parti Tekirdağ Milletvekili Mustafa Yel için de pasta kesildi.