Geçtiğimiz günlerde Litvanya’da düzenlenen NATO Zirvesi’nin yankıları devam ediyor. Bu kapsamda İsveç’in üyeliği ve Ankara’nın pozisyonu öne çıkan iki kritik başlık. Ortaya çıkan fotoğrafta Türkiye’nin batılı müttefiklerinden aldığı bazı sözler karşılığında İsveç’in önünü açacağı görülüyor.
İşte bu noktada biraz daha detaylıca ele alınması gereken konuların belki de başında savunma sanayii geliyor. Evet, Türkiye’nin desteğine karşı Batılı ülkelerin doğrudan ya da örtülü ambargoları kaldırması oldukça muhtemel.
Bu durum ilk etapta ülkemizin savunma sanayii için oldukça değerli. Ancak madalyonun diğer yüzünde farklı bir yol haritası da mümkün. Uzmanlar, Avrupalı müttefiklerin Türkiye’ye ambargoyu kaldırmaları kadar aynı zamanda ihtiyaçları olan savunma sanayii ürünlerini Ankara’dan temin etmelerinin de son derece değerli bir süreci başlatabileceği üzerinde duruyor.
Avrupa’nın sessiz ambargosu
Türkiye’nin Suriye’ye yönelik terör operasyonlarının ardından İsveç, Kanada, Almanya, Fransa, İngiltere ve ABD gibi ülkelerin ambargo kararları bugün gibi akıllarda. Her ne kadar resmiyette bazı ülkeler Türkiye’ye ambargo uygulamıyor görünse de neredeyse 4-5 yıl boyunca ‘cevap verilmeyen’ talepler olduğunu biliyoruz. Aslında bu da ‘size ambargo uyguluyoruz’ demenin farklı bir yolu.
Bu noktada akla ilk gelenler Fransa’nın turbojet füze motoru vermemesi, Almanya’nın fırtına obüsüne konulacak motorları veto etmesi, Altay tankı için ihtiyaç duyulan motor ve transmisyonu Türkiye’ye satmaması. Bu süreçte Avrupa’nın neredeyse tamamı, ABD ve Kanada Türkiye’yi zora düşürebilecek ambargoları hayata geçirmişti.
Sözler tutulursa bazı projelerde işimize yarayabilir
Savunma Sanayii Araştırmacısı Anıl Şahin süreci yakından takip eden isimlerden. Şahin’e göre Litvanya’da verilen sözler tutulur ve ambargolar kalkarsa kimi alanlarda Ankara’nın eli güçlenebilir.
Obüs motoru, tank için güç grubu, SAMP-T hava savunma sistemi ve uzay alanında iş görecek bazı engellemelerin kaldırılma ihtimali kritik. “Evet, bunların çoğunu kendimiz üretiyoruz ya da sona gelmiş durumdayız. Ama yine de bazı projelerde halen 3-4 seneye ihtiyacımız var. Eğer sözler tutulur ve izinler verilirse bu alanlarda ciddi kazancımız olabilir.” diyor Şahin.
F-16 sözleşmesi önemli ancak Yunanistan kısmı pas geçilmemeli
Sadece Avrupa ile değil ABD tarafında da benzer süreçler yaşandığını biliyoruz. Parası ödenmesine rağmen teslim edilmeyen F-35’ler, Dış İlişkiler Konseyi’ne takılıp kalan F-16’lar ve ABD Başkanı’nın desteğine rağmen atılamayan somut adımlar…
Litvanya’daki NATO Zirvesi’nde Erdoğan ve Biden’ın görüşmesi belki de F-16 meselesinde ilk kez net bir ilerleme kaydedilmesini sağladı. Peki, diyelim ki tüm onaylar çıktı… Bugünden yarına hızlı bir teslimat mümkün mü?
Anıl Şahin önemli bir bilgiyle bu sorumuza yanıt veriyor. ABD’li Lockheed Martin şirketinin üretim tesislerinin önümüzdeki 3-4 yıl boyunca ‘dolu’ olduğunu söylüyor. Daha net bir ifadeyle, Türkiye'nin talebi bugün onaylansa dahi 3-4 yıldan önce ilk teslimat zor.
Modernizasyon kiti konusunda da bir parantez açıyor Şahin ve “Biz F-16 Blok 30 ÖZGÜR Projesi ile kendi uçaklarımızı modernize etme yolundayız Süreç daha da uzarsa tedarik edilecek modernizasyon kitlerinin de pek bir önemi kalmayacak.” diyor.
Bu noktada ilginç bir değerlendirmede daha bulunuyor ve Türkiye’nin F-16 Blok 70 uçaklarının onayıyla, Yunanistan’a F-35 verilmesine dair onayın eş zamanlı çıkabileceğini belirtiyor. Bu durumun Milli Muharip Uçak hizmete girene kadar Ege’deki hava dengesini değiştirecek türden bir hamle olduğunun altını çiziyor.
Avrupa ülkeleri Türk savunma sanayii ürünleri alsın
Anıl Şahin, NATO Zirvesi’ndeki ‘karşılıklı iyi dilekler’ meselesini sadece Türkiye’ye yönelik ambargoların kaldırılması üzerinden okunmasını doğru bulmuyor. “Madem Batılı müttefikleri Türkiye’ye daha iyi ilişkiler için söz verdi, o zaman bunu ‘Türk savunma sanayii ürünleri satın alma’ üzerinden de göstersinler” dedikten sonra sözlerini şöyle tamamlıyor:
“Avrupa savaşın tüm sıcaklığını hissediyor. Rusya-Ukrayna krizi kıta için büyük sorun. Her ülke kendi çapında savunma yeteneklerini geliştirmek istiyor. Bunu yaparken halen ABD başta olmak üzere belli ülkelere bağımlı bir izlenim veriyorlar.
ABD’nin çoğu savunma sanayii sisteminde üretim hattı dolu. ABD’den eli boş dönen Avrupalı ülkeler İsrail ya da Güney Kore gibi üreticilere yöneliyor. Halbuki Türkiye’nin son yıllarda ürettiği savunma sanayii ürünleri kendi alanlarında dünyanın en iyilerinden. Ayrıca, bu sistemlerin yetkinliği kağıt üzerinde de kalmadı. En zorlu harp sahalarında kendilerini ispat etti.
NATO Zirvesi’nde Türkiye ile Batılı ülkeler arasında bir iyi niyet ve karşılıklı yardımlaşma sözü verildi… Bizim savunma sanayii ürünlerini ihraç ederek bu süreci çok daha anlamlı kılabilirler. Türkiye’nin topçu roketleri, füzeleri, zırhlı araçları, tanksavarları son derece gelişmiş. Türk SİHA’larının ardından bu ürünler de Avrupa yolcusu olabilir.”