Nissan eski Üst Yöneticisi (CEO) Lübnan asıllı Carlos Ghosn'un, ev hapsinde tutulduğu Japonya'dan Lübnan'a İstanbul üzerinden kaçmasına ilişkin 4 pilot, bir şirket yöneticisi ve 2 hostes olmak üzere toplam 7 sanık hakkında dava açıldı. Davanın ilk duruşmasının 3 Temmuz'da yapılmasına karar verildi.
Hazırlanan iddianamede, kaçış uçaklarını ayarladığı iddiasıyla cezalandırılması talep edilen özel hava yolu şirketi ticaret müdürü Okan Kösemen'in "tehdit edildiğine" yönelik savunması yer aldı.
175 bin dolara anlaştılar
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan ve gönderildiği mahkemece kabul edilen iddianamede, soruşturma aşamasında ifadesi alınan sanıklardan Okan Kösemen'in beyanları dikkat çekti.
Kösemen ifadesinde, özel bir havacılık şirketinde yer işletme operasyon kontrol müdürü olarak görev yaptığını, 3-4 yıldır Beyrut merkezli uçak kiralama işi yapan Nicolas Meszaros ile Dubai-Osaka-İstanbul charter seferlerini yapmak üzere anlaştıklarını belirterek, Meszaros'un kendisine, Amerikan vatandaşı Michael Taylor ile George Antoine Zayek isimli şahısların Dubai-Osaka-İstanbul uçuşu yapacağını bildirdiğini ve uçuş için 175 bin dolara anlaştıklarını anlattı.
Sanık Kösemen, "Meszaros parayı şirketin hesabına aktardı. 28 Aralık 2019’da Dubai Havalimanın’ndan ABD vatandaşı 2 kişinin Osaka Havalimanı’na uçuşunu gerçekleştirdik. 29 Aralık'ta uçağın Osaka Havalimanı’ndan kalkış yapmak için hazırlık yaptığını mail yoluyla öğrendim. Uçak Osaka’dan kalktıktan sonra Meszaros beni 'Signal' adlı haberleşme programından arayıp yolculara ulaşamadığını, uçakta internetin çalışmadığını söyledi. Bir süre sonra ben uçakla irtibat kurdum. Meszaros beni aradı telefonda sevinç çığlıkları duyunca anlam veremedim. Meszaros’a durumu sordum. Bana gizli bir harekat yapıldığını, konunun çok önemli olduğunu, kimseyle bu bilgileri paylaşmamam gerektiğini söyledi. Carlos Ghosn isimli şahsın uçakta olduğunu, uçaktaki kutuların birisinin içinde olduğunu, Japonya’da ev hapsinde tutulduğunu fakat hiçbir suçunun olmadığını, pasaportlarının geçerli olduğunu, İnterpol ve US Sanctions tarafından aranmadığını, can güvenliği açısından Japonya’dan çıkarıldığını söyledi" dedi.
"Beni tehdit etti"
Bunu öğrenince Meszaros’a çok kızdığını ve ona "anlaşmalarında böyle bir şahsın kaçırılması olayının olmadığını" söylediğini belirten Kösemen, ifadesinde şunları anlattı:
"Kendisi bana işin içinde CIA ve gizli örgütlerin olduğunu, herhangi bir sıkıntı yaşanmayacağını söyledi. Meszaros’a tepkimi sertleştirdim. Böyle kanunsuz bir olaya iştirak etmek istemediğimi söyledim. Kendisi, ailem ve çocuğumla ilgili her türlü bilgiye sahip olduklarını, uçağın İstanbul’a inişinden sonra Carlos Ghosn ve ABD’li yolculardan birini kiraladıkları, Beyrut’a gidecek olan uçağa geçirmemi ve benim de bu uçağa binip birlikte Beyrut’a gitmemi, burada beni birileriyle tanıştıracağını söyledi. Olayı gizli tutmamı, oturduğum evimin dışında bir ekibin beni beklediğini söyleyerek tehdit etti."
Aynı gece saat 03.30 sıralarında evinin güvenlik alarmının çaldığını, site güvenliğinin araması üzerine çevreyi kontrol ettiklerini ancak kimseyi göremediklerini de belirten Kösemen, "Bir müddet sonra eşim ve çocuğumun can güvenliğinin tehlike altında olduğunu düşünerek, yanıma aldım. Birlikte evden çıkarak Atatürk Havalimanı’na gittik. Terminalde apron kartım olduğu için doğrudan aprona uçağın yanına gittim. Sonra tekrar terminale dönerek pasaport kontrolünden geçip kendimi uçağa yolcu olarak kaydettirdim ve yurt dışı çıkışımı yaptım. Uçak Beyrut’a hareket etmek üzere apronda bekliyordu" dedi.
Sanıklardan kaptan pilotlar Özgü Bilge Bayram, Serhat Kahvecioğlu ve kabin memuru Nesrin Altunalan'ın uçakta hazır beklediklerini, Osaka’dan gelen uçağın aprona inip Beyrut uçağının yakınına park ettiğini, Osaka’dan gelen uçağa girdiğinde birinci salon kısmında koltukların arasında kutu gördüğünü anlatan Kösemen, 2 Amerikalı yolcunun yanına gelerek, İngilizce ‘Okan sen misin?’ diye sorduklarını söyledi.
"Uçak tuvaletinde gördüm"
Kösemen, Amerikalıların kendisini uçağın arka tarafına götürdüklerini belirterek, şunları söyledi:
"Kendilerine ‘Hanginiz benimle Beyrut’a geliyorsunuz?’ dedim. Programın değiştiğini, Carlos Ghosn’u Beyrut’a benim götüreceğimi söylediler. Bu konuşmalar esnasında hala Ghosn’u göremedim. Sonra beni uçağın en arka tarafına, tuvaletin olduğu yere götürdüler. İçlerinden biri tuvaletin kapısını açtı. İçeride Ghosn denen adamı gördüm. Kapıyı açan Amerikalı ‘İşte kargo bu.’ dedi. Birlikte uçağın ön tarafına geldik. İki Amerikalı yolcu uçaktan inerken ‘Beyrut’a uçak inene kadar buradayız, gitmiyoruz’ diyerek beni tehdit ettiler. Sonra da eşyalarıyla birlikte uçaktan indiler."
Amerikalıların Havaş’a ait VIP araçla terminale doğru gittiklerini, diğer aracın uçağın yanında uçuş personelini götürmek üzere beklediği bilgisini veren Kösemen, şunları anlattı:
"Ghosn’u diğer uçağa rahatça nakletmek amacıyla VIP aracı uçağın ilerisine almalarını söyledim. VIP aracı uçaktan uzaklaştırdılar. Bu sırada Aykut isimli teknisyen uçağa geldi. Onu da uçaktan uzaklaştırmak için Beyrut’a gidecek olan uçakta sorun olduğunu söyleyerek gönderdim. Bizim firmaya ait aracı alarak uçağın merdivenlerine kadar yaklaştırdım. Bu uçağın pilotu Bahri Kutlu Sömek’i uzaklaştırmak için de pasaport çıkışı yapmasını, şirketteki evrakları halletmesini söyledim. Bahri Havaş’a ait VIP araçla uçağın yanından uzaklaştı. Uçağın içini kontrol ettim, kimse yoktu. Kabin memuru Serpil Kurnaz Kuyumcu ile kaptan pilot Noyan Pasin’i de uçak içinde görmeyince Ghosn’u hızlıca uçaktan indirerek araca bindirdim. Aracı kendim sürerek Beyrut’a gidecek uçağa yanaştırdım. Ghosn’u kimse görmeden uçağa geçirdim."
"Haberim yoktu"
Uçağın kalkışa hazır olduğunu, çok beklemeden Beyrut'a doğru uçuşa geçtiklerini anlatan Kösemen, "Seyahat esnasında Ghosn ile sadece 5 dakika uçağın özellikleriyle ilgili konuştuk. Kaçırılma olayıyla ilgili kendisi bana bir şey anlatmadı, ben de sormadım. Sadece Japonların çok kötü insanlar olduğunu söyledi. Aynı gün 7.15 sıralarında Beyrut’a indik. Sonra Ghosn’u yer hizmetleri görevlisi bir kadın alıp terminale götürdü. Bir müddet sonra Nicolas Meszaros bizim uçağa geldi. Kendisine bu yaptıklarıyla beni çok zor durumda bıraktığını söyledim. Rahat olmamı, sıkıntı yaşamayacağımı her şeyin kontrol altında olduğunu söyledi. 5-10 dakika Meszaros ile görüştükten sonra Beyrut Havalimanı’ndan ayrılarak 10.00 sıralarında Atatürk Havalimanı’na döndük" savunmasını yaptı.
"Carlos Ghosn isimli şahsın kaçırılması olayından ilk başta benim de kesinlikle haberim yoktu" iddiasında bulunan Kösemen, "Önceye dayalı hukukumuz bulunan ve birlikte iş yaptığımız Nicolas’ın organizesinde ben de bu işe istemeyerek ve tehdit altında karışmış oldum. Osaka’dan gelen ve Beyrut’a giden uçakların pilotlarının bu olayda herhangi bir rolleri yoktur. Havaş yer hizmetleri çalışanlarından biri tarafından düzenlenen yolcu manifestosunu elinden aldım. 'Uçağa kendim götüreceğim.' dedim. Beyrut uçağından yolcu olarak benimle birlikte Amerikalılardan birisinin transit yolcu olarak devam edebileceğini söylemiştim. Bu nedenle Havaş yer hizmetleri çalışanlarının da bu olayda herhangi bir katkıları bulunmamaktadır. Pilotlarımız bu şahsın kaçırıldığından haberdar değildi. Bu işte benim de hiçbir maddi menfaatim olmadı. Bu olayda esasen ben de mağdur oldum" sözlerini kullandı.