Açık 3.4ºC Ankara
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Düzce
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kilis
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Şanlıurfa
  • Şırnak
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Gündem
TRT Haber 27.10.2022 10:17

Nüfus Sayımında Nereden Nereye?

Türkiye'de ilk nüfus sayımı 28 Ekim 1927'de yapılmıştı. O günden bu güne kadar 29 kez daha Türkiye nüfusu sayıldı. Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi üzerinden yapılan sayımlar, bir zamanlar sokağa çıkma yasağı uygulanarak yapılan sayımları mazide bıraktı.

Nüfus sayımı bir ülkenin insan varlığının tespiti için yapılıyor. Yalnızca kaç kadın, kaç erkek yaşadığını tespit etmekten öte hangi yaş grubunda, eğitim düzeyinde, hangi işleri yapan kim var ve bunlar ülke coğrafyasının neresinde yoğunlaşıyor, neresinden uzaklaşıyor gibi birçok veri, bu sayımlarla elde ediliyor. Elbette bu sayımın bir özelliği de “ülke yönetiminde kimin daha çok söz sahibi” olacağını belirlemek çünkü insanlar kayıtlı olduğu yerlerin seçmeni kabul ediliyor. Böyle olunca da sayımda kim kalabalık çıkarsa onun temsilcisi daha fazla oluyor ve o şehir, ülke yönetiminde elbette daha ağırlıklı hale geliyor. Türkiye için buna en güzel örnek, İstanbul olsa gerek. Sadece Türkiye’nin değil, dünyanın en kalabalık şehirleri arasında yer alan İstanbul, Türkiye’de 600 vekilin bulunduğu TBMM’de 98 milletvekili ile temsil ediliyor.

28 Ekim 1927…

İlk olarak Osmanlı Devleti döneminde, 1831 yılında ve 2. Mahmut’un padişahlığı döneminde bir sayım yapılmış olsa da burada asıl amaç savaşa katılacak Müslüman erkekleri tespit etmek olduğu için, ne kadar sağlıklı sonuç verdiğini kestirmek zordur.

Türkiye Cumhuriyeti döneminde ise ilk nüfus sayımı, 28 Ekim 1927’de yapıldı. 1926’da kabul edilen ‘İlk Genel Nüfus Sayımı Kanunu’na göre yapılan sayımda ülke nüfusu 13 milyon 649 bin 945 kişi olarak belirlendi. Bu nüfusun 7 milyon 65 bin 541’i kadın, 6 milyon 584 bin 404’ü erkekti.

Cepheden Kalanlarla Mucize Artış

Bu sayılar bugün az gibi görünse de 1911’de Trablusgarp Savaşı, 1912’de Balkan Savaşı, 1914-1918 arasında 1. Dünya Savaşı (Umumi Harp) ve 1919-1922 arasında Kurtuluş Savaşı yaşamış bir ülkede bu kadar nüfus bulunması bile mucizedir. Ülkenin bütün genç, sağlıklı nüfusunu cephelerde kaybettiği bir dönemin ardından 4 yıl içinde 13 milyon nüfusa ulaşabilmek yeni cumhuriyet için de geleceğe güvenle bakma sebeplerindendir. Hem o yıllarda hem de 2. Dünya Savaşı sonrasında Türkiye’ye dâhil neredeyse tüm ülkelerde nüfus artışı desteklenmiş, 1960’lara kadar da bu durum devam etmiştir.

Fotoğraf: Getty Images[Fotoğraf: Getty Images]

29 Kere Sayım Yaptık

1927’deki ilk sayımın ardından 1935 yılından başlayarak 1990 yılına kadar yasa gereği her 5 yılda bir sayım yapmaya devam ettik. 1990’dan sonra 10 yılda bir sayım modeline dönülse de 2000 yılından sonra, AB’ye üyelik kapsamında detaylı bir istatistik verebilmek adına, 2007 yılında yeniden sayım yaptık. 2008 yılından sonra ise artık ‘Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNK)’ devrede olduğu için sayımlar Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından tamamen nüfus kayıtları üzerinden yapılmaya başlandı ve her yıl sonuçları açıklandı. Türkiye, böylece 1927 ile 2021 arasında 29 kere sayım yapmış oldu.

Sokağa Çıkma Yasağı!

Bugün artık e-devlet ve birleşik uygulamaları sayesinde TÜİK, Türkiye nüfusunun kaç kişi olduğunu, cinsiyet, yaş, adres, eğitim gibi dağılımlarını bilebiliyor. Hatta hane halkı gelir durumlarına kadar istatistik verileri elde edip kamuoyuna sunabiliyor. Böylece Türkiye’nin günlük olarak bile nüfusuna ilişkin bilgileri elde edebilmek mümkün hale geldi. Ancak bir zamanlar bu imkanlar yoktu ve nüfus sayımları, ‘sokağa çıkma yasağı’ uygulanarak, herkesi evinde oturtarak ve vatandaşın ayağını memur gönderilerek yapılıyordu.

2000 yılına kadar yapılan sayımlarda bir günlük sokağa çıkma yasağı uygulandı ve vatandaşların evine giderek sayım yapıldı. Sokağa çıkma yasağına uymayanlara ise küçük de olsa para cezaları verildi.

Fotoğraf: AA[Fotoğraf: AA]

Şehirlerarası Seyahatteki Hareketlilik

Sokağa çıkma yasağı ile hatırlanan sayımlar öncesinde, şehirlerarası otobüs terminallerinde ve tren garlarında büyük hareketlilik yaşanıyordu çünkü vatandaşlar, “seçimde nerede oy kullanmak istiyorsa”, sayımda yazılmak için o şehre gidiyorlardı. Bu da sayımdan önceki cumartesi günü, terminal, gar ve şehirlerarası çok kalabalıklaşmasına neden oluyordu.

En önemli sıkıntılardan biri, ‘nüfus kâğıdı olmayan kişilerin sayımda yazılıp yazılmayacağı’ konusuydu. Bir şekilde nüfus kâğıdı henüz çıkarılmamış, yeni doğmuş ya da nüfus kağıdını kaybetmiş kişilerin kaydı, her zaman çözüm bulunmaya çalışılan konuların başında geldi.

Kocaman Defterler, Çay, Kahve

Sokağa çıkma yasağı, Türkiye’de hemen her dönem medyada tartışma konusu olsa da 2000 yılı öncesi kuşaklar için ilginç anıların biriktirildiği günler olarak kaldı. Pazar günü olmasına rağmen resmi kıyafetli erkek ya da kadın memurlar, ellerinde büyük boyutlu defterlerle kapıları çalıp içeriye buyur edildiler. Uygun bir masaya alındılar ve sonuçta ‘misafir’ oldukları için onlar gelmeden hazırlanmış kek, börek, kurabiyeler ikram edildi. “Çay veya kahve alıp almayacakları” soruldu. Evler de bir gün önceden temizleniyor, misafire hazır hale getiriliyordu.

Oysa gayet ciddi bir şekilde işini yapan memurlar, birkaç dakika içinde ayrılıp başka bir eve geçmek zorundaydılar…

Televizyon En Büyük Eğlence

Birkaç gün önceden insanları basmaya başlayan “Tüm gün evde ne yapacağız?” düşüncesi, cumartesi günleri artık herkesin kafasını kurcalayan bir konuya dönüşür, bir günlük yasak çok uzunmuş gibi sohbetler yapılırdı. Sabah saatlerinde “oflayıp puflamaya” başlayan babalar, tüm aileyi bir arada yakalamışken en güzel kahvaltıları hazırlamaya çalışan anneler, “Şundan bir tabak da komşuya götürsek, yasağı çiğnemiş olur muyuz?” diye düşünmeler, balkondan, pencereden yapılan konuşmalar, bu dönemin klasiklerindendi.

1990’lı yıllara kadar kamu yayıncısı olarak TRT en güzel programları bu özel gün için hazırlar, müzik ve eğlence programları, seçkin filmlerle evde kalanlara hoşça vakit geçirtmeye çalışırdı. 1990’lı yıllardan itibaren özel yayıncılığın gelişmesiyle birlikte, sayım günleri televizyon kanalları arasında bir reyting yarışına da dönüştü ve büyük hazırlıklar yapıldı.

Fotoğraf: AA[Fotoğraf: AA]

Çocuklar Yasak Dinlemez

Her ne kadar görev bölgesine göre polis ya da jandarma, sokağa çıkma yasağını çiğneyenleri tespit etmek için arada bir devreye gezse de yasağı ilk çiğneyenler çocuklar oluyordu. Önce apartman bahçesine sonra sokağa çıkmaya cesaret eden çocuklar, daha önce vızır vızır arabaların geçtiği cadde ve sokakları bomboş bulup oyun sahasına çevirdiler yıllarca... En güzel, en heyecanlı maçlardan bazıları sayım günlerinde, boş sokaklarda yapıldı.

Öğleden sonra, akşama doğru ise adet olduğu üzere hemen herkes yavaş yavaş sokağa çıkıyordu. Neredeyse sayılmayan kimse kalmadığı için resmi görevliler de ayrılmış oluyor ve insanlar kapı önlerinde birbirleri ile bir araya gelip sohbet ediyordu.

2000’de Sona Erdi

2000 yılında, sokağa çıkma yasağı son kez uygulandı ancak tarihe karışmadı.  Bu sayımdan sonra ADNK üzerinden yapılan sayımlarla birlikte hem daha sağlıklı sonuçlar alındı hem de vatandaşların bir gün bile olsa, özgürlükleri kısıtlanmamış oldu. Buna rağmen pek çok insan Pazar gününü evinde dinlenerek geçirmeyi tercih ediyor!

2000 yılında, evde yapılan son sayım, özellikle fotoğraf sanatçıları ve medya açısından arşivlik bir tarih oldu denilebilir. Artık milyonluk nüfuslara sahip şehirlerin bütün meydanları, caddeleri, anıt yapıları insansız halde görüntülenerek bol boş arşiv yapıldı.

Sokağa çıkma yasağı 20 yıl sonra yeniden Türkiye’nin gündemine yeniden geldi ancak sayımla değil, sağlıkla… 2019 sonlarında başlayan küresel Covid19 pandemisi, Türkiye’yi de etkileyince, 11 Nisan 2020’de, cumartesi ve Pazar günleri sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Pandeminin yoğun günlerde hafta sonları yasaklar sürdü ve sonra kaldırıldı.

2040’da 100 Milyon

Türkiye, 13 milyon 649 bin 945 kişiyle başladığı nüfus sayımlarına, 1950’de 20 milyonu, 1975’te 40 milyonu aşarak devam etti.

1985 sayımında 50 milyonu aşan Türkiye nüfusu, 2007’de 70 milyonu, 2017’de ise 80 milyonu aştı.

2021 sonu itibariyle Türkiye nüfusu 85 milyon sınırında bulunuyor.

Cumhuriyetin ilk yıllarında yüzde 13’leri aşan nüfus artış hızı, 2020 yılında yüzde 1’in bile altına düşerek 0,6 olarak gerçekleşmişti. Türkiye’nin 2040 yılına 100 milyon nüfusla gireceği tahmin ediliyor. Geleceği bugünden kesin olarak bilmek mümkün olmasa da, geçmişin evde kalıp tek tek kayıt yapılan nüfus sayımları çoktan nostalji oldu.

ETİKETLER
Sıradaki Haber
Eren Abluka Sonbahar Kış-4 operasyonu başladı
Yükleniyor lütfen bekleyiniz