AK Parti Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş, tarihi Yakutiye Medresesinde TRT Haber'in canlı yayın konuğu oldu.
Gündeme ilişkin soruları cevaplayan Kurtulmuş'un açıklamalarının satır başları şöyle;
Hiç kimsenin sıfatı ne olursa olsun hele hele bunu siyasi bir parti adına şu anda resmi görevi olsun olmasın bir siyasi pozisyon alarak böyle bir militan benzetmesi yapması arkasından da CHP Genel Başkanının 'hepiniz militansınız' gibi böyle mahalledeki çocuğun söylemeyeceği, demokrasinin adabıyla, usulüyle, erkanıyla uyuşmayan, aslında bunu söyleyene de bir faydası olmayan tarz içinde olmalarını anlamak mümkün değil.
Maalesef başta ana muhalefet olmak üzere bazı muhalefet çevrelerinin ölçüsüz, izansız gerçekten fütursuz bir dille AK Partiye, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a, hükumete ve Türkiye'de kamu görevini yürüten herkese karşı böyle tabiri caizse eleştiri dozunu çok aşan hasmane bir tavır içinde hareket ettiklerini görüyoruz. Bu, en hafif tabiriyle ölçüsüzlüktür, izansızlıktır. Yani biz şunu tabi ki beklemiyoruz muhalefet partileri bizim her yaptığımızı alkışlasınlar hiçbir eleştiride bulunmasınlar asla demiyoruz. A ve Z partisi kadar birbirlerine yabancı partiler bile olsak hepimizin siyasette yapmak istediği şey millete hizmet etmekse her şeyden evvel dilimizi ayarlamak mecburiyetindeyiz. Bu dilin bir hakaret, aşağılama bu son örnekte olduğu gibi kimin haddinedir. Bu memlekette kamu görevi gören, vatandaşların güvenliği sağlamakta görevli olan, illerin ilçelerin daha ileri gitmesi için can siperhane şekilde çalışan kamu görevlilerine kim militan diyebilir böyle bir hadsizlik nasıl olabilir. Böyle bir hukuksuzluk nasıl olabilir. Tabi ki bu kabul edilebilecek bir şey değildir.
CHP’nin Sayın Genel Başkanı ya da biz de onun gibi dersek eğer bu çok mu hoşuna gider sözde genel başkanı kalktı Cumhurbaşkanımıza sözde Cumhurbaşkanı benzetmesinde bulundu. Bir başka gazeteci televizyon programında son derece hakikaten akıl mantık almaz şekilde askeri vesayet dönemlerinde bile çok daha iyidir manasına gelen tamamını topladığımız zaman sanki bir orkestra içerisinde yönetiliyormuş havası oluşturan, hükümeti ve Cumhurbaşkanımızı köşeye sıkıştırmak adına aslında Türkiye’de huzursuzluk çıkarmak, toplum kesimleri arasında gerilim oluşturmak, siyasetin dilini zehirlemek, zehirlenmiş bu siyaset dili üzerinden demokrasinin en meşru alanı olan sivil siyaset alanını daraltmak anlamına gelen bir takım çabalar içinde olduklarını görüyoruz. Bu son militan tartışması da bunun bir parçasıdır. Bunlar birbirinin zincirlerinin halkaları gibidir. Benim kanaatim odur. Bu kadar yıldır siyasi tecrübeyle bunu rahatlıkla söyleyebiliyorum.
[Cumhur İttifakı genişliyor mu?] AK Parti Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş: Bizim ittifakımız 15 Temmuz gecesi şekillenmiştir. Bizim temennimiz Cumhur İttifakı'nı bugünkü haliyle yürütmeye devam ederek gelişmesini, genişlemesini temin etmektir.https://t.co/piiHHAckaD pic.twitter.com/xAVHVV6o8k
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) January 27, 2021
"Bizim ittifakımız 15 Temmuz gecesi şekillenmiştir"
Biz AK Parti olarak seçimin bittiği gün seçim çalışmalarına başlayan bir partiyiz. Cumhurbaşkanımız her gün insanların içinde. Her gün bir açılış töreni var. Bizdeki hareketliliğin seçimle alakası yok. Bu bizim normal halimiz. Bugün Erzurum'da da gördük salon tıklım tıklım dolmuştu. Seçim 2023'te yapılacaktır. Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimi. 2024'te inşallah yerel seçimler yapılacaktır. Dolayısıyla seçim tarihinin ortada olduğunu açıkça ifade etmek lazım. İttifaklar genişler mi yeni ittifaklar olur mu bununla ilgili bugünden çok net bir şey söylemeye imkan yoktur. İttifakların biz masa başında kurulmadığına inanıyoruz yani A partisi B partisi bir araya gelsin ya da birkaç parti bir araya gelsin ittifak kuralım derseniz işte şu anda bizim karşımızdaki ittifak gibi olur. HDP’nin bu ittifakın içinde olduğunu bile gizleme ihtiyacı duyarlar. Halbuki ittifak partilerin tabanları arasında gerçekleşmiş, halkın içinde gerçekleşmiş olan belli ana fikirlerde bütünleşmeyi sağlayan süreçtir. Bizim ittifakımız 15 Temmuz gecesi şekillenmiştir. Biz belli ilkeler etrafında bir araya geldik. Türkiye’nin terörle mücadelesinde yek vücut durmak Türkiye’nin, emperyalizmin saldırılarına karşı birlikte hareket etmelerini sağlamak, Türkiye’nin milli projelerinde milli savunma sanayi başta olmak üzere ortak hedeflerde kilitlenmek gibi bir takım projelerde hususlarda siyaseten farklı partiler olsak da ortak noktada duruyoruz.
Cumhurbaşkanımızın ziyaretleri ve bundan sonraki görüşmelerle birlikte Türkiye'nin milli menfaatlerini yek vücutta savunma, teröre karşı aynı çizgide durma kararlılığı olan birçok insanla bir araya gelinebilir. Bu bir koalisyon değil. Burada olan şey bir ittifaktır. Ana ilkelerin ortaya konması önemlidir. Seçim zamanı bu ilkeler daha da genişleyebilir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin gereğidir ittifak çalışmaları.
"Bu sistem muhalefet istiyor diye değişmez, bu sistem millet isterse değişir"
Bu sistemden parlamenter sisteme dönüş mümkün değil. Nihayetinde demokrasiden bahsediyoruz. Bu işin hakemi milletin kendisidir. Referanduma gidildi milletimiz evet ben Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni destekliyorum dedi. Hiç kimsenin bu milletin oylarına saygısızlık etmemesi gerekir. Bu sistem muhalefet istiyor diye değişmez, bu sistem millet isterse değişir. Bunun yolu belli parlamentoda görüşülür orada çoğunluk olursa referanduma gider. Milletin iradesine her zaman saygı duyarız. Bunun yolu milletin iradesinin gerçekleşmesidir.
"Emperyalistlerin maşası olan bir terör örgütü nasıl bir siyasi partiyle yan yana gelebilir"
Türkiye'de açık bir terör grubu var. PKK dediğimiz, Suriye'nin kuzeyinde PYG ve YPG başka isimlerle karşımıza çıkan hepsi aslında bir olan, tek amaçlarının Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni bölüp parçalayıp yıkmak olduğu bir terör örgütü var. Bu anlamda da bizim esas olarak gördüğümüz alan siyasetin alanının başından beri güçlü olmasını savunuyoruz. Ama maalesef HDP, bu son görüntülerde bunu çok kötü bir şekilde ortaya koyuyor. PKK terörünün arkasındaki güç zaten Kürtleri de Türkleri de Arapları da yok etmek isteyen emperyal iradedir. Emperyalistlerin maşası olan bir terör örgütü nasıl bir siyasi partiyle yan yana gelebilir. Kaldı ki bu terör örgütünün siyasetin üstündeki baskılarını da biliyoruz. Geçmiş dönemde bu partilerde siyaset yapan insanları bizlere de kamuoyuna da nasıl bir baskı altında siyaset yaptıklarını ne söylediğini biliyoruz. Dolayısıyla bu mesafeyi koyamamış olmak bugün işte bu gördüğümüz manzarayı ortaya çıkartıyor.
Legal bir siyasi partinin, parlamentoda şu anda temsil edilen, milletvekilleri olan bir siyasi partinin bürosunda ya da bir ilçe başkanlığında maalesef Türkiye karşıtı, Kürt halkının düşmanı, Türklerin düşmanı olan bir terör örgütünün propaganda malzemeleri yer alıyor. Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da bazı ilçe ve il merkezlerinde geçmiş dönemlerde PKK'ya eleman devşirmek için hangi yöntemlerin kullanıldığı da biliniyor.
"Silahın olduğu yerde demokrasi yoktur"
Diyarbakır Anneleri'nin Diyarbakır HDP binası önündeki bekleyişlerinin tarihi bir önemi var. O insanlar evlatlarını, gencecik çocuklarını 13-15 yaşındaki kızlarını, erkek çocuklarını terör örgütünden alması için terör örgütünün yan kolu gibi gördükleri HDP'nin kapısına dikiliyorlar. 'Çocuklarımızı getirin' diyorlar. Bu kadar açık bir ilişki söz konusu. Eğer çok keskin bir şekilde bu ilişkileri koparmazlarsa en büyük zararı kendilerine veriyorlar. Oy aldıkları halka veriyorlar. Türkiye'ye zaten büyük bir zarar veriyorlar. Bu gerçekten Türkiye'nin hayretle ve şaşkınlıkla izlediği görüntülerdir. Doğru değildir. Demokrasiyle de hiçbir ilgisi yoktur. Böyle bir partinin bazı kişilerinin Avrupa'dan siyasi destek almış olması, demokratik bazı ülkelerin parlamentolarında bunlara çok yüksek perdeden destek verilmiş olması tutumlarının demokratik olduğu anlamına gelmez. Silahın olduğu yerde demokrasi yoktur. Bu kadar açık. Eğer silahlı bir örgütle yan yana onun paralel yapısı ya da onun yan kolu gibi görünüyorsanız orada demokrasi yoktur.
"Türkiye'de yaşanan önemli sıkıntılar güçlü reformlarla aşılmıştır"
En kısa zamanda bittiği anda bunu Cumhurbaşkanımız kamuoyu ile paylaşacaktır. Şu an detay üzerinde birşey söylememiz doğru değildir. Türkiye'de yaşanan önemli sıkıntılar güçlü reformlarla aşılmıştır. Çok ciddi reformlar yapılmıştır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi de bu reformlardan bir tanesidir. Pandemi dolayısıyla Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı meydan okumalar dolayısıyla yeni bir döneme giriyoruz. Çok şükür Türkiye bunu en iyi şekilde atlatıyor. Pandemi şartları da ortadan kalktıktan sonra büyük bir ivme yükseliş yakalayacağız. İşte bunun altyapısını hazırlamak için reformlar hazırlamak zorundayız. AK Parti'nin reform iradesi güçlü ve kalıcı bir reform iradesidir. Zannediyorlar ki reformu bir defa yaparsın gelir geçer. AK Parti'yi bugünlere kadar getiren de reform iradesidir. Bizim amacımız nettir, meşrudur ve güçlüdür. Cumhurbaşkanımızın güçlü liderliği yeni pandemi sonrası dönemde Türkiye'yi parlayan bir yıldız haline getirilecektir.
[Yunanistan ile istikşafi görüşmeler] AK Parti Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş: Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkilerde üçüncü bir aktörün devreye girmemesi lazım. Başkalarını araya sokmadan bu müzakerelerin devam etmesi lazım.https://t.co/piiHHAckaD pic.twitter.com/aeXRRBpL1O
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) January 27, 2021
"Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkilerde üçüncü bir aktörün devreye girmemesi lazım"
İstikşafi görüşmeler yeni başlarken Yunanistan'ın samimiyeti üzerinde konuşmak doğru değildir. Türkiye ile Yunanistan arasındaki bazı meselelerin çözümü oldukça zor meselelerdir. Biz diplomaside zaman zaman çatışma noktasına gelsek de diplomasi masasını açık tutuyoruz. Ciddi sorunların varlığına rağmen müzakereleri sürdürebiliriz. Konuşarak kolay olan meselelerin çözüleceğine inanıyoruz. Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkilerde üçüncü bir aktörün devreye girmemesi lazım. Başkalarını araya sokmadan bu müzakerelerin devam etmesi lazım. Kimsenin bize parmak sallayarak konuşmasına müsaade etmeyiz. Kimsenin hakkını yemeyiz kimseye de hakkımızı yedirmeyiz.
Türkiye-AB ilişkileri
Avrupa ve Amerika ilişkileri tek bir çizgi şeklinde gidiyor yanılgısına düşmemek gerekiyor. Öyle değil. Biz Türkiye olarak Avrupa Birliği ile müzakereler konusunda samimiyetimizi bir kere daha ortaya koyuyoruz. Yeni dönem dolayasıyla bu konuda bir kere daha fikrimizi açıkça ifade ediyoruz. Amerika Birleşik Devletleri'nin yeni yönetimiyle ilgili de iyi ilişkiler geliştirmek için gerçekten samimi bir görüş ortaya koyuyoruz. Ama bu süre içerisinde ilişkilerin her iki tarafla gergin yaşandığı süre içerisinde de herkesin Türkiye'yi bir şekilde test ettiğini de görmemiz lazım. Kimsenin ültimatom vererek 'geçin şurada durun, şu şekilde davranın' diyerek Türkiye'yi hizaya sokmasının artık mümkün olmadığını herkesin görmesi lazım.
"Türkiye had bildirilerek köşeye sıkıştırılacak bir ülke değil"
Avrupalılar da Amerikalıların da bizim gösterdiğimiz bu iyi niyet ve samimiyete karşı empati yapmalarını istiyoruz. Türkiye had bildirilerek köşeye sıkıştırılacak bir ülke değil. Gerçekten eğer bir müttefiklik söz konusuysa o müttefiklik ilişkisi içerisinde "Türkiye bizden ne talep ediyor. Türkiye'nin bizim ilişkilerimize ne katkısı olabilir. Türkiye düşmanlarının ortaya koydukları tezlerle değil Amerika'nın ve Avrupa'nın menfaatleri çerçevesinde Türkiye ilişkilerini değerlendirmenin çok daha doğru olduğuna inanıyorum.