AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım, partisinin TBMM Grup toplantısında yaptığı konuşmada, gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
HABERİN VİDEOSU İÇİN TIKLAYINIZ [1]
HABERİN VİDEOSU İÇİN TIKLAYINIZ [2]
Konuşmasının başında can alan, kan döken terör örgütlerini bir kez daha lanetleyen Yıldırım, "Dün PKK tarafından şehit edilen polislerimiz, evvel gün Şırnak' Beytüşşebap İlçe Gençlik Kolları Başkanımız şehidimiz Naci Adıyaman kardeşimize Allah'tan rahmet diliyorum. Bütün teşkilatlarımızın, özellikle de Şırnak teşkilatımızın başı sağolsun." dedi.
Diyarbakır'da trafik denetleme görevini yapan polis memurlarına bomba yüklü kamyonla saldırı düzenlendiğini, polislerin şehit olduğunu, sivil vatandaşların da hayatını kaybettiğini hatırlatan Yıldırım, şöyle devam etti:
"İki sözünün biri 'Bölge insanının sorunları bizim sorunumuz' diyen PKK terör örgütü ve onun uzantıları bir kez daha kan dökmekten geri durmadılar. PKK'nın Kürt sorunu diye bir sorunu yok. Olsa olsa Kürt vatandaşlarımızın PKK gibi bir sorunu var. Bizim görevimiz de bu sorunu ortadan kaldırmak. Yani bu eli kanlı terör örgütünü aramızdan uzaklaştırmak. Bölgenin sorununu bölgenin insanıyla halletmek. Aracıya, tefeciye, kanlı örgütlere ihtiyaç yok. Bunlar ne yerli ne milli. Bunların üst aklı dışarıda. Parayı veriyorlar, öldürüyorlar, 'Dur' diyorlar, duruyorlar. Aynen FETÖ gibi. Bunların ikisi yukarıda bir çatıda birleşiyor. Biri sağ eliyle oynatıyor, biri sol eliyle oynatıyor. Ama akıl aynı üst akıl. Milletimiz bunu iyice bilmelidir. Buradaki oyunun adını doğru koymamız lazım. Burada Türkiye'nin geleceği, kardeşliği, toprak bütünlüğü, üniter devlet yapısı, tek devlet, tek bayrak, tek millet, tek vatan prensipleri yok. Ne var? İran'dan, Suriye'den, Irak'tan, Türkiye'den toprak kopararak bölgede istikrarsızlığı kalıcı hale getirmek. Türkiye'yi Irak gibi, Suriye gibi, Yemen gibi, Mısır gibi yapmak var. Bunun için çok uğraştılar."
"Hesaplarının üzerinde bir hesap olduğunu hesap edemediler"
Yıldırım, gerek 15 Temmuz darbe girişimi öncesi gerekse sonrası terör örgütlerinin birlikte hareket ederek Türkiye'de iç karışıklık sürecini nasıl hızlandıracaklarına yönelik plan yaptıklarını söyledi. Terör örgütlerinin kardeşin kardeşe düşmesini amaçladıklarını, 15 Temmuz öncesinde her şeyi mükemmel şekilde yaptıklarını düşündüklerini anlatan Yıldırım, "Artık bu işin dönüşünün olmadığına karar verdiler. Plan, Recep Tayyip Erdoğan'ı halletmek ve Türkiye insanlarını birbirine düşürmek, iç karışıklığı körüklemek... Daha sonra da kurtarıcı gibi gelip birisini birilerinin diğeri de diğerlerinin yanında yer alarak bu kardeş kavgasını sonu gelmez bir duruma dönüştürmek, hesap buydu." şeklinde konuştu.
"10 değil, 100 bin kuralınız olsa millet var karşınızda, millet"
Ancak 15 Temmuz gecesi devlet ve milletin dayanışması ile bütün hesapların bozulduğunu ifade eden Yıldırım, şunları kaydetti:
"15 Temmuz gecesi onların hesabının üzerinde bir hesap olduğunu hesap edemediler. O hesap hakkın hesabı, halkın hesabıdır. 15 Temmuz milletle onların seçtiği hükümetin ne kadar beraber olduğunu, ne kadar kenetlendiğini bir kez daha dünyaya gösterdi. 15 Temmuz sabahı dostlarımız şaşkın, suçüstü yakalandılar. Çünkü beklemiyorlardı. Akıl hocaları onlara 'Bu iş bitti. Tayyip Erdoğan gitti. Gözünüz aydın'. Birbirlerini kutlarken, sabah ışıklarında bir şaşkınlık. 'Ne oldu? Bize böyle denmemişti. Bunlar yine burada'. Nerede hata yaptılar? Başladılar, darbeyi kınamak yerine darbecilerin nerede hata yaptıklarını uzun uzun anlatmaya başladılar. Sonunda da bir dahaki sefer darbede başarısız olmamak için 10 altın kural nedir, onları açıkladılar. 10 değil, 100 bin kuralınız olsa millet var karşınızda, millet."
Demokrasinin beşiği denen "medeniyet havarilerinin suspus olduğunu, darbe lafını ağızlarını almadıklarını, 'Bu darbeciler iyi çocuklar, fazla hırpalamayın. Bunlara iyi bakın. Biraz daha semirsinler, tekrar darbe yapsınlar' anlayışını sergilediklerini" aktaran Yıldırım, "Yağma yok. Hesap sorulacak. FETÖ gelecek, hesap verecek. Şehitlerimizin kanını döken herkesten hesap sorulacak. Ama hesabı sorarken intikam duygusuyla hareket etmeyeceğiz. Adaletle hesap soracağız. Türk adaleti hesap soracak. Hiç kimsenin yaptığı yanına kalmayacak. İdam bir sefer ölümdür ama ölümden daha büyük ölümler var onlar için. O da tarafsız ve adil yargılamadır." değerlendirmesinde bulundu.
"Ekonomik göstergelerimiz 15 Temmuz öncesinden daha iyi duruma geldi"
İşsizlik ve iş gücüne katılım oranlarına ilişkin dün istatistiki bilgilerin açıklandığını hatırlatarak, iş gücüne katılım oranının yüzde 52,5 ile rekor seviyeye ulaştığını, 28 milyon vatandaşın şu anda iş sahibi olduğunu aktaran Yıldırım, şu değerlendirmede bulundu:
"Bu şunu gösteriyor; terör gelmiş, darbe girişimi olmuş hiç ama hiç ekonomimiz zerre kadar bundan etkilenmiyor. Şu anda ekonomik göstergelerimiz 15 Temmuz öncesinden daha iyi duruma geldi. Merkez Bankamız 28 Nisan'dan beri 15 Temmuz darbesi de dahil asla bir kuruş piyasaya verme ihtiyacı duymadı. Merkez Bankasının rezervleri 120 milyardan 126 milyar dolara çıktı. Bu ne demektir? Hani 'Türkiye'de darbe olacak, ekonomide istikrar bozulacak, Türkiye'den paralar çıkacak' diyorlar ya, bunların hepsi bir koca yalan."
Yatırımcının önünü açacak reformlar yapılıyor
Geçen hafta, İstanbul Sanayi Odasının üyelerine seslendiğini, Türk ekonomisine olan güvenlerini ortaya koyduklarını, kendisinin de Ankara'dan video konferans ile toplantıya katıldığını anlatan Yıldırım, sanayicilerin sorunlarını, onlar için yapabilecekleri projeleri değerlendirdiklerini belirtti.
Paraya erişimi kolaylaştırmak, yatırımları daha da artırmak için Kalkınma Bankası ve Eximbank'ın sermayesini güçlendirdiklerini dile getiren Yıldırım, Taşınır Malların Rehni Kanunu'nu ile esnafın, küçük sanayicilerin, KOBİ'lerin artık arsa, bina gibi taşınmazların yanında ellerinde ne tür menkul taşınır değer varsa bunları da teminat olarak gösterebileceklerini kaydetti.
Krediye ve paraya erişimin daha da kolay hale geleceğini belirten Yıldırım, "Yıllardan beri konuşulurdu, nihayet hayata geçiriliyor. Meclis Genel Kuruluna geliyor. Ümit ederim ki en kısa sürede yasalaşır ve böylece KOBİ'lerimiz, küçük girişimcilerimiz rahat bir nefes alır. Gümrük, kurumlar vergilerinde önemli reformlar yapıyoruz. Buradan tüm iş adamlarımıza, sanayicilerimize bir kez daha sesleniyorum; Türkiye için üretmeye, Türkiye'ye güvenmeye devam edin. Önünüzdeki engelleri tek tek kaldırıyoruz." diye konuştu.
"15 Temmuz'da ne olduklarını millet gördü"
Daha sonra yargı tarafında bir hareket başladığını, bir vesayetin doğduğunu, onu da ortadan kaldırmak için bu sefer yargı reformunu gündeme getirdiklerini anımsatan Yıldırım, HSYK'nın yeniden yapılanmasını ve 26 maddelik bir anayasa değişikliğini milletin önüne götürdüklerini, milletin de yol verdiğini kaydetti.
"Yargı vesayetini bitirdiğimizi zannediyorduk, meğer tatarı gitti, beteri geldi" diyen Yıldırım, şöyle devam etti:
"Bu sefer FETÖ'nün adamları... Bütün diğer vesayet odaklarını da aradan çıkarınca, onlar kafayı kaldırmaya başladı. Yavaş yavaş 'biz buradayız' dediler. Siz buradaysanız, biz de buradayız. İşte meydan, işte Türkiye. Sonra MİT operasyonu... Olmadı. Gezi'de ortalığı karıştırma... Olmadı. 17 Aralık yargı darbe teşebbüsü... İşte orada işin rengi iyice belli oldu. Yeni bir iş çıktı bize bu sefer. Bu FETÖ ile artık mücadele kaçınılmaz hale geldi.
Bu mücadeleyi en kararlı bir şekilde 17 Aralık ile dile getiren, bu tehlikeye dikkati çeken Recep Tayyip Erdoğan'dır. O günlerde bu mücadelenin, bu tehlikenin büyüklüğünü ne yazık ki birçok kurum, birçok insan tehlikenin vehametini anlayamadı. Efendim 'siz de fazla abartıyorsunuz, bunlar böyle değil, bunlar kardeşimiz, bunlar da bizim gibi inançlı, mütedeyyin insanlar...' Ama 15 Temmuz'da ne olduklarını millet gördü." değerlendirmesinde bulundu.
"Masum vatandaşımızın bu işte hiçbir taksiratı yok"
Yıldırım, terör örgütünün, ortak değerleri, kutsalları yok ettiğini, çocukların dinlerini iyi öğrenmesi için yapılan hayır hasenatı, verilen paraları yurt dışındaki ülkelerin siyasetçilerine, lobi merkezlerine oluk oluk aktardıklarını, kurban paralarını kirli emelleri için harcadıklarını dile getirdi.
Milletin tüm bunları iyi bilmesi gerektiğini vurgulayan Yıldırım, "Müslüman, dininde, diyanetinde halis duygularla yardım eden vatandaşlarımızın bu işle alakası yok. Onları bu terör örgütünden ayırıyoruz. Kiminle işimiz var. Bu temiz duyguları kullanarak, milletin parasını alıp Türkiye'nin, vatandaşın aldığı silahları, tankları, topları, uçakları vatandaşlarının üzerine bomba olarak mermi olarak kullananlardan hesap soracağız. Hesabı onlar verecek. Milyonlarca masum vatandaşımızın bu işte hiçbir taksiratı yok. Eğer bu örgütle hiçbir şekilde bilerek ve isteyerek destek vermeye devam etmediyse 17 Aralık'tan sonra, hiçkimse endişe etmesin. 17 Aralık'tan sonra ise mazeret yok. Çünkü artık gün ışığı gibi bu terör örgütünün niyeti de icraatı da ortaya çıktı. Ondan sonra 'efendim, bilmiyordum' demek asla ve asla hafifletici sebep olamaz." dedi.
"Düzgün, alnının teriyle aklının teriyle kazananların haklarını da koruyacağız"
Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
"FETÖ sadece ülkemizi darbe girişimiyle, binbir türlü hileyle, takiyeyle zor duruma düşürmedi, bunlar sizlerin geleceğiyle de oynadı." diyen Yıldırım, "2010 yılı KPSS'de soruları dağıttılar, haksız yere 86 bin memurun bütün o imtihanda döktüğü teri de şaibeli hale getirdiler. Şimdi mahkeme, 2010'da giren bütün memurların sınavını iptal etti. Ne yapacağız? Devletteki 86 bin memuru çıkaracak mıyız? Elbette değil. Ne yapacağız? Biz Adalet ve Kalkınma Partisiyiz, bunları tek tek inceleyeceğiz. Kim soruları çalmışsa, kim haksız yere sınavı kazanmışsa bunların kulağından tutup atacağız. Ama düzgün, alnının teriyle aklının teriyle kazananların haklarını da koruyacağız." dedi.
"Onlar Türkiye'nin geleceğini kurtardılar"
Darbe girişiminde şehit ve gazi olanlara ne yapılsa haklarını ödeyemeyeceklerini dile getiren Yıldırım, yeni bir düzenleme daha yapıldığını bildirdi.
Binali Yıldırım, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Bunlara aylık bağlanabilmesi için SGK prim borcu olmama gibi saçma sapan bir kural vardı. Onu da KHK ile ortadan kaldırdık. Hiçbir borcuna, harcına bakmadan hepsi siliniyor ve gerekli maaşı bağlanıyor. Yaralanan gazilerimizde ise bir kural vardı, yüzde 40 iş göremezlik şartı aranıyordu. Yani uzuvlarının yüzde 40'ını kaybederse ancak gazilik haklarına sahip oluyordu. Hayatını bu ülkenin geleceği için ortaya koymuş, göğsünü toplara, mermilere siper etmiş gazilerimize 'Sen yüzde 10 yaralandın, sen yüzde 30 yaralandın mı' diyeceğiz? Yakışır mı Türkiye'ye? Elbette yakışmaz. Yarasının ölçüsü ne olursa olsun o yarayı hafifletmek, onların gönlünü kazanmak bizim en önemli görevimizdir. Bütün bu kuralları kaldırdık. O meydana inenler, parmağının tırnağı bile yaralanmışsa onlar da gazi olacak ve gazilik haklarından yararlanacaklar. Çünkü onlar Türkiye'nin geleceğini kurtardılar geleceğini. Ayrıca gazilerimize iş vereceğiz. FETÖ ile mücadele hız kesmeden devam ediyor."