AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
Deprem bölgesindeki vatandaşların her zaman gündemin birinci maddesi olduğunu belirten Çelik, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bölgeyi sık sık ziyaret ettiğini, bütün bu süreçte ihtiyaçlar ve yapılması gerekenlerin Cumhur İttifakı olarak ele alındığını dile getirdi.
İsrail güvenlik güçleri tarafından Mescid-i Aksa'ya yapılan saldırıyı şiddetle kınayan Çelik, her ramazan Müslümanların ibadetlerinin engellendiğini ve Filistinlilere şiddet gösterildiğini belirtti.
Çelik, şöyle devam etti:
"Harem-i Şerif'in statüsü, hukuku ve tarihi statüsü hakkında herkesin son derece saygılı olması gerekir. İsrail güvenlik güçleri tarafından bu saygısızlık dün gece tekrarlanmıştır. Aynı zamanda bu baskın sırasında ibadetlerini yerine getiren Müslümanlar kıble mescidine sığındılar. Kıble mescidinde ise acımasızca müdahale edildiğini ve çoğunun yine aşırı şiddet uygulanarak tutuklandığını görüyoruz. Bu eylemi de ciddi şekilde kınadığımızı belirtmek istiyoruz. Her halükarda, her şart altında Mescid-i Aksa ilk kıblemiz, kutsal mabedimiz olarak bizim kırmızı çizgimizdir, gereken saygının gösterilmesi gerekir. Uluslararası toplumu bu konuda daha duyarlı davranmaya davet ediyoruz."
Çelik, İsrail'in bu tutumunun Gazze başta olmak üzere bütün bölgedeki tansiyonu da yükselten bir yaklaşım olduğunu belirterek, bunun çok daha olumsuz sonuçlar doğurmaması için İsrail makamlarının son derece dikkatli ve hassas davranmasını beklediklerini söyledi.
"Finlandiya bu konudaki taahhütlerini yerine getirdi"
Ömer Çelik, Finlandiya'nın NATO Karargahı'ndaki bayrak çekilme töreniyle birlikte NATO'nun 31'inci üyesi olduğunu hatırlattı.
Bütün bu süre boyunca Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ortaya koyduğu ilkeler ve prensiplerin, katılım sürecine dönük ortaya koyduğu yöntemin aslında ne kadar tutarlı olduğunun bir kere daha görüldüğünü söyleyen Çelik, "Finlandiya ve İsveç birlikte başvurmuştu ama biz burada Cumhurbaşkanı'mızın defalarca ifade ettiği gibi terör konusunda tedbir almaları ve terörle mücadele konusundaki taahhütlerini yerine getirmeleri gerektiğini söyledik. Finlandiya bu konudaki taahhütlerini yerine getirdi, düzenlemeleri yaptı ve Türkiye buna onay verdi. Arkasından da bütün süreçlerin tamamlanmasıyla birlikte dün NATO Karargahı'nda bayrak çekilme töreniyle Finlandiya NATO'nun 31'inci üyesi olarak NATO'ya katıldı. Bu vesileyle Finlandiya'yı tebrik ediyoruz." diye konuştu.
Aynı ilkesel sürecin İsveç için de işleyebileceğini dile getiren Çelik, fakat İsveç'in öncelikle taahhütlerini yerine getirmesi ve terörle ilgili uygun düzenlemeler yapması gerektiğini ifade etti.
İsveç'in bunları yapması halinde hiçbir problem kalmayacağına işaret eden Çelik, "Ama şu ana kadar İsveç'in yaptıkları somut ve net değildir. Hem düzenlemeleri hem taahhütleri. Böyle olması durumunda aynı süreç işleyecektir. Olmadığı takdirde Türkiye terörle mücadele konusunda zaaf içerisinde olan ve tutarsız davranan bir ülkenin NATO üyeliğine onay vermeyecektir." dedi.
"İttifakın diğer üyeleri de aynı desteği sergileyecekler mi?"
Çelik, seçim sürecine giderken şimdiye kadar Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından sık sık vurgulanan, içinde bulunulan acılı sürecin atmosferine uygun seçim kampanyası yapılması konusundaki uyarıların ihlal edildiği bir tabloyla karşı karşıya kalındığını söyledi.
Devlet, siyaset adabı içerisinde 14 Mayıs'a kadar bu sürecin rahatlıkla götürülebileceğini kaydeden Çelik, şöyle konuştu:
"Bugün İYİ Partinin Grup Toplantısı'nda Sayın Akşener'in kullandığı üslup, Cumhurbaşkanı'mıza dönük ifadeleri ve kullandığı bazı tabirler maalesef şunu söylemek isterim ki bunu üzülerek söylüyorum, son yıllardaki en niteliksiz, en yakışıksız ifadelerin yer aldığı bir konuşma olmuştur. Buraya gelirken arkadaşlar söylediler Sayın Kılıçdaroğlu da Sayın Akşener'i bu konuşması sebebiyle tebrik etmiş. Dolayısıyla bu niteliğe, bu yakışıksızlığa bir çifte destek durumu söz konusu olmuş. Bakalım bu ittifakın diğer üyeleri de aynı desteği sergileyecekler mi?"
İYİ Parti Genel Başkanı Akşener'in Grup konuşması sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan için "21 yıldır ülkeyi yönetiyor, henüz bir devlet insanı olamadı" ifadelerini kullandığını hatırlatan Çelik, "Bunu söyleme yetkisi kesinlikle söz konusu değildir Sayın Akşener'in. Sayın Akşener'in devlet görevi yaptığı kısıtlı bir dönemde ortaya koyduğu en yüksek performans, milletin değerlerinin, milletin örfünün üzerinden silindir gibi geçen 28 Şubat kararlarını uygulamaktır, bununla övünmektir. Ortaya koyduğu en büyük icraat budur. Görev yaptığı kısıtlı bir dönemde ortaya koyduğu performans aslında Türkiye'nin unutmak istediği uygulamalara destek veren bir dönemdir. Bunu hiçbir zaman unutmamak gerekir." değerlendirmesinde bulundu.
"Cumhurbaşkanı'mıza böyle yaklaşmaları ancak abesle iştigal olur"
Çelik, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bütün vatandaşların destek verdiği, bütün dünyanın şahit olduğu ve kabul ettiği şekilde Türkiye'yi dirayetle yönettiğini, 15 Temmuz gecesi de Türkiye Cumhuriyeti'nin şan ve şerefini korumak için her türlü bedeli ödemeye hazır olarak meydanlara çıktığını söyledi.
Erdoğan'ın, dünyadaki mazlumların hukukunu, Türkiye'nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin hak ve kazanımlarını en yüksekte tutmak konusunda tavizsiz olduğunun rakipleri ve hasımları tarafından da kabul edilen bir durum olduğunu aktaran Çelik, şunları kaydetti:
"Dolayısıyla burada bir değerlendirme yapılacaksa Sayın Akşener'in kendisinin kısa bir süre yaptığı devlet göreviyle ilgili bir değerlendirme yapması, hatta bir muhasebe yapması, hatta bir yüzleşme içerisine girmesi, hatta kabul görür görmez bilmem ama samimi bir helalleşme çağrısında bulunması en doğrusudur. Argo tabirlerle bir 'hezeyan' şeklinde bağırıp çağırarak kullanılabilecek bütün kavramları eğip büküp saldırgan üslup haline getirerek bu son yıllarda gördüğümüz en yakışıksız ve niteliksiz konuşmaya maalesef şahit olma durumunda kaldık. Sayın Cumhurbaşkanı'mızın çeşitli siyasetlerine, uyguladığı politikalara tabii ki demokratik bir ülkede eleştiri getirilmesi doğrudur ama devlet insanı olup olmadığını, başarılı bir devlet adamı olup olmadığını, Türkiye Cumhuriyeti'ni başarıyla yönetip yönetmediğini tespit etme noktasında bu eleştirileri getirenlerin elinde bir ajanda, bir ölçü, bir müktesebat yoktur, herhangi bir ortaya koyacakları başarı da yoktur. Henüz kendi ittifaklarını doğru dürüst yönetemeyenler, kendi partilerini, kendi ortaya koydukları ilkelere uygun bir şekilde yönetemeyenlerin hiç kimseye devlet adamlığı dersi verme gibi bir hak içerisine girmesi söz konusu olamaz. Hele Cumhurbaşkanı'mıza böyle yaklaşmaları ancak abesle iştigal olur."
"Kandil miyavladığı zaman bunlardan herhangi bir kükreme geliyor mu?"
AK Parti Sözcüsü Çelik, İYİ Parti Genel Başkanı Akşener'in "bir kadına söylenmeyecek sözlerle karşı karşıya kaldığını" dile getirdiğini hatırlatarak, cinsiyetçi ifadelerin karşısında en önce AK Parti'nin durduğunu ve böyle bir şeyi asla kabul etmeyeceklerini vurguladı.
Çelik, "Fakat her ağzınıza geleni söyleyip arkasından da belli sınırlar içerisinde eleştiriyle karşı karşıya kaldığınız zaman bunu 'Bir kadın siyasetçiye dönük' olarak düşünmeyeceksiniz." ifadesini kullandı.
Akşener'in bugünkü konuşmasında, ağza alınmaması gereken tabirleri, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a dönük ifadeleri kullandığını aktaran Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bir yerde bağlamını da unutmuş bir şekilde 'Bir aslan miyav dedi, minik fare kükredi' diyor. Hangi çayın neye iyi geldiği konusunda daha çok çalışmaları gerektiği gibi deyimler sözlüğü konusunda da daha çok çalışmaları gerekiyor.
Eğer bu tabir bir yerde kullanılacaksa o da şurada kullanılır; 'Türkiye Cumhuriyeti devletini yıkacağız' diyen Kandil miyavladığı zaman bunlardan herhangi bir kükreme geliyor mu? Kandil'den yapılan açıklamalarda Millet İttifakı'nın adayını desteklediklerini, bu sebeple eylemlerine ara verdiklerini söylüyorlar. Bu tip miyavlamalar söz konusu olduğunda, bu teröristler kendi kendilerine destekledikleri siyasetçilere başka türlü muamele yaptıklarında, bunlardan bir kükreme duyuyor muyuz? Herhangi bir ses gelmiyor."
"Onda birini Kandil'deki teröristlere söyleyemiyorlar"
AK Parti Sözcüsü Çelik, "Kandil'deki teröristlere söyleyemedikleri lafları Cumhurbaşkanı'mıza dönük olarak söylüyorlar. Yüce milletimizin takdirine arz ediyoruz. Bunların Cumhurbaşkanı'mıza söyledikleri ifadeleri yukarıdan aşağıya yazın, bunların onda birini Kandil'deki teröristlere söyleyemiyorlar." diye konuştu.
İYİ Partinin Altılı Masa'dan kalkıp tekrar oturmasıyla ilgili ortaya ciddi bir siyasi cari açık çıktığını, bunu izah edemediklerini ve bu açığı Cumhurbaşkanı Erdoğan'a saldırarak kapatmaya çalıştıklarını söyleyen Çelik, şunları kaydetti:
"Seçim kampanyaları seccadeye ayakkabıyla basarak başladı, ondan sonra mitinglerinde darağacı pankartı asarak devam etti, şimdi de Meclis çatısı altında kurşun sergisi düzenleyerek bunu sürdürmeye çalışıyorlar. Buradan ne demokrasi ne de milletin hayrına bir iş çıkar. Buradan çıkan tek şey tehdittir, milletin kazanımlarını heba etmek için ortaya konulan bir performanstır ve maalesef son derece üzücü, yakışıksız bir konuşma karşısında aslında 'Biraz kendinize gelin' diyeceklerin de buna destek vermesidir."
"Cumhurbaşkanı'mıza saldırarak bunları perdeleyebileceklerini zannediyorlar"
Akşener'in düzenlediği basın toplantısında Altılı Masa'dan ayrılırken kullandığı ifadeleri anımsatarak, "Birkaç gün içerisinde ne değişti de tekrar zorla o masaya oturdunuz?" sorusunu yönelten Çelik, şöyle devam etti:
"'Şahsi hırslar Türkiye'ye tercih edilmiştir' dediniz, peki bu şahsi hırslara sizi razı eden, o masaya tekrar döndüren ve bugün Kılıçdaroğlu için oy isteten nedir? Buradaki gri alanın içi nasıl doldurulacaktır? 'Kumar masası ile noter masası arasında kaldık' diyorsunuz, sizi bu kumar masasının üstüne bir de pazarlık masası ekleyerek tekrar masaya oturtan nedir? 'Ölümle sıtma arasında kaldık' diyorsunuz, ölümü mü sıtmayı mı tercih ettiniz? Sizin izah etmeniz, uğraşmanız gereken meseleler bunlar.
Burada ortaya çıkan dağınıklığı, kendi siyasetini darmadağın etme sürecini kapatmak için Cumhurbaşkanı'mıza saldırarak bütün bunları perdeleyebileceklerini zannediyorlar. Bu gündem, sizin bu siyasi tavrınız ortada apaçık durmaktadır."
"Doğrudan kendi ortaklarınız tarafından günlerce hakarete uğradınız"
Çelik, "Kendi ittifakınızın ortaklarının siyasetçileri, trolleri, mensupları günlerce partinize hakaret ettiler, bunlar karşısında sustunuz. Cumhurbaşkanı'mız 'Benimle uğraşma, kiminle uğraşacağına dikkat et' dediğinde hemen buradan büyük komplo teorileri, meseleler çıkarıp kendinize bir mağduriyet yaratmaya çalışıyorsunuz. Halbuki siyasette insanlar birbiriyle uğraştığında, birisi haddini aşan bir iş yaptığı zaman karşısındakinin de 'Benimle uğraşma' demesi son derece normaldir ama siz doğrudan kendi ortaklarınız tarafından günlerce hakarete uğradınız." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik provokasyonların tek bir şeyi gösterdiğini vurgulayan Çelik, "Bilin ki bunlar Cumhurbaşkanı'mıza ne zaman bir söz söylüyorsa Kandil'e bir söz söyleyememeyi saklamak için söylüyorlar. Ne zaman Cumhurbaşkanı'mıza saldırıyorlarsa kendi içlerindeki, Türkiye'yi eski günlerine götürecek bu siyaset pazarlıklarını kapatmak için yapıyorlar." görüşünü paylaştı.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda kürsüye kurşunlar koyması ve onları yere atmasına değinen Çelik, "Bir kadın siyasetçinin, ister kadın olsun ister erkek olsun hiçbir siyasetçinin kullanmaması gereken sözleri, tabirleri kullanarak, Meclis'te bir kurşun sergisi açmaya kalkarak ortaya koyduğu bu performans, üzerinde çok düşünülmesi gereken bir tablodur." değerlendirmesini yaptı.
"Bu, başka şeylerin göstergesidir." diyen Çelik, şunları kaydetti:
"O Meclis, sizin yere kurşun atacağınız, kürsüde kurşun sergileyeceğiniz yer değildir. Bugün söylediğiniz sözler, bugün kullandığınız üslup, seccadeyi ayakkabıyla çiğnemekten başlayan, darağacı gösteren pankartı Trabzon mitinginde asan ve kürsüye kurşun dizmeye kalkan Yassıada zihniyetinin boy göstermesinden başka bir şey değildir. Kimi, neyle tehdit ediyorsunuz?"
"Cumhurbaşkanımıza Avrupa'nın aşırı sağcılarının ötesinde dil kullanıyorlar"
Çelik, sürekli tehdit ve mağdur edildiğini söyledikten sonra herkesi tehdit etmenin tutarlı bir siyaset tarzı olmadığını söyleyerek, "Bugünkü yapılan konuşmanın tamamı Cumhurbaşkanımıza saldırma görüntüsü adı altında başka şeyleri örtbas etme konuşmasıdır." dedi.
Türkiye Cumhuriyeti'ni tehdit eden, yıkıp yeniden kuracaklarını söyleyen siyasi odaklara tek cümle edilmediğini savunan Çelik, "Türkiye'nin düşmanlarına karşı centilmen, dikkatli, mesafeli bir üslup kullanıyorlar. Sayın Cumhurbaşkanımıza karşı ise Avrupa'nın aşırı sağcılarının, Avrupa'nın faşistlerinin kullandığının ötesinde saldırganlıkla bir dil kullanıyorlar. Yüce milletimize bunu arz ediyoruz." ifadelerini kullandı.
AK Parti Sözcüsü Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Milletin değerlerine sahip çıkmış, Türkiye Cumhuriyeti'nin şan ve şerefini, bayrağımızın güzelliğini her yerde korumuş Cumhurbaşkanımıza dönük bu ifadelerin kullanılması tümüyle reddettiğimiz, lanetlediğimiz ve kınadığımız bir şeydir. Bunu hiçbir şart altında geçiştiremeyiz. Sonuna kadar da bunlarla mücadele ederiz. Yargılama sözleri, darağacı asmalar, kürsülere kurşun dizmeler… Anlaşılıyor ki bir yazılım üretmeye çalışmışlar. Bu ittifakın yazılımı Yassıada zihniyeti olmuş. Bunu net bir şekilde tespit ediyoruz ve görüyoruz ama millet buradadır, milletin iradesi ayaktadır, milletin iradesi güçlüdür."
"Acılı Adana şalgamı" tavsiyesi
Akşener'in "bitki çayı" tavsiyesine değinen Çelik, bu işin artık çay meselesi olmaktan çıktığını ve reçeteyi yenilediğini dile getirerek, "Kendilerinin yürüttüğü bu siyasi sürece, bu terör odaklarının verdiği destek karşısında 'siyasi hazım' problemi var ve bu giderek büyüyor. Reçetelerine rezene çayının yanına acılı Adana şalgamı ekliyorum." dedi.
Çelik, Meral Akşener'in geçmişle gelecek arasındaki olayları konu edinen "Dark" dizisini izlediğini söyleyerek, "Millet İttifakı'nın diziden çok büyük ilham aldığını" kaydetti.
Millet İttifakı'nın Türkiye'yi geçmişin koalisyonlarını geleceğe taşıyarak bir pranganın içine sokmaya çalıştığını söyleyen Çelik, "Bu tablo onların getirmeye çalıştığı koalisyon sistemine karşı nasıl daha büyük bir dirençle karşı koyulması gerektiğini, bu koalisyon kafasının şimdiden devlet makamlarını, devletin içerisinde paralel mekanizmalar kurarak paylaşma çabasının Türkiye'ye ne büyük bir zarar vereceği belli olmuştur. 'Dark' dizisinin yanında 'Hadi Anlat Bakalım' filmini izlemelerinde de fayda var." diye konuştu.
Türk hava sahasının Süleymaniye uçuşlarına kapatılması
Türk hava sahasının, Irak Süleymaniye Uluslararası Havalimanı'nı kullanacak hava araçlarının kullanımına 3 Temmuz'a kadar kapatılmasına yönelik soru üzerine Çelik, Süleymaniye bölgesinde terör örgütünün yoğunlaştığını, bu yoğunlaşmanın hem uçuş güvenliği hem de Türkiye'nin kabul edemeyeceği bir durum ortaya çıkardığını belirtti.
Ömer Çelik, terör örgütünün yoğunlaşmasının dağıtılması ve tasfiye edilmesi durumunda kararın gözden geçirileceğine işaret ederek, "Bu karar hem uçuş güvenliği için hem Süleymaniye'ye yapılacak uçuşların güvenliği hem oraya gidecek insanların güvenliği açısından mecburen alınmış bir karardır. 3 Temmuz'a kadar geçerliliği vardır. Oradaki terör yapılaşmasının durumuna göre yeniden değerlendirilecektir." değerlendirmesinde bulundu.
"4 parti kendi logolarıyla listelere girecek"
Çelik, Cumhur İttifakı'nın 14 Mayıs'ta yapılacak 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimi'nde bazı illerde ortak listeyle girme durumu ve konuyla ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Bahçeli ile görüşme ihtimaline ilişkin soruyu şöyle yanıtladı:
"Sayın Cumhurbaşkanımızın Sayın Bahçeli ile görüşme trafiği konusunda bir takvim söylemeye gerek yok. Çok sık görüşüyorlar, sürekli istişare halindeler. Cumhur İttifakı'nın ilkeleri, prensipleri, stratejileri açısından son derece güçlü bir istişare söz konusu. Bugün henüz vakit var ama bugün itibarıyla Cumhur İttifakı içerisindeki 4 parti kendi logolarıyla listelere gireceklerini açıkladılar. Dolayısıyla şu ana kadar bu durumda bir değişiklik söz konusu olmadı. Her türlü karara saygı duyuyoruz. Nihayetinde bu ittifaklar içerisinde ortak liste de ayrı ayrı liste de mümkündür ya da 'hibrit' modeller de mümkündür.
Her partinin kendi birtakım kimliği içerisinde farklı yaklaşımlar söz konusu ama bütün bu yaklaşımlar değerlendirilirken şunu unutmamak gerekir, sonuçta bütün bu seçim sürecinde partiler kendilerini bağlayan, ittifak içerisinde bir tutum olarak ittifak bildirisi ortaya koydular. Nihayetinde ortak aday olan Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu ilkeler, prensipler, 'tek millet, tek devlet, tek bayrak, tek vatan' ilkeleri ana şemsiye olmak üzere tüm bu süreç, bu çerçevede yürütülecek."