"Pandoranın kutusu açıldı"
Ortadoğu’da Kuveyt’in işgaliyle başlayan ve günümüze dek uzanan süreci, Marmara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Cengiz Tomar, “Pandoranın kutusu açıldı” sözleriyle değerlendiriyor. Tomar, “Irak ve İran 80’li yıllarda savaştı. Bu savaşın arkasında Körfez ülkeleri ve ABD vardı. Özellikle Irak’ı destekliyorlardı. Savaş sona erdikten sonra, Saddam Hüseyin’in Kuveyt’i uluslararası hukuka uygun olmayarak işgal etmesi bölgede bugün gözlemlediğimiz yıkımın başlangıcı oldu” diyor.
Irak’a karşı toplanan koalisyon güçleri daha sonra “Çöl Fırtınası” adı verilen kara harekatına girişti. Koalisyon güçleri harekata 430 bini Amerikan askeri olmak üzere 700 bin kişiyle katıldı. Buna karşılık Irak’ın sadece üç müttefiki vardı: Ürdün, Yemen ve Filistin Kurtuluş Örgütü...
Çöl Fırtınası’nda koalisyon birlikleri sadece 200 kayıp verdi. Irak’ın kaybı ise 100 binden fazlaydı. Savaş, koalisyon güçlerinin zaferiyle sonuçlandı. Prof. Dr. Tomar I. Körfez Savaşı’nda Saddam Hüseyin’in cezalandırıldığını söylüyor:
"Bu cezalandırma, ülkenin bölünmesine de yol açtı. Çekiç Güç hadisesi ve hava uçuşlarının engellenmesi Saddam Hüseyin için önemli bir probleme yol açtı. Ülke fiilen bölündü ama esas darbeyi II. Körfez Harekatı’ndan sonra aldı."
II. Körfez Savaşı
Tam 12 yıl sonra bu kez II. Körfez Savaşı başladı. ABD, 20 Mart 2003’te Irak’a savaş ilan etti. Savaş için Saddam Hüseyin’in elinde bulundurduğu iddia edilen kitle imha silahları, Irak’a demokrasiyi getirmek, bölgedeki terörist grupları tasfiye etmek, enerji yollarını kontrol etmek ve Irak’ı Ortadoğu ülkelerine rol model yapmak gibi bir dizi bahane sunuldu. Savaşın baş aktörleri yine ABD ve İngiltere’ydi. Irak ordusu çok geçmeden teslim oldu. Yenilginin ardından Saddam Hüseyin yargılandı ve idam edildi. Ülkede geçici yönetim konseyi oluşturuldu. Savaş, 1 milyondan fazla insanın hayatına mal oldu.
Prof. Dr. Tomar, bölgenin I. Körfez Savaşı’ndan sonra fiilen bölündüğünü söylüyor ve ekliyor:
"Irak, esas darbeyi II. Körfez Savaşı’ndan sonra aldı. Irak’ta büyük bir yıkım oldu. Mezopotamya, dünya medeniyetinin merkezi... İlk yerleşimlerin, şehirlerin kurulduğu yer. Daha sonra İslam medeniyetinin merkezi oldu. 9. ve 10. yüzyıllarda özellikle Bağdat ve Irak çok önemli bir merkezdi. 13. yüzyılda yaşanan Moğol istilasının ardından, son dönemde gördüğümüz ABD istilası ve işgali sonucunda hemen hemen bütün Bağdat medeniyeti ortadan kaldırıldı."
II. Körfez Savaşı’nın ardından Irak’ta iç karışıklıklar daha da arttı. Ülkedeki karmaşadan kaçan Iraklılar, Türkiye ve başka komşu ülkelere göç etti. Dolayısıyla Irak’ta ortaya çıkan otorite boşluğu tüm komşu ülkeleri etkiledi.
"Bugün bölgede görülen istikrarsızlığın temel sebebi Irak’a, Kuveyt’i işgalinden dolayı yapılan müdahale. Daha sonra yapılan ikinci harekat aslında bölgedeki bütün bu parçalanmaların başlangıcını oluşturuyor. El Kaide, DEAŞ gibi terörist örgütlerin kurulması, ülkelerin parçalanmasının ilk örneği. Hemen hemen bütün Ortadoğu’yu etkileyen istikrarsızlık bu savaştan sonra oldu. Tabii bunun üstüne bir de Arap Baharı süreci ve karşıt devrimler eklenince bugün gördüğümüz içler acısı manzara çıktı ortaya."
"Arap Baharı"
Ortadoğu’da son yıllarda yaşanan en büyük olaylardan biri de şüphesiz coğrafyadaki pek çok ülkeyi etkileyen “Arap Baharı” oldu. "Arap Baharı"ndan etkilenen ülkelerin listesi hayli uzun: Mısır, Libya, Tunus, Suriye, Bahreyn, Cezayir, Ürdün, Yemen... "Arap Baharı"nın Suudi Arabistan, Umman, Irak, Lübnan ve Fas’taki etkileri diğer ülkelere göre daha azdı.
"Arap Baharı" ilk olarak, Tunus’ta başladı. 17 Aralık 2010 günü Sidi Bouzid kentindeki seyyar satıcı Muhammed Buazizi yaşadığı ekonomik sıkıntıları protesto etmek için kendini yaktı. Sonrasında hükümet karşıtı kitlesel eylemler yapıldı. 1987’den beri iktidarda olan Zeynel Abidin Bin Ali görevinden istifa ederek ülkeden ayrıldı.
Çok geçmeden ateş Libya’ya sıçradı. Libya’daki gösteriler, 17 Şubat 2011’de başladı. 1969 yılından beri yönetimde olan Muammer Kaddafi, gösterileri şiddet kullanarak bastırmaya çalıştı. Olayların giderek büyümesi üzerine NATO hava operasyonları düzenledi. Kaddafi, 20 Ekim 2011’de öldürüldü. "Arap Baharı"ndan etkilenen ülkelerden biri de Suriye’ydi. Esed rejimi ülke çapında protestolara sert şekilmde müdahale etti. İsyan bölgelerine askeri müdahale yapıldı ve iç savaş patladı. Resmi olmayan rakamlara göre ölenlerin sayısı yarım milyona yakın.
Ortadoğu’da birlik mümkün mü?
Prof. Dr. Tomar bölgede yaşanan karışıklığın kısa vadede çözülemeyeceğini düşünüyor:
"Bir müddet daha bölgedeki karışıklığın devam edeceği görülüyor. Bunun en büyük sebebi dış büyük güçlerin müdahalesi. Bir başka problem de bölge ülkelerinin kendi aralarında Avrupa’nın yaptığı gibi bir birliktelik, ekonomik entegrasyon, ticaret bölgeleri oluşturamamaları."
Tomar, bölge ülkelerinin kendi aralarında neden entegre olamadığını da şöyle anlatıyor:
"Bunun tarihsel kökenleri var. Son entegrasyon aslında Osmanlı Devleti’ydi. Şu an yaklaşık 23 Arap devleti var. Her bir Arap devletinde de ayrı ayrı milliyetçilik yaratıldı. Ürdün milliyetçiliği, Suriye milliyetçiliği, Mısır milliyetçiliği gibi ayrı milliyetçilikler, ulusçuklar yaratıldı. Arap ülkelerinin entegre olma şansı yok. Araplarda çok meşhur bir laf vardır; ‘Araplar, kendi aralarında anlaşmamak üzere anlaşmışlardır’ diye..."
Kaynak: TRT Haber