15 Eylül Azerbaycan'ın başkenti Bakü'nün kurtuluş yıldönümü.
Osmanlı Devleti, Bolşevik ve Ermeni işgali altında olan Bakü'ye Kahraman Kafkas İslam Ordusu'nu gönderdi.
İşgale son veren kahraman ordunun kuruluşuna giden süreci, mücadelelerini ve zaferlerini Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nejla Günay, TRT Haber'den Ayşe Şimşek'e anlattı.
Prof. Dr. Nejla Günay, öncelikle Kafkasya'nın anlatılması gerektiğinin altını çizdi.
Kafkasya'da Gürcüler, Ermeniler ve Türkler yaşıyor.
Rusya bu toplulukları bu ırkları kendi güdümü altında asırlarca idare etti. Ruslar toprakların birazını İran'dan birazını Osmanlı Devleti'nden aldı. Bölgede Azerbaycan Hanlıklarını yıkan ve 1830'da bir Ermenistan vilayetini kuran Rusya, İran'dan, Osmanlı topraklarından birçok Ermeniyi bu vilayete göç ettirmek suretiyle yerleştirdi.
Ermeniler de bu bilinçle bölgenin asıl unsuru olan Türklere katliamlar başlattı. Bu katliamlar 19. yüzyıl boyunca hatta 20. yüzyıl başlarında da devam etti.
Osmanlı Devleti ve Rusya arasında yapılan anlaşmaya göre Rusya bir an önce işgal altında tuttuğu yerleri boşaltacak ve Osmanlı kuvvetleri oraya girecekti. Fakat Rusya ağırdan aldı ve 'boşaltıyoruz' derken elindeki silahları dağlarda bekleyen Ermeni çetelerine teslim etmeye başladı.
Bu gelişmeler üzerine Osmanlı Hükümeti, Kafkasya'da Maverayı Kafkas Hükümeti'ni kurdu. Bu yapı Gürcü, Ermeni ve Azerbaycan Türklerinden oluşuyordu.
Osmanlı Devleti, Gürcü ve Ermenilerden derhal işgal altında olan bölgelerin boşaltılmasını istedi Trabzon'da yapılan görüşmelerde bu 3 yerin temsilcilerinden Ermeni ve Gürcüler "Doğu Anadolu'yu Kafkasya'yı boşaltmayacağız" dediler. Prof. Dr. Günay, "İşgalin bitirilmemesinin üzerine Enver Paşa, 3. Ordu Komutanı Vehip Paşa'ya görev verdi ve ileri harekat emretti. Bunun üzerine Vehip Paşa işgal altında olan Türk topraklarını kurtardı" dedi.
Maverayı Kafkas temsilcileri bu işgale son vermeyi kabul etmek durumunda kaldı ve bu hükümet Osmanlı Devleti'nden görüşme talep etti. Osmanlı'nın liderliğinde Batum'da bir konferans düzenlendi.
Osmanlı bu konferansta şunları dile getirdi:
İngiltere Kafkasya'da Ermenileri desteklemiş; onlara silah, psikolojik destek ve taktik destek vermiştir.
Tüm bu gelişmeler yaşanırken Osmanlı Devleti, İngiltere, Almanya 1. Dünya Savaşı'nda ve savaş sona ermemiş ne olacağı belli değildi. O yüzden oradaki Müslüman Türklüğünün mutlaka sağlam bir teminat altına alınması ve Osmanlı Devleti'nin doğu sınırlarının güvenliğinin sağlanması gerekiyordu. Bu, Batum konferansında bir nebze elde edilmişti ama ne olacağı da belli değildi.
4 Haziran 1918'de Batum Konferansı'nda anlaşma yapılır yapılmaz Azerbaycan lideri Mehmet Emin Resulzade, Enver Paşa'ya müracaat ederek yardım istedi.
Mehmet Emin Resulzade Enver Paşa'ya, "Bizim ordumuz yok, bizim gücümüz yok biz kendimizi koruyamayız. Bakü'de Bolşevik Sovyetler var onları temsil eden Ermeniler var ve Bakü'ye İngilizler girdi. Hatta Gürcüleri de Almanlar destekliyor. Bizi kim destekleyecek" dediğinde Enver Paşa derhal bölgede bir yeni ordu kurulmasını emretti.
Peki bu yeni ordu nasıl kurulacaktı?
Prof. Dr. Nejla Günay, Kafkas İslam Ordusu'nun kuruluşunu anlattı:
Almanya ile Osmanlı Devleti arasında imzalanan Brest-Litovsk Antlaşması'nda bir kural var. Almanya ile Osmanlı orduları kendi sınırlarının dışına çıkmayacak. Yani Osmanlı Devleti öyle bir ordu kurmalı ki bu ordu Osmanlı ordusu olmalı ama Osmanlı ordusu gibi de görünmemeli. İşte o nedenle ordunun adı Kafkas İslam Ordusu olarak belirlendi ve sanki Azerbaycan Türkleri bu orduyu kuruyormuş gibi bir görüntü verildi.
Enver Paşa kardeşi Nuri Paşa'yı ordunun komutanı yaptı. Nuri Paşa komutasındaki Filistin'deki 3. Piyade Birliği hemen bölgeye kaydırıldı. Nuri Paşa Gence'ye bu birliklerle girdi.
Osmanlı Devleti, temmuz-ağustos ayları boyunca Almanya'yı bunun bir Osmanlı Ordusu olmadığına ikna etmek için diplomatik girişimlerde bulundu. Bu arada Almanya ile Sovyet Rusya yakınlaşması söz konusuydu. İkisi Bakü petrollerini paylaşmışlardı fakat bölgede Bir de İngiltere faktörü vardı.
Osmanlı Devletinin bu olanbiteni seyretmesi söz konusu olamazdı.
Nuri Paşa Gence'de karargahını kurdu ve ardından beşinci Kafkas Tümeni olarak anılan 5. Osmanlı Tümeni bölgeye kaydırıldı. Bu askerlerin, Azerbaycan askeri olduğu söylendi ve kanıtlandı. Kafkas İslam Ordusu içersinde yer aldılar. Temmuz sonunda hazırlıklar tamamlanmasına rağmen Almanya'yı ikna etme çabaları sebebiyle harekatın başlatılması biraz zaman aldı. Almanya'ya razı eden konu ise İngiltere'nin Bakü'ye girmesi oldu.
İngiltere'nin Bakü'ye girmesiyle Kafkas İslam Ordusu'nun harekatına ses çıkaramayan Almanlar, harekatta yer almak istedi ve bir birliğini yola çıkardı. Fakat Osmanlı Ordusu, Almanların Azerbaycan'a girmesine seyirci kalamazdı. O nedenle Alman birliğinin geçeceği yollar köprüler tahrip edildi. Almanlar gelene kadar Türk ordusu Bakü'de Harekat başlattı ve bu Harekat 15 Eylül 1918'de sona erdi.
Gence, Göyçay, Salyan, Ağsu ve Kürdemir’i Bolşevik ve Ermenilerden temizleyen ordu, 30 saatlik muharebeden sonra Bakü’yü kurtardı.
Harekat sonucunda Anadolu'nun her bölgesinden 1130 şehit verildi.
Bugün Azerbaycan'da sadece Bakü'de değil Şamahı'da, Şeki'de, Gence'de Türk şehitlikleri bulunuyor. Nejla Günay, bu şehitliklerin Azerbaycan Türkleri tarafından birer kutsal emanet olarak görüldüğünü ve şehitliklerin bakımını Azerbaycan Hükümeti'nin büyük bir aşkla yaptığını vurguladı.
Prof. Dr. Nejla Günay, "Tek Millet İki Devlet" anlayışına vurgu yaptı:
"Osmanlı Devleti, 1. Dünya Savaşı'nda birçok cephede İtilaf Devletleri'ne karşı savaşırken, ittifakı olan Almanya'ya karşı Azerbaycan Türklerinin, Kafkasya'daki Türklerin yanında olmuştur. 1. Dünya Savaşı devam ederken, Azerbaycan Türkleri diğer Türk dünyası ile beraber Osmanlı Devleti'nin işgal edilen topraklarında milli mücadeleyi veren Türk milletine destek olmuşlardır. Onlara Maddi manevi yardımda bulunmuşlardır ve böylece tek millet iki devlet anlayışı her daim uygulanmıştır."
106 yıl önce de Azerbaycan Türklerinin yanındaydık şimdi de...
Prof. Dr. Nejla Günay, "Azerbaycan aynı milletten olduğumuz bir toplum onlar da Türkiye Türkleri de Oğuz Türkleridir. Dolayısıyla bu kan bağı Türkiye Cumhuriyeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti'ni yakın hissettiriyor. O yüzden Karabağ'da yine Ermeni zulmüne maruz kalan Türkler, Türkiye Cumhuriyeti'nin Azerbaycan ordusunu korumasına verdiği destekle Ermeni işgalinden Karabağ'dan kurtarılması için çok büyük adım atılmıştır." dedi.
Azerbaycan, İlham Aliyev liderliğinde Karabağ'a 2 kere harekat yaptı ve işgal altında olan topraklarını kurtardı. Böylece Türk dünyası, Azerbaycan ve tüm dünya Türkleri çok önemli bir başarı elde etti.
Prof. Dr. Günay'a göre, bu zafer, iki devletin halkının birbirine daha yakın hissetmesine ve iyi günde, kötü günde her türlü sevinci, kederi paylaşmak üzere yola çıkmasında çok önemli bir etken oldu.