Teknolojinin gelişmesi otomotiv sanayiinde güvenlik yaklaşımlarının da geçmişe oranla çok daha iyi bir seviyeye yükselmesini sağladı. Çok farklı güvenlik donanımlarına rağmen trafikte ölümlü kazaların önüne geçilemedi.
Tam da böyle bir dönemde sektörün en büyük oyuncularından biri olan Volvo’dan son derece radikal bir adım geldi. Şirket, yeni ürettiği araçların hepsine saatte 180 kilometre hız limiti getirdi. Bu karar geçtiğimiz yılın ortalarından bu yana ister otomobil ister SUV ya da cip fark etmeksizin tüm modellerde uygulanıyor.
Dünyanın çoğu yerinde yasak
Piyasanın pek de alışık olmadığı bu adım farklı soruları da beraberinde getirdi. Çok sayıda kullanıcı söz konusu gelişmenin ‘kişisel özgürlükleri’ kısıtlayıp kısıtlamadığı konusunda görüş belirtti.
İşin hukuki kısmına geçmeden önce sektöre çok yakın bir isim olan gazeteci Emre Özpeynirci’ye bu kararın müşteriler üzerindeki muhtemel etkilerini soruyoruz…
Dünyanın pek çok ülkesinde 180 kilometre hızın zaten yasak olduğunu belirten Özpeynirci, Volvo’nun bu gerçekten yola çıkarak bundan 10 yıl önce yeni bir yol haritası belirlediği bilgisini paylaştı.
Araç içinde ‘ölümsüzlük’ vaadi
Bu yol haritasının detaylarını sorduğumuz Özpeynirci, Volvo’nun halihazırda dünyanın en sağlam arabalarından birini yaptığını hatırlattı ve şirketin kendine daha yukarıda bir hedef belirlediğini söyledi.
Buna göre Volvo şoför hataları hariç olmak üzere kendi ürettiği arabaların içinde sıfır ölüm yaklaşımını ortaya koyuyor. Şirket, yaralanmalı kazaları ise en düşük seviyede tutmak istiyor.
Müşteriler bu durumu kabul eder mi?
Emre Özpeynirci’den madalyonun müşteri tarafını da yorumlamasını istiyoruz… “İlk etapta bir cazibe kaybı gibi görünse de uzun vadede Volvo doğru bir strateji uyguluyor” diyen Özpeynirci, şöyle devam etti:
“Kullanıcılar için eskiden son sürat ve hızlanma en önemli değerlerden biriydi. Halen böyle bir kitle var ancak gelinen noktada bir markanın çıkıp da ‘bizim aracımızın içinde ölmezsin’ demesi gerçekten de çok iddialı bir yaklaşım. Volvo bu hamlesiyle sadece kendi müşterilerine değil tüm insanlara önem verdiğini gösteriyor. Bence Volvo bir riske girdi. Ancak bunun sonucu olumlu olacak. Hatta diğer otomobil markalarının da benzer bir yol izleyeceği fikrindeyim. Tüketiciyi korumak bugünün en önemli değerlendirenden biri.”
Elektrikli araçlarda da benzer bir dönüşüm yaşanabilir
Burada merak ettiğimiz bir diğer husus son zamanlarda hemen her markanın üretmeye başladığı elektrikli otomobiller oluyor. Çünkü bu araçlarda da çok kısa zamanda oldukça yüksek sürate ulaşmak mümkün.
Emre Özpeynirci, elektrikli otomobillerde tork sınırı olmaması nedeniyle 0’dan 100 kilometre hıza çok kısa zamanlarda eriştiği bilgisini paylaşarak, “Gelecek dönemde burada da bir dönüşüm ve kısıtlama görmemiz son derece muhtemel. Çünkü bu şekilde hızlanabilen araçların yanlış ellere geçmesi durumunda doğuracağı kötü sonuçlar herkesin malumu. Tabii burada atlanmaması gereken bir diğer husus otonom sürüş teknolojisi… Yakın zamanda şoförsüz araçları göreceğiz. Doğal olarak bu araçların hepsinde hızlanma ve son sürat kısıtlamaları olacak. Volvo yakın geleceğin adımını bugünden atmış oldu” şeklinde konuştu.
İşin hukuki boyutu nasıl olacak?
Peki tüm bu anlattıklarımıza hukuk ne diyor? Tüketici Sorunları Derneği (TÜSODER) Başkanvekili Avukat Rıdvan Yıldız, bu soruya yanıt vermeden önce trafikte hız sınırlarının çok tartışılan meselelerden biri olduğuna dikkat çekti.
Olası risk, tehlike ve yoğunluklar değerlendirilerek trafikte yasal hız sınırları belirlendiğini kaydeden Yıldız’a göre bir otomobil üreticisinin hız sınırı belirlemesi ise pek alışık olmayan bir durum.
Müşteri bilerek bu aracı satın alacak
Avukat Rıdvan Yıldız, Volvo müşterilerinin şikayet edebileceği bir ortamın oluşmayacağına işaret ederek, bu kısıtlamanın açık bir şekilde belirterek müşteriye ürün satılmasının ana belirleyici olduğunu söyledi.
Söz konusu hız sınırlaması açıklanmasa ve tüketici tarafından bu durum bilinmeden araç satın alınırsa müşteri ‘ayıplı ürün’ kapsamında yasal haklarını kullanabilir hatırlatmasında bulunan Yıldız, Volvo örneğinde yasaları ihlal eden bir durum söz konusu olmadığını anlattı.
Yargı bireye istediği hızı yapma hakkı vermez
Avukat Yıldız’ın dikkat çektiği bir diğer konu ise söz konusu markanın sektördeki konumu oluyor… Araç piyasasında rekabetin yoğun olduğunu anımsatan Yıldız, Volvo'nun tek başına hakim olduğu bir pazar olsaydı hız sınırı kararında belki bir dayatmadan söz edileceğini söyledi.
“Ancak Volvo'nun araç pazarının mutlak hakimi durumunda olmadığı düşünüldüğünde bu hız sınırını istemeyen tüketiciler Volvo ürünü tercih etmeyebilir” diyen Yıldız, şunları söyledi:
“Müşterinin ‘ben hız sınırı olmayan Volvo istiyorum’ gibi bir hukuki hakkının olduğunu düşünmüyorum. Kaldı ki trafik ve hız bireysel değerlendirilebilecek bir konu değil. Sürücü, yolcu, yaya herkesi ilgilendiren bir konuda can güvenliği açısından bir firmanın duyarlı davranmasının özgürlük ihlali olarak görüleceği kanaatinde değilim.
Volvo'nun bu adımı, tüm araçlar için yasal hız limiti getirilmesine de yol açabilir. Yani gelecekte olağan kullanım için üretilen araçlarda hız limiti yasal zorunluluk da olabilir. Ben limitsiz bir hızdansa yasal hız limitini daha muhtemel görüyorum.”