Pençe-Kılıç Harekatı son dönemlerde Türkiye’nin güney sınırındaki en önemli adımlardan biri oldu. Milli Savunma Bakanlığı’ndan (MSB) yapılan açıklamaya göre, iki ülkeye aynı anda icra edilen harekatta ilk etapta 89 hedef imha edildi, çok sayıda terörist etkisiz hale getirildi.
Etkisiz hale getirilen teröristlerin arasında terör örgütünün sözde yöneticilerinin de bulunduğunu duyuran MSB, harekatta büyük oranda yerli ve milli mühimmat kullanıldığını vurguladı.
Medyaya servis edilen operasyon görüntülerinde hedeflerin çok isabetli bir şekilde vurulduğu dikkat çekti. Haliyle, Türkiye’nin kullandığı mühimmatları nasıl böylesine etkin bir hale getirdiği sorusunu da merak edildi.
Asıl mesele güdüm yeteneği kazandırmak
Mühimmatın ‘akıllandırılması’ ifadesi aslında onların güdüm yeteneği kazanmasını simgeliyor. Güdüm kitleri içerisinde hassas güdüm kiti, lazer güdüm kiti, kanatlı güdüm kiti gibi seçenekler karşımıza çıkıyor.
Hangi sistemin kullanılacağına ihtiyaç duyulan bomba çeşidine ya da icra edilecek harekat alanındaki etkenlere göre karar veriliyor. Hava şartlarından arazi yapısına, vurulacak alanın genişliğinden söz konusu hedefin beton mu yoksa başka bir yapıda mı inşa edildiği gibi farklı parametreler öne çıkıyor.
TÜBİTAK SAGE tüm bu sürecin kalbinde yer alıyor
Pençe-Kılıç Harekatı bir kez daha Türkiye’nin güdümlü kit kabiliyetini gözler önüne sermesi açısından önemli bir kilometre taşı. Ankara’nın bu alandaki kabiliyetleri son yıllarda düzenlenen nokta operasyonlarda kendini net bir şekilde gösterdi.
Türkiye’nin güdüm ihtiyacının büyük çoğunluğuna TÜBİTAK SAGE imzalı ürünlerle çözüm bulunuyor. SAGE ortaya koyduğu işlerle kendi alanında en iyi kurumlardan biri olmakla kalmıyor aynı zamanda icra edilen terör operasyonlarında istenen etkinin çok net bir şekilde elde edilmesinde büyük rol oynuyor.
SAGE’nin çalışmalarından önce bu alanda ABD yapımı Paveway ya da JDAM lazer güdüm kiti kullanılıyordu. Bu kit çok nadir de olsa halen kullanılabiliyor. Güdüm kitlerinden önceki dönemde ise bombalar pilotun yeteneği ya da uçağın kabiliyetlerine göre farklı hesaplamalarla hedefe yollanıyordu.
İşaretleme nasıl yapılıyor?
Yerli ve milli mühimmatların güdüm yeteneğinden bahsederken ‘işaretleme’ yeteneğini pas geçmek olmaz. Söz konusu mühimmatların hedefe gidene kadar ki süreçlerinde işaretleme meselesi oldukça kritik.
Bu noktada Türkiye’nin GPS güdümlü bombalar kadar ortamın uygun olması halinde lazer güdümlü mühimmatlar kullandığı da biliniyor. İşaretlemede İHA'larda kullanılan CMX15D ve CATS gibi FLIR sistemleri, savaş uçaklarında kullanılan ASELPOD başta olmak üzere hedefleme podları, karada da saha unsurlarında kullanılan ENGEREK gibi sistemler önemli görevler üstleniyor.
İşaretleme, mühmmatın hedefe gidene kadar 'aydınlatılması' anlamına geliyor. Ateşlenen mühimmat işaretlenen hedefi çok daha isabetli bir şekilde vuruyor.
Beton delici mühimmat da sahnede
Pençe-Kılıç Harekatı kapsamında hangi mühimmatların kullanıldığı bilgisi henüz net değil. Ancak görüntülerden ve hedef alınan yerlerin yapısal özelliklerinden dolayı Nüfuz Edici Bomba (NEB) kullanıldığı neredeyse kesin.
TÜBİTAK SAGE imzalı NEB sahip olduğu kabiliyetlerle adından söz ettiren mühimmatlardan biri. Yer üstü ve yer altındaki hedeflere karşı kullanılmak üzere tasarlanan, 'Ardışık Delici Harp Başlığı' teknolojisine sahip, Türkiye’de geliştirilen ilk beton delici mühimmat olan NEB’in sahip olduğu teknoloji dikkate değer.
Ardışık Delici Harp Başlığı teknolojisi sayesinde düşük çarpma açılarında ve çarpma hızlarında dahi diğer ülkeler tarafından geliştirilen delici bombalara göre çok daha yüksek etkinlik sağlayan NEB, programlanabilir ateşleme zamanları ve farklı hedef tiplerine karşı kullanılabilme özelliğine sahip.