Kavram olarak ilk kez ABD’li Binbaşı William J. Nemeth tarafından ortaya atılan ‘Hibrit Savaş’taki ‘hibrit’ etimolojik olarak Fransızca kaynaklı. Dilimize melez diye geçen ve iki etkileyeni bulunan olguyu tarif eden kavram, hemen ardına eklenen ‘savaş’ ile tehlikeli bir yönteme dönüşüyor. Vekalet savaşı yürüten devletler, paramiliter örgütler ve terör yapıları tarafından teknolojinin gelişmesiyle birlikte daha sık tercih edilen Hibrit Savaş yıkıcı etkileri nedeniyle konvansiyonel savaşların dezavantajına da sahip değil. Bu nedenle terör örgütlerinin elinde kullanışlı bir silaha dönüşmüş durumda.
Hibrit Terörizm nedir?
Kurulduğu 1984 yılından beri, binlerce insanı katleden, bebekleri dahi acımasızca öldüren, yol kesen, okul kundaklayan, köyleri ateşe veren terör örgütü PKK, son yıllarda Hibrit Terörizm modelini uyguluyor. Örgüt, bu modelle esnafa zorla kepenk kapattırma, açlık grevleri gerçekleştirme, yasal partilere sızılması gibi yöntemleri kullanıyor.
İçişleri Bakanlığı İç Güvenlik Stratejileri Dairesi Başkanlığı’nın hazırladığı ‘Hibrit Tehdit, Hibrit Terörizm’ kitabında yöntem birkaç başlıkta ve ayrıntılarıyla anlatılıyor.
Uyuşturucudan 1,5 milyar dolar gelir
1984 yılında Siirt’in Eruh ilçesinde ilk silahlı terör eylemini gerçekleştiren PKK, uyuşturucu, silah, fidye gibi yöntemlerle bazı bölgeleri tahakkümü altına almaya çalıştı. Örgüt için riski az, getirisi yüksek bir yoldu bu. Üstelik bu yöntemler sayesinde de milyonlarca lira gelir elde etti. Özellikle uyuşturucu ticaretinden elde edilen gelirle eylemlerini finanse ediyor, mühimmat-patlayıcı temin ediyor, kurdurduğu görsel ve basılı yayın organlarını propagandaları için kullanıyordu. Örgüt, İçişleri Bakanlığının 2017 yılında hazırladığı rapora göre uyuşturucu ticaretinden yılda 1,5 milyar dolar gelir ediyor. Bunun yanı sıra insan, silah ve organ kaçakçılıkları da örgütün faaliyet alanlarından bazıları.
Teknolojinin gelişmesiyle terör örgütlerinin propaganda yöntemleri de daha geniş kitlelere ulaşmaya başladı. Hibrit Terör yöntemine sıkı sıkıya sarılan terör örgütü PKK, burada gördüğü potansiyeli kullanarak vekâletini aldığı devletlerin çıkarları doğrultusunda hareket alanını genişletmeye çalışıyor. Peki, yöntemi nasıl kullanıyor?
Halk sokaklara döküldü
Örgütün diğer yöntemlerinin yanı sıra halkı devlete karşı sokağa dökme, halkla devleti karşı karşıya getirme çabası dikkat çekiyor. 2014 yılında terör örgütü DEAŞ’ın Ayn el-Arab kentini kuşatması sırasında Türkiye’nin ‘katliama göz yumduğu’ yalanını ortaya attı ve PKK’nın sözde üst düzey yöneticilerinden Murat Karayılan ve Cemil Bayık, “metropolleri işgal etmeye çağırıyoruz” şeklinde bir açıklama yaparak kitleleri sokağa çağırdı. Örgütün yaptığı bu çağrı pek çok PKK ilintili sosyal medya hesabından paylaşıldı. HDP sosyal medya hesaplarından bu çağrılara destek verdi. Tansiyonun arttığı ve dezenformatif haberlerle sokağa çıkarılan örgüt yanlıları nedeniyle 6-8 Ekim olayları meydana geldi. PKK’nın uyguladığı bu yöntem, onlarca insanın canına mal oldu. Eski HDP milletvekili Altan Tan da 2018 yılındaki istifasından önce verdiği bir röportajda partisinin PKK ile ilişkisinin olduğunu ifade etmişti.
İzinsiz 'Boğaziçi' gösterilerine PKK desteği
Bir başka örnek olarak yine PKK'nın sözde üst düzey yöneticisi Duran Kalkan, İzinsiz "Boğaziçi" gösterilerinin büyümesi için daha fazla destek verilmesi çağrısı yaptı. Gösterilere destek amaçlı yönetilen sosyal medya hesaplarından benzer ve pek çok destekleyici içerik paylaşıldı.
Yalan haberler üretti
Hibrit Savaş modeline yaslanan örgüt bilgi savaşı ve propagandayı aktif olarak kullanıyor. Özellikle Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekâtlarında örgüte yakın basın organlarında, sosyal medya hesaplarından yalan içerikler üretildi. Avrupa’da PKK bağlantılı yüzlerce kuruluş Türkiye’nin yürüttüğü bu operasyonları itibarsızlaştırmak için yoğun bir çalışma yürüttü. Yalan haberlerle Türkiye’nin uluslararası arenada zor duruma düşürülmeye çalışılması yöntemin en çarpıcı örneklerinden.
‘Gara’ iftirası
Terör örgütünün sözcüsü konumundaki Fırat Haber Ajansı, Gara’da şehit edilen 13 masum vatandaşın Türkiye tarafından öldürüldüğü iddiasında bulundu. Yurt içinde ve yurt dışında pek çok odak bu yalanı besleyerek sosyal medya hesaplarında pek çok dilde seri paylaşım yaptı. Algı oluşturmaya ve dezenformasyona yönelik bu çaba Türkiye karşıtı pek çok yayın organında da destek buldu.
Ekonomik yaşamı hedef aldı
Türkiye’nin önde gelen şirketlerine DDos adı verilen ve siber saldırılar gerçekleştiren örgüt, enerji nakil hatlarından fabrikalara, elektrik hatlarından birçok orman yangınına kadar birçok sabotaj düzenledi. PKK’ya bağlı ‘Ateşin çocukları inisiyatifi’ adlı örgüt, Ağustos 2019’da Türkiye’nin farklı illerinde çıkan 21 orman yangınını üstlendi. Örgüt, bu saldırılarla kamu hizmetlerini aksatmayı, ülke ekonomisini zor durumda bırakmaya çalıştı.
“PKK konjonktürel davranıyor”
Terör ve Güvenlik Uzmanı Abdullah Ağar, terör örgütü PKK’nın kullandığı bu yönteme karşı toplumsal bilincin önemli olduğunu söylüyor. PKK’nın bu yöntemler aracılığıyla demokrasi ve özgürlük gibi kavramları suiistimal ettiğinin altını çizen Ağar şunları söylüyor:
“Orman yangını çıkartıyorlar. Bazen bunu üstlenmeyip devlet yaptı diyor. PKK konjonktürel davranıyor. Bir terör eylemini kimi zaman yapıyor, kimi zaman da yapmıyor.
“Terörü destekleyenler ile PKK arasındaki bağ kesilmeli”
Biliyorsunuz ki PKK’nın dağ kadrosunda olmayan kişiler, meskun mahal çatışmalarında kullanıldı. Bu yapı, uyuyan hücre olarak hala duruyor. Mardin’de yakı zamanda başlatılan operasyonun amaçlarından biri bunu yok etmek. Tüm bu yöntemi bertaraf etmenin temel yolu, terörü destekleyen ülkelerin PKK ile bağını kesmek. Ayrıca sosyal medyada bununla mücadele etmek için toplumsal bilincin şart olduğunu söylemek gerekiyor.”
“Anne ve babalara büyük görev düşüyor”
İstanbul Medipol Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hüseyin Alptekin, terör örgütü PKK’nın uyguladığı militan devşirme, finansman, lojistik destek ve sonucunda ihtiyaç duyduğu propaganda süreci gibi farklı etapların olduğunu söylüyor.
PKK’nın düzensiz çatışmasını şiddetten bağımsız düşünmemek gerektiğinin altını çizen Alptekin, “Şiddet uyguladıktan sonra bunu duyurması, sonuçlarını kullanması gerekiyor. Bunu da propaganda süreci ile yönetiyor. Bu süreci de sosyal medya ve kendine ait veya yakın medya organları var, buralarda yürütüyor” diyor ve ekliyor:
“PKK’nın uyguladığı hibrit terörizmine karşı silahlı mücadele zorunda zaten. Örgütün siber faaliyetlerine, Türkiye’nin erişim engeli koyması gerekli. Bazı kitlesel gösteriler, PKK tarafından yönlendirilmeye çalışılıyor, bunlara dikkat edilmeli.”
Gerçek pabucunu giymeden yalan dünyayı dolaşır
PKK dışındaki pek çok terör örgütü de Hibrit Savaş modelini bir yöntem olarak kullanıyor. Servis edilen ve doğrulanamayan görüntülerle, yoğun seri mesajlarla algı oluşturmaya ve hedefledikleri yapıyı zayıf düşürmeye çalışıyorlar. Bu yolla başka bir avantaja daha sahip oluyorlar; halihazırdaki takipçilerine moral-motivasyon desteği sağlarken yeni katılımların da önünü açıyorlar. Hibrit veya melez savaş yönteminin karşısındaki en büyük güç ise ‘doğru ve hızlı haber.’
Atasözü manidar ancak Hibrit Savaş modeli ile doğrudan ilintili. Sosyal medya üzerinden enforme olan kullanıcıların haber kaynaklarına dikkat etmeleri ve güvenilir kaynaklardan bilgi almaları çok önemli. Uzmanlara göre Hibrit Savaş modeline karşı atılacak en önemli adım ise ‘yalanı ve yılanı başı henüz küçükken ezmek’ ve doğru bilgilerle bu yöntemi boşa düşürmek. Bu ülkenin çıkarlarını korumanın yanı sıra bu türe olan inancın ve güvenin azalmasına da yol açarak marjinalleştirecek.