Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Fırat Kalkanı Harekatına ilişkin "Rakka Rakkalılarındır. Gelsinler, uluslararası koalisyon veriyorsa desteğini versin, oradaki ılımlı muhalefetle birlikte bu operasyonlar yapılsın. Eğer böyle olursa Türkiye de bu operasyona destek vereceğini her vesileyle dile getiriyor. Ama 'Biz böyle yapmayacağız, oradan DEAŞ'ı çıkarırken yerine PYD'yi koyacağız' derseniz Türkiye buna asla izin vermez. Operasyonda yer almayız." dedi.
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
"Başbakan Yıldırım, AK Parti iktidarlarında görev yapan eski bakanlara 'Hep birlikte sahaya inmenin tam zamanı' şeklinde bir çağrıda bulundu. Eski bakanlar 16 Nisan'a kadar olan süreçte sahada olacak mı?" sorusu üzerine Kurtulmuş, meselenin bir şahıs meselesi olmadığını belirtti.
Halk oylamasıyla yapılacak anayasa değişikliğine yönelik saha çalışmalarının AK Parti veya hükümet yönetimindeki insanlarla kısıtlı olmadığına dikkati çeken Kurtulmuş, "Mesele ne Tayyip Erdoğan'ın ne Binali Yıldırım'ın ne bizlerin ne de AK Parti'nin kurumsal meselesidir, bu bir memleket, Türkiye meselesidir. Türkiye'nin daha güçlü bir şekilde yoluna devam edebilmesi ve bütün sorunları aşabilmesi için çok daha muktedir hale gelmesi lazım." diye konuştu.
Bunun araçlarından birisi olarak da Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni öngördüklerini aktaran Kurtulmuş, buna inanan herkesin sahada olması gerektiğini söyledi.
Kurtulmuş, şimdiye kadar AK Parti saflarında yer alan bütün bakanların, yetkililerin sahada olacağını ümit ettiğini, topyekun bir mücadele için herkesin bu takımın içinde yer alması gerektiğini söyledi.
"Suriye'nin kuzeyindeki terör hedeflerine yönelik yürütülen Fırat Kalkanı Harekatı'nda son durum nedir? Terör örgütü PYD'nin, Münbiç'teki varlığına son verilmesine yönelik çalışmalar, El Bab'da kontrolün sağlanmasının ardından Münbiç ve Rakka'ya dönük planlanan harekat hangi aşamada?" sorusuna karşılık Kurtulmuş, harekatın baştan planlandığı gibi başarılı şekilde yürüdüğünü dile getirdi.
Bunun Türkiye'nin sınırlarının korunması ve ulusal güvenlik meselesi olduğuna dikkati çeken Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Bu terör örgütlerinin Türkiye'ye zarar vermesine karşı atılmış bir adımdır. Fırat Kallkanı Harekatında başından beri söylediğimiz gibi Rakka Rakkalıların, Şam Şamlıların, Musul Musulluların, Halep Haleplilerin tezini sahada doğrulayan bir model de ortaya koyduk. El Bab ve Cerablus'un alınması, oradaki yerel muhalifler ile Türkiye'nin verdiği destekle sağlandı. Cerablus'a 45 bin insan, oranın halkı geri dönmüştür. Şimdi bu bir modeldir. Bu modeli bütün Suriye'de işletelim. Uluslararası camiadan beklentimiz bu.
Rakka'yı DEAŞ'tan temizlerken, aşağı yukarı yüzde 95 Arap olan bir şehirden bahsediyoruz, DEAŞ'tan alalım diyerek buranın etnik yapısını değiştirmeyelim, bir başka terör grubunu oraya sokmayalım. Bizim tezimiz o. Rakka Rakkalılarındır. Gelsinler, uluslararası koalisyon veriyorsa desteğini versin, oradaki ılımlı muhalefetle birlikte bu operasyonlar yapılsın. Böyle olursa Türkiye de bu operasyona destek vereceğini her vesileyle dile getiriyor. Ama 'Biz böyle yapmayacağız, oradan DEAŞ'ı çıkarırken yerine PYD'yi koyacağız' derseniz Türkiye buna asla izin vermez. Operasyonda yer almayız."
Kurtulmuş, her vesileyle Türkiye'nin kırmızı çizgilerini ifade ettiklerini, Amerikalılar ve Ruslarla bu meseleyi konuştuklarını, meselenin kalıcı bir barışın sağlanacağı operasyonlar yapmak olduğunu dile getirdi.
Astana ve Cenevre görüşmeleriyle Suriye barışının sağlanacağı bir noktaya gelindiğini, sürecin ister istemez ilerleyeceğini belirten Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Suriye ve Irak topraklarında daha fazla vekalet savaşı verilemeyeceğinin altını çizdi.
"Devam ediyoruz" denilirse ABD ve Rusya'nın çatışma noktasına geleceğini ifade eden Kurtulmuş, çözüm için herkesin, "Sahada ben şu örgütü destekleyeyim, sahada biraz mesafe kazanayım, sonra masada o örgüt üzerinden kendi lehime bir barış süreci yürütürüm." sevdasından vazgeçmesi gerektiğini kaydetti.
Kurtulmuş, burada sadece Suriye halkı lehine barış süreci yürütülebileceğinin altını çizerek, bu kadar ağır bedel ödemiş Suriye halkının özgür, adil ve kalıcı bir barış içerisinde yaşamayı hakettiğini vurguladı.
Buna katkıda bulunmak gerektiğini ifade eden Kurtulmuş, örgütler üzerinden sahada kendilerine zemin oluşturmaya çalışan ülkelerin yaptıklarının Suriye barışına hiçbir katkı sağlamayacağına vurgu yaptı.
Türkiye'nin özgür, adil ve kalıcı bir barış için Suriye'nin tümüne ilişkin ABD ve Rusya ile görüşüp görüşmediğinin sorulması üzerine Kurtulmuş, bu görüşmelerin sürekli yapıldığını söyledi.
"Suriye'de barışı sağlayamazsanız, bölge barışı olmayacak"
Kurtulmuş, Suriye'nin paramparça olduğuna da işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu sadece Suriye halkına büyük bir bedel ödetmiyor, eğer Suriye'de barışı sağlayamazsanız, bölge barışı olmayacak, bölge barışının olmadığı bir ortamda dünya barışı sağlanamayacak. Dolayısıyla, dünyada hakikaten barış isteniyorsa, yapılacak şey Suriye'de bir an evvel bir çözüm sürecinin, bir barışın sürecinin başlatılmasıdır. Biz Türkiye olarak burada samimiyetle, ilgili tüm taraflarla Rusya'yla, Amerika'yla, diğer müttefik ülkelerle, İran'la bu konuları her platformda konuşuyoruz. Bir an evvel Suriye'de empoze edilmiş bir barış değil halkın istediği bir barışın sağlanması için gayret sarfediyoruz."
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, KHK nedeniyle mağduriyet yaşadıklarını iddia edenlerin müracatlarının ilgili kurumlar tarafından değerlendirildiğini belirterek, geçmişte yapılan yanlışlıklar nasıl düzeltildiyse bundan sonraki KHK'da da düzeltmeler olacağını söyledi.
Olağanüstü hal kapsamında mağduriyetlerin incelenmesine yönelik komisyonu, "hukukta yeni bir hak arama müessesi" diye nitelendiren Kurtulmuş, bu komisyonun en kısa sürede kurulacağını ve 2 yıl çalışma takvimi olacağını kaydetti. Kurtulmuş, bu müracatlar sonuçlandırılamazsa komisyonun süresinin uzatılmasının mümkün olacağını bildirdi.
"Rahatsız olanlar birlik, dirlik istemeyenlerdir"
"Sultan Nevruz Cem'i"nin, 12 Eylül darbesinden sonra yapılmadığını anımsatan Kurtulmuş, "Bunlar asla mevcut referandum gündemiyle ilgisi yoktur. Bölgede bir oyun oynanıyor. Bu oyunun temel ayaklarından birisi de mezhep çatışmasıdır. Türkiye'de de bu oyun oynandı. Sivas, Çorum, Malatya olayları gibi maalesef geçmişimizde son derece karanlık olaylar var. Bu memlekette, sokaktaki vatandaşlarımızı mezhep üzerinden ayrıştırmaya çalışan iç ve dış çevrelerin olduğunu biliyoruz." diye konuştu.
Hacı Bektaş dergahının, hem Anadolu hem Rumeli hem Balkanların Müslümanlaşmasında çok önemli bir katkısı bulunduğuna işaret eden Kurtulmuş, Alevi-Bektaşi geleneğinin Osmanlı ordusu içinde de çok ciddi etkisi olduğunu dile getirdi.
Kurtulmuş şöyle devam etti:
"Böylesine toplumun bir parçası olan, Allah bir, peygamber bir, Hazreti Ali ve ehlibeyt sevgisi bir, geleneklerimiz, kültürümüzün önemli bir kısmı bir, bu kadar birlik içerisinde asırlardır yaşamış olan toplumları bazı kirli ve karanlık eller ya 'Alisiz Alevilikle' İslam'ın ana gövdesinden uzaklaştırmaya çalışıyorlar ya da birtakım ideolojik öğretilerle Alevi kardeşlerimizi Türkiye toplumu içerisinde ayrıştırmaya çalışıyorlar. Tam da bu oyunu bozmak için Alevi Bektaşi geleneğinin önemli dergahları, ocakları, o ocakların dedeleri böyle bir programı icra ettiler. Bu programa katılmak da bizim hükümet olarak vazifemizdi.
Biz siyasi olarak 'bir olalım, iri olalım, diri olalım' ruhuna destek vermeyi sorumluluk olarak telakki ettik. Çok da faydalı oldu. Çok güzel bir cem oldu. Bundan kimsenin rahatsız olmaması lazım. Rahatsız olanlar birlik, dirlik istemeyenlerdir. Biz bu toprakların Sünnileri, Alevileri hepimiz biriz. Hepimiz aynı milletin, medeniyetin çocuklarıyız. Aynı ümmetin fertleriyiz. Hepimiz Hazreti Peygamberin ve ehlibeytin sevgisinin yolunda ilerliyoruz. Buna mani olmaya çalışanlar, rahatsızlık duyanlar kendilerine baksınlar. Kendilerini gözden geçirsinler. Ben Alevi-Bektaşi geleneğinden olan kardeşlerimizin kahir ekseriyetinin bu cemden dolayı büyük bir memnuniyet duyduğunu biliyorum."
"Çok etkin bir terörle mücadele yürütüyoruz"
Terör örgütlerinin kampanya sürecinde birtakım planlar içinde olacaklarının tahmin edildiğini aktaran Kurtulmuş, bunun için hem DEAŞ hem PKK hem de FETÖ'ye karşı neredeyse her gün seri ve kapsamlı operasyonlar yapıldığını kaydetti.
Kurtulmuş, PKK ve DEAŞ'a mensup binlerce teröristin son 6 ayda tutuklandığını ya da gözaltına alındığını ifade ederek, FETÖ ile ilgili de önemli noktalardaki kişilerin gözaltına alındığını ve soruşturmaların il il devam ettiğini hatırlattı.
Üç örgüt esas alınarak çok etkin bir terörle mücadele yürüttüklerini vurgulayan Kurtulmuş, halk oylaması kampanyası sırasında özellikle siyasiler ve toplantıların hedef alınabileceğine dikkati çekti.
Siyasilerle ilgili koruma tedbirlerinin en üst düzeyde sürdürüldüğünü belirten Kurtulmuş, alınabilecek bütün tedbirleri, atılabilecek bütün adımları atmaya gayret ettiklerini söyledi.
Kurtulmuş, bundan sonraki süreçte de terör örgütlerine göz açtırılmadan kampanyanın sonunun getirileceğini söyledi.