İstanbul Kartal'da 19 Haziran 2021'de meydana gelen 4,2 büyüklüğündeki depremin arından Tarihi Yarımada'nın bulunduğu Fatih'te yaşayan bir kişi, evinin kolonlarından gelen sesler ve kolonlardaki yarılmalar üzerine gerekli tedbirlerin alınması talebiyle Fatih Belediyesine başvuruda bulundu.
Apartman sakini, bir süre sonra belediyenin gereken tedbiri almadığını, binadaki çatlak ve yarıkların bina sakinlerince kapatıldığı iddiasıyla başvurusunu KDK'ye taşıdı.
KDK, başvuru kapsamında Fatih Belediyesinden görüş istedi. Belediye, cevabında, tehlike arz ettiği gerekçesiyle risk raporu düzenlenmesi gerektiğini hak sahiplerine ilettiğini, belirlenen sürede işlem yapılmaması üzerine görevlendirilen teknik personele, bazı kat maliklerinin engel olması nedeniyle de risk tespit raporu düzenlenemediğini iletti.
İncelemelerin ardından KDK, başvurunun kabulüne karar verdi ve başvuruya konu riskli yapı tespit işlemlerinin ivedilikle tamamlaması adına Fatih Belediyesine tavsiyede bulunulmasını kararlaştırdı.
Kararın gerekçesinden
KDK'nin tavsiye kararında, Anayasa'nın 2'nci maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden birinin "belirlilik" olduğu, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesi, devletin de güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınması gerektiği ifade edildi.
Türkiye'nin deprem ülkesi olduğu ve depremlerde can ve mal kayıpları yaşandığı anımsatılan kararda, mevzuat gereği riskli yapı tespitinin öncelikle bina maliklerince yaptırılmasının sağlanması, bunun mümkün olmaması halinde ise idarece resen yaptırılmasının hüküm altına alındığı bilgisi yer aldı.
Riskli yapı tespiti için sadece bir kişinin başvurusunun yeterli olacağı anımsatılan kararda, başvuru konusu binanın tehlike arz ettiğine dair bulgular olduğu, tedbirlerin ivedilikle alınması gerektiği ifade edildi.
Kararda şunlar yer aldı:
"Her ne kadar bazı yapı maliklerince riskli yapı tespit çalışmasına engel olunduğu ve yapı maliklerine ilgili Türk Ceza Kanunu hükümleri uyarınca Cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunulacağı tebliğ edilse de riskli yapılara ilişkin mevzuat hükümleri ile birlikte ülkemizin deprem riski altında olması durumu da dikkate alınarak söz konusu binayla ilgili risk tespiti çalışmalarının hızlandırılması, yürütülen çalışmalara engel olunmaması amacıyla gerekirse kolluk birimlerinden yardım alınması, gerekli durumlarda yasal düzenlemelerin verdiği yetkilerin kullanılması ve tespit işlemlerinin ivedilikle tamamlanması gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır."