Rusya-Ukrayna savaşı öyle bir noktaya geldi ki sadece bu iki ülke değil bu alana sirayet eden güçlerin neredeyse tamamının ellerindeki savaş sistemlerini deneyebildiği bir laboratuvar halini aldı.
Savaşın uzamasıyla birlikte sadece sofistike sistemler değil oldukça eski ve hatta kullanılmasına pek de iyi bakılmayan tanklar, füzeler, bombalar da sahaya sürüldü. Bunun son örneklerinden biri de ABD’nin Ukrayna’ya misket bombası tedarik edeceğini duyurması oldu.
“Bizim hata oranımız daha düşük”
Rusya’nın savaş bölgelerinde misket bombası kullandığı bir sır değil… Washington yönetimi, Rusya’nın kullandığı misket bombalarında hata oranının yüzde 30-40 arası olduğunu iddia ediyor. Kendi verecekleri bombalarda ise bu oranın yüzde 2,5’in üzerine çıkmayacağını öne sürüyor.
Yüzdelik dilimler üzerinden muhtemel sivil ölümlerinin tartışıldığı bu ortamda biz de Savunma Sanayii Araştırmacısı Fatih Mehmet Küçük ile misket bombalarını, bu sürecin sahaya muhtemel yansımasını ve işin Türkiye tarafını konuştuk.
Misket bombası kullanımında iki temel sorun var
Misket bombasına dışarıdan bakıldığında uçağa takılan diğer bombalar gibi bir geometriye sahip olduğu bilgisiyle anlatmaya başlıyor Küçük. Ancak normal uçak bombalarından farklı olarak içerisinde onlarca küçük bomba bulunduğunu söylüyor.
“Bu sayede havada önce dış geometri dağılıyor ve ardından bahse konu onlarca bomba etrafa yayılıyor” diyen Küçük’e göre misket bombası kullanımında iki temel sorun var. Bu bomba türü çok geniş bir alanı etkiliyor. Bu nedenle sivil zayiat tehlikesi oldukça yüksek olabiliyor.
İkinci hususu “Bu onlarca bombanın içerisinde yere düşen ancak patlamayan bombalar adeta birer mayın görevi görerek patlamaya hazır şekilde yerde bekleyebiliyor. Bu durum yıllar sonra bile sivil zayiata neden olabilir” sözleriyle anlatıyor Küçük.
Misket bombası kullanmak yasak mı?
Misket bombasıyla ilgili en önemli başlıklardan biriyse yasak olup olmadıkları… Sanılanın aksine misket bombaları kimyasal silahlar gibi yasak değil.
Küçük, bu noktada bir parantez açıyor ve küresel olarak yasaklanması için çalışmalar yapıldığını söylüyor. BM nezdinde 2008 yılında imzalanan ‘Misket Bombalarına İlişkin Sözleşme’nin de bunlardan biri olduğundan bahsediyor. Ancak ABD, Rusya, Ukrayna ve Türkiye’nin bu anlaşmaya taraf olmadığının altını çiziyor.
Ukrayna’nın misket bombaları sahayı nasıl etkiler?
İşin biraz da ‘saha’ kısmını konuşmak istiyoruz. Evet, Rusya’nın elinde misket bombaları var. Ve harp sahasında işler Moskova’nın istediği gibi gitmiyor. Şimdi Ukrayna da bu bombalara erişebilecek. Bu durum sahadaki dengeleri nasıl değiştirecek ya da değiştirecek mi diye soruyoruz.
“ABD’nin bu girişimi sahaya önemli bir avantaj getirme potansiyeline sahip değil” dedikten sonra devam ediyor Küçük:
Misket bombası tamamen askeri amaçlarla kullanılabilir bir silah. Nitekim çok geniş bir askeri bölgede düşmana karşı aktif biçimde kullanılması mümkün.
Misket bombasının taktik ve stratejik olarak kullanımının dışında kamuoyundaki ‘kötü ünü’ de tercih edilmemesi noktasında bir iradeye neden oluyor. Nitekim haber manşetlerinde ‘X ülkesi misket bombası kullandı’ diye bir bilgi geçildiğinde kamuoyunda son derece olumsuz bir intiba bırakıyor.”
Misket bombasından korunmak ne kadar mümkün?
Misket bombasından korunma gibi bir olasılığın olup olmadığını da soruyoruz. “Misket bombasından korunmak için platformu taşıyan uçağı doğrudan vurmak dışında bir seçenek görünmüyor” diyor Küçük ve mühimmat bırakıldıktan sonra zaten havada onlarca küçük parçaya ayrıldığını, o noktadan sonra hava savunma sisteminin yapabileceği pek bir şey kalmadığını söylüyor.
Bu noktada madalyonun Türkiye tarafını da merak ediyoruz. Türkiye’nin envanterinde ABD menşeli misket bombaları bulunduğunu biliyoruz. Bunların ‘anti personel ve anti zırhlı araç’ türlerinde bulunduğu eklemesini yapıyor Küçük.
Uzun yıllar önce envantere giren ve ne derece aktif olduğu bilinmeyen bu mühimmatlarla TÜBİTAK SAGE tarafından geliştirilen DEMET bombasının da farklı konfigürasyonları ile envantere girdiğini öğreniyoruz. Fatih Mehmet Küçük, “Ancak TSK’nın bu mühimmatların kullanımına sıcak bakmadığı biliniyor” diyerek sözlerini tamamlıyor.