Kudüs’te Mescid-i Aksa üzerinden başlayan ve kısa sürede hızla yayılan İsrail-Filistin gerginliği son günlerde daha farklı bir boyuta taşındı. İsrail’in masum sivilleri ve çocukları hiçe sayan adımlarla kana buladığı bu süreçte adını en çok duyduğumuz sistemlerden biri de Demir Kubbe oldu.
Demir Kubbe’nin başarısı ya da başarısızlığı elbette üzerinde durulması gereken konulardan biri. Ancak biz biraz daha geniş perspektiften bakmak ve ‘dünyanın en iyi istihbarat örgütü’ güzellemelerin yapıldığı Mossad’ın nasıl olup da burnunun dibine gelen yüzlerce roketle ilgili karşı bir hamle yapamadığı sorusunun peşine düşmek istiyoruz…
Mossad’ın PR çalışmaları çok etkin
Mersin Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Kaan Kutlu Ataç, bu konudaki sorularımızı yanıtlarken neden sadece Mossad özelinde bakmamamız gerektiğini anlatmakla kalmıyor, İran başta olmak üzere diğer ülkelerin sürece etkisini ve tüm bu yaşananların gelecek dönemde ne tür yansımaları olacağını da detaylandırıyor.
“Mossad madem dünyanın en iyi istihbarat örgütü, Gazze’ye gelen yüzlerce füzeyi nasıl göremedi?” sorusunu yönelttiğimiz Ataç’a göre bu duruma iki farklı pencereden bakmak gerek.
Madalyonun ilk yüzünde Mossad’ın başarıları olduğunu ifade eden Ataç, kurumun bu noktaya ulaşmasında sinema filmlerinden dizilere, kitaplardan son dönemde dijital platformda izleyiciyle buluşan yapımlara kadar oldukça geniş bir yelpaze olduğu görüşünü paylaşıyor.
İstihbaratta ‘sürpriz’ etkisi
Kaan Kutlu Ataç, madalyonu tersine çeviriyor ve Mossad’ın neden başarısız sayıldığına dair perdeyi aralıyor… Ataç, süreci anlatmadan önce aslında kurumun geçmişte bu konuda çok önemli uyarılar yaptığını anlatıyor.
“Mossad, Hamas’ın geçmişe oranla çok yüksek bir vuruş gücüne kavuştuğunu biliyordu” diyen Ataç’a göre ‘Neden engellenemedi?’ sorusunun yanıtı ‘sürpriz etkisi’ üzerinden okunmalı:
“İstihbaratta ‘sürpriz etkisi’ dediğiniz bir yaklaşım var. Siz, düşmanınızın elinde ne olduğunu bilirsiniz ancak niyetini, saldırıyı ne zaman, nerede ve hangi ölçekte kullanacağını kestiremezsiniz. Literatürde sürpriz etkisi olarak geçen bu anlayışta inisiyatif hasmınızdadır. Bu durum özellikle son örneğimizde de görüldüğü üzere terörle ilgili süreçte ön plana çıkar.
Halbuki bir istihbarat örgütünün en temel amaçlarından biri de ‘sürprizlere karşı belirsizliği asgari düzeye indirmek’ olarak tanımlanır. Mossad burada teşhisi doğru yapsa da diğer bileşenleri tamamlayamadı ve süreç Gazze tarafından 24 saatte binin üzerinde roketin ateşlenmesine kadar vardı. Burada sürpriz füzelerin ateşlenmesi değil… Ne zaman ve ne sıklıkta ateşlendiği konusu.
2019-2020 yıllarında Hamas toplamda 775’in üzerinde füze ateşlemişti. Şimdi 24 saatte binin üzerinde füze ateşleyecek seviyeye ulaştıklarını gösterdiler. Geçmiş dönemden farklı olarak hedeflere isabet oranlarında da gelişme olduğu görülüyor. Yani hedef gözeterek ateşlediği füzeler var. İsrail için son derece endişe verici bir gelişme bu.”
Yakın tarihteki olayları anımsamakta fayda var
Ataç, Mossad’ın ‘Hamas güçleniyor’ bilgisinden yola çıkarak askeri kanatla birlikte çok sayıda operasyona imza attığını anımsatıyor.
Bu operasyonlarda kimi zaman Hamas’ın üst düzey isimlerinin, kimi zaman bir binanın ya da doğrudan sivil bir şahsın hedef alındığı bilgisini paylaşan Ataç, ilginç bazı hatırlatmalarda bulunuyor:
“Her şeyden önce İran Devrim Muhafızları lideri Kasım Süleymani suikastını aklımızın bir köşesinde tutalım ki bu olay ABD’li yetkillerce ‘yapının başını kestik’ cümlesiyle yer alıyordu.
Diğer tarafta Beyrut Limanı’ndaki patlamayı anımsayalım… Orada bulunan amonyum nitratın da bir şekilde Hamas ile bağının olduğuna dair yayınlar yapılmıştı. Tüm bunların yanına Suriye’deki kritik noktaların İsrail güçlerince vurulması, kimi önemli isimlerin üçüncü ülkelerde öldürülmesi gibi halkaları da ekleyelim. Aslında bu fotoğraf bize Mossad’ın tehdit ve hedefe odaklanma konusunda mesafe kattettiğini, karşı tedbir olarak bir dizi hamle yaptığını ancak yine de bugün yaşananların önüne geçemediğini gösteriyor.”
Filistin’de mühendislik bilgisi var
Burada değerli bir hatırlatmada daha bulunuyor Kaan Kutlu Ataç ve bu füzelerin nasıl temin edildiğinden de bahsediyor… İki farklı yöntem öne çıkıyor. İlki füzelerin Hamas tarafından imalatı, diğeri ise küçük parçalar halinde uzun soluklu bir çalışma neticesinde füze materyallerinin bir şekilde Gazze’ye sokulması.
Doğal olarak ‘Hangi güzergah üzerinden getiriliyor?’ sorusu da anlam kazanıyor. Ataç, ilk akla gelenin abluka altında olmasına rağmen Gazze’nin bir şekilde deniz yoluna erişiminin halen devam etmesi olduğunu belirtiyor. Diğer yanda ise İran ve İran’ın güçlü olduğu bölgelerden bir şekilde Gazze tarafına taşınan yükler anlam kazanıyor.
Filistinlilerin her ne kadar eğitimden yoksun halde olsalar da özellikle gençlerin mühendislik alanında kendilerini çok geliştirdiğini kaydeden Ataç, yurt dışında eğitim alıp yeniden bölgeye dönenlerin ya da ‘nasıl yapılır?’ kısmında diğer ülkelerden know-how anlamında çok faydalı bilgiler edinenlerin bu tür işlerde başrol oynadığı bilgisini veriyor.
İlginç bir kırılma dönemine şahitlik ediyoruz
Son yıllarda hepimizin en çok duyduğu kavramlardan biri vekalet savaşları… Suriye’de, Libya’da, Irak’ta ya da Yemen’de hep bu yapı üzerinden okumalar yapıldı ve geleceğe yönelik beklentiler de ‘vekiller ve sahipleri’ ilişkisiyle şekillendirildi.
Mersin Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Kaan Kutlu Ataç, İsrail ile Hamas arasında yaşananların vekalet savaşları bakımından da çok ilginç bir kırılma anını beraberinde getirdiği uyarısında bulunuyor.
“İsrail bir devlet. Hamas için bunu söyleyemeyiz” diyen Ataç, “Ancak Hamas öyle bir karşılık verdi ki sanki İsrail’in karşısında devlet varmış da iki devlet güç mücadelesine girmiş gibi bir fotoğraf çıktı ortaya. Bu durum vekalet savaşlarının geldiği noktayı göstermesi açısından kilometre taşı” görüşünü paylaştı.
Netanyahu yaşananları ‘çıkış bileti’ olarak görüyor
Kaan Kutlu Ataç, son olarak tüm bu yaşananların İsrail’e ve bölgeye muhtemel yansımaları üzerine de değerlendirmelerde bulunuyor:
“Netanyahu, iki yıldır hükümet kuramayan, hakkında çok ciddi yolsuzluk iddiaları bulunan bir lider. İşler onun istediği gibi gitmiyor. Şimdi hem seçmenlerini konsolide edecek, hem de ‘ortak tehdit’ varlığını hem siyasilerin hem de vatandaşlarının iliklerine kadar yaşamasını sağlayacak.
Gelecek günlerde İsrail’in orantısız bir güç kullanması oldukça muhtemel. Zaten varlığını bu yaklaşım tarzına borçlu bir ülkeden bahsediyoruz. Ancak tüm bunlara rağmen İsrail vatandaşı olan Arapların ve Filistinlilerin ilk kez bu denli başkaldırması, kimi şehirlerde kontrolün kaybedilip OHAL ilan edilmesi, daha da ileri gidip İsrail askerlerini taşıyan bir aracın doğrudan hedef alınması üzerinde durulması gereken konular. Yaşananlar, gelecek dönemde Demir Kubbe dışında da bizleri büyük sürprizlerin beklediğinin bir göstergesi olabilir.”